Ad

AROMATERAPİ

Aromaterapi, fitoterapi

PERMAKÜLTÜR

şifa yolu, fitoterapi, antibiyotik

YAĞLAR

şifa yolu

SABUNLAR

Güdül
BeslerŞifa Atölyesi

Bıttım Sabunu: Doğanın Şifalı Gücüyle Cildinize ve Saçınıza Özel Bakım

Besler Şifa’nın doğal ürün yelpazesindeki Bıttım Sabunu, özenle seçilen menengiç (bıttım) yağı ve diğer doğal bileşenlerle hazırlanarak, cildiniz ve saçınız için güçlü bir bakım sunuyor. İçeriğinde bulunan zengin doğal yağlar, günlük bakımınızı adeta bir tazelenme ritüeline dönüştürüyor. Cildinizi ve saçınızı besleyerek doğal sağlığı desteklerken, aynı zamanda yumuşak ve canlı bir görünüm kazanmanızı sağlıyor.

Cilt ve Saç Sağlığı İçin Doğal Çözüm

Bıttım sabunu, cilt ve saç sağlığına yönelik sunduğu doğal çözümlerle biliniyor. Özellikle egzama, mantar ve benzeri cilt rahatsızlıklarına sahip olanlar için önerilen bu sabun, cilt üzerinde rahatlatıcı ve yatıştırıcı bir etki sağlar. Cildinizde oluşan tahrişi hafifletirken, aynı zamanda cildi nazikçe temizler ve korur.

Saç bakımında da büyük fark yaratan bıttım sabunu, kepek oluşumunu engellemesi, deri dökülmelerini azaltması ve saç dökülmesini önlemeye yardımcı olmasıyla ön plana çıkıyor. Yüzyıllardır doğadan gelen şifalı bitkilerle hazırlanan bu sabun, geleneksel adıyla Botan Sabunu olarak da bilinir ve saçlarınıza daha parlak ve canlı bir görünüm kazandırır.

Doğal, Güvenilir ve Geleneksel

Besler Şifa’nın Bıttım Sabunu, doğal içeriklerle üretilir ve cilt dostu formülü sayesinde hem güvenilir hem de etkili bir bakım sunar. Yüzyıllardır süregelen geleneksel tariflerden ilham alan bu eşsiz sabun, modern cilt ve saç bakım ihtiyaçlarına doğal bir çözüm sunuyor. Günlük bakım rutininizde yer alarak, hem saçınızı hem de cildinizi canlandırır ve yeniler.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.

Doğal Güzellik İçin Kendi Kendine Bakım Rehberi: Atölyemizden CEO Tavsiyeleri

Günümüzde doğal ve sağlıklı yaşam, güzellik rutinlerimizi de etkiliyor. Besler Şifa-Doğal Bitkisel Kozmetik olarak, doğal güzellik anlayışını benimseyenler için etkili ve doğal bakım önerileri sunuyoruz. CEO’muzun kişisel deneyimlerinden ve atölyemizde geliştirdiğimiz ürünlerin faydalarından yola çıkarak, kendi kendine bakımınızı nasıl optimize edebileceğinizi anlatan bu rehber, doğal güzellik arayışında olanlara ilham verecek.

1. Cilt Temizliği: Doğal Sabunlarla Derinlemesine Temizlik

Cilt temizliği, sağlıklı ve pürüzsüz bir cildin temelidir. CEO’muzun tavsiyesiyle, cilt temizliğinizde doğal sabunları tercih edin. Atölyemizde ürettiğimiz bitkisel sabunlar, cildinizi kimyasal maddelerden arındırarak nazikçe temizler. Aloe vera, zeytinyağı ve lavanta gibi doğal bileşenlerle formüle edilen sabunlar, ciltteki kirleri ve yağları etkili bir şekilde temizlerken cildinize zarar vermez. Cildinizi sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez temizleyerek, doğal dengenizi koruyabilirsiniz.

2. Nemlendirme: Zengin İçerikli Doğal Losyonlar

Nemli ve sağlıklı bir cilt için düzenli nemlendirme şarttır. CEO’muz, cildinize uygun doğal nemlendiriciler kullanmanın önemini vurguluyor. Atölyemizde geliştirdiğimiz doğal vücut losyonları, shea yağı, badem yağı ve aloe vera gibi nemlendirici özlerle zenginleştirilmiştir. Bu ürünler, cildinizi derinlemesine besler, nemlendirir ve pürüzsüz bir doku kazandırır. Banyo sonrası uygulayarak, cildinizin yumuşaklığını ve sağlığını koruyabilirsiniz.

