Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayı
Amazonlar yani Kadın Savaşçılar Efsanesi
Yüzyıllar boyunca halkların çeşitli inançlarının ortaya çıkması ve ozanların yeni uydurmalarıyla, Amazonlar öyküsüne katkıda bulunması, ilkçağın ileri döneminde, hayli değişik Amazonlar inancı ortaya çıkmıştır. Örneğin Herodotos, Amazonların Yunan'larca yenilgiye uğratılarak tutsak edildiklerini, ama gemiye doldurulup denize açıldıklarında Yunan erkeklerinin üstüne atılıp onları öldürdüklerini, Kırım'da karaya çıkıp İskitlerle dost olduklarını anlatmasına karşın, daha sonraki yazarlar ise, Amazonları çok daha uzaklara götürürler.
M.S. 1. yüzyılda yaşamış bir tarihçi olan Sicilyalı Diodoros; Amazonlar kadınlarca yönetilen bir ulustur. Bu ulusta, askerlik yükümlülüğü genç kızlara düşer. Askerlik görevini bitiren genç kız, çocuk sahibi olmak için erkekle ilişki kurabilir; erkekler diğer toplumlarda kadınların bulunduğu durumdadırlar. Bu ulusun öz yurdu Libya'dır. Ancak Kraliçe Myrina Döneminde, onun önderliğindeki Amazon orduları büyük bir savaş yolculuğuna çıkmışlar, Atlantis ülkesi yakınında Gorgo ulusu ile savaşmış ve onları yenmişlerdir. Sonra doğuya dönüp, Mısır'a yönelmişler; Tanrı Osiris'in Tanrıça îsis'ten doğma oğlu Tanrı Horus'la barış antlaşması yaparak savaş yolculuğunu sürdürmüşlerdir. Arabistan (Sina Yarımadası, Filistin) ve Suriye'den geçip Torosları aşarak Anadolu'nun batı kıyılarına, Ege Denizine ulaşmışlar, o kıyılarda birçok kent kurup bunlara en yiğit önderlerinin adlarını vermişlerdir. Sonra Lesbos, Samothrake adalarını alarak bunlar üzerinden Trakya'ya geçmişler ve tüm dünyaya boyun eğdirmeyi başarınca öz yurtları Libya'ya dönmüşlerdir. HEm Afrika hem Anadolu coğrafytasında konuşulagelen bu efsaneyle ilgili dahası var...
Amazonlara dair ilk izlere, kadim Yunan destanları ve efsanelerinde rastlıyoruz. Homeros, Herodotos, Plutarkhos ve Diodoros gibi birçok antik yazar, erkeklerle eşit görülen bu savaşçı kadınlardan söz eder. Özellikle Homeros’un İlyada (MÖ 8. yüzyıl) ve Herodotos’un Tarihler (yaklaşık MÖ 5. yüzyıl) adlı eserlerinde, Amazonların Karadeniz kıyılarında ya da Orta Asya bozkırlarında yaşadıkları, at binme ve okçulukta üstün yeteneklere sahip oldukları aktarılır. Bugün Samsun'da açılan Amazon Müzesi de bu anlatıların izinden gitmektedir. Amazonların savaş ve avcılıkta uzmanlaşan kadın figürü, dönemin yaygın "kadının ev içindeki rolü" algısına tamamen ters düşer.
Amazonların yalnızca mitolojik bir efsane olmadıkları düşünülüyor. Orta Asya bozkırlarında yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan DNA analizleri, silahlarıyla birlikte gömülmüş bireylerin yaklaşık üçte birinin kadın olduğunu gösteriyor. Bu bulgular, uzun süre masal olarak görülen kadın savaşçıların tarihsel bir gerçekliğe dayanabileceğini kanıtlar nitelikte.
Amazonların Türk kökenli olduğuna dair bazı iddialar var, özellikle Orta Asya bozkırlarında yaşayan ve erken dönemlerde göçebe kültürler içinde yer alan kadın savaşçıların varlığıyla ilişkilendiriliyor. Orta Asya’daki İskitler (Sakalar) ve Sarmatlar gibi toplumlar içinde atlı ve silahlı kadınların varlığı arkeolojik bulgularla da destekleniyor. Bugün bu topluluklar, tarihsel olarak Türklerle ilişkilendirilen halklar arasında sayılıyor. Amazon efsanesinin kökeninde Tomris Hatun gibi güçlü kadınların varlığı düşünülür. Belki de Tomris’in ünü ve hikâyesi, Amazon söylencelerine kaynaklık eden anlatılar arasında yer aldı. "Amazonların ilhamı gerçekse, o gerçeklerden biri de Tomris’tir" diyebiliriz.
