Ad

Kozmetik İhracatında Türkiye’nin Yükselen Gücü; Kozmetik Tanıtım Grubu

Günümüzde kadınların güzellik anlayışı, yalnızca dış görünüşten ibaret olmaktan çıkmış, sağlıklı yaşam ve doğal içeriklerle bakım ön planda tutulmaya başlanmıştır. Özellikle 18-45 yaş arası kadınlar, kullandıkları ürünlerin yalnızca etkili değil, aynı zamanda doğa dostu, bitkisel içerikli, hayvanlar üzerinde test edilmemiş ve cilt sağlığını destekleyen formüllerden oluşmasını talep etmektedir.

İşte tam da bu noktada Besler Şifa - Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünleri, sizlere %100 doğal, bitki temelli, aromaterapi etkili ve güvenli kozmetik ürünleri sunmak amacıyla üretim ve Ar-Ge çalışmalarına devam etmektedir.

Kozmetik Tercihinde Neden Bitkisel İçerikler?

Modern kozmetik endüstrisi, yıllar içinde hızlı bir dönüşüm geçirerek sentetik içeriklerin yerini doğal özlü ürünlere bırakmaya başladı. Bunun başlıca sebeplerinden biri, cilt bariyerini zedeleyen kimyasal maddelerin uzun vadede olumsuz etkiler yaratmasıdır. Öte yandan bitkisel kozmetik ürünleri, cildi beslerken aynı zamanda cildin doğal yenilenme sürecine katkı sağlar.

Besler Şifa olarak formüllerimizde;

  • Lavanta yağı,

  • Kayısı çekirdeği yağı,

  • Propolis,

  • Gül suyu gibi doğal aktif bileşenlere yer veriyoruz.

Bu içerikler sayesinde ürünlerimiz yalnızca bakım yapmakla kalmaz, aynı zamanda antioksidan, antibakteriyel ve yenileyici etkiler göstererek cildinize uzun vadede katkı sağlar.

Hedef Kitlemiz Kimdir?

18-45 yaş arası kadınlar, yaşam tarzlarını belirlerken doğallığı, sağlığı ve sürdürülebilirliği ön planda tutuyor. Özellikle kent yaşamının stresi, hava kirliliği, makyaj kalıntıları, yoğun iş temposu gibi faktörler nedeniyle cilt daha fazla bakıma ihtiyaç duymaktadır. Bu yaş grubundaki kadınların beklentilerine cevap verebilmek adına;

  • Cilt tipine özel doğal çözümler,

  • Aromaterapi ve fitoterapi bazlı rahatlatıcı ürünler,

  • Gündüz ve gece bakım rutinlerine uyum sağlayan formüller,

  • Hamilelik ve emzirme döneminde dahi kullanıma uygun ürünler geliştirdik.

Kozmetik İhracatında Türkiye’nin Yükselen Gücü

Kozmetik sektörünün global ölçekteki değerinin farkındayız. Bu nedenle Besler Şifa olarak yalnızca yerel pazarda değil, aynı zamanda uluslararası pazarlarda da yerimizi almak için kalite belgeleri, doğal içerik sertifikaları ve helal kozmetik onaylarıyla ürünlerimizi geliştirmeye devam ediyoruz.

Kozmetik sektörünün uluslararası alanda daha görünür hale gelmesi ve Türk kozmetik ürünlerinin dünya pazarlarında güçlü bir yer edinmesi amacıyla "Kozmetik Tanıtım Grubu" kurulmuştur. Bu grup, 2013 yılında gerçekleştirilen Genel Kurul Toplantısında alınan kararla hayata geçirilmiş; Ekonomi Bakanlığı'nın 2010/6 sayılı Tebliği doğrultusunda, belirli bir bütçeyle faaliyetlerine başlamıştır. Amaç, hem yeni pazarlara erişimi kolaylaştırmak hem de mevcut pazarlardaki payı artırarak Türk kozmetik markalarının global algısını yükseltmektir.

Kozmetik Tanıtım Grubu, Bakanlık tarafından belirlenen ihracat stratejileri ve hedef pazarlar doğrultusunda; pazar araştırmalarından markalaşmaya, tanıtımdan pazarlamaya, Ar-Ge projelerinden iletişim kampanyalarına kadar birçok alanda kapsamlı çalışmalar yürütmektedir. Bu faaliyetlerle, Türkiye'nin doğal ve yenilikçi kozmetik ürünleri dünya çapında daha fazla tanınmakta; yerli üreticilerin rekabet gücü artarken tüketiciler de kaliteli Türk kozmetiğiyle buluşmaktadır.