3. Aromaterapi ve Rahatlama: Stresi Azaltan Yağlar

Doğal güzellik sadece cildin değil, ruhsal sağlığın da bir yansımasıdır. CEO’muz, aromaterapinin stres yönetimindeki gücüne inanıyor. Atölyemizde ürettiğimiz doğal aromaterapi yağları, lavanta, nane ve portakal çiçeği gibi bitkisel özlerle formüle edilmiştir. Bu yağlar, hem ruhsal hem de fiziksel rahatlama sağlar. Günlük yaşamın stresinden arınmak için bu yağları difüzörünüzde kullanabilir veya masaj yaparak kaslarınızı gevşetebilirsiniz.

4. Doğal Peeling: Cildinizi Yenileyin

Cilt bakımında peeling, ölü hücreleri temizleyerek cildinizi yeniler ve daha parlak görünmesini sağlar. CEO’muzun önerisiyle, doğal peeling ürünlerini tercih edebilirsiniz. Atölyemizde ürettiğimiz bitkisel peelingler, doğal yosun, kahve telvesi ve şeker gibi doğal eksfoliyanlarla hazırlanmıştır. Haftada bir veya cildinizin ihtiyacına göre düzenli olarak uygulayarak, cildinizin canlı ve taze görünmesini sağlayabilirsiniz.

5. Güneş Koruma: Doğal Güneş Koruyucular

Cildinizi güneşin zararlı etkilerinden korumak için doğal güneş koruyucular kullanmak önemlidir. CEO’muzun önerisiyle, cildinizi UV ışınlarına karşı koruyan ürünler tercih etmelisiniz. Atölyemizde geliştirdiğimiz doğal güneş koruyucular, çinko oksit gibi fiziksel koruyucular içerir ve kimyasal filtrelerden uzaktır. Günlük kullanımda, cildinizi güneşin zararlı etkilerinden koruyarak yaşlanma belirtilerini ve güneş lekelerini önleyebilirsiniz.


Besler Şifa-Doğal Bitkisel Kozmetik olarak, doğal güzellik ve kişisel bakım konusunda CEO’muzun tavsiyeleriyle desteklediğimiz ürünlerimizle, sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmenize yardımcı oluyoruz. Doğanın sunduğu iyileştirici gücü ve bilimsel formülasyonları bir araya getirerek, güzellik rutininizi daha etkili ve doğal hale getirebilirsiniz. Cildinizin ve ruhsal sağlığınızın en iyi şekilde korunması için bu doğal ve etkili bakım önerilerini günlük hayatınıza entegre edebilirsiniz.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.

Besler Şifa: Doğanın Şifalı Dokunuşunu Keşfedin

Besler Şifa, bitkisel, yenilebilir, helal, doğal kozmetik ve aromaterapi alanında uzmanlaşmış bir marka olarak sağlıklı yaşamı teşvik ediyor. Tıbbi ve aromatik bitkilerle yapılan şifa yolculuğumuz, hem bireysel bakım hem de toplum sağlığına katkı sağlamak amacıyla yola çıktı. Pandemiden önce, 2018 yılında, şifalı bitkilerin önemine vurgu yaparak çıktığımız bu yol, doğal sağlık ve sürdürülebilirlik konularında liderliğimizi pekiştirdi.

Genç Lokman Hekimler Projesi

"Genç Lokman Hekimler" projesiyle, 100’den fazla katılımcıya “Tıbbi Aromatik Bitkileri Kıymetlendirme” eğitimi verdik. Bu projede amaç, gençlerin bitkisel tıbba olan ilgisini artırmak ve doğal tedavi yöntemlerini yaygınlaştırmaktı. Eğitimler sonucunda birçok katılımcı, şifalı bitkilerin kullanım alanlarını keşfederek bu alanda bilinçlendi.

Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesi

"Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesi" kapsamında, Güdül’deki kadınlar ve gençlere aromaterapi ve tıbbi aromatik bitkilerin ekim-dikim eğitimi verildi. Bu eğitimler, yerel halkın hem ekonomik hem de doğal kaynaklardan yararlanma yetisini artırmayı amaçladı. Proje kapsamında ayrıca "Güdül İçin Şifalı Bitkiler Rehberi" yayınlanarak, bölgedeki 500 kişiyle paylaşıldı. Böylece Güdül, doğal şifa yöntemlerinin bir merkezi haline geldi.