Bazı Türk araştırmacılar, Amazon efsanelerinin çıkış noktasının Orta Asya olduğuna ve Karadeniz’in kuzeyinden Anadolu’ya yayıldığına dikkat çekerek, Amazonları Proto-Türk kavimlerinden biriyle ilişkilendiriyor. Hatta "Alperen kadınlar" veya "Alp kızlar" gibi kavramların da bu kültürden geldiği düşünülüyor.
Doğadan Gelen Bereket: Tohum Çeşitlerimizle Tanışın!
Ekoköy hayatının vazgeçilmez unsurlarından biri olan yerel tohumlar, doğallığı, lezzeti ve besleyiciliğiyle sofralarımıza şifa katıyor. Besler Şifa - Ekoköy Evi olarak, tohumlarımızı sizlerle buluştururken, doğanın bize sunduğu bu değerli çeşitleri yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak misyonundayız. Tohumdan tabağınıza uzanan bu lezzet yolculuğunu gelin birlikte keşfedelim!
Biberden Domatese: Sofralarınızı Renklendiren Sebzeler
Biber Çeşitleri
- Kıl tatlı sivri, kamber biber, dolma biber ince kabuk, mangal sivri, kapya etli biber, köy biberi üçburun, cin acı, balık az acı, kıl acı, çarliston, minik sarı acı turşuluk, sarı kıl sivri: Sofralarınızı renklendiren, salatalara ve yemeklere lezzet katan bu biber çeşitleri ile doğanın enerjisini mutfağınıza taşıyabilirsiniz.
Domates Çeşitleri
- Şeker pembe domates, çılgın çeri domates, sarı mini çeri domates, Beykoz dilimli domates, göçmen pembe, yarım sırık kırmızı domates, oturak domates: Domates, bahçemizin kırmızı cevheridir. Taze ve farklı lezzet profilleriyle domates çeşitlerimiz sofralarınıza yazın tazeliğini getirir.
Tazelikten İlham Alan Sebzeler ve Baklagiller
- Börülce, yeşil barbunya, boncuk Ayşe, şeker fasulye, dolmalık kabak, tatlı kabak, lif kabağı, karpuz, kavun, roka, tere, mini turp, maydanoz, kıvırcık: Taze fasulyeden aromatik yeşilliklere, vitamin açısından zengin sebzelerimizle sofralarınızı daha sağlıklı kılmak mümkün.
Şifa Deposu Yeşillikler
- Pazı (yeşil ve kırmızı köy), karalahana, beyaz lahana, brokoli, karnabahar, kırmızı lahana, semizotu, kekik, reyhan, iri yaprak fesleğen, dereotu, kişniş: Yeşilliklerimiz, sağlıklı beslenmeyi sevenlere doğal bir vitamin ve mineral kaynağı sunar.
Zengin ve Farklı Tatlar İçin
Ekoköy Evi olarak, mutfağınıza doğanın çeşitliliğini katmak için çalışıyoruz. Tohum çeşitlerimizle, bahçenizde organik ve yerel bir ekim yapabilir, bu özel lezzetleri sofralarınıza taşıyabilirsiniz.
Tohumlar hakkında detaylı bilgi ve sipariş için Instagram sayfamızı ziyaret edin.
Küçük Adımlar, Büyük Dönüşümler
Bugün sizinle, bizleri derinden etkileyen bir konuyu paylaşmak istiyoruz. Hep söylüyoruz ya; doğanın şifasıyla iyileşmek mümkün ama doğayı korumadan, ona sahip çıkmadan bu şifanın sürdürülebilir olması ne yazık ki mümkün değil.
Üzerinde yaşadığımız bu bereketli topraklar; üç tarafı denizlerle çevrili, dağlarından ovalarına, ormanlarından bozkırlarına kadar bin bir çeşit yaşam barındıran bir cennet. Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır sadece bize değil, binlerce canlıya ev olmuş, hâlâ da olmaya devam ediyor. Ancak son yıllarda iklim değişikliği, aşırı tarım, orman tahribatı ve plastik kirliliği gibi tehditlerle karşı karşıyayız. Belki birçoğunu günlük hayatımızda hissetmesek de aslında soframıza gelen her lokma, içtiğimiz su ve aldığımız her nefes bu döngünün bir parçası.