Sürdürülebilirlik ve Doğal Yaşamın İzinde

Besler Şifa olarak yalnızca doğal kozmetik ürünleri üretmekle kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir üretim ve etik tüketim alışkanlıklarını yaygınlaştırmak için sosyal projelere ve eğitim faaliyetlerine de destek veriyoruz. Kullandığımız tüm ambalajlar geri dönüştürülebilir, ürün içeriği şeffaf, üretim süreçleri çevre dostudur.

Sonuç: Doğayı ve Kendini Seven Kadınlar için Besler Şifa

Eğer siz de:

  • Doğal kozmetik ürünleri ile tanışmak,

  • Cilt sağlığınızı korurken doğaya zarar vermemek,

  • Aileniz ve çocuklarınız için güvenli kozmetik ürünleri kullanmak istiyorsanız;
    Besler Şifa'nın bitkisel kozmetik çözümleri tam size göre!

Kendi doğana dön, güzelliğini doğadan al…

👉 Daha fazla bilgi için: www.beslersifa.com

.............................................................
Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

Şifanız daim olsun. 


Kooperatifler, Müşterekler ve İklim Krizi: Alternatif Bir Gelecek Mümkün mü?

Yazan: Nihat Nuyan | Konuk: Doç. Dr. Alexandre Guttmann

ICD Business School, Fransa

Kapitalist piyasa düzeni ile devlet politikalarının gölgesinde, üçüncü bir ekonomik ve toplumsal model olarak kooperatifler, günümüzün en yakıcı sorunları karşısında güçlü bir alternatif sunabilir mi?

Fransa'da ICD Business School’da kooperatifler ve müşterekler üzerine çalışan akademisyen Doç. Dr. Alexandre Guttmann, bu soruya umut verici bir yanıt veriyor. Guttmann'a göre kooperatifler yalnızca birer ekonomik yapı değil; aynı zamanda tarihsel birer toplumsal dayanışma ve dönüşüm aracı.

Sanayi Devrimi’nden İklim Krizine: Kooperatiflerin Yolculuğu

Kooperatiflerin tarihi, işçilerin kötü çalışma ve yaşam koşullarına karşı geliştirdikleri kolektif direnişe dayanır. Guttmann, bu süreci Karl Polanyi’nin "çifte hareket" teorisiyle açıklar: Kapitalizmin yarattığı yıkıma karşı toplumun verdiği tepki.

Bugün kooperatifler, yalnızca gelir eşitsizliğine değil, iklim değişikliği gibi küresel sorunlara karşı da bir çözüm modeli olarak öne çıkıyor. Gıda kooperatifleri gibi girişimler, kirletici sanayi modellerine karşı çevreye duyarlı üretim ve tüketim alternatifleri sunuyor.

Sosyal Dayanışma Ekonomisinde Kooperatifin Yeri

Guttmann’a göre, sosyal dayanışma ekonomisi sadece STK’lardan değil, toplumsal misyonu olan kooperatiflerden de oluşur. Kooperatifler, ekonomik faydanın ötesinde sosyal faydayı önceleyen bir yapıya sahiptir.

Ancak teknoloji hızla dönüşürken, bu alanın da yeniden düşünülmesi gerekiyor. Örneğin, Airbnb ve Uber gibi dev dijital platformların karşısında, Fairbnb gibi kooperatif yapılar kullanıcıları sömürmeden sürdürülebilir bir model sunuyor.

Peki, Gerçekten Özerk Olabilirler mi?

Kooperatiflerin başarısı, sadece iç örgütlenmelerine değil; aynı zamanda devlet desteği, yerel yönetimlerle işbirliği ve ortaklarının kolektif mücadelesine bağlı. Fransa örneğinde olduğu gibi yasal güvenceye sahip olmak, özerklik için bir temel oluşturuyor.

Ancak Guttmann, bu özerkliğin sürdürülebilir olması için kooperatiflerin müştereklerle güçlü bir ilişki kurması gerektiğini vurguluyor. Ortak kaynakların birlikte korunması, hem kooperatiflerin hem de toplulukların uzun vadeli direncini artırabilir.

Sonuç: Alternatif Bir Ekonomi Mümkün

Kooperatifler, dijital kapitalizmin baskısına karşı hala yeterince güçlü değil. Ancak müşterek temelli, katılımcı ve çevre dostu bir kooperatifçilik anlayışıyla bu durum değişebilir. Guttmann’a göre: “Kooperatifler müşterek yönetim topluluğunun bir parçası haline gelirse, her biri diğerini korur ve bu bağ, iklim değişikliğine karşı hayati bir direnç oluşturur.”


Sizce kooperatifler bugünