Ad

Güdül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güdül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kekik Yetiştiriciliği ve Üretimi

Türkiye’den ihracatı yapılan kekik ve yağı, Origanum türlerinden (özellikle O. onites L. ve O. vulgare L.) elde edilmektedir. Türk kekikleri ve kekik yağı karvakrolce zengindir. Kurak şartlarda kekik tarımında verim düşük, yağ oranı yüksek olurken sulanan şartlarda, yağ oranı düşük verim yüksek gerçekleşmektedir. Kekik yağı distilasyon yöntemiyle "distilasyon ünitesi" ile elde edilmektedir. Daha büyük çaplı uçucu yağ üretimleri için "imbik" kullanılır. Bilimsel çalışmalarda laboratuvar koşullarında drog herbada uçucu yağ oranı Clevenger cihazı kullanılarak ve kekik uçucu yağının bileşenlerinin tayininde Gaz Kromatografi/Kütle Spektrometre (GC/MS) cihazı kullanılmaktadır. Hasadının kolaylıkla yapılabilmesi ve en az 7-10 yıl ürün alınabilmesi sebebiyle tercih sebebidir. Bitki boyu 50-100 santim arasında kökleri saçak kök şeklinde 35 75 cm derinliğe kadar inmektedir. 

Baharat ve uçucu yağ sanayi için ekonomik önemi bulunan İstanbul kekiği (Origanum vulgare L. subsp. hirtum) ülkemizde çoğunlukla doğadan temin edilse de kültüre alınarak çeşitleri geliştirilmiştir. Ortalama bitki boyu 60-65 cm civarındadır. Çiçekleri oldukça küçük olup, beyaz renklidir. Uçucu yağ verimi % 3.6-5.7 arasında değişmektedir. Karvakrolce zengin uçucu yağa sahip olmakla birlikte timol ve linalool kemotipinde bitkilere rastlamak mümkündür. Uçucu yağındaki diğer önemli bileşenler β-caryophyllene, γ-terpinene, pcymene ve myrcene’ dir. % 40-84 oranında karvakrol taşır. Tohumları oldukça küçük olup, bin tane ağırlığı 0.2-0.3 g’dır. Tohum rengi kahverengi, şekli yuvarlak-ovaldir. Bitkinin çiçeklenme dönemi genellikle temmuz-ağustos aylarına rastlamaktadır.

Orignum çeşitleri her çeşit toprakta yetişmelerine karşın özellikle tınlı-killi alüvyal ve iyi havaalanıbilir nötr'den alkaliya kadar değişen pH 6-8 topraklarda iyi gelişmektedir. Direkt güneşten hoşlanmaktadır fazla su kök çürüklüğüne neden olduğundan derenajı iyi Topraklar yetiştiricil için elverişlidir bitki ilk tesis yılı hariç tutulursa soğuğa karşı oldukça dayanıklıdır. Fakat kumru topraklar yaz aylarında çok miktarda sulama gerektiğinden kekik yetiştiriciliğinde tercih edilmemektedir.


Kurağa ve soğuğa karşı dayanıklıdır. Yöney olarak kuzeyi açık, hava akımı
olan ve çiçeklenme döneminde sıcakların aşırı yükselmediği alanlarda verim ve uçucu yağ kalitesi yüksek olur. Toprak istekleri bakımından fazla seçici değildir. Kumlu–tınlı, su tutmayan ve hafif meyilli topraklar kekik yetiştiriciliği için uygundur. Kıraç koşullara İzmir kekiği, taban ve su tutan koşullara ise İstanbul kekiği daha iyi uyum sağlar.

Toprak İşleme ve Fide Dikimi:
Kekik bitkisi hem tohum hem de çelik ile çoğaltılabilir. Ancak tohum ile çoğaltılması daha pratiktir. Tohumlar Ekim-Kasım-Aralık aylarında özel olarak hazırlanan yastıklara ekilerek burada idare haline getirilir. Fideler araziye aktarılmadan önce derin sürüm yapılmalı, daha sonra diskaro-tırmık veya kazayak-tırmık kombinasyonu ile toprak yüzeyi düzeltilmelidir. Fide dikimleri ilkbaharda don riski ortadan kalktıktan sonra bölgelere göre Mart sonu ile Mayıs ayı ortalarına kadar yapılır. Fideler dikim makinası ile tarlaya şaşırtılır ve dikiminden sonra mutlaka can suyu verilmelidir. Kekik yetiştiriciliğinde 30 cm sıra üstü, 70 cm sıra arası dikim mesafesi uygundur. Fakat damla sulama yapıldığında damla sulamanın niteliklerine göre dikim yapılması tavsiye edilir.
İlk gelişme dönemi oldukça yavaş olduğundan yabancı otlarla rekabeti zordur. Malçlamak yabancı otlarla mücadeleyi kolaylaştıracaktır ve bahar aylarında3 ay boyunca 3 haftada 1 ot alımı gerekir. Ot alımı muhakkak elle yapılmalıdır. Eğer herbisit (ot ilacı) kalıntısı veya yabancı ot bulunması büyük ihracat problemleri oluşturmaktadır.

Hastalık ve Zararlıları:
Kekikte üretimi engelleyecek önemli bir hastalık ve zararlısı yoktur. Ancak taban suyu yüksek, su tutan ve geçirimsiz topraklarda bitki kök bölgesi iyi havalanamadığı için kök çürüklüğüne neden olan toprak kaynaklı fungal hastalıklara rastlanabilmektedir. Kekik bitkisi baharat ve tıbbi amaçlı olarak değerlendirilmektedir. Bundan dolayı organik tarımda kullanılanlar dışında hiçbir bitki koruma ürünü kullanılmamalıdır.

Gübreleme ve Bakım:
Ot ile mücadele en önemli bakım çalışmasıdır. Kekik kıraç koşullarda yetişir ve genel olarak yılda bir biçim alınır. İlk yıl bitki gelişimi yavaş olduğundan dolayı yabancı otlarla mücadele etmek ve bitkinin kök boğazını doldurmak amacıyla birkaç kez çapalama yapılmalıdır. Ertesi yıllarda ise yabancı otlarla mücadele etmek, toprağı havalandırmak ve buharlaşma ile topraktan su kaybını azaltmak için en az iki kere çapalanmalıdır.

Kekik tarlaları tesis edilmeden önce toprağın yapısını düzeltmek amacıyla dekara 5 tona kadar çiftlik gübresi verilebilir. Genel olarak verim döneminde yılda dekara 7-8 kg azot (N) ve 4-5 kg fosfor (P) verilmesi yeterlidir. Uçucu yağ kalitesi için potasyum elementinin önemi büyüktür. Bundan dolayı doğru bir bitki besleme yapabilmek amacıyla makro ve mikro besin elementlerini içeren toprak analizi sonuçlarına göre gübreleme yapılmalıdır.