Tam da bu yüzden, biz Besler Şifa olarak doğadan aldığımız ilhamla, toprağın, suyun, bitkilerin ve emeğin hakkını gözeterek üretmeye gayret ediyoruz. Fakat biliyoruz ki bizim gibi doğayı koruma gayreti gösteren daha niceleri var. İşte onlardan biri de tam 32 yıldır Türkiye’nin dört bir yanında örnek projelere destek veren GEF Küçük Destek Programı (SGP).
Belki duymuşsunuzdur; bu program sayesinde Anadolu parsından inci kefaline, toy kuşundan mercanlara kadar onlarca nadir türün yaşam alanları korunuyor. Binlerce hektar orman alanı yeniden can buluyor, sürdürülebilir balıkçılık yöntemleriyle denizlerimiz nefes alıyor ve özellikle kadınlar doğanın korunması için liderlik ediyor. Düşünsenize, sadece birkaç gönüllünün, bir avuç insanın emeğiyle binlerce fidan toprakla buluşuyor, kaybolmaya yüz tutmuş yerel üretim teknikleri günümüze taşınıyor, Anadolu’nun binlerce yıllık bilgeliği geleceğe aktarılıyor.
Biz de diyoruz ki; doğanın iyiliği için atılan her küçük adım, şifa gibi yayılan bir etkiye sahip. Bugün balkonunuza bir ıhlamur fidesi dikseniz, arılar için minik bir su kabı bıraksanız, plastik tüketiminizi azaltsanız veya sadece çevrenizdeki bir üreticiye destek olsanız bile bu zincirin halkası olursunuz.
Besler Şifa ailesi olarak biliyoruz ki, şifanın özü paylaşmaktan geçiyor. Paylaşmanın, çoğalmanın ve doğaya dönmenin zamanı tam da şimdi. Anadolu’nun binlerce yıllık bitkisel bilgisini yaşatırken, bizler de bu büyük hareketin küçük ama kararlı bir parçası olmayı sürdüreceğiz.
Bugün sizleri, GEF Küçük Destek Programı'nın ilham verici hikâyelerini okumaya ve kendi doğal öykünüzü yazmaya davet ediyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, bu topraklarda iyileşmenin ve iyileştirmenin sonu yok.
Sevgi ve şifa ile,
Besler Şifa – Doğal Bitkisel Kozmetik ve Yaşam Atölyesi
Karaçalı’ya Hünnap Aşılaması Yapıldı.
Karaçalı (Paliurus spina-christi), Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde yetişen, çalı formunda bir bitkidir. Halk arasında "çaltı, karadiken, çeşmezen, avanaktamisi, sincan dikeni, isadikeni" gibi isimlerle de bilinir. Karaçalı, idrar söktürücü, taş düşürücü, yara ve çıban iyileştirici, süt verimi arttırıcı, arıcılıkta önemli ve dere yataklarının ıslahında kullanılan bir bitkidir. Karaçalı, ayrıca dere yataklarının ıslahında kullanılır. Kökleri dere yataklarını stabilize ederek erozyonu önler.
Karaçalının cins adı
olan "Paliurus", Latince "idrar söktürücü" anlamına gelir.
Bu nedenle karaçalı, eski çağlardan beri idrar artıcı ve taş düşürücü olarak
kullanılmaktadır. Taze yapraklarıyla yapılan lapa, yara ve çıbanları
iyileştirici özellik gösterir. Karaçalı, mera alanlarında keçilerin en fazla
istifade ettiği bitkidir. Bitkinin Nisan döneminde taze sürgünlerini, haziran
döneminde çiçeklerini, temmuz döneminde ise tohum taslağını yemesi süt verimi
artışına yüzde yüz etki etmektedir. Karaçalı, arıcılık sektöründe de önemli bir
bitkidir. Bal skalasında 4-4 olarak değerlendirilmekte, yani yüzde yüz ballı
bitkiler sınıfındadır.