Bitkisel Kozmetikte Lider

Besler Şifa, bitkisel kozmetik alanında attığı adımlarla doğal sağlıkta öncü bir firma olarak dikkat çekiyor. Her bir ürün ve proje, doğanın iyileştirici gücünü en doğal haliyle topluma sunmayı hedefliyor. Hem doğaya saygılı hem de insan sağlığını koruyan bu yaklaşımımız, doğal yaşam becerilerini geliştirmeye yönelik önemli bir misyon olarak öne çıkıyor.

Doğal Sağlık ve Sürdürülebilirlik

Besler Şifa olarak, doğal sağlık ve sürdürülebilirliği bir yaşam tarzı haline getiriyoruz. Her projede amacımız, insanlara doğanın sunduğu şifa kaynaklarını tanıtmak ve daha dengeli, sağlıklı bir yaşam için ilham vermek. Ürünlerimizle ve eğitimlerimizle doğanın şifalı dokunuşunu keşfetmeye davet ediyoruz.

Bu yolculukta siz de bize katılın ve Besler Şifa’nın sunduğu doğal sağlık çözümleriyle tanışın.


Ümran İlmi ve Toplumların Gelişimi: Geçmişin Bilgeliği, Geleceğin Rehberi

İbn Haldun’un 14. yüzyılda ortaya attığı Ümran ilmi, toplumların doğuş, gelişme ve çöküş süreçlerini anlamaya çalışan bir disiplin olarak ortaya çıkmıştır. İbn Haldun, toplumları bedevi (göçebe) ve hazari (yerleşik) olarak ikiye ayırmış ve bu iki toplumsal formun birbirini nasıl etkilediğini, nasıl geliştiğini açıklamaya çalışmıştır. Ümran ilmi, toplumların geçirdiği değişim sürecini nedensel bir döngüyle ele alarak devletlerin nasıl kurulduğunu, büyüdüğünü ve en sonunda çöktüğünü analiz eder. Bu kavramın günümüzdeki karşılığı ise sosyolojidir; fakat İbn Haldun’un bakış açısı sosyolojiden daha kapsamlıdır, çünkü toplumların maddi ve manevi bütün yönlerini ele alır.

Peki, ümran nedir? Ümran, toplumların bir arada yaşama şekillerini ve ürettikleri değerler bütününü ifade eder. Ancak bu, sadece maddi refah ve bilimsel ilerleme anlamına gelmez. Ümran, bir toplumun kültürel, manevi, ahlaki ve sosyal yapısının bütünüdür. Günümüz medeniyet kavramından farklı olarak, ümran hem bedevi hem de hazari toplumları kapsayan bir kavramdır; yani hem göçebe hem de yerleşik yaşam biçimlerini içine alır. Ümran, kültür ve medeniyetin sentezidir, doğa ile uyumlu bir yaşamı ve insanın fıtratına uygun bir gelişimi ifade eder.

Neden Ümran İlmi Şimdi Daha Önemli?

Bugün, hızla gelişen teknoloji ve bilimsel ilerlemelerle birlikte, toplumların daha “medenileştiği” iddia edilse de bu medenileşmenin beraberinde getirdiği sorunlar açıkça görülmektedir. İnsanoğlu, doğadan uzaklaşarak kendi fıtratına yabancılaşmaya başlamış, bu da derin sosyal ve psikolojik problemlere yol açmıştır. Freud’un da belirttiği gibi, uygar insan, uygarlaştıkça doğasından uzaklaşmaktadır ve bu durum toplumlarda bir hoşnutsuzluk yaratmaktadır. Ümran ilmi ise, toplumların maddi gelişimi ile manevi dengeyi birleştiren bir yaklaşım sunar.

İbn Haldun’un ümran anlayışı, insanın doğasına ve toplumsal yapısına uygun bir gelişme modeli sunar. Bugün, iklim değişikliği, çevre sorunları, sosyal adaletsizlikler ve manevi buhranlarla karşı karşıya olan dünya, İbn Haldun’un bu perspektifine daha çok ihtiyaç duymaktadır. Ümran ilmi, sadece ekonomik ve teknolojik ilerlemeyi değil, toplumun bütünsel gelişimini göz önünde bulundurur. Yani bir toplumun refahı, sadece maddi zenginlik ve bilimsel başarılarla değil, aynı zamanda kültürel, ahlaki ve sosyal yapısının dengesiyle sağlanır.