Hasat ve Kurutma:
Kekik bitkisi çiçeklenme başlangıcı ile tam çiçeklenme dönemi arasında hasat edilir. Bitkinin hasadı toprak seviyesinin 10 cm üzerinden testereli ot bıçağı veya bu konuda geliştirilmiş diğer hasat makineleri ile yapılır. Hasat esnasında yabancı otların karıştırılmamasına dikkat edilmelidir. Bitkinin biçim süresi yeniden gelişim kabiliyeti yüksek olup sulandığında bir vejetasyon döneminde 3 ve fazla biçim alma imkanı olmaktadır.

Hasat edilen bitkilerin doğal koşullarda "gölge bir ortamda" kurutulması gerekmektedir. Güneşte kurutulan bitkilerde renk değişimi ve uçucu yağ kaybı meydana gelmektedir. Bu durum kekik bitkisinin pazar değerini düşürmektedir. Kızışmayı önlemek için bitki yüksekliği 1 karış (30 cm'yi) geçmemeli ve belirli aralıklarla alt üst edilmelidir. Genel olarak yaş bitkiden kuru materyal elde etme oranı 4-5 birime 1 birimdir. Kurutulmuş bitkilerde değişik yöntemlerle sapları yapraklardan ayrılmalıdır. Elde edilen materyal çuvallanarak ışık almayan serin ve nemsiz bir ortamda pazarlamaya kadar muhafaza edilmelidir.

Kıraç koşullarda; iklim ve toprak koşulları, rakım ve yöneye göre değişmekle birlikte genel olarak 120-250 kg/da arasında verim alınır.

Kekik Faydaları:
Bitkilerden elde edilen uçucu yağlar halk tıbbında, gıda sanayinde, koku ve eczacılık endüstrisinde geniş bir kullanım alanına sahiptir. Uçucu yağların antimikrobiyal ve antioksidan özellikleri uzun zamandan beri bilinmekte olup
bu yağların bakteriler, virüsler ve mantarlara karşı antimikrobiyal etkileri hakkında birçok araştırma yapılmıştır. 
Kekik broşürü: tıklayın
Bakanlığın Keklik Yatırım Rehberi: rehber



Güdül-Beypazarı Hattındaki Madencilik Tehlikesi

Beypazarı Uruş Mahallesi ve çevresinde kurulmak istenen “Sepiyolit Madeni Ocağı Ve Kırma-Eleme Tesisi” bölge halkının sert tepkisiyle karşılaştı. Söz konusu proje, 1862 hektarlık geniş bir alanı kapsıyor. Maden ocağı halkın haklarını, bölgenin doğasını, tarımını, hayvancılığını ve hava kalitesini ciddi şekilde tehdit ediyor.

Uruş’ta yani Güdül ve Beypazarı hattında Kirmir ve Süvari çaylarının birleştiği Köroğlu dağlarının etekleri doğal ve kültürel özellikleriyle zengin bir bölgedir. Gerçekleştirilmek amaçlanan vahşi madencilik faaliyetleri, bölgenin doğal güzelliklerini ve ekosistemini ciddi şekilde tehdit etmektedir.

1. Su Kaynaklarının Kirlenmesi: Sakarya Nehri'nin doğduğu vadilere (Kirmir Ve Süvari) sahip bu bölgedeki madencilik, hayati öneme sahip su kaynaklarını kirletme riski taşımaktadır. Bu durum, hem yerel ekosistemler hem de Sakarya Nehri boyunca insan sağlığı için büyük bir tehlike arz etmektedir. Beypazarı içme suyu havzasının geliştirilmesi gerekmektedir.
2. Biyolojik Çeşitliliğin Tahribatı: Güdül-Beypazarı hattı, koruma altında olan alanların yoğunlaştığı alan olup “korunan alanların sürdürülebilirliğine” ve “referans ekosistemlere” tahrip edecektir. Madencilik faaliyetleri, bu bölgedeki zengin biyolojik çeşitliliği tahrip ederek, ekolojik dengeyi bozacaktır. Bölgede yutak alan ve korunan alan niteliği ve niceliği zenginleştirilmelidir.
3. Ekoturizm ve Gıda Arzı Güvenliğine Etkileri: Bölgedeki vahşi madencilik, “ekoturizm potansiyeline”, “gıda arzı güvenliğine” ve “sürdürülebilir insani kalkınma hakkına” ciddi zararlar verebilir. Doğal tarım üreticilerinin üretim kapasitesi ve motivasyonu olumsuz etkilenerek, bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınması sekteye uğrayacaktır. Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı raporunda belirtilen hedeflerin irdelenmesi gerekmektedir.
4. Ankara Halkının Haklarının Gaspı: Ankara'ya oldukça yakın olan bu madenler, başkent halkının “temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkını” ve “arazi hakkını” gasp etmektedir. Örneğin Mamak’ın biyolojik çeşitliliğe sahip vadisinde yer alan Kıbrıs Köyü'ndeki maden faaliyetleri de, yerel ürün üretimleriyle kırsal kalkınma imkânlarını tehdit etmektedir.

Bu nedenlerle, Güdül-Beypazarı hattındaki vahşi madencilik faaliyetlerinin durdurulması ve bölgenin doğal ve kültürel değerlerinin korunması gerekmektedir. Sağlıklı bir çevre ve sürdürülebilir kalkınma, hem yerel halkın hem de tüm Türkiye'nin hakkıdır.

Doğaya ve Tarım Alanlarına Sahip Çıkalım!


Beypazarı ve Güdül köylüleri, toprağına, havasına, suyuna ve geleceğine sahip çıkmak için kararlılıkla mücadele ediyor. "ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Gerekli Değildir" kararına karşı kazandıkları dava, mücadelelerinin ilk adımı oldu. Şimdi ise, seslerine kulak verilip proje durdurulmazsa, yeniden başlatılan ÇED sürecine karşı yine hukuk mücadelesi vermeye hazırlanıyorlar. Bölge sakinleri, projenin gerçek çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri yeterince değerlendirilmeden “ÇED Olumlu” kararı verilme ihtimaline karşı tüm yurttaşları farkındalığa, yetkilileri de sorumluluğa çağırıyor.


Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesi Tamamlandı.

"Şifa Yolu" projesi, insanların sağlıklı ve doğal yöntemlerle yaşamlarını sürdürdüğü, şifalı bitkilerin ve doğal kaynakların kullanıldığı yaşam alanlarını içeren bir kavramdır. Bu projenin ortaya çıkışı, doğanın sunduğu şifalı kaynakların değerinin farkına varılmasıyla Güdül'de başlamıştır.

Şifa Yolu, insanların doğal şifa kaynaklarına erişimini kolaylaştırmak ve sağlıklı yaşam biçimlerini desteklemek amacıyla oluşturulmuştur. Bu yaşam alanları, insanların doğayla uyumlu bir şekilde yaşayarak gıda ihtiyaçlarını karşıladıkları, sağlık hizmetlerini doğal yöntemlerle sağladıkları ve şifalı bitkilerin kullanıldığı yeri keşfettiler.

Şifa Yolu projesinin hedefi, insanların doğal kaynaklardan faydalanarak sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmelerini teşvik etmektir. Bu proje kapsamında, şifalı bitkilerin yetiştirilmesi ve kullanımı, sağlık hizmetlerinin doğal yöntemlerle sunulması, doğal yaşam alanlarının korunması ve insanların doğayla uyumlu bir şekilde yaşamalarını destekleyecek pek çok faaliyet yürütülmüştür.