Karaçalı, ülkemizde
doğal olarak yetişen ve kültür olarak da yetiştirilen hünnap (Zizyphus jujuba)
ile akrabadır. Lif içeriği yüksek olan hünnap sindirimi düzenler, kabızlığa karşı iyi gelir. Lifli
beslenmek kolorektal kanser riskini de düşürür. Lifli beslenme ile kalp
hastalıkları riskini artıran kolesterole karşı da koruma sağlar. Yapılan
araştırmalar sonucunda diyabet, sarılık, yara ve ülser tedavisinde kullanılması
önerilir.
Sakinşehir Güdül Şifa
Yolu Projesi kapsamında Karaçalı (Paliurus spina-christi)'ya Hünnap (Zizyphus
jujuba) aşılaması yapıldı. Deneme amaçlı 5 öbekte yapılan aşılamanın sonuçları
bekleniyor. Aşılama konusunda Ankara'nın en iyi aşıcısı ile çalışma
yapılmıştır.
Aşılamanın başarılı
olması halinde, karaçalının verimi ve kalitesi artacak, ayrıca hünnap ile
karaçalının faydalı özellikleri bir araya gelerek daha etkili bir bitki elde
edilecektir. Aşılama çalışmaları ile hünnapın verimi ve kalitesinin artırılması
ve daha etkili bir bitki elde edilmesi hedeflenmektedir.
.......................
BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.
İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa
Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa
Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0
aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/
Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.
Tohumlar: Tarımın Özünde Yatan Çeşitlilik
Günümüz tarımı, tohumların çeşitliliği üzerine inşa edilmiştir. Ancak bu çeşitlilik, giderek azalan geleneksel tohumlarla birlikte biyoteknolojik girişimlerle şekillenmektedir. Tarım dünyasında dönüşen tohum anlayışını anlamak için bir göz atalım.
Geleneksel ve konvansiyonel islah ile elde edilen tohumlar arasında ata tohumu önemli bir yer tutar. Kuşaktan kuşağa aktarılan ve yerel koşullara uyum sağlamış çeşitler, köylüler ve çiftçiler için değerli bir mirastır. Bu tohumlar, geçmişin bilgeliği ve deneyimiyle işlenir, gelecek nesillere aktarılır.
Standart tohumlar ise geleneksel çeşitlerin seçilerek elde edilen, biyoteknolojik müdahale içermeyen sertifikalı ticari tohumlardır. Bu tohumlar, doğal seleksiyon ve ıslahın ürünüdür, doğal döngüyü korur.
Ancak modern tarımda hibrit tohumlar da önemli bir yer edinmiştir. Aynı türden bitkilerin çaprazlanmasıyla elde edilen melez tohumlar, yüksek verim ve kalite sağlar. Bu tohumlar, tarımsal üretimi artırmak ve ticari olarak tercih edilen özelliklere sahip bitkiler üretmek amacıyla kullanılır.
Biyoteknolojik gen müdahaleleriyle islah edilen tohumlar arasında ise genetiği değiştirilmiş (GDO) tohumlar ve mutant tohumlar yer alır. Laboratuvar ortamında genlerin aktarılmasıyla üretilen GDO tohumlar, bitkilerin dayanıklılığını artırmak veya zararlılara karşı direnç sağlamak gibi özellikler kazandırır. Mutant tohumlar ise radyoaktif ışınlarla uzun yıllar süren müdahaleler sonucunda çeşide yeni özellikler ekler.
Yerel ve atalık tohum önemi
Ancak bu ilerlemelerin yanı sıra, tohum çeşitliliğinin korunması ve geleneksel çeşitlerin öneminin vurgulanması da gereklidir. Yerel ve atalık tohumlar, biyoçeşitliliğin korunması ve tarımsal sürdürülebilirliğin sağlanması açısından kritik bir rol oynar. Bu nedenle, tohumların çeşitliliği ve korunması, tarımsal geleceğimiz için önemli bir konudur.
Unutmayalım ki, tohumlar tarımın temelidir ve onların çeşitliliği, insanlığın geleceği için kritik bir rol oynar. Bu nedenle, tohumların korunması ve çeşitliliğinin teşvik edilmesi, tarımın sürdürülebilirliği ve gıda güvenliği açısından hayati öneme sahiptir.
.......................
BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.
İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa
Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa
Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0
aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/
Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.