Ümranlaşma: Sürdürülebilir ve Fıtrata Uygun Bir Gelişim

Modern dünyada, “medeniyet” kavramı genellikle Batı merkezli bir anlayışla, yerleşik hayatın sunduğu maddi refah ve bilimsel başarılarla özdeşleştirilmektedir. Ancak, bu medeniyet anlayışı insanoğlunun doğayla uyumunu göz ardı etmektedir. Ümran ilmi, insanın doğasına aykırı davranmadan medenileşmeyi savunur. Yani, bir toplumun gelişimi, fıtratını ve manevi değerlerini koruyarak olmalıdır. Medenileşme, yalnızca bilimsel ve teknolojik ilerleme anlamına gelmemelidir; aynı zamanda toplumsal ahlak, adalet, kültürel değerler ve çevreye duyarlılık da bu sürecin bir parçası olmalıdır.

Günümüz dünyasında çevre krizleri, insan fıtratına aykırı yaşam tarzları ve toplumsal adaletsizlikler göz önüne alındığında, ümran kavramı modern medeniyet anlayışına alternatif bir bakış açısı sunmaktadır. Bu bakış açısı, sadece teknolojik gelişmelere odaklanmak yerine, insan ve doğa arasındaki dengeyi, toplumların ahlaki yapısını ve kültürel değerlerini de dikkate alarak sürdürülebilir bir gelişim modeli önerir.

Ümran İlmi ve Geleceğe Yön Veren Kavramlar

Bir toplumun gelişmişliğini belirleyen unsurlardan biri, kendi kavramlarını üretebilme yeteneğidir. Medeniyet kelimesi Batı'dan devralınmış ve Türkçeye uyarlanmış bir kavramdır. Oysa İbn Haldun’un geliştirdiği ümran kavramı, Batı medeniyeti yerine, doğaya ve insana uygun bir yaşam tarzını ifade eder. Ümran ilmi, Batı medeniyetinden farklı olarak insanın fıtratını, doğayla olan ilişkisini ve toplumsal ahlakı da göz önünde bulundurur.

Günümüz toplumlarının karşı karşıya olduğu sorunlar göz önüne alındığında, ümran kavramı ve İbn Haldun’un düşünceleri, daha sürdürülebilir ve dengeli bir gelişim modeli sunmaktadır. Toplumların sadece maddi anlamda değil, aynı zamanda manevi ve kültürel açıdan da gelişmesi, geleceğimiz için hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle, ümran ilmini hatırlamak ve toplumların gelişim süreçlerinde bu kavramı rehber edinmek, modern dünyada sürdürülebilir bir toplum inşa etmenin anahtarı olabilir.

Sonuç

İbn Haldun’un ümran ilmi, insanın doğası ve toplumsal yapısı ile uyumlu bir gelişim modelini ifade eder. Toplumların maddi ve manevi dengelerle büyümesi gerektiğini savunan bu anlayış, günümüzün sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlarına çözüm olabilecek bir perspektif sunmaktadır. Ümranlaşma, insanın fıtratını ve toplumsal ahlakını koruyarak, doğaya uyumlu ve sürdürülebilir bir medeniyet inşa etmeyi amaçlar. Bugün, toplumların daha adil, dengeli ve sürdürülebilir bir geleceğe adım atmaları için ümran ilmi önemli bir rehber olabilir.



Ekmek Yapımına Yolculuk: 5 Günlük Kurs Programı

1. Gün: Temel Beyaz Ekmek Hamuru ve Zeytinyağlı Hamurlar

İlk günümüzde, klasik beyaz ekmek hamuru yapımıyla başlıyoruz. Yaş maya kullanarak, temel ekmek hamurunu oluşturmayı öğreneceğiz. Bu hamurla birçok farklı ekmek yapabilirsiniz; biz de "fougasse" ve "breadstick" hazırlayacağız. Ayrıca zeytinyağlı hamurdan nefis bir "focaccia" yapacağız. Hamurla ilgili deneyiminiz olsa bile, hamuru işleme ve gluteni geliştirme tekniklerinde ince detayları öğreneceksiniz.

