Ad

Güdül Ekoturizm Ve Agroturizm Çalıştayı Sonuçları Kitabı Yayımlandı.

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu ProjesiKüresel Çevre Fonu (GEF) Küçük Destek Programı (SGP) Türkiye tarafından desteklenmekte, Besler Şifa Atölyesi koordinatörlüğünde, Yeşil Orman Okulu ve Güdül Belediyesi proje ortaklığında Güdül’de yürütülmektedir. Güdül Ekoköy Evi olarak, doğal yaşamın ve yerel kültürün önemini vurgulamak amacıyla Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı’nı düzenlendi.

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi'nin İkinci Ulusal Yayını

Çalıştay Güdül Belediyesi ortaklığı ile 63 kurumdan 100 kadar katılımcı ile 27 Eylül dünya turizm gününde yapılmıştı. Yayın uzun vadede 19 karar ve kısa vadede 14 karar ile suçlanmış olup 9 ayrı sunu özetine ve 9 serbest görüşe yer verildi.

Çalıştay yöntemi, konuları ve sonuçları ile tüm Türkiye'de uygulanabilecek bir model teşkil ettiği uzmanlar tarafından ifade edildi. Ekoturizmin tüm yönlerine değinilerek önemli bir yayın olarak yayınlandı.

Bu yayın Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yılı münasebetiyle Vatanımıza milletimize hayırlı olsun.

Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı Kitabı



Havalar soğurken bünyeyi kışa hazırlamak

Mümkünse güneşe çıkın yoksa D vitaminini besinler tüketin. Süt, süt ürünleri, balık, yumurtanın sarısı, mantar, maydanoz gibi içinde D vitamini bulunan besinler yemek vücuda kışa hazırlayan en akıllıca besinlerdir.

Havalar giderek soğurken karın ağrısı kabızlık ve ishal gibi şikayetler artmaya başlar. Bu şikayetlerin sebebi soğuk yiyecek ve içecekler tüketmeye devam etmek olabilir. Bunun yerine sıcacık çorbalar ve üzerine karabiber, sarımsak, pul biber gibi baharatlar ilave edilebilir. Sofrada turşu ve limon ihmal edilmemelidir. Böylece bağışıklık sistemi güçlendirilir.

Vücudu sıcak tutan kremler ve iltihaplanmayı engelleyen sirke ve üst solunum enfeksiyonları'na karşı udihindi yağı muhakkak evde bulundurulmalıdır.

Zararlı maddeleri ve mikroorganizmaları atılması amacıyla böğürtlen, çilek, siyah kuş üzümü ve kakao tüketilebilir. Bunun yanında güçlü bir antibiyotik olan sarımsak faydalı gelir.

Günlük enerji ihtiyacını ve başlık sistemini güçlendirmek için uyandıktan sonra 1 saat içinde kahvaltı yapmak gerekir

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için zerdeçal bal tercih edilir. Diğer yandan yoğurt, çorba gibi yiyeceklere katılabilir.

Mutlaka içilmesi gereken ekinezya çayı virüsleri ve bakterileri yok eden bağışıklık sistemini hücrelerinin gücünü arttırır.



Bu yazıyı insan ve hayat dergisinin Eylül 2020 (127) sayıdan derlenerek hazırlanmıştır.

Yağmura Dair

Canlılık için nefes almak kadar elzemdir. Tatlı sular, yer altı kaynakları, ihtiyacımızı karşılasa da devamlılıkları için yaya gereklidir. Bu yağışlar farklı şekilde olur. Yüksek ve soğuk yerlerde kar olarak düşer, yazdığı yeri ipeğimsi bembeyaz bir örtüyle kapatır, sıcak yaz günleri için açık hava su deposu vazifesi görür, Bazen de ani sıcaklık değişimleri ile dolu olarak yağar. Ancak dünyanın hemen hemen büyük çoğunluğunda yağışlar, yağmur olarak düşer. Onun içindir ki yağmur yerine çoğu zaman yağış tabiri kullanılır.

Peki, bu yağışlar nasıl oluşur?