Doğal Zenginlikleriyle Sina ve Trump’ın Akabe Kanalı Planı
ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze planı, yalnızca Filistin halkının zorunlu göçüyle ilgili tartışmaları alevlendirmekle kalmadı; aynı zamanda bölgede uzun süredir dile getirilen başka bir soruyu da gündeme taşıdı: Bu plan, Sina Yarımadası'nın doğal zenginliklerini ve stratejik konumunu kullanarak yeni bir bölgesel proje mi hazırlıyor? Ortaya çıkan bilgiler ve uzman yorumları, Trump’ın Gazze ve çevresine dair söylemlerinin arka planında, Sina’nın el değmemiş alanlarını ve Akabe Körfezi üzerinden kurulması planlanan alternatif su yolunu da kapsayan geniş ölçekli bir kalkınma ve yer değiştirme senaryosunun bulunduğunu gösteriyor. Gazze’nin insansızlaştırılması, Sina’nın iskâna açılması ve Akabe üzerinden Akdeniz’e bağlanacak yeni bir kanal fikri; hem bölgenin doğal kaynaklarını hem de jeopolitik konumunu hedef alan büyük bir tasarımın parçaları olarak değerlendiriliyor.
Sina Yarımadası, Hazreti Musa'nın çıktığı Tur Dağı nedeniyle dini ve tarihi açıdan önemli olmasının yanı sıra, Asya ile Afrika arasında kara geçişini sağlayan stratejik konumuyla da dikkat çekiyor. Kızıldeniz ile Akdeniz’i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı’na ev sahipliği yapan bu bölge, İsrail ve Gazze sınırında bulunması sebebiyle jeopolitik açıdan da kritik bir noktada yer alıyor. Yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yarımadada Filistinliler ve Arap Bedevi kabileleri bulunurken, halkın geçim kaynakları arasında hayvancılık, tarım, balıkçılık ve kaçakçılık öne çıkıyor. Kuzeyde Ariş, Rafah ve Şeyh Züveyd gibi yerleşimlerin; güneyde ise Tur Dağı’nın bulunduğu Tur kenti ve turizm merkezi Şarm eş-Şeyh’in öne çıktığı Sina, idari olarak Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye ayrılıyor.
Sina Yarımadası doğal zenginlikleriyle de öne çıkarken, Süveyş Körfezi kıyısında petrol yatakları ve manganez, demir, silis kumu, fosfat, kurşun gibi çeşitli madenler üretiliyor. Yarımada, yüksek dağlar arasında kuzey-güney yönünde uzanan önemli geçitlere ve ulaşım hatlarına sahip olup, Süveyş Kanalı üzerinden ise köprüler ve tünel aracılığıyla ana karaya bağlanıyor. Ayrıca, stratejik önemi kadar turizm potansiyeliyle de dikkat çeken bölge; Akabe ve Nuvayba gibi liman şehirleriyle deniz taşımacılığında da önemli bir rol oynuyor.
Ürdün'ün Turizm Cenneti: Akabe
Ürdün’ün güneyinde, Kızıldeniz kıyısında yer alan Akabe kenti, sıcak iklimi, berrak denizi ve lüks otelleriyle hem yerli hem de yabancı turistlerin gözdesi. Ülkenin denize açılan tek liman kenti olan Akabe, sadece turizm açısından değil, ekonomik açıdan da büyük bir öneme sahip.
Ziyaretçiler burada Kızıldeniz’in masmavi sularında yüzmenin ve su sporlarının keyfini çıkarabiliyor. Dalgıçlar için rengarenk mercan resifleri ve zengin deniz yaşamı eşsiz bir deneyim sunuyor.
Akabe aynı zamanda tarih meraklılarını da unutmuyor. Kentteki müzeler ve tarihi yapılar, bölgenin geçmişine ışık tutan önemli duraklar arasında yer alıyor. Tüm bu özellikleriyle Akabe, Ürdün’ün parlayan turizm yıldızı olmaya devam ediyor.
Yeni kanal yeni sömürü
İsrail Savunma Bakanı, orduya Filistin yerleşim bölgelerinde yaşayanların “gönüllü olarak bölgeyi terk etmeleri” için hazırlık yapılması talimatı verdi. Bu açıklama, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’yle ilgili gündeme getirdiği önerilerle paralellik gösteriyor. Trump’ın söz konusu planı, Gazze Şeridi’nin ABD kontrolüne geçmesini, Gazzelilerin komşu ülkelere zorunlu göç ettirilmesini ve Filistin topraklarının “Orta Doğu’nun Rivierası”na dönüştürülmesini öngörüyor.