"Şifa Yolu" projesinin önemli bir bileşeni de bilgi paylaşımı ve eğitimdir. Bu projenin bir parçası olarak, insanlara doğal şifa kaynakları hakkında bilgi verilir, şifalı bitkilerin yetiştirilmesi ve kullanımı konusunda eğitimler düzenlenir ve sağlıklı yaşam biçimleri konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılır.

1.      Doğal Yaşam Atölyesi (Peynir ve Doğal Ekmek Üretimi): Proje sahasında bulunan köylerin doğal yaşam üretimlerini geliştirmek amacıyla düzenlenen eğitimlere 20'şer kişi katılmıştır.

2.      Proje kapsamında 2 adet Doğa Yürüyüşü, 2 adet Kahvaltı Festivali, 1 adet Agroekoloji ve 2 adet permakültür Eğitimi: Proje hedef kitlesi, yerel örgütlerle ve belediye ile işbirliği yapabilme yeteneklerini geliştirmek için doğa yürüyüşlerine, kahvaltı festivallerine, agroekoloji ve permakültür eğitimlerine katılmıştır. Her bir etkinliğe 30 kişi katılmış ve toplamda 7 etkinliğe 210 kişi katılım sağlanmıştır.

3.      Ekoturizm ve Agroturizm Destinasyonlarının Tanıtımı: Proje sahasında bulunan ekoturizm ve agroturizm destinasyonlarının tanıtımı için Instagram ve YouTube platformlarında 35 farklı içerik oluşturulmuştur.

4.      Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Tanıtımı ve Eğitimler: Proje, Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu'nun bilinirliğini artırmak ve niteliğini daha fazla vurgulamak amacıyla 20 adet doğal yaşam eğitimi düzenlemiştir. Her bir eğitime 100 kişi katılmış ve hem Ankara'dan hem de Türkiye'nin farklı bölgelerinden kişilerin projeyi ve proje alanını tanımalarına katkı sağlanmıştır.

5.      Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Eğitimi: 20 köylü, tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği konusunda eğitim almıştır.

6.      Güdül İçin Şifalı Bitkiler Rehberi adında bir çalışma da yayınlanmıştır. Bu rehberde özellikle Güdül civarında yetiştirilebilecek 25 bitkinin literatüre dayalı toprak ve iklim talepleri; arazi hazırlığı ve ekim- dikim; sulama, gübreleme ve bakım; kullanım alanları; hasat ve kurutma özellikleri verilmiştir. Yetiştiricilik için önemli ve kısa bilgiler yanında her bitkinin fotoğrafı verilmiştir. Bu yayın proje köylerinden talep edenlere, köy muhtarlıklarına, belediyeye, kaymakamlığa, ilçe tarım müdürlüğüne, çevredeki üreticilere 100 adet dağıtılmıştır ve yayın 5 farklı dijital mecrada yayınlanmıştır.

7.      Tıbbi Ve Aromatik Bitki Tohumu Paylaşımı, 2-3 Nisan 2023; Projemiz için köylerde tıbbi ve aromatik 6 farklı bitki tohumlarını paylaştık. Bu faaliyet kapsamında Güdül için Şifalı Bitkiler Rehberinde bulunan tohumlarla Tahtacıörencik, Yelli, Kayı, Yeşilöz, Karacaören de 30 üretici ile buluştuk.

8.      Şifa Yolunda Tıbbi Ve Aromatik Bitki Fideleri Temini, 3-15 mayıs 2023; Proje kapsamında projenin uygulandığı 6 köyden 25 üreticiye gastronomide kullanılan nane, biberiye ve reyhan fidesi temini yapıldı.

9.      Orman Okulu Liderliği Eğitimi: Güdül'de doğa temelli eğitimlerin gerçekleştirilebileceğine dair öğretmenlere yönelik 30 saat çevrimiçi ve 30 saat yüzyüze eğitim düzenlenmiştir. Eğitime 10 farklı ilden 30 kişi katılmıştır.

10.Güdül Ekoturizm Çalıştayı: 63 farklı kurumdan 100 kişi, Güdül için düzenlenen ekoturizm çalıştayına katılmıştır. Çalıştay sürecinde, uzmanlar tarafından belirlenen yöntem, konular ve elde edilen sonuçlar, Türkiye genelinde uygulanabilir bir model teşkil etmektedir. Çalıştayda 9 farklı sunuma ve 9 serbest görüşe yer verilmiş; 19 uzun vadeli ve 14 kısa vadeli olmak üzere toplam 33 karar alınmıştır. Bu etkinlik, Güdül'ün turistik potansiyelini ve sürdürülebilir turizm modellerini geliştirmeye yönelik bir adım olmuştur. Bu çalıştay; konu çeşitliliği, yapılan sunumları ve alınan kararları, Güdül'ün turizm açısından değerini artırmak ve bu alanda öncü bir rol oynamak adına önemli bir katkı sağlamıştır. Çalıştay kırsal kalkınma ve ekoturizmle kalkınma konusunda model olarak alınabilir. Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi'nin ikinci ulusal yayınıdır.

11.   Güdül Ekoköy Evi Kuruldu; Güdül Ekoköy Evi proje kapsamında şark köşesi ve diğer müştemilatıyla kuruldu. 1- Doğal Yaşam bilgileri ve tecrübeleri edinmek, 2- Şifa Yolu’nda keşifler yapmak, 3- Şifalı Duraklar keşfetmek, 4- Doğal Yaşam Üreticilerini desteklemek, 5- Atalık Tohum takası ve fide temin etmek, 6- Ücretsiz eğitimler ve fırsatlara katılmak, 7- Sürdürülebilir ekoturizm kültürü için, 8- Ankara ekoloji gündemini takip etmek için kurulmuştur. Böylece projenin sürdürülebilirliği sağlanması ve projenin etkin yönetimi sağlanması hedeflenmiştir.

12.   Projenin her faaliyeti görünürlük çalışmaları yaklaşık 1000 kişilik whatsapp gruplarında ve yaklaşık 2500 kişinin takip ettiği www.instagram.com/gudulekokoyevi sayfasında yapılmıştır. Proje faaliyetleri detaylıca www.beslersifa.com web sayfasında yayımlanmıştır.

Sonuç olarak; Doğal yaşam için gerekli gıda tedarik zincirlerine ve becerilerinin önemine vurgu yapılmış ve bununla ilgili Güdül'deki destinasyonlarda (şifa yolu) kapasite geliştirme çalışmaları yapılmıştır. Tıbbi ve aromatik bitkilerle çevremizi ve yaşamımızı güzelleştirebileceğimize vurgu yapılmıştır. Güdül'de ekoturizm ve agro turizmle sürdürülebilir ve insani kalkınma hakkına vurgu yapılmıştır ve bu konuda yapılan çalıştay rol model olmuştur.

