Ad

Kadınlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kadınlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İklim Krizi Çağında Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşamın Önemi

Çocukların sağlığı için doğaya dönmenin tam zamanı.

İklim değişikliği artık sadece çevresel bir tehdit değil; tüm dünyada çocukların sağlığını tehdit eden, çok boyutlu bir halk sağlığı krizidir. Aşırı hava olayları, artan sıcaklıklar, hava kirliliği ve kimyasal yoğunluklu yaşam biçimleri özellikle çocukların gelişimsel, fizyolojik ve bağışıklık temelli kırılganlıklarını daha da artırmaktadır.

Pediatristlerin, hekimlerin ve karar vericilerin iklim krizine karşı çocuk sağlığını korumaya yönelik acil müdahaleleri ne kadar önemliyse, bireylerin günlük yaşamda benimsediği bakım alışkanlıkları da bir o kadar önemlidir. İşte bu noktada bitkisel kozmetik ürünleri ve doğal yaşam pratikleri, sağlığımızı ve çevreyi korumada önemli bir savunma hattı oluşturur.

Kimyasal Maruziyetin Çocuk Sağlığına Etkisi

İklim değişikliğiyle birlikte çevresel toksinlere maruz kalma oranı artarken, ev içi hava kirliliği de alarm verici boyutlara ulaşmıştır. Orman yangınları sonrası kapalı alanlarda artan küf sporları, deterjan kalıntıları, sentetik kozmetikler ve uçucu organik bileşenler; çocuklarda alerjik hastalıkları ve astımı tetiklemektedir.

Bitkisel içerikli temizlik ve bakım ürünleri, bu kimyasal yükü azaltmak için önemli bir alternatif sunar. Cilt bariyerleri henüz gelişmemiş bebeklerde ve çocuklarda, sentetik kozmetikler yerine doğal içerikli ürünlerin kullanılması, hem cilt sağlığını destekler hem de sistemik alerjen yükünü düşürür.

Doğal Cilt Bariyeri Koruyucular: Bitkisel Yağlar ve Ekstraktlar

Atopik dermatit ve egzama gibi cilt rahatsızlıklarında artış yaşandığı bu dönemde, soğuk sıkım bitkisel yağlar (örneğin hodan, çörek otu, lavanta, iğde çekirdeği, kuşburnu çekirdeği gibi) doğal koruyucular olarak öne çıkmaktadır. Bu yağlar, cildin nem dengesini düzenlerken iltihap önleyici ve mikrobiyal dengeleyici etkiler sunar.

Doğal ürünler yalnızca ciltte değil, ruhsal dengede de etkilidir. Aromaterapik yağlar, çocukların uyku düzenine, anksiyete düzeylerine ve travma sonrası rahatlamalarına destek olabilir. Bu, özellikle afetler sonrası psikolojik iyileşme süreçlerinde tamamlayıcı bir destek olabilir.

Soluduğumuz Havanın İçeriği: Uçucu Kimyasallar mı, Bitki Esansları mı?

Sıcaklıkla birlikte artan buharlaşma oranları, evlerde kullanılan deterjan, parfüm ve dezenfektan gibi ürünlerdeki kimyasalların solunmasını kolaylaştırmaktadır. Bu durum, çocukların akciğerlerinde tahriş ve hassasiyete neden olur.

Oysa doğadan ilham alan aromaterapi ürünleri – özellikle organik lavanta, biberiye, çam iğnesi, kekik yağı gibi uçucu yağlar – hem temiz hava hissi yaratır hem de bağışıklığı destekleyici, rahatlatıcı özellikler taşır. Doğru doz ve güvenli uygulama ile bu ürünler ev ortamında sağlıklı bir mikroklima oluşturabilir.

Toprakla Bağ Kurmak, Bağışıklığı Güçlendirmek

Bitkisel ürünler yalnızca dıştan değil, içsel bir dönüşümün de habercisidir. Doğal yaşamı benimsemek; toprağa basmak, doğal ürünleri tanımak ve doğayla uyum içinde yaşamak çocukların bağışıklık sistemini güçlendirir. Araştırmalar, doğaya yakın büyüyen çocukların otoimmün hastalıklara karşı daha dirençli olduğunu göstermektedir.