Uzmanlar bu planı uluslararası hukuk açısından bir felaket olarak değerlendiriyor. Zorla yerinden etme ve etnik temizlik, uluslararası hukukta savaş suçu kapsamına giriyor. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden Hugh Lovatt, böyle bir göçün bölge ülkeleri için istikrarsızlık yaratacağını vurgularken, Uluslararası Kriz Grubu’ndan Michael Wahid Hanna ise bunun Arap dünyasında büyük tepki doğuracağını belirtiyor.
Tüm bu tartışmaların gölgesinde, İsrail’in uzun süredir gündeminde olan Ben Gurion Kanalı Projesi yeniden ön plana çıkıyor. Akabe Körfezi ile Akdeniz arasında alternatif bir su yolu açmayı hedefleyen bu proje, İsrail’in kurucu lideri David Ben-Gurion’un adıyla anılıyor. 1960’lardan beri zaman zaman gündeme gelen ve 2020’deki İbrahim Anlaşmaları sonrası tekrar tartışılan proje henüz hayata geçirilmemiş olsa da, gerçekleşmesi durumunda İsrail’e ciddi bir ekonomik ve jeopolitik avantaj sağlayacak. Süveyş Kanalı’na rakip olarak tasarlanan bu kanal, Mısır’ın yıllık milyarlarca dolarlık gelirini tehdit edecek ve küresel ticarette söz sahibi olmayı amaçlayacak. Özet olarak Gazze'den Akabe Körfezine çıkacak yeni bir kanal önemli bir lojistik üst olacaktır.
Burada dikkat çeken unsur, Gazze Şeridi’nin bu önerilen kanal güzergahında kritik bir noktada bulunması. Bölgedeki askeri operasyonlar, sivillerin zorla göç ettirilmesi ve Gazze’nin “insansızlaştırılması” tartışmaları, bazı uzmanlar tarafından Ben Gurion Kanalı için alan açma stratejisi olarak yorumlanıyor. Gazze’deki nüfusun Sina Yarımadası’na göç ettirilmesine dair iddialar, bu projenin arka planında uzun vadeli planların olabileceğini düşündürüyor.
Sonuç olarak; İsrail’in Gazze’ye yönelik politikaları, sadece güvenlik gerekçeleriyle değil, aynı zamanda bölgesel ticaret, jeopolitik güç ve stratejik projeler kapsamında da değerlendirilmesi gereken çok boyutlu bir meseleye işaret ediyor. Gazze halkının zorla yerinden edilmesi ihtimali ise sadece bölgeyi değil, uluslararası hukuku ve küresel barışı tehdit eden ciddi bir kriz potansiyeli taşıyor.
|
- İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa
- Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa
- Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0
- aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/
- Good4trust Sürdürülebilir Ürünler Mağazası: https://good4trust.org/beslersifa
Karadeniz’e Ne Zaman Gidilir?
Karadeniz turu planlarken en ideal zamanı seçmek, bu bölgenin doğal güzelliklerini ve eşsiz atmosferini tam anlamıyla deneyimlemek için önemlidir. Karadeniz’i keşfetmek için en uygun dönem, kişisel tercihinize bağlı olarak değişebilse de, bölgenin en canlı ve etkileyici zamanları genel olarak Nisan ile Ekim ayları arasındadır. Bu dönemde Karadeniz, sıcak ve güneşli havanın yanı sıra yemyeşil doğası ve benzersiz yaylalarıyla misafirlerini büyüler.
Özellikle Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında Karadeniz’in yaylaları çiçeklerle bezenir, göletlerin tertemiz suları parıldar, sahil ve yayla köyleri cıvıl cıvıl bir atmosfere bürünür. Sıcakkanlı ve misafirperver insanlarıyla tanınan bu bölge, tam bir yaz cenneti sunar.
Son yıllarda ise kalabalıktan uzaklaşmak isteyen gezginler, Karadeniz’i baharın ilk ayları olan Nisan ve Mayıs ile sonbaharın renk cümbüşünü sunduğu Eylül ve Ekim aylarında keşfetmeyi tercih ediyor. Özellikle sonbaharda yaylaların ve ormanların sunduğu renkli manzaralar, bölgeyi masalsı bir atmosfere bürür.