Projeye destek veren kurumlar ve bireyler, doğal yaşam alanlarının korunması ve insanların sağlıklı yaşamlarını sürdürebilmeleri için önemli bir rol oynamaktadır. Şifa Yolu, doğal kaynaklardan faydalanarak insanların sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerine katkı sağlayacak önemli bir girişim olan Ekoköy Evi olarak faaliyetlerine devam edecektir.








Sorgun Tabiat Parkı İçin Çözümler

Tabiat parkları Milli Parklar Kanunu’nda; “Bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara büyüklüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun tabiat parçalarıdır” şeklinde ifade edilmektedir.  Türkiye’nin ilk tabiat parkı 1983 yılında kurulmuş olan Fethiye Ölüdeniz’deki Kıdrak Tabiat Parkı’dır.  1983 yılında kabul edilen 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu'na göre, sadece Milli Parklar ve Tabiat Parkları için rekreasyon ve turizm gibi amaçlara tahsis edilebilir.

Türkiye’de tabiat parklarında yapılan araştırmaya göre ülke genelinde toplamda 53 farklı rekreatif aktivitenin tabiat parklarında yapıldığı görülmektedir. Buna göre ‘doğa yürüyüşü, fotoğrafçılık, piknik’ en fazla yapılan aktivite olma özelliğindedir. Buna ilaveten en az yapılan aktiviteler; deve gezintisi, fırın, ip parkuru ve pentatlon, mavi gölde yüzme ve trenle göl turudur. Aktivite zenginliği bakımından Samsun- Vezirsuyu tabiat parkı(21), Bolu- Abant Gölü Tabiat Parkı(17), Harmankaya Kanyonu(15), Avcıkoru(15) ve Şahinkaya Kanyonu(15) Tabiat Parkları ülkemizdeki rekreasyonel aktivitesi en zengin tabiat parkı olma özelliğindedir. Sorgun Tabiat Parkı’nın geliştirilmesine yönelik bu özelliklerdeki tabiat parkları ziyaret edilebilir. Diğer yandan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü ve proje fonlama kurum ve kuruluşları ile işbirliklerine devam edilebilir.

Türkiye’deki tabiat parklarının fiziksel altyapı olanakları ve donatılar bakımından değerlendirdiğimizde; kır gazinosu/kahvesi/lokanta, WC, giriş kontrol noktaları, büfe, çocuk oyun alanı, kameriyeler, piknik alanları ve mescitler, otopark, seyir terası-kulesi, idari hizmet binası, bekçi evi, piknik masaları, halat parkuru, karavan parkı gibi sıralanabilir. Bu imkânlar ve dahası Sorgun Tabiat Parkı için düşünülebilir (Doğanay Yener, 2021).

Güdül ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı'nda verilen bilgilere göre önemli bir destinasyon olan Sorgun Ankara'nın Köroğlu Dağları'ndaki zirvesinde bir hazinedir. Bu hazinin kıymetini bilmek gerekiyor.

Sorgun Tabiat Parkı

Ankara'nın Güdül ilçesine bağlı Sorgun beldesinde yer alan Sorgun Tabiat Parkı, 54 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Parkın kuzey ve doğusunda Sorgun Göleti, güneyinde ise karaçam ormanları bulunmaktadır. Batısında ise geniş çayır alanlarıyla çevrili olan bu park, doğal güzellikleriyle göz kamaştırmaktadır.

Ankara'dan Sorgun Tabiat Parkı'na iki farklı güzergah ile ulaşabilirsiniz. İlk yol, Ankara'dan Ayaş ve Güdül ilçeleri üzerinden geçerek, Kamanlar, Yeşilöz ve Sorgun Beldeleri'ni takip ederek parka ulaşmanızı sağlar. İkinci güzergah ise Ankara-İstanbul otoyolunun 60. kilometresinden Güdül yoluna saparak, Çeltikçi Beldesi'nden geçip sırasıyla Kurumcu, Hüyük ve Kınık köylerini takip ederek Sorgun Beldesi üzerinden parka varmanızı mümkün kılar.

Sorgun Tabiat Parkı, turizm ve rekreasyon açısından bölgenin önemli merkezlerine yakınlığı ile dikkat çekmektedir. Hem doğal kaynakları hem de konumu itibarıyla park, çevresi ve Ankara için önemli bir çekim merkezi olma potansiyeline sahiptir. Orman ve göl manzaraları ile ziyaretçilere benzersiz manzara güzellikleri sunan park, rekreasyonel olanaklarıyla da öne çıkmaktadır.

Sorgun Tabiat Parkı, doğa turizmi odaklı pek çok aktivite için uygun alanlara sahiptir. Piknik, çadırlı veya karavanlı kamp, bungalov tipi konaklama, manzara seyir, yürüyüş ve koşu parkurları, flora ve fauna izleme gibi birçok etkinlik, parkta kontrollü bir şekilde gerçekleştirilebilir. Halen daha çok piknik amaçlı kullanılan park, yılın her döneminde çok sayıda ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında ziyaretçi sayısı artmakta, okulların kapalı olduğu Haziran-Eylül ayları arasında ise en yoğun dönemini yaşamaktadır.

Parkın başlıca kaynak değeri, içinde bulunan doğal orman dokusu ve göldür. Bu eşsiz doğal güzellikler, Sorgun Tabiat Parkı'nı ziyaretçiler için cazip bir destinasyon haline getirmektedir.

Sorgun Tabiat Parkı, doğanın kalbinde huzurlu bir kaçış arayanlar için ideal bir mekandır. Bu benzersiz doğa harikasını keşfetmek için yılın her döneminde ziyaret edebilirsiniz.

Doğanay Yener Ş. (2021) Türkiye’deki tabiat parklarının rekreasyonel açıdan analizi, Eurasian Journal of Forest Science 2021 9(3): 122-133, İstanbul. Makale: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2002228







Güdül Ekoturizm ve agroturizm Çalıştayını Balıkesir Turizm Kongresinde Sunduk

 Besler Şifa - Ekoköy Evi, Balıkesir Üniversitesi (BAÜN) ev sahipliğinde gerçekleştirilen IV. Ulusal-I. Uluslararası Balıkesir Turizm Kongresi'ni duyurmaktan gurur duyar.

Balıkesir Valiliği, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Özbekistan Alfraganus Üniversitesi, Özbekistan Gülistan Devlet Üniversitesi, Avusturya Krems Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Balıkesir Kent Konseyi'nin iş birliğiyle düzenlenen kongre, 18-20 Nisan 2024 tarihlerinde BAÜN Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Malazgirt Konferans Salonu'nda başladı.

Kongrenin açılış programına Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, İl Jandarma Komutanı Tümg. Nurettin Alkan, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, BAÜN Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu ve birçok önemli isim katıldı. 

Açılış töreninde, kongrenin amacı ve önemi hakkında konuşmalar yapıldı ve katılımcılara teşekkürler sunuldu. Kongrede uluslararası ve ulusal ayağı bulunan organizasyonda; 8 ülkeden, 42 farklı üniversiteden 29’u uluslararası, 84’ü ulusal olmak üzere toplam 113 bildirinin sunulacağı dile getirildi.

Kongre, Türkiye'nin yanı sıra farklı ülkelerden ve farklı üniversitelerden birçok akademisyeni ağırlıyor. Balıkesir'in turizm potansiyeline dikkat çekilirken, kongrenin sektöre önemli katkılar sağlaması bekleniyor. Eş zamanlı yüz yüze ve çevrimiçi oturumlar ile sosyal programlar kapsamında zengin bir içerik sunulacak.

Besler Şifa - Ekoköy Evi olarak, bu önemli etkinliğin düzenlenmesine katkı sağlayan tüm kurum ve kişilere teşekkür eder ve kongrenin başarılı geçmesini dileriz.

Balıkesir Üniversitesi (BAÜN) ev sahipliğinde; Balıkesir Valiliği, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Özbekistan Alfraganus Üniversitesi, Özbekistan Gülistan Devlet Üniversitesi, Avusturya Krems Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Balıkesir Kent Konseyinin iş birliği ile düzenlenen IV. Ulusal-I. Uluslararası Balıkesir Turizm Kongresi, BAÜN Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Malazgirt Konferans Salonunda gerçekleştirilen açılış töreniyle başladı.

18-20 Nisan 2024 tarihlerindeki kongrenin açılış programına; Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, İl Jandarma Komutanı Tümg. Nurettin Alkan, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, BAÜN Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, Vali Yardımcısı Mustafa İlhan, BAÜN Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Cevdet Avcıkurt, Prof. Dr. Murat Doğdubay, Prof. Dr. Fatih Satıl, senato üyeleri, Alfraganus Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sayfutdinov Shuxratjon Sultonovich, İl Kültür ve Turizm Müdür V. Aytekin Yılmaz, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan kongrenin açılışında konuşan; Turizm Fakültesi Dekanı ve Kongre Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Köroğlu, uluslararası ve ulusal ayağı bulunan organizasyonda; 8 ülkeden, 42 farklı üniversiteden 29’u uluslararası, 84’ü ulusal olmak üzere toplam 113 bildirinin sunulacağını dile getirdi. Prof. Dr. Ahmet Köroğlu, kongrenin hayırlı olması dilekleriyle sözlerini tamamladı.

Ortak üniversitelerden Alfraganus Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sayfutdinov Shuxratjon Sultonovich de organizasyonun parçası olmaktan duydukları memnuniyeti ifade ederek, kongrenin alanda yapılan çalışmalara katkı sunması temennileriyle hayırlı olması dileklerinde bulundu.

Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu da, farklı ülkelerden ve farklı üniversitelerden akademisyenleri üniversitede ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdiği konuşmasında, her geçen gün güçlenen akademik kadrosuyla Balıkesir Üniversitesinin 2024 yılında birçok ulusal ve uluslararası kongre ve sempozyuma ev sahipliği yapacağını söyledi. Rektör Oğurlu, kongrenin düzenlenmesine destek olan kurumlar ile katılımcılara da teşekkür ederek, etkinliğin verimli geçmesi temennilerini paylaştı.

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın da yaptığı konuşmada Balıkesir’in tüm ilçeleriyle birlikte güçlü bir turizm potansiyeline sahip olduğunu vurgulayarak, bundan sonraki süreçte de Balıkesir’in turizmdeki yerini güçlendirecek çalışmaları gerçekleştireceklerini dile getirdi. Başkan Akın, kongreye katkıları bulunanlara da teşekkürlerini sundu.

Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu da kongrede bir açılış konuşması yaparak Balıkesir’in ilk turizm hareketliliğini başlatan şehirlerden biri olduğunu vurgularken; Marmara ve Ege’de uzanan kıyıları, sahip olduğu jeotermal kaynakları, biyolojik çeşitliği ve tarihsel atmosferi bir arada yaşatan güçlü bir turizm potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Vali Ustaoğlu, kongrede emeği geçenlere ve katılımcılara da teşekkür etti.

Türkiye'de turizm alanında düzenlenen ilk kongrelerden biri olarak köklü geçmişi bulunan Balıkesir Turizm Kongresinin açılış programı; protokol üyeleri tarafından kongrede emeği geçenlere ve açılış paneline katılanlara plaket takdiminin ardından anı fotoğrafı çekilmesi ile sona erdi.

Kongre, moderatörlüğünü BAÜN Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cevdet Avcıkurt’un yaptığı ve UCF Rosen College of Hospitality Management akademisyenlerinden Doç. Dr. Mehmet Altın ve İstanbul Beykent Üniversitesi akademisyenlerinden Dr. Öğr. Üyesi Esat Özata’nın konuşmacı olarak katıldığı açılış paneli, sonrasında da Özbekistan Alfraganus Üniversitesi akademisyenlerinden Dr. Khalilov Sirojiddin Sherali Ugli’nin gerçekleştrdiği “Development of Competitive Advantages of the National Tourist Sector in Uzbekistan” başlıklı sunumu ile devam etti.

8 farklı ülkeden 29’u uluslararası 84'ü ulusal olmak üzere 113 bildirinin sunulacağı kongre, BAÜN Turizm Fakültesinde gerçekleştirilecek eş zamanlı yüz yüze ve çevrimiçi akademik oturumlar ve Balıkesir’de gerçekleştirilecek sosyal program ile tamamlanacak.









 

Hünnap Hakkında Genel Bilgiler (Ziziphus jujuba Miller)

Rhamnaceae familyasından olan Hünnaplar, genellikle kısa boylu, en çok 10 m’ye kadar boylanabilen, kışın yaprağını döken ağaçlardır. Çanak yapraklar tüylüdür. Meyve çekirdekli sulu meyve tipindedir. Sert çekirdeklere sahip olan hünnabın kabukları kırmızı renktedir ve elmaya benzeyen bir tada sahiptir. İri zeytin büyüklüğünde olan meyve, yabani olarak bulunabildiği gibi bahçelerde de yetiştirilebilir. Ülkemizde doğal olmayıp, çok geniş bir şekilde kültüre alınmıştır. Özellikle Batı ve Güney Anadolu’da hemen hemen doğallaşmıştır (Yaltırık, 1993; Akkemik, 2018).

Ankara keçisinin en çok yetiştirildiği Güdül'de Osmanlıdan beri dikenleri sayesinde hünnap yetiştiriciliği yapılmıştır. Günümüzde Güdül'de kapama bahçeleri kurularak ekonomik gelir elde etmede önemli çalışmalar yapılmaktadır.

Ekoloji talebi; hünnap bir ılıman iklim bitkisi olup, deniz seviyesinden 1700 metreye kadar bulunabilen, -20ºC sıcaklığa dayanıklı, humusça ve kireççe zengin, kumlu, geçirgen ve verimli topraklarda aşırı yağışlara ve kuraklığa dayanıklı bir bitkidir (Ecevit ve ark., 2002; Kavas ve Dalkılıç, 2015).

Hünnap, ılıman iklimlere özgü bir bitki türüdür ve deniz seviyesinden 1700 metreye kadar olan yüksekliklerde yetişebilir. Ayrıca, -20ºC'ye kadar olan düşük sıcaklıklara karşı direnç gösterir.