Cenab-ı Hakk’ın dilemesi ile meydana gelen yağmur için bazı maddi sebepler gereklidir. Yeryüzünde yükselen nemli sıcak hava, yükseldikçe soğuyarak bulutları ve yağmur damlalarını oluşturur. Orta büyüklükteki bir bulut, yaklaşık 1 kilometre kare büyüklüğündedir ve 4 milyar metreküp su hacmine sahiptir. İçinde 1 ila 5 milyon kilogram su vardır. Bu kadar ağırlık, havada nasıl kalır diye bir soru akla gelebilir. Bunun sebebi de su damlacıklarının çok küçük olmasıdır. Yağmur taneleri iyice olgunlaşıp, bulutların taşıyamayacağı bir seviyeye gelirse yağmur olarak yere düşer. Allah'ın bir lütfudur ki bu kadar su bir anda değil, bir ahenk içinde yere iner.

Her coğrafyada farklı iklim ve hava olayları meydana geldiği için, yağmurun şekli ve yağdığı zaman farklıdır. Coğrafya biliminde konveksiyonel, cephe, muson gibi genel geçer yağmur tipleri vardır.

Bilhassa ülkemizde farklı iklim tipleri görüldüğü için bu durum, coğrafyayı şekillendirdiği gibi dili de etkilemiş ve ülkemiz insanı, yağışına göre yağmuru isimlendirmeye gitmiştir. Hayati Develi'nin tespitlerine göre yağış şekli, damla büyüklüğü ve diğer bileşenlerle birlikte ülkemizde yaklaşık 180 farklı yağmur isimlendirmesi vardır. Kimisi yalnızca bazı yörelerde kullanılırken bazısı da genele yayılmış ve meşhur olmuştur. Bu yazımızda bir kısmına değinip, neden böyle bir isimlendirme yapıldığından bahsedeceğiz. Ülkemizde yağmurlar daha çok ekim ayı ile bahar ayları sonuna yoğunlaşmıştır. Karadeniz haricinde yaz dönemi çok yağışlı değildir. Şimdi de yağmur çeşitlerine değinelim...

Çilemek

İstanbul'da sıkça rastladığımız bir yağmur tipidir. Yaygın ismi, ahmakıslatandır. Hafif hafif, ince ince bazen de kepek gibi uzun süre yağar. Bu duruma aldanıp tedariksiz çıkan insanlar, sonunda sırılsıklam olurlar. Bir anda ıslatmadığından ve ıslaklık hemen fark edilmediğinden dolayı böyle isimlendirilmiştir birçok yerde. Bazı yerlerde de böyle yağışlar püsen püsen, çisil çisil yağıyor diye de isimlendirilir. Hafif hafif yağıp uzun sürmeyenine de çilemek, çilen atmak denir.

Sulu Yağmur

Yağmur zaten su değil mi, diye akla gelebilir. Aslında bu, damlanın büyüklüğü ile alakalıdır. Bu şekilde yağan yağmurun damlaları büyük ve uzun süreli değildir. Su dolu bir balon patladığı zaman nasıl ki binlerce damlacık ortaya çıkıyorsa bu şekilde düşen yağmur damlası da düştüğü zaman, damlacıklara ayrılmaktadır. Onun için böyle yağmurlara sulu yağmur denmektedir.

Sulu Sepken

Bilhassa kış günlerde karla karışık yağan yağmurlara denmektedir. Sulu kar da denir. Hem kar hem de yağmuru aynı anda görürüz.

Sağanak Yağmur

Şiddetli yağan yağmurlardır. Genellikle, bu şekilde yağan yağmurlara şimşek, gök gürültüsü eşlik eder. Uzun süre devam ederse sel felaketine, su baskınlarına neden olur.

Kırkikindi Yağmurları

Bilhassa Orta Anadolu'da görülen bir yağmurdur. Coğrafyada yükselim ya da konveksiyonel yağış diye bilinen yağışın, yerel isimlendirilmesidir. Çünkü bu yağmurlar, bahar aylarında görülür ve gün içinde ısınan hava öğleden sonra soğumaya başlar ve yağmur yağışları görülür. Uzun günler devam ettiği ve genellikle ikindi saatlerinde görüldüğü için bu şekilde isimlendirilmiştir.