"Karadeniz’i gezmek, Ayder’le başlar," demek de yanlış olmaz! Yıllardır sizlerden gelen bu güzel yorumlara teşekkür ederiz. Besler Şifa- Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Atölyesi olarak, siz değerli misafirlerimize Karadeniz’in dört mevsim sunduğu tüm güzellikleri yaşatmayı diliyoruz.
.......................
BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.
İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa
Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa
Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0
aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/
Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.
Bahçenizde Her Ay Taze Meyve ve Sebze ile Hasat Keyfi (Ankara İçin)
Bahçenizde her ayı bereketle geçirmek istiyorsanız, yıl boyunca hangi sebze ve meyveleri dikebileceğinizi bilmek size hem keyifli bir uğraş hem de sofranız için doğal ve taze ürünler sağlar. Ankara iklimi dikkate alınarak hazırlanan bu rehberde, bahçenizde her ay ne yetiştirebileceğinizi öğrenebilir, hasat zamanı geldiğinde ürünlerin tadını çıkarabilirsiniz.
Nisan-Mayıs: Taze Başlangıçlar
Baharın gelişiyle bahçeniz yeşermeye başlar. Nisan ve Mayıs aylarında bahçenizde taze erikler ve sağlıklı enginarlar yetiştirmeye başlayabilirsiniz. Biberiye ve papatya gibi baharat bitkileriyle bu dönemi renklendirin. Ayrıca bahçenize otlar ekleyerek sofralarınız için taze aromalar yaratabilirsiniz. Bu aylar, bahçenize canlılık getiren mevsim otlarının da en bereketli dönemidir.
Haziran: Tatlı Meyvelerin Zamanı
Yazın ilk ayı olan Haziran, dut ve kiraz mevsimidir. Bu lezzetli meyveler bahçenizi süslerken, sarı kantaron ve rezene gibi bitkilerle de doğanın iyileştirici gücünden yararlanabilirsiniz. Hem gözünüze hem de sağlığınıza hitap eden bu bitkiler, yaz aylarında bahçenizi güzelleştirir.
Temmuz: Zengin Yaz Hasadı
Temmuz ayı, yazın tam anlamıyla bahçenize geldiğini hissettirecek zengin bir dönemdir. Bu ayda atalık mısır, karpuz, en az 5 çeşit domates ve salatalık gibi yaz ürünleriyle dolu bir bahçeniz olabilir. Patlıcan ve biber de bahçenizde yer almalı. Reyhan, adaçayı, kekik, lavanta ve nane gibi aromatik bitkilerle bahçenizde hem hoş kokular yaratabilir hem de lezzetli yemekler için taze malzemeler elde edebilirsiniz.
Ağustos: Hasat Mevsimi
Ağustos ayında bahçeniz tam anlamıyla bir bereket yuvasına dönüşür. Hemen her türlü sebze ve meyveyi bu dönemde yetiştirebilirsiniz. Yaz aylarının enerjisini taşıyan bu ayda, her çeşit sebze ve meyvenin taze hasadını yapmak mümkün. Domatesler, salatalıklar, patlıcanlar ve çok daha fazlasıyla bahçeniz oldukça canlı ve renkli bir görünüm kazanır.
Eylül: Sonbaharın İlk Lezzetleri
Eylül ayı geldiğinde bahçeniz armut, üzüm ve mis kokulu kavunlarla dolup taşar. Ayrıca anason gibi baharatları da ekleyerek sonbaharın o kendine özgü havasını bahçenizde hissedebilirsiniz. Bu dönemde olgunlaşan meyvelerle tatlı bir sonbahar başlangıcı yapabilirsiniz.
.......................
BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.
İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa
Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa
Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0
aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/
Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.
Ekim: Soğuklara Hazırlık
Sonbaharın tam ortasında, Ekim ayında alıç, hünnap, elma ve ayva bahçenizde yer alır. Bu meyveler, soğuk kış aylarına hazırlanmak için ideal ürünlerdir. Bahçenizde bu ürünleri yetiştirerek, soğuk kış günlerinde doğal meyvelerin tadını çıkarabilirsiniz.
Kasım: Kışa Hazırlık
Kasım ayında bahçenizde kışa yönelik hazırlıklar başlar. Ispanak, soğan ve sarımsak gibi sebzelerle bahçenizi kışa hazırlayabilirsiniz. Kasım ayı, kışlık sebzelerin ekilmesi ve bahçenizde uzun süreli saklanabilecek ürünlerin yetiştirilmesi için en uygun dönemdir.