Tohumun çimlenme oranı genellikle %60 ila %90 arasındadır. Sonbaharda ağaçlardan el veya sopalarla toplanan meyveler önce bir süre ıslatılır, ardından ayakla ezilir ve kalburda yıkanarak tohumlar elde edilir. Tohumlar ekim öncesinde çatlatılır, ardından %5'lik limon tuzu veya 400 ppm GA3 solüsyonunda 1 gün bekletilir. Bu işlemden sonra, tohumlar geç sonbahar veya erken kış döneminde soğuk seralara ekilir. Çimlenme genellikle baharın ortasında veya sonunda gerçekleşir. Tohumlar ekim öncesinde zarar vermeden kabuğu tamamen kırılarak da ekilebilir. İdeal çimlenme sıcaklığı 20-25°C'dir. Tohumlar, standart soğuk hava depolarında (1-4°C) ağzı kapalı kaplarda uzun süre saklanabilir. Aralık x mesafe 5x4 şeklindedir. Çiçeklenme dönemi Nisan ve Mayıs ayları, tohumlar ise Ekim ayında olgunlaşır.

Toprak isteği; hünnap bitkisi derine giden kazık kök sistemine sahip olmasından dolayı kireççe zengin, iyi drenajlı derin topraklarda yetiştirilmesi tercih edilir (Anonim 2014). Bu bitki, süzek ve verimli topraklarda yetişebilir, aynı zamanda aşırı yağışlara karşı da dayanıklıdır. Özellikle kuraklık koşullarından etkilenmeyen bir özelliğe sahiptir (Ecevit ve diğerleri, 2002).

Fidan üretimi; tohumla ve fidanla yapılabilir. Tohumdan üretimi biraz zahmetlidir. Çeşitli ağaç ve çalı formundaki bitkilerle, diğer çok yıllık taksonlara ait bitkilerde açık alanlarda ekim zamanı; türlerin özelliklerine, fidanlıktaki yetişme ortamı koşullarına, tohumun gördüğü ön işlemlere göre değişmektedir (Ürgenç 1998; Gezer ve Yücedağ 2006).

Hünnap tüplü aşılı fidanla daha kolay üretilebilir. Dikim için tüplü fidanların tercih edilmesi tutma oranını artırır. Diğer meyve bahçelerinde olduğu gibi hünnapta da bahçe tesis edilecek toprağın iyi işlenerek dikime hazırlanması gerekir. Dikim aralığı olarak 4x5 ve 6x5 metre uygundur. Gübreleme ve sulama iklim özelliklerine ve toprak yapısına göre değerlendirilmelidir. Sağlam bir kök yapısına sahip olduğundan susuzluğa dayanıklıdır. Budama gerekli değildir. Sadece şekil vermek ve kuru dalları uzaklaştırmak için budama yapılabilir. Rutin ilaçlama gerektirmez. Hastalık ve zararlılara oldukça dayanıklıdır.

Hasadı; hünnabın makineli hasada uygunluğu, onun gelecek açısından ümit verici bir meyve olmasını sağlayabilecektir.

Faydaları; meyve, yaprak, tohum, kabuk gibi kısımları çeşitli hastalıkların tedavisi için potansiyel ilaç kaynağı olarak kullanılmaktadır. Meyvesinin, kanser tedavisinde özellikle meme tümör hücresinin büyümesini durdurulmasında faydalanılmıştır. Hünnap meyvesinin kabuklu tüketilmesi kolesterol düşürücü ve safra asidi bağladığı gözlenmiştir. Hünnap yaprakları içeriğindeki fitokimyasal maddelerin yoğunluğundan dolayı bağışıklık sistemi düzenleyici özelliği olduğu birçok çalışma sonucunda kanıtlanmıştır.

Hünnap meyveleri taze olarak tüketilmesinin yanı sıra tamamen olgunlaştıktan sonra toplanıp, güneşte kurutularak da tüketilmektedir. Taze veya kurutulmuş hünnap meyvesi, meyve suyu, meyve şekerlemesi, reçel, çay, sirke gibi işlenmiş meyve olarak tüketilirken, ayrıca geleneksel tıpta ilaç yapımında ve hayvan yemi katkı maddesi olarak değerlendirilmektedir (Yaşa, 2016). 

Hünnap meyvesi yüksek tıbbi değerinden dolayı özellikle karaciğer ve kalp, damar rahatsızlıkları, kanda kolesterol düzensizliği gibi çok sayıda rahatsızlığın giderilmesinde kullanıldığı gibi halk arasında göğüs yumuşatıcı, balgam ve idrar söktürücü, kabız edici, zindelik verici ve öksürüğe karşı iyi bir toksin attırıcı olarak kullanılmaktadır (Yaşa, 2016).

Hünnap bitkisinin içeriğindeki fitokimyasal maddelerin yoğunluğundan dolayı bağışıklık sistemi düzenleyici özelliği olduğu birçok çalışma sonucunda kanıtlanmıştır. Bu derlemede hünnap bitkisindeki fitokimyasal maddeler verilmiştir. Kanser, diyabet, antimikrobiyal, antienflamatuvar, sedatif, laksatif, kardiyovasküler, gastrointestinal ve immün sistem üzerindeki etkileri ve hünnap bitkisindeki fitokimyasalların bu hastalıkların tedavisinde etkili olduğu ortaya konmuştur (Kemeç Hürkan, 2019; Kavas ve Dalkılıç, 2015).

Yılmaz, (2019) tez çalışmasında; Özellikle yaprak ekstraktlarının olgun meyve ve ham meyve ekstraktlarına oranlarla antioksidan kapasitesi daha yüksek bulunmuştur. Bu veriler doğrultusunda meyve ve yapraklarda elde edilen ekstraktlar antifungal, antimikotik ve antibakteriyal özelliğinin bulunması koruyuculuk etkisinin olduğu belirlenmiştir.



Kaynaklar;

1.      Kemeç Hürkan, Y. (2019). Hünnap (Ziziphus jujuba Mill.) Meyvesi: Geçmişten Günümüze Tıbbi Önemi. Iğdır Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 9(3), 1271-1281. DOI: 10.21597/jist.524818 Makale; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/785936

2.      Ecevit, M.F., Hallaç, F., Dilmaç Ünal, T. 2002. Denizli ili Çivril İlçesi Gümüşsu Yöresinde Yetişmekte Olan Ünnap (Ziziphus jujuba Mill.)'ın Seleksiyon Yoluyla Islahı Üzerinde Araştırmalar. TÜBİTAK TOGTAGTARP-1988, Ankara, 42 S.