2. Gün: Fransız Ekmeklerine Giriş
İkinci gün, Fransız ekmeklerinin dünyasına adım atıyoruz. İlk olarak baget yapımını öğreniyoruz, ardından çavdar katkılı "Pain de campagne" yapıyoruz. Bu aşamada cıvık hamurlarla başa çıkmayı ve onları doğru yöntemlerle işlemeyi öğreneceğiz. Yapışkan hamurlar artık size zorluk çıkarmayacak!

3. Gün: İtalyan Ekmekleri
Üçüncü gün İtalyan ekmeklerine ayrılmış. Günün yıldızı "ciabatta" olacak. Cıvık yapısı nedeniyle başta zorlayıcı görünen bu ekmek, doğru tekniklerle ele alındığında keyifli hale geliyor. Hamuru geliştirip biçimlendirme süreçlerinde ellerinizle ustalaşacaksınız.

4. Gün: Tatlı Hamurlar ve Ekşi Maya ile Tanışma
Dördüncü gün, hem tatlı hamurlara hem de ekşi maya ekmeklerine giriş yapıyoruz. Zenginleştirilmiş hamur denilen, yağ ve yumurta katkılı iki farklı hamur yapıp, dolgu malzemeleriyle çeşitlendiriyoruz. Ardından ekşi maya ekmek hamurunu hazırlayıp, katlama ve dinlendirme süreçlerini uyguluyoruz.

5. Gün: Ekşi Maya Ekmekleri ve Genel Tekrar
Son gün, ekşi maya ekmeklerini pişiriyoruz ve bagetlerimize son şekillerini veriyoruz. Bugüne kadar öğrendiğimiz tüm teknikleri yeniden gözden geçiriyor ve uygulamalı olarak pekiştiriyoruz. Bu gün, tüm kurs boyunca edindiğiniz bilgilerle kendi ekmeklerinizi mükemmelleştirme yolunda atacağınız adımlara odaklanacağız.

Kurs sonunda, ekmek yapımına dair pratik ipuçları, hamuru işleme yöntemleri ve metodik düşünmenin önemini öğrenmiş olacaksınız. Artık sıra, öğrendiklerinizin ışığında kendi ekmeklerinizi geliştirmekte!


Fare Çuvalı Teorisi: İçsel Barış ve Dışsal Tehditler

Bir Anadolu kasabasında tarım mühendisi olarak çalışan bir adamın, Ankara'ya gitmek üzere trene binmesiyle başlayan bir yolculuk, "Fare Çuvalı Teorisi" adı verilen etkileyici bir metaforla anlatılmaktadır. Yolculuk sırasında, yanında oturan yaşlı bir köylü çiftçi, ayaklarının altında bir çuval taşımaktadır. Mühendis, çuvalın içindekileri merak eder ve çiftçiye sorduğunda, çiftçi bu çuvalın fareler ve sıçanlarla dolu olduğunu ve bunları Ankara'daki Ulusal Araştırma Merkezi'ne satmak üzere yola çıktığını açıklar.

Çiftçi, her çeyrek saatte bir çuvalı çevirip sallayarak farelerin yerleşmelerini engellemeye çalışmaktadır. Çünkü eğer çuvalı uzun süre sallamazsa, fareler ve sıçanlar rahatlayacak ve çuvalı kemirmeye başlayacaktır. Bu durum, çiftçinin zihninde bir strateji oluşturur: Farelerin gerginliklerini artırmak ve içgüdülerini harekete geçirmek, çuvalı unutmalarını sağlamak.

Bu metafor, günümüzde karşılaştığımız iç ve dış tehditlerin güzel bir temsilidir. Ülke olarak huzur ve istikrar hissettiğimiz anlarda, dost ve müttefik stratejik ortaklarımız içten ve dıştan çuvalı sallamakta, toplumsal huzurumuzu bozmaya çalışmaktadır. Bu noktada, manipülasyonlara maruz kalmamak ve içgüdülerimizi yönlendirenlerin ardına düşmemek kritik bir öneme sahiptir.

Toplumlar, bu tür manipülasyonlar karşısında uyanık olmalı ve gerçek tehditlerin farkında olmalıdır. "Çuvalı kemirip delme" gerekliliğini unutmadan, kendi milli ve manevi değerlerimize dönüş yapmalıyız. Besler Şifa olarak, bu bilinçle hareket ederek, doğa ve insan arasındaki dengeyi korumak için çaba gösteriyoruz.

Doğal kaynaklarımızı kullanırken, toplumumuzu bilinçlendirmek ve iç huzuru sağlamak için elimizden geleni yapmalıyız. Bu yolda ilerlerken, bireylerin ve toplumların sağlıklı bir geleceğe adım atması için birlikte çalışmalıyız. Uyan, ülkem, uyan! Titreyin ve kendi özünüze dönün!

Çankırı Gezi Rehberi: Tarih, Kültür ve Doğanın Kalbine Yolculuk

🚂 Turistik Tuz Ekspresi Yolculuğu

Ankara’dan Çankırı’ya günübirlik bir tren macerasına hazır mısınız? Bu seyahat, Çankırı’nın tarihi ve kültürel hazinelerini keşfetmek için mükemmel bir fırsat sunuyor. Doğal güzellikler, mistik yapılar ve yöresel lezzetler bu yolculukta sizi bekliyor.

🗓️ Tur Tarihleri:
• 19 Ekim, 2 Kasım, 16 Kasım
• Ankara kalkış saati: 07:50
• Çankırı’dan dönüş: 18:50
• Bilet fiyatı: 1.290 TL
Detaylı bilgi için @turistiktuzekspresi’ni ziyaret edebilirsiniz.

🌄 Yeraltı Tuz Şehri Ziyareti
Binlerce yıllık geçmişiyle Çankırı’nın eşsiz Tuz Mağarası’nı keşfedin. Yeraltında saklı bu doğal oluşumlar, serin atmosferiyle ziyaretçilerine sağlık açısından faydalı bir deneyim sunuyor.

🗺️ Çankırı’da Keşfedilecek Diğer Duraklar:

  1. Buğdaypazarı Medresesi ve Çivitçioğlu Medresesi: Tarihi eğitim kurumlarını ziyaret ederek Çankırı’nın kültürel mirasını keşfedin.
  2. Taş Mescit: 13. yüzyıldan kalma, Selçuklu mimarisini gözler önüne seren bu yapı, Çankırı’nın en önemli tarihi duraklarından biri.
  3. Çamaşırhane Müzesi: Geleneksel çamaşırhane kültürünü nostaljik bir atmosferde yaşayın.
  4. Çankırı Müzesi: Arkeolojik ve etnografik eserlerle dolu bu müzede, Çankırı’nın zengin tarihine yolculuk yapın.
  5. Nostaljik Gazozcular: Çankırı’nın meşhur yerel gazozlarını deneyin ve farklı tatlarla tanışın.
  6. Yöresel Mutfak Evi ve Kültür Evi: Yöresel lezzetleri tatma ve Çankırı kültürünü daha yakından tanıma fırsatı sunan bu mekanlar, sizi adeta geçmişe götürecek.
  7. Radyo ve İletişim Müzesi: Eski radyo ve iletişim araçlarının sergilendiği bu müze, nostaljik bir yolculuğa çıkmak isteyenler için birebir.
  8. Ulu Camii ve Sultan Süleyman Camii: Osmanlı döneminden kalma bu camiler, tarihi ve manevi dokusuyla büyüleyici bir ziyaret imkanı sunuyor.

🍴 Yöresel Lezzetler:
Çankırı’nın yöresel yemeklerini keşfetmek için Yöresel Mutfak Evi’ni ziyaret edin. Bölgeye özgü lezzetleri deneyimleyerek unutulmaz bir gastronomi turuna çıkın. (Detaylı videolar için Yöresel Yemekler serimize göz atabilirsiniz!)

🚉 Kolay Ulaşım ve Unutulmaz Bir Deneyim:
Ankara’dan hareket eden tren, hafta sonu için mükemmel bir kaçış rotası sunuyor. Tarih, doğa ve kültürü bir araya getiren bu günübirlik maceraya katılmak için hazır olun!

Türkiye’nin gizli kalmış hazinelerini keşfetmek için hemen yola çıkın!



Daha fazlası için kaynak: https://yerler.com.tr/cankiri-gezilecek-yerler/

Bünyeniz İçin doğal yaşam tüyoları

Kışa girerken sağlığınızı korumak için ekranlardan uzak durmak ve gözlerinizi dinlendirmek gerçekten önemli. İşte Besler Şifa’dan kış aylarında sağlıklı kalmanız için birkaç doğal yaşam tüyosu:

1. Bağışıklık Sistemini Güçlendirin: Bol miktarda C vitamini içeren meyve ve sebzeler tüketin. Turunçgiller, kivi, brokoli ve ıspanak gibi besinler bağışıklık sisteminizi destekler. Propolis tüketmek gerekebilir.

2. Düzenli ve Kaliteli Uyku: Her gece aynı saatte yatmaya özen gösterin ve yeterli uyku alın. Bu, vücudunuzun dinlenmesine ve yenilenmesine yardımcı olur. Uyku kalitesini arttırmak için lavanta yağı temin etmelisiniz.

3. Bol Su İçin: Kış aylarında da su tüketimini ihmal etmeyin. Günde en az 8 bardak su içmek, vücudunuzun nem dengesini korur ve toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Alkali su için Besler Şifa dan çıra- kaya tuzu seti alabilirsiniz.

4. Sağlıklı Beslenme: Protein, lif ve sağlıklı yağlar açısından zengin bir diyet uygulayın. Özellikle ev yapımı yoğurt, turşu ve kefir gibi probiyotik gıdalar tüketmek bağışıklık sisteminizi güçlendirir. elma sirkesi hala yoksa muhakkak Besler Şifa dan temin etmelisiniz.

5. Egzersiz Yapın: Soğuk havalarda bile düzenli egzersiz yapmaya çalışın. Evde yapabileceğiniz basit egzersizler bile metabolizmanızı hızlandırır ve enerjinizi artırır. Egzersizler sonra Masaj Kerimimizden faydalanın.

6. Sebze ve Salata Tüketin: Sofranızda mutlaka sebze ve salata bulundurun. Bu, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almanızı sağlar.

7. Kahvaltıyı Atlamayın: Sabah kahvaltısını mutlaka yapın ve gün içinde sabah çok, öğle orta ve akşam az miktarda yemek tüketin.

8. Gece Meyve Tüketiminden Kaçının: Meyveyi gün içinde tüketin, ancak saat 21’den sonra meyve yememeye özen gösterin. 

Bu tüyolarla kış aylarını daha sağlıklı ve enerjik geçirebilirsiniz! Başka bir konuda yardıma ihtiyacınız olursa, buradayız. 😊

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.



Kök Hücrelerin Gücü: Gençleşmenin ve Şifa Bulmanın Anahtarı mı?

Günümüzde bilim dünyasında büyük bir yankı uyandıran kök hücre tedavileri, gençleşme ve hastalıkların tedavisinde devrim niteliğinde gelişmelere kapı aralıyor. Ancak burada bahsedilen kök hücreler, geleneksel anlamda bildiğimiz kök hücreler değil; indüklenmiş kök hücreler. Bu hücreler, aslında normal doku hücreleridir fakat yaşları geriye çevrilmiş, yani adeta "gençleştirilmiş" hücrelerdir.

Peki bu tam olarak ne anlama geliyor? Eğer 50 yaşındaysak, vücudumuzdaki hücreler de aşağı yukarı aynı yaşta olur. Ancak bu hücreleri indükleyerek yani bir şekilde “dürterek”, gençlik dönemlerine döndürmek mümkündür. Bu teknoloji, yakın gelecekte gençleşme ve hastalıkların tedavisinde devrim yaratacak yöntemlerden biri olmaya aday.

Tip 1 Diyabet ve İndüklenmiş Kök Hücreler

Son dönemde indüklenmiş kök hücrelerle ilgili belki de en heyecan verici gelişmelerden biri, Tip 1 diyabetli hastalarda yaşanıyor. İnsüline bağımlı olarak yaşayan bu hastaların, indüklenmiş kök hücre tedavisi ile tekrar insülin üretebilen hücrelere sahip olması ve insülin enjeksiyonlarına ihtiyaç duymaması, bilim dünyasında büyük bir umut ışığı olarak kabul ediliyor. Bu, kök hücrelerin gençleştirici ve onarıcı gücünün ne kadar büyük olduğuna dair en somut örneklerden biri.