Sonuç
Her ay taze sebze ve meyvelerle dolu bir bahçeye sahip olmak hem sağlığınıza hem de yaşam kalitenize katkı sağlar. Ankara iklimine uygun olarak hazırlanan bu rehberle, doğanın bereketini bahçenize taşıyabilir ve yıl boyunca doğal besinlerin tadını çıkarabilirsiniz.
Doğadan Gelen Şifa: Hayıt Hidrosolü
Doğanın sunduğu mucizelerden biri olan hayıt bitkisi (Vitex Agnus-Castus L.), özellikle kadın sağlığı üzerindeki olumlu etkileriyle bilinir. Ege Dağları'nın doğal ortamında yetişen bu bitkinin yaprak ve meyvelerinden elde edilen Besler Şifa Hayıt Hidrosolü, %100 doğal ve saftır. Basınçsız buhar distilasyonu yöntemiyle üretilen bu özel hidrosol, hiçbir koruyucu, alkol veya emülgatör içermeden bitkinin tüm faydalı bileşenlerini muhafaza eder.
Hayıt Hidrosolünün Faydaları
Hayıt bitkisinin içeriğinde bulunan viteksin adlı bileşen, kadınların hormonal dengesini destekleyici etkisiyle bilinmektedir. Bu bileşen, adet döngüsü düzensizlikleri, adet öncesi gerginlik sendromu (PMS) ve meme hassasiyeti gibi durumlarda rahatlatıcı etkiler gösterebilir. Ayrıca, sancılı adet dönemlerinde semptomların hafiflemesine katkı sağlayarak kadınların yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olur.
Kullanım Alanları
Besler Şifa Hayıt Hidrosolü, farklı kullanım şekilleriyle hem cilt bakımında hem de günlük rutinlerde yer alabilir:
1. Cilt Bakımı: Cildi tazelemek ve rahatlatmak için doğal bir tonik olarak kullanılabilir. Temiz cilde püskürtülerek veya pamuk yardımıyla uygulanabilir.
2. Günlük Kullanım: Hormonal dengeyi destekleyici etkisinden faydalanmak için ferahlatıcı bir mist olarak kullanılabilir. Günlük tüketim için 1 çay bardağının ¼’ü kadar hayıt hidrosolü, kalan kısmı ise su ile tamamlanarak içilebilir.
Doğal ve Saf İçerik
Besler Şifa Hayıt Hidrosolü, doğadan gelen saf gücüyle sağlıklı bir yaşamı destekler. Katkı maddesi, koruyucu veya kimyasal içermeyen bu özel ürün, bitkinin şifalı bileşenlerini en doğal haliyle sunar. Serin, güneş ışığından uzak ve ağzı kapalı şekilde saklanarak uzun süre tazeliği korunabilir.
Doğanın şifalı gücünü keşfetmek ve hayıt hidrosolünün faydalarından yararlanmak için Besler Şifa'nın doğal ürünleriyle tanışın!
|
- İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa
- Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa
- Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0
- aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/
- Good4trust Sürdürülebilir Ürünler Mağazası: https://good4trust.org/beslersifa
İNSTAGRAM SİPARİŞ:

En Çok Okunanlar
BESLENME
BeslerŞifa
SU
Çörek Otu Yağı
Çörek otu yağı tıbbi ve aromatik bitkiler alanında oldukça yaygın olarak bilinen bir üründür. Aynı zamanda güçlü bir bitki türü olan çörek otu yağı pek çok hastalıkla mücadelede kişilerin oldukça yardımcı bir destek bulmasında etkilidir. Çörek otu özellikle bağışıklığı güçlendirici etkisi ile vücuttaki iltihaplanmaya karşı koruyucu özellik göstermesi ile ve bunlardan daha fazlasıyla bilinmektedir. Hemen şimdi sipariş verebilirsiniz.
İletişim Formu

EĞİTİMLER
PROJELER
KATEGORİLER
- Aromaterapi (137)
- fitoterapi (103)
- tıbbi ve aromatik bitkiler (91)
- ekoturizm (60)
- Lavanta (3)
- permakültür (3)
- ay takvimi (2)
- udi hindi (2)
- Hastalıklar (1)
- İntegratif ve Anadolu Tıbbı (1)
- şifalı otlar (1)