Aynı zamanda mevsiminde toplanmış bitkilerle yapılan bitki çayları, tentürler, şifalı yağlar; çocuklarda mevsimsel geçişlerde hastalıklara karşı destekleyici olarak kullanılabilir. Elbette bu ürünlerin güvenli, doğru hazırlanmış ve etik üretim süreçlerinden geçmiş olması hayati öneme sahiptir.

Doğal Yaşam Ürünleri ile Karbonsuz Geleceğe Katkı

Bitkisel kozmetik ürünleri, yalnızca kullanıcı sağlığına değil, aynı zamanda üretim biçimleriyle de doğayı korur. Sentetik içeriklerin üretimi sırasında yüksek miktarda enerji, su ve fosil yakıt tüketilirken, yerel kaynaklı, düşük karbon ayak izine sahip bitkisel ürünler çevresel dengeye katkı sunar.

Besle Şifa- Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam firması olarak iklim değişikliğine karşı toplumsal dirençliliği çok önemsiyoruz. Kadınların bu konuda bilinçlenmesi yanında, kadın haklarına duyarlı bir firma olma konusunda ilkelerimizi önemsiyoruz.

Ambalaj atıklarının azaltılması, geri dönüştürülebilir malzemeler kullanılması, yerel üreticiden doğrudan temin gibi yaklaşımlar, aynı zamanda tüketici olarak iklim adaletine katkımızı artırır.

SONUÇ: Sağlıklı Bir Gelecek İçin Doğaya Yönel

İklim krizi çocuklarımızı doğrudan tehdit ediyor. Onların sağlığını korumak yalnızca hastanelerde değil, evde kullandığımız ürünlerde, alışkanlıklarımızda ve doğayla kurduğumuz ilişkide de başlıyor. Bitkisel kozmetik ve doğal yaşam ürünleri, bu kriz karşısında sadece bir alternatif değil; aynı zamanda sürdürülebilir, etik ve sağlığa dost bir yaşam biçiminin temel taşıdır.

Bugün attığımız küçük adımlar, çocuklarımızın yarın sağlıklı bir dünyada yaşamasına katkı sunar.

Besler Şifa gibi doğaya saygılı üreticilerin öncülüğünde, geleceğe şifa taşımak elimizde.

........................................................

Genç Lokman Hekimler whatsapp grubuna dahil olarak Besler Şifa için daha güncel kalabilirsiniz. Buyrun gruba Tıklayınız
Ankara 'da Besler Şifa olarak 50 den fazla Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerimiz ile hizmet ediyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında aromaterapi, fitoterapi ve doğal yaşam konularında ücretsiz eğitimler ve atalık tohum takas etkinlikleri yapıyoruz. Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Üretici ve tüketici dostu mağaza: https://good4trust.org/beslersifa
aZall.com mağazamız: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle...

Şifanız daim olsun. 


Amazonlar yani Kadın Savaşçılar Efsanesi

 Yüzyıllar boyunca halkların çeşitli inançlarının ortaya çıkması ve ozanların yeni uydurmalarıyla, Amazonlar öyküsüne katkıda bulunması, ilkçağın ileri döneminde, hayli değişik Amazonlar inancı ortaya çıkmıştır. Örneğin Herodotos, Amazonların Yunan'larca yenilgiye uğratılarak tutsak edildiklerini, ama gemiye doldurulup denize açıldıklarında Yunan erkeklerinin üstüne atılıp onları öldürdüklerini, Kırım'da karaya çıkıp İskitlerle dost olduklarını anlatmasına karşın, daha sonraki yazarlar ise, Amazonları çok daha uzaklara götürürler. 

M.S. 1. yüzyılda yaşamış bir tarihçi olan Sicilyalı Diodoros; Amazonlar kadınlarca yönetilen bir ulustur. Bu ulusta, askerlik yükümlülüğü genç kızlara düşer. Askerlik görevini bitiren genç kız, çocuk sahibi olmak için erkekle ilişki kurabilir; erkekler diğer toplumlarda kadınların bulunduğu durumdadırlar. Bu ulusun öz yurdu Libya'dır. Ancak Kraliçe Myrina Döneminde, onun önderliğindeki Amazon orduları büyük bir savaş yolculuğuna çıkmışlar, Atlantis ülkesi yakınında Gorgo ulusu ile savaşmış ve onları yenmişlerdir. Sonra doğuya dönüp, Mısır'a yönelmişler; Tanrı Osiris'in Tanrıça îsis'ten doğma oğlu Tanrı Horus'la barış antlaşması yaparak savaş yolculuğunu sürdürmüşlerdir. Arabistan (Sina Yarımadası, Filistin) ve Suriye'den geçip Torosları aşarak Anadolu'nun batı kıyılarına, Ege Denizine ulaşmışlar, o kıyılarda birçok kent kurup bunlara en yiğit önderlerinin adlarını vermişlerdir. Sonra Lesbos, Samothrake adalarını alarak bunlar üzerinden Trakya'ya geçmişler ve tüm dünyaya boyun eğdirmeyi başarınca öz yurtları Libya'ya dönmüşlerdir. HEm Afrika hem Anadolu coğrafytasında konuşulagelen bu efsaneyle ilgili dahası var...

Amazonlara dair ilk izlere, kadim Yunan destanları ve efsanelerinde rastlıyoruz. Homeros, Herodotos, Plutarkhos ve Diodoros gibi birçok antik yazar, erkeklerle eşit görülen bu savaşçı kadınlardan söz eder. Özellikle Homeros’un İlyada (MÖ 8. yüzyıl) ve Herodotos’un Tarihler (yaklaşık MÖ 5. yüzyıl) adlı eserlerinde, Amazonların Karadeniz kıyılarında ya da Orta Asya bozkırlarında yaşadıkları, at binme ve okçulukta üstün yeteneklere sahip oldukları aktarılır. Bugün Samsun'da açılan Amazon Müzesi de bu anlatıların izinden gitmektedir. Amazonların savaş ve avcılıkta uzmanlaşan kadın figürü, dönemin yaygın "kadının ev içindeki rolü" algısına tamamen ters düşer.

Amazonların yalnızca mitolojik bir efsane olmadıkları düşünülüyor. Orta Asya bozkırlarında yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan DNA analizleri, silahlarıyla birlikte gömülmüş bireylerin yaklaşık üçte birinin kadın olduğunu gösteriyor. Bu bulgular, uzun süre masal olarak görülen kadın savaşçıların tarihsel bir gerçekliğe dayanabileceğini kanıtlar nitelikte.

Amazonların Türk kökenli olduğuna dair bazı iddialar var, özellikle Orta Asya bozkırlarında yaşayan ve erken dönemlerde göçebe kültürler içinde yer alan kadın savaşçıların varlığıyla ilişkilendiriliyor. Orta Asya’daki İskitler (Sakalar) ve Sarmatlar gibi toplumlar içinde atlı ve silahlı kadınların varlığı arkeolojik bulgularla da destekleniyor. Bugün bu topluluklar, tarihsel olarak Türklerle ilişkilendirilen halklar arasında sayılıyor. Amazon efsanesinin kökeninde Tomris Hatun gibi güçlü kadınların varlığı düşünülür. Belki de Tomris’in ünü ve hikâyesi, Amazon söylencelerine kaynaklık eden anlatılar arasında yer aldı. "Amazonların ilhamı gerçekse, o gerçeklerden biri de Tomris’tir" diyebiliriz.

Bazı Türk araştırmacılar, Amazon efsanelerinin çıkış noktasının Orta Asya olduğuna ve Karadeniz’in kuzeyinden Anadolu’ya yayıldığına dikkat çekerek, Amazonları Proto-Türk kavimlerinden biriyle ilişkilendiriyor. Hatta "Alperen kadınlar" veya "Alp kızlar" gibi kavramların da bu kültürden geldiği düşünülüyor.



© beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.