Nisan Yağmurları

Rumi takvimle 14 Nisan-13 Mayıs tarihleri arasında yağan yağmurların genel adıdır. O yılki mahsulün bol ve bereketli olması için gereklidir. Yılanın ağzına girerse zehir, istiridyenin içine girerse inciye dönüştüğü söylenir. Hadis-i şeriflerle de usulüne uygun olarak kullanılması tavsiye edilmiştir.

Karyiyen Yağmur

Karın üstüne yağıp, karı eriten yağmur için kullanılmıştır. Daha çok Sivas Suşehri'nde karşımıza çıkar.

Kadıkaçıran Yağmur

Antalya havalisine mahsus bir yağmur tanımlamasıdır. Aniden bastıran, çok şiddetli yağan ve uzun süren bir yağmurdur. Selbaskınlarına yol açabilir. Hatta bu isimlendirmeye sebep olan şöyle bir hikâye anlatılır:

"Zamanında Antalya'ya bir kadı tayin edilmiş ve eşyasını bir arabaya yükleyip Antalya'ya gelmiş. Yeni evlerine kadar rahat, şen şakrak giderken tam arabadan inecekleri sırada aniden bir yağmur bastırmıştır. Ama öyle böyle bir yağmur değil. Hem yoğun hem de çok şiddetlidir. Kadı, bölgenin yağmurunun özelliğinden habersiz; yağmur dinsin öyle inelim, demiş. Fakat yağmur çok uzun süre devam edince, arabada mahsur kalan kadı; durmam ben bu memlekette demiş ve şehri terk etmiştir. Gerçekten de aniden bastıran bir yağmurdur ki saklanacak bir saçak buluncaya kadar ıslanmadık yer bırakmaz."

Güneşli Yağmur

Bahar ve yaz günlerinde karşımıza çıkan bir yağmurdur. Bir tarafta güneş varken bir tarafta da yağmur yağar. Böyle durumlarda birden fazla gökkuşağı bile oluşur.

Yaz Yağmuru

Yaz aylarında, sıcak havalarda görülen ve mahalli olan bir yağmurdur. Hatta köyün bir tarafına yağarken, diğer tarafına yağmaz. Kısa sürelidir. Hatta eskiler, devenin bir tarafını ıslatır, diğer tarafını ıslatmaz, derler. Ama bu yağış, öğle saatlerinde başlarsa, birkaç gün öğle saatlerinde arka arkaya devam eder. Hatta şöyle bir deyim vardır. Öğleye tadan yağmur ile obaya tadan merkebin hakkından gelinmez.

Velhasıl yağmur berekettir. Bereketini dile de vermiş, kitap yazacak kadar bir birikim ortaya çıkmasına vesile olmuştur.

Ne diyelim, Hazreti Allah, bu bereketten mahrum etmesin.

Bu yazı İnsan ve Hayat Dergisinde yayımlanmıştır.



COĞRAFİ İŞARET NEDİR?

 Türk Patent ve Marka Kurumu'na göre coğrafi işaret, tüketiciler için ürünün kaynağını, ürünün karakteristik özelliklerini ve bu özellikler ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı ortaya koyan ve üçüncü taraflara garanti eden bir tür kalite işaretidir.

• Coğrafi işaret neden önemlidir?

 Coğrafi işaret ile bir ürünün tescil altına alınması ile o yöre halkının menfaatlerinin korunması dan sağlanmış olmaktadır.

 Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adını tescil ile korumanın amaç ve faydalarından biri de, bu tescil ibarelerinin gerekli özelliklere haiz olmayan sahte Ürünler üzerinde kullanılmasının önüne geçilerek. tüketicinin yanıltılmasına engel olunması ve tescilli ürünün ününden faydalanılmaması, dolayısıyla tüketicinin korunmasına yardımcı olmaktır.

 • Güvenilir Gıda Coğrafi İşaretli Üründür.

 Coğrafi işaretli ürünlerle alakalı olarak güvenilirlik iki şekilde sağlanmaktadır. Birincisi coğrafi işaret almak isteyen ürün başvuru aşamasında iki aşamalı (Kimyasal ve Duyusal) analize tabi tutularak uygunsa bu işareti almakta ve yıl içeresinde tekrar bir denetim yapılarak ikinci kez analize sokulmakta ve uygunluğu kontrol edilmektedir. Bu sebeple güvenilir gıda için coğrafi işaret tercih edilmesi tüketici için önemli bir konudur.

 Örneğin Burhaniye Zeytinyağı Coğrafi İşareti Burhaniye Ticaret Odası Burhaniye Zeytinyağı coğrafi işaret çalışmalarını 2019 yılında başlatarak Burhaniye Zeytinyağı menşe adı olarak 11.08.2020 tarihinde Türk Patent Enstitüsü'ne tescil ettirmiştir.



AVRASYA YOLU: Antik Rotalar ve Kültürlerin Buluşma Noktası

Roma’dan başlayıp Güney İtalya ve Balkanlar üzerinden geçerek Türkiye’nin batı kıyısı boyunca ilerleyen ve güneybatıda, Likya toprakları kıyısındaki Demre’ye ve ötesine ulaşan AVRASYA YOLU, uzun mesafeli bir kültür ve trekking rotasıdır.

AVRASYA YOLU, Via Francegina del Sud, Via Egnatia, Sultanlar Yolu, Höşgörü Yolu, Mysia Yolları, Evliya Çelebi Yolu, Frig Yolu, Aziz Paul Yolu ve Likya Yolu gibi birçok kültür rotasını birbirine bağlar.

Avrasya Yolu, Avrupa’nın kalpten Küçük Asya’ya kadar uzanır ve çeşitli kültürleri ve yer şekillerini tek bir bütün içinde bir araya getirir. Antik krallıklar ve koloniler boyunca, ticari ve askeri yolları takip eder ve Müslüman ya da Hıristiyan hac ve inanç yollarını kullanır. Avrasya Yolu, hem ulusal hem de uluslararası yolların, kara tabanlı temel iletişim altyapısı olarak gelişimini göstermektedir. Yol şebekesi, Pers Kraliyet Yolu’nun bir bölümünü, Roma öncesi yerel yol ağlarını, başlıca Roma yollarını ve çoğu sonraki İmparatorluklar (Bizans, Osmanlı, vb.) tarafından kullanılan yolları içerir. Romalılar, mükemmel yol mühendisleri olarak bilinse de (ve bunu sonuna kadar hak etmiş olsalar da), Avrasya Yolu ağı, Roma yol şebekelerinin sıfırdan başlamadığını, daha önce de kullanılan yollar bulunduğunu ve fakat, Roma inşai tekniklerinin, İmparatorluğun genişlemesi sırasında geliştiğini göstermeyi amaçlamaktadır. Bu uluslararası güzergah, Romalı mühendislerin inşa ettikleri veya sonradan uyarladıkları yolların, Bizans ve daha sonra da 17. yüzyıla kadar Osmanlı sivil ve askeri ağlarının temelini oluşturduğunu göstermektedir.

AVRASYA YOLU'nun başlangıç ve bitiş aşamaları olan Via Francegina del Sud ve Likya Yolu, halihazırda çok popüler kültür rotaları haline geldi. Türkiye’deki diğer kültür rotalarının tanınırlığı ise gittikçe artıyor. AVRASYA YOLU’nun geri kalanında ise hazırlıklar aktif olarak devam ediyor. Tüm çalışmalar tamamlandığında, Via Francigena’nın da dahil olduğu toplam 5600 km uzunluğunda kesintisiz bir yürüyüş parkuru ortaya çıktı. AVRASYA YOLU kendisi 3900 km bir parkurdur. Bu rotanın bazı bölümleri bisiklet kullanımı ve at biniciliği için de uygundur.



27 Eylül Dünya Turizm Günü'nü Ekoköy Evinde Dünya Turizm Gününü kutluyoruz.

Dünya Turizm Örgütü (WTO)’nün önerisi üzerine, Turizm bilincinin geliştirilmesi ve bu alanda yaşanan gelişmelerin diğer ülkelere de aktarılarak deneyimlerin paylaşılması amacıyla, Birleşmiş Milletlerin 1980 yılında aldığı kararla, her yılın 27 Eylül günü, “Dünya Turizm Günü” olarak kutlanmaktadır.

Dünya ekonomisinde çok önemli bir yer tutan ve 50 den fazla sektörle etkileşim içinde bulunan turizm sektörü, yarattığı iş kolları ve istihdam olanakları ile sürekli gelişim gösteren bir endüstridir. Turizmin giderek çeşitlenmesi, tüm yıla yayılması ve insanların gezi alışkanlıklarının değişmesi her yıl daha fazla insanın seyahat etmesine ve dolayısıyla sosyal ve kültürel etkileşimin artmasına olanak sağlayarak dünya barışına da katkıda bulunmaktadır.

Sürdürülebilir turizm prensibinden hareketle, gelecek kuşaklara sürdürülebilir bir çevre ve temiz bir gelecek bırakma vizyonu ile günümüzde ekolojik ve biyolojik çeşitlilik dengesini bozmadan günün ihtiyaçlarını karşılamak, turizm pazarlaması açısından önem arz etmektedir. Gelecek kuşakların turizmin gelişmesinden payını alabilmesi amacıyla, istikrarlı ve rekabet edebilir nitelikte istihdam gücü yaratarak, yenilenebilir kaynakları değerlendirerek, nitelikli kalkınmaya da katkı sağlayan bilinçli tüketim ve eğitimi göz önünde bulunduran sürdürülebilir turizm politikalarımızın tüm sektörel paydaşlarımız ile birlikte bütüncül bir yaklaşımla turizm faaliyetlerimizi planlamamız gerektiğine inanıyoruz.

Güdül'ün doğal güzellikleri, kültürel zenginlikleri ve turizm potansiyeli, gelişmişliğin, refahın ve uzlaşma kültürünün en önemli bileşenlerinden olan turizmin büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple, Güdül'ün turizm alanında bireysel, toplumsal ve küresel düzeyde daha fazla zenginlik ve barışa vesile olmasını dileriz.

Güdül, şifa yolu projesiyle tanınan köyler arasında öne çıkan bir destinasyondur. Şifalı bitkileri, ekolojik ürünleri, etnobotanik özellikleri ve tarihi mekanlarıyla büyüleyici bir deneyim sunmaktadır. Aynı zamanda, sakin şehir uygulamasıyla da ön plana çıkan Güdül, doğanın korunması, yerel kültürün devam ettirilmesi ve yerel kalkınmanın sağlanması amacıyla önemli adımlar atmaktadır.

Güdül'ün turizm potansiyelini tam anlamıyla değerlendirebilmesi için ilgili kurumlar ve yerel yönetimler, turizmin sürdürülebilirliğini sağlamak adına politikalar üretmelidir. Yerel ekonominin gelişmesi ve kalkınmanın yerelden başlaması için Güdül ve çevresindeki köyler arasında mali ortaklıklar kurulmalı, fonlar oluşturulmalı ve yönetimde işbirlikleri sağlanmalıdır.

27 Eylül Dünya Turizm Günü'nde, Güdül'ün turizm potansiyelinin daha da artması, yerli ve yabancı turistlerin bölgeyi keşfetmeleri ve zengin kültürel mirasa tanıklık etmeleri temennisiyle kutlama yapmaktayız. Güdül'ün doğal güzelliklerini ve kültürel zenginliklerini tüm dünyaya sunmak için çalışmalar yapılmalı, turizmin Güdül'e getireceği ekonomik ve sosyal katkılar en iyi şekilde değerlendirilmelidir. Daha çok zenginlik ve barışın sağlandığı bir turizm sektörüyle, Güdül hem yerel halkına refah getirecek hem de küresel düzeyde anlayış ve uzlaşma kültürünü yayacaktır. 27 Eylül Dünya Turizm Günü kutlu olsun!