3.      Yaşa, F. (2016). Türkiye'de Yetiştirilen Hünnap Meyvesinin Bileşimi ve Meyvenin Kurutulması Sırasında Bileşiminde Meydana Gelen Değişimler. Pamukkale Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Denizli. Tez: https://gcris.pau.edu.tr/bitstream/11499/1165/1/Fatma%20Ya%C5%9Fa.pdf

4.      Yılmaz, G. (2019). Hünnap (Zizyphus zizyphus) Ağacı Yaprak ve Meyve Ekstraktlarının Antioksidan ve Antimikrobiyal Özelliklerinin Araştırılması. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarımsal Biyoteknoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Tekirdağ. Tez: https://acikerisim.nku.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.11776/3568/0063976.pdf?sequence=1&isAllowed=y

5.      Kavas, I., & Dalkılıç, Z. (2015). Bazı Hünnap Genotiplerinin Morfolojik, Fenolojik Ve Pomolojik Özelliklerinin Belirlenmesi ve Melezleme Olanaklarının Araştırılması. Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 12(1), 57-72. Makale: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/259486

6.      Yaltırık, F. 1993 Dendroloji Ders Kitabı II Angiospermae (KapalıTohumlular)

7.      Akkemik, Ü., 2018 Türkiye'nin Ağaç ve Çalıları 3: Hürkan, Y., K., 2019 Hünnap (Ziziphus jujuba Mill.) Meyvesi: Geçmişten Günümüze Tıbbi Önemi, 18 Mart Ü. Çanakkale

8.      Orman Genel Müdürlüğü. (2014). Geniş Yapraklı ve Meyveli Türler'e Ait Tohum Bahçeleri Tesisi Eylem Planı (2014-2018). Eylem Planı: https://www.ogm.gov.tr/tr/e-kutuphane-sitesi/Yayinlar/Geni%C5%9F%20Yaprakl%C4%B1%20Ve%20Meyveli%20T%C3%BCrlere%20Ait%20Tohum%20Bah%C3%A7eleri%20Tesisi%20Eylem%20Plan%C4%B1%20(2014-2018).pdf



Güdül Ekoturizm Ve Agroturizm Çalıştayı Sonuçları Kitabı Yayımlandı.

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu ProjesiKüresel Çevre Fonu (GEF) Küçük Destek Programı (SGP) Türkiye tarafından desteklenmekte, Besler Şifa Atölyesi koordinatörlüğünde, Yeşil Orman Okulu ve Güdül Belediyesi proje ortaklığında Güdül’de yürütülmektedir. Güdül Ekoköy Evi olarak, doğal yaşamın ve yerel kültürün önemini vurgulamak amacıyla Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı’nı düzenlendi.

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi'nin İkinci Ulusal Yayını

Çalıştay Güdül Belediyesi ortaklığı ile 63 kurumdan 100 kadar katılımcı ile 27 Eylül dünya turizm gününde yapılmıştı. Yayın uzun vadede 19 karar ve kısa vadede 14 karar ile suçlanmış olup 9 ayrı sunu özetine ve 9 serbest görüşe yer verildi.

Çalıştay yöntemi, konuları ve sonuçları ile tüm Türkiye'de uygulanabilecek bir model teşkil ettiği uzmanlar tarafından ifade edildi. Ekoturizmin tüm yönlerine değinilerek önemli bir yayın olarak yayınlandı.

Bu yayın Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yılı münasebetiyle Vatanımıza milletimize hayırlı olsun.

Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı Kitabı



AVRASYA YOLU: Antik Rotalar ve Kültürlerin Buluşma Noktası

Roma’dan başlayıp Güney İtalya ve Balkanlar üzerinden geçerek Türkiye’nin batı kıyısı boyunca ilerleyen ve güneybatıda, Likya toprakları kıyısındaki Demre’ye ve ötesine ulaşan AVRASYA YOLU, uzun mesafeli bir kültür ve trekking rotasıdır.

AVRASYA YOLU, Via Francegina del Sud, Via Egnatia, Sultanlar Yolu, Höşgörü Yolu, Mysia Yolları, Evliya Çelebi Yolu, Frig Yolu, Aziz Paul Yolu ve Likya Yolu gibi birçok kültür rotasını birbirine bağlar.

Avrasya Yolu, Avrupa’nın kalpten Küçük Asya’ya kadar uzanır ve çeşitli kültürleri ve yer şekillerini tek bir bütün içinde bir araya getirir. Antik krallıklar ve koloniler boyunca, ticari ve askeri yolları takip eder ve Müslüman ya da Hıristiyan hac ve inanç yollarını kullanır. Avrasya Yolu, hem ulusal hem de uluslararası yolların, kara tabanlı temel iletişim altyapısı olarak gelişimini göstermektedir. Yol şebekesi, Pers Kraliyet Yolu’nun bir bölümünü, Roma öncesi yerel yol ağlarını, başlıca Roma yollarını ve çoğu sonraki İmparatorluklar (Bizans, Osmanlı, vb.) tarafından kullanılan yolları içerir. Romalılar, mükemmel yol mühendisleri olarak bilinse de (ve bunu sonuna kadar hak etmiş olsalar da), Avrasya Yolu ağı, Roma yol şebekelerinin sıfırdan başlamadığını, daha önce de kullanılan yollar bulunduğunu ve fakat, Roma inşai tekniklerinin, İmparatorluğun genişlemesi sırasında geliştiğini göstermeyi amaçlamaktadır. Bu uluslararası güzergah, Romalı mühendislerin inşa ettikleri veya sonradan uyarladıkları yolların, Bizans ve daha sonra da 17. yüzyıla kadar Osmanlı sivil ve askeri ağlarının temelini oluşturduğunu göstermektedir.

AVRASYA YOLU'nun başlangıç ve bitiş aşamaları olan Via Francegina del Sud ve Likya Yolu, halihazırda çok popüler kültür rotaları haline geldi. Türkiye’deki diğer kültür rotalarının tanınırlığı ise gittikçe artıyor. AVRASYA YOLU’nun geri kalanında ise hazırlıklar aktif olarak devam ediyor. Tüm çalışmalar tamamlandığında, Via Francigena’nın da dahil olduğu toplam 5600 km uzunluğunda kesintisiz bir yürüyüş parkuru ortaya çıktı. AVRASYA YOLU kendisi 3900 km bir parkurdur. Bu rotanın bazı bölümleri bisiklet kullanımı ve at biniciliği için de uygundur.



27 Eylül Dünya Turizm Günü'nü Ekoköy Evinde Dünya Turizm Gününü kutluyoruz.

Dünya Turizm Örgütü (WTO)’nün önerisi üzerine, Turizm bilincinin geliştirilmesi ve bu alanda yaşanan gelişmelerin diğer ülkelere de aktarılarak deneyimlerin paylaşılması amacıyla, Birleşmiş Milletlerin 1980 yılında aldığı kararla, her yılın 27 Eylül günü, “Dünya Turizm Günü” olarak kutlanmaktadır.

Dünya ekonomisinde çok önemli bir yer tutan ve 50 den fazla sektörle etkileşim içinde bulunan turizm sektörü, yarattığı iş kolları ve istihdam olanakları ile sürekli gelişim gösteren bir endüstridir. Turizmin giderek çeşitlenmesi, tüm yıla yayılması ve insanların gezi alışkanlıklarının değişmesi her yıl daha fazla insanın seyahat etmesine ve dolayısıyla sosyal ve kültürel etkileşimin artmasına olanak sağlayarak dünya barışına da katkıda bulunmaktadır.