Yaşlanma ve Hücrelerimizi Gençleştirme

Hepimiz biyolojik olarak farklı hızlarda yaşlanıyoruz. Kimi zaman kronolojik yaşımıza göre daha yaşlı ya da genç olabiliriz. Ancak her durumda yaşlanma sürecimiz yavaş ya da hızlı bir şekilde ilerlemeye devam eder. Yaşlanmayı durdurmak ya da yavaşlatmak adına kök hücre tedavileri büyük bir potansiyele sahip. Fakat geleneksel kök hücreler, bazı sorunlara neden olabiliyor.

İşte bu noktada, Nobel ödüllü bir çalışma devreye giriyor: Yamanaka Faktörleri. Bu dört madde, vücudumuzdaki normal yaşlanmış hücrelerle bir araya geldiğinde, hücrelerin yaşını unutmasına ve adeta sıfır yaşına dönmesine neden oluyor. Yani, bu faktörlerle hücrelerimizi gençleştirmek, onları yeniden canlandırmak mümkün hale geliyor.

Besler Şifa Ekoköy Evi'nde Doğanın Şifasıyla Gençleşmek

Bilimin bu büyük keşifleri, doğadan aldığımız ilhamla birleştiğinde, sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralayabiliriz. Besler Şifa Ekoköy Evi’nde, doğanın bize sunduğu iyileştirici güçlerden ilham alarak, bedenlerimizi genç tutmak ve hastalıklarla mücadele etmek mümkün. Doğru beslenme, aralıklı oruç ve bitkisel tedavilerle birlikte, hücrelerimizi doğal yollarla gençleştirmek ve sağlığımızı korumak için gerekli adımları atabiliriz.

Kök hücrelerin gelecekte neler yapabileceğini göreceğimiz günler çok yakın!

Bu yazı Oksijen gazetesinden değiştirilerek ve kısaltarak alınmıştır.

Dr. Ayşegül Çoruhlu;  aysegulcoruhlu@hotmail.com



SATILIK TOPRAK 

Herkes zannediyor ki savaş falan çıkacak vatan için silahımızı, kılıcımızı alıp cepheden cepheye koşup vatanımızı, toprağımızı kurtaracağız eskisi gibi ...

Hayır öyle olmayacak artık..!

Sizler çocuğum rezil olmasın şehirde büyüsün, şehirden ev, araba alayım, köyden büyük şehirlere kaçayım derken, kim olduğunu dahi bilmediğinız insanlar gelecek dedenizin babanızın size miras bıraktığı tarlaları, evleri, köyleri tek tek satın alacak, söz sahibi olacaklar. Siz kurak 5 para etmez dediğiniz toprağınızı 3 kuruş fazlaya sattım kar yaptım diye kasılacaksınız. 

1 tane boş arazi bırakmadan işleyecekler, üretecekler, senin benim yapamadığımı yapacaklar. Bizim değerini bilmediğimiz yarım dönüm toprak dahi onların en büyük hayali. 

Biliyorlar ki Türkiye topraklarına adamı ters diksen düz biter. 

Vatanın, topraklarımızın en büyük bekçisi, koruyucusu topraktan üreten köylülerdir. 

Tarım arazileri yabancıların eline geçerse, 

Türk köylüsü biterse Atalarımızın bize kanıyla, canıyla, aç, susuz kalarak aldığı bu toprakları 

hiç savaşmadan kağıt parçası uğruna satarsak, o zaman savaşı kaybetmiş olacağız. 

Yatırım yapmak istiyorsanız gidin tarla alın, 

49 yıllığına dağlardan arazimi kiralanıyor;

bunu onlara bırakmayın siz kiralayın. Topraktan kalkanla evi, arabayı her zaman alırsınız. 

Miras başında kavga edip satılığa çıkarmayın. Paraya ihtiyacınız varsa toprağı işleyen kardeşinize satın. 

Miras başında kavga edip bölüşülemeyen, mahkemelik olan tarla satışlarına gidin bakın; adliye önünde farklı bölgelerden haber alıp koşup gelen nereye çalıştığı, kime hizmet ettiği belli olmayan, yüzünü ilk ve son defa göreceğiniz insanlarla dolu. 

Savaş çıkacak diye beklemeyin. Savaşın ortasındayız.

Toprak için kan veren atalarımızın, para için toprak satan torunları olduk...

Toprağınızı satmayın...

Iktibas

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.



TRENDYOL ÜRÜNLERİMİZ

© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.