Ekoturizm ve Doğal Yaşam Eğitimi bu anlamda bu günü daha da anlamlı kılıyor. Proje kapsamında yaklaşık 2 yıllık emeklerimiz nihayet buluyor.



Agroekolojik yöntemler tarım ürünlerinin çeşitliliğini ve miktarını artırabilir

İspanya'da yapılan yeni bir inceleme, agroekolojik yöntemlerin tarım ürünlerinin çeşitliliğini ve miktarını artırabileceğini gösterdi. 

Endüstriyel tarımın ekosistemlere olan zararlarının daha fazla farkına varılması, tarım sektörünün daha sürdürülebilir bir modele geçme gerekliliğini vurguladı. İspanya'da yürütülen bir çalışma, 12 geleneksel/endüstriyel tarla ile 12 agroekolojik tarlada yapıldı ve agroekolojik çiftçilerin ekim çeşitliliği, hafif toprak işleme ve organik böcek kontrolü gibi uygulamalarının toprak verimliliğini artırmada, zararlıların kontrolünde ve tozlaşma hizmetlerinde daha başarılı olduğunu gösterdi.

Yeniden dönüşüm için agroekolojik tarımı benimsemeli ve akıllaca hareket ederek permakültür ilkeleri ile tasarımı önemsemeliyiz.

- Organik tarımın Avrupa’daki en büyük temsilcileri Avrupa’da Organik Tarım 10 Yılda Nereden Nereye Geldi Raporu

- AB tarım arazilerinde organik tarımın payı 2012-2020 yılları arasında %50’nin üzerinde artış gösterdi. 

- Organik ürünlerin satışı, 2015-2020 yılları arasında iki katına çıktı. Fransa, İspanya, İtalya ve Almanya oldu. 

- Organik tarım yapılan alanlar genellikle kalıcı otlaklara (%42), yemlere (%17), tahıllara (%16) ve meyve, zeytin ve üzüm gibi ürünlere (%11) ayrıldı.  

- Organik çiftlikler daha düşük verimliliğe sahip olsa bile AB’nin Ortak Tarım Politikası (Common Agricultural Policy-CAP) kapsamında verilen desteklerin ve halkın talebi sebebiyle tarım işçisi ve üreticisi başına düşen gelir, organik olmayan çiftliklerden daha yüksek.

Rapor; https://agriculture.ec.europa.eu/system/files/2023-04/agri-market-brief-20-organic-farming-eu_en.pdf

Kaynak; https://environment.ec.europa.eu/news/agroecological-practices-may-enhance-food-production-increasing-ecosystem-services-2023-03-15_en



Sürdürülebilir Beslenme Alışkanlıkları Nasıl Oluşturulur?

Günümüzde çevreyi korumak ve sağlığımızı desteklemek için beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmek önemlidir. İşte adım adım sürdürülebilir beslenme alışkanlıkları kazanmanızı sağlayacak öneriler:

  1. Bilinçlenmek: Sağlıklı ve çevreye dostu beslenme hakkında bilgi edinmek için güvenilir kaynaklardan araştırma yapabilirsiniz.
  2. Çeşitli ve Dengeli Beslenmek: Meyve, sebze, tam tahıllar, protein kaynakları ve sağlıklı yağlar gibi farklı besinleri dengelemeye çalışın.
  3. Bitkisel Yiyeceklere Öncelik Verin: Sebzeler, meyveler, baklagiller ve kabuklu yemişler gibi bitkisel yiyecekleri daha fazla tüketin.
  4. Yerel ve Organik Ürünleri Seçin: Yerel ürünleri tercih ederek taşıma maliyetlerini azaltabilir ve doğal kaynakları koruyabilirsiniz.
  5. Gıda İsrafını Azaltmak: Bilinçli alışveriş yapın, gereksiz yere fazla yiyecek almayın ve artıkları değerlendirmek için kompost yapın.
  6. İşlenmiş Gıdalardan Kaçının: İşlenmiş gıdaların tüketimini azaltın, evde hazırlanan taze yemeklere yönelin.
  7. Su ve Enerji Tasarrufu: Suyu verimli kullanın, enerji yoğunluğu yüksek gıdalardan kaçının.