Sürdürülebilir turizm prensibinden hareketle, gelecek kuşaklara sürdürülebilir bir çevre ve temiz bir gelecek bırakma vizyonu ile günümüzde ekolojik ve biyolojik çeşitlilik dengesini bozmadan günün ihtiyaçlarını karşılamak, turizm pazarlaması açısından önem arz etmektedir. Gelecek kuşakların turizmin gelişmesinden payını alabilmesi amacıyla, istikrarlı ve rekabet edebilir nitelikte istihdam gücü yaratarak, yenilenebilir kaynakları değerlendirerek, nitelikli kalkınmaya da katkı sağlayan bilinçli tüketim ve eğitimi göz önünde bulunduran sürdürülebilir turizm politikalarımızın tüm sektörel paydaşlarımız ile birlikte bütüncül bir yaklaşımla turizm faaliyetlerimizi planlamamız gerektiğine inanıyoruz.

Güdül'ün doğal güzellikleri, kültürel zenginlikleri ve turizm potansiyeli, gelişmişliğin, refahın ve uzlaşma kültürünün en önemli bileşenlerinden olan turizmin büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple, Güdül'ün turizm alanında bireysel, toplumsal ve küresel düzeyde daha fazla zenginlik ve barışa vesile olmasını dileriz.

Güdül, şifa yolu projesiyle tanınan köyler arasında öne çıkan bir destinasyondur. Şifalı bitkileri, ekolojik ürünleri, etnobotanik özellikleri ve tarihi mekanlarıyla büyüleyici bir deneyim sunmaktadır. Aynı zamanda, sakin şehir uygulamasıyla da ön plana çıkan Güdül, doğanın korunması, yerel kültürün devam ettirilmesi ve yerel kalkınmanın sağlanması amacıyla önemli adımlar atmaktadır.

Güdül'ün turizm potansiyelini tam anlamıyla değerlendirebilmesi için ilgili kurumlar ve yerel yönetimler, turizmin sürdürülebilirliğini sağlamak adına politikalar üretmelidir. Yerel ekonominin gelişmesi ve kalkınmanın yerelden başlaması için Güdül ve çevresindeki köyler arasında mali ortaklıklar kurulmalı, fonlar oluşturulmalı ve yönetimde işbirlikleri sağlanmalıdır.

27 Eylül Dünya Turizm Günü'nde, Güdül'ün turizm potansiyelinin daha da artması, yerli ve yabancı turistlerin bölgeyi keşfetmeleri ve zengin kültürel mirasa tanıklık etmeleri temennisiyle kutlama yapmaktayız. Güdül'ün doğal güzelliklerini ve kültürel zenginliklerini tüm dünyaya sunmak için çalışmalar yapılmalı, turizmin Güdül'e getireceği ekonomik ve sosyal katkılar en iyi şekilde değerlendirilmelidir. Daha çok zenginlik ve barışın sağlandığı bir turizm sektörüyle, Güdül hem yerel halkına refah getirecek hem de küresel düzeyde anlayış ve uzlaşma kültürünü yayacaktır. 27 Eylül Dünya Turizm Günü kutlu olsun!

Ekoturizm ve Doğal Yaşam Eğitimi bu anlamda bu günü daha da anlamlı kılıyor. Proje kapsamında yaklaşık 2 yıllık emeklerimiz nihayet buluyor.



Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayına Davet

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu ProjesiKüresel Çevre Fonu (GEF) Küçük Destek Programı (SGP) Türkiye tarafından desteklenmekte, Besler Şifa Atölyesi koordinatörlüğünde, Yeşil Orman Okulu ve Güdül Belediyesi proje ortaklığında Güdül’de yürütülmektedir. 

Güdül Ekoköy Evi olarak, doğal yaşamın ve yerel kültürün önemini vurgulamak amacıyla Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayını düzenliyoruz. Bu özel etkinlikle ekoturizm ve agroturizmi anlamak hem de Güdül'ün doğal zenginliklerini keşfetmek için sizleri aramızda görmek istiyoruz.


Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı, 
“Dünya turizm gününde Güdül için birlikte…” 
27 Eylül 2023, Çevrimiçi

Katılım başvuru formu ve programla ilgili bilgiler; https://forms.gle/9N8Av8pK24Aaq2xp6
Besler Şifa Atölyesi olarak sizi davet ediyoruz.


Karaçalı’ya Hünnap Aşılaması Yapıldı.

Karaçalı (Paliurus spina-christi), Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde yetişen, çalı formunda bir bitkidir. Halk arasında "çaltı, karadiken, çeşmezen, avanaktamisi, sincan dikeni, isadikeni" gibi isimlerle de bilinir. Karaçalı, idrar söktürücü, taş düşürücü, yara ve çıban iyileştirici, süt verimi arttırıcı, arıcılıkta önemli ve dere yataklarının ıslahında kullanılan bir bitkidir. Karaçalı, ayrıca dere yataklarının ıslahında kullanılır. Kökleri dere yataklarını stabilize ederek erozyonu önler.

Karaçalının cins adı olan "Paliurus", Latince "idrar söktürücü" anlamına gelir. Bu nedenle karaçalı, eski çağlardan beri idrar artıcı ve taş düşürücü olarak kullanılmaktadır. Taze yapraklarıyla yapılan lapa, yara ve çıbanları iyileştirici özellik gösterir. Karaçalı, mera alanlarında keçilerin en fazla istifade ettiği bitkidir. Bitkinin Nisan döneminde taze sürgünlerini, haziran döneminde çiçeklerini, temmuz döneminde ise tohum taslağını yemesi süt verimi artışına yüzde yüz etki etmektedir. Karaçalı, arıcılık sektöründe de önemli bir bitkidir. Bal skalasında 4-4 olarak değerlendirilmekte, yani yüzde yüz ballı bitkiler sınıfındadır.

Karaçalı, ülkemizde doğal olarak yetişen ve kültür olarak da yetiştirilen hünnap (Zizyphus jujuba) ile akrabadır. Lif içeriği yüksek olan hünnap sindirimi düzenler, kabızlığa karşı iyi gelir. Lifli beslenmek kolorektal kanser riskini de düşürür. Lifli beslenme ile kalp hastalıkları riskini artıran kolesterole karşı da koruma sağlar. Yapılan araştırmalar sonucunda diyabet, sarılık, yara ve ülser tedavisinde kullanılması önerilir.

Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında Karaçalı (Paliurus spina-christi)'ya Hünnap (Zizyphus jujuba) aşılaması yapıldı. Deneme amaçlı 5 öbekte yapılan aşılamanın sonuçları bekleniyor. Aşılama konusunda Ankara'nın en iyi aşıcısı ile çalışma yapılmıştır.

Aşılamanın başarılı olması halinde, karaçalının verimi ve kalitesi artacak, ayrıca hünnap ile karaçalının faydalı özellikleri bir araya gelerek daha etkili bir bitki elde edilecektir. Aşılama çalışmaları ile hünnapın verimi ve kalitesinin artırılması ve daha etkili bir bitki elde edilmesi hedeflenmektedir.

 #ŞifaYolu #Güdül #Ankara #SGPTurkiye #BeslerŞifa

#BeslerŞifaAtölyesi

#YeşilOrmanOkulu

#ŞifaYolcuları

#aromaterapi #fitoterapi

#ekoturizm





© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.