Unutmayın ki küçük adımlar büyük farklar oluşturabilir. Beslenme alışkanlıklarınızı yavaşça değiştirin ve çevrenize de örnek olun. Bu şekilde daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlayabilirsiniz.



Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayına Davet

Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu ProjesiKüresel Çevre Fonu (GEF) Küçük Destek Programı (SGP) Türkiye tarafından desteklenmekte, Besler Şifa Atölyesi koordinatörlüğünde, Yeşil Orman Okulu ve Güdül Belediyesi proje ortaklığında Güdül’de yürütülmektedir. 

Güdül Ekoköy Evi olarak, doğal yaşamın ve yerel kültürün önemini vurgulamak amacıyla Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayını düzenliyoruz. Bu özel etkinlikle ekoturizm ve agroturizmi anlamak hem de Güdül'ün doğal zenginliklerini keşfetmek için sizleri aramızda görmek istiyoruz.


Güdül Ekoturizm ve Agroturizm Çalıştayı, 
“Dünya turizm gününde Güdül için birlikte…” 
27 Eylül 2023, Çevrimiçi

Katılım başvuru formu ve programla ilgili bilgiler; https://forms.gle/9N8Av8pK24Aaq2xp6
Besler Şifa Atölyesi olarak sizi davet ediyoruz.


Senin Uyku Tipin Hangisi; Ayı, kurt, aslan ve yunus

"Yunus, kurt, ayı veya aslan mısınız? Uzmanlar, uykunuzun kişiliğini bilmenin üretkenliğinizi artırmanıza ve işinizde başarılı olmanıza nasıl yardımcı olabileceğini ortaya koyuyor. Kronotipler, sirkadiyen ritmi ve kişisel uyku profilini tanımlar. Avustralyalı uyku uzmanı Olivia Arezzolo, kronotiplerin nasıl çalıştığını açıklıyor. Arezzolo, her kronotipin dinlenme ve uyanıklık zamanlarından nasıl keyif aldığını da anlatıyor. Örneğin, ayılar öğleden sonra erken saatlerde üretkenlikte düşüş yaşarken, kurtlar ise geceleri daha iyi hissediyor.

İnsanlar temel kronotiplerini değiştiremez fakat, davranışlarını değiştirebilirler. İşte 4 kronotip ve açıklamaları... Siz hangisisiniz? Avustralyalı uyku uzmanı, "kronotip" türünüzü bilmenin iş yerinde üretkenliğinizi artırmaya nasıl yardımcı olabileceğini açıklıyor. Olivia Arezzolo, kronotipleri "uyku profilleri" olarak tanımıyor, yani bu biyolojik olarak erken kalkmaya ve daha sonra yorgun olmaya mı, yoksa geç kalkmaya ve daha sonra yorulmaya mı programlı olduğunuzu anlamanın bir yolu. 30 yaşındaki Arezzolo Dailymail'de yer alan haberde "Bu yaklaşım bireysel sirkadiyen ritminizi veya uyku-uyanma döngünüzün nasıl programlandığını ana hatlarıyla açıklıyor" diyor.

Kronotipler, insanların uyku ve uyanıklık döngülerini tanımlar. Dört temel kronotip vardır: ayılar, kurtlar, aslanlar ve yunuslar.

Ayılar; Ayılar, insanların en yaygın kronotip tipidir. Sabahları erken kalkarlar ve akşamları erken yatarlar. En üretken oldukları saatler sabah 8 ile öğleden sonra 1 arasıdır.

Kurtlar; Kurtlar, geceleri daha aktif olan kronotip tipidir. Sabahları geç kalkarlar ve akşamları geç yatarlar. En üretken oldukları saatler öğleden sonra 1 ile akşam 6 arasıdır.

Aslanlar; Aslanlar, sabahları en üretken olan kronotip tipidir. Sabahları erken kalkarlar ve akşamları geç yatarlar. En üretken oldukları saatler sabah 6 ile öğleden önce 11 arasıdır.

Yunuslar; Yunuslar, en değişken kronotip tipidir. Uyku ve uyanıklık döngüleri diğer kronotiplere göre daha düzensizdir. En üretken oldukları saatler gün içinde değişebilir.

Kronotipinizi nasıl öğrenirsiniz?

Kronotipinizi, uyku ve uyanıklık alışkanlıklarınızı gözlemleyerek öğrenebilirsiniz. Sabahları ne zaman en iyi uyanırsınız? Akşamları ne zaman en iyi uyursunuz? En üretken olduğunuz saatler hangileridir?

Kronotipinizi öğrendikten sonra, ona uygun bir yaşam tarzı oluşturabilirsiniz. Örneğin, ayıysanız, sabahları erken kalkmak ve akşamları erken yatmak için kendinize bir düzen oluşturun. Kurtsanız, geceleri daha aktif olabilirsiniz. Aslansanız, sabahları erken kalkıp egzersiz yapabilirsiniz. Yunussanız, uyku ve uyanıklık döngünüzü düzene sokmak için bazı değişiklikler yapabilirsiniz.

Kronotipinizi bilmek, daha verimli ve üretken olmanıza yardımcı olabilir. Ayrıca, uyku düzeninizi ve ruh halinizi iyileştirmenize de yardımcı olabilir.

Kronotipinizi belirlemek için yapabilecekleriniz

  • Uyku ve uyanıklık alışkanlıklarınızı gözlemleyin. Sabahları ne zaman en iyi uyanırsınız? Akşamları ne zaman en iyi uyursunuz? En üretken olduğunuz saatler hangileridir?
  • Kronotip testi yapın. İnternette veya kitapçılarda bulunan birçok kronotip testi mevcuttur.
  • Bir uyku uzmanına danışın. Bir uyku uzmanı, kronotipinizi belirlemenize ve ona uygun bir yaşam tarzı oluşturmanıza yardımcı olabilir.

Kronotipinizi bilmenin faydaları

  • Daha verimli ve üretken olun.
  • Daha iyi uyku düzenine kavuşun.
  • Ruh halinizi iyileştirin.
  • Stresi azaltın.
  • Hastalık riskinizi azaltın.

Kronotipinizi değiştirebilir misiniz?

Kronotipinizi değiştirmek zordur, ancak imkansız değildir. Kronotipinizi değiştirmek için yapabileceğiniz bazı şeyler şunlardır:

  • Düzenli uyku saatleri belirleyin ve uyku düzeninizi bozmayın.
  • Öğle (kaylüle) uykusunu saat 14.00'den sonraya bırakmayın,
  • yatak odasında kirli çamaşırlar yadsa yeni yıkanmış çamaşırları bulundurmayın, 
  • Karanlıkta uyku çok önemlidir,
  • Uykudan önce magnezyum içerikli takviyeler alın (koyu yapraklı yeşillikler, kabak çekirdeği, susam, tahin, kakao),
  • Lavanta yağından buhurdanlık ile uyku ortamını geliştirin (melisa ve kedi otu da dahil edebilirsiniz),
  • Uyku göz yastığı kullanabilirsiniz,
  • Tıbbi papatya çayı yada lavanta çayı yada pasiflora çayı tüketebilirsiniz,
  • Kakao, badem, fındık, ceviz yiyebilirsiniz.
  • muz, vişne, elma, kuru baklagiller, fermente besinler alınabilir.
  • Yatak odasını karanlık, sessiz ve serin tutun.
  • Yatmadan önce meyve, kafein ve alkolden kaçının.
  • Yatmadan önce egzersiz yapın, ancak çok ağır egzersizlerden kaçının.
  • Uyku apnesi veya diğer uyku bozukluklarınız varsa tedavi ettirin.

Kronotipinizi bilmek, daha iyi bir yaşam sürmenize yardımcı olabilir. Kronotipinizi belirlemek ve ona uygun bir yaşam tarzı oluşturmak için zaman ayırın.

İnfo kaynak: https://www.gzt.com/infografik/jurnalist/biyolojik-uyku-tipleri-15162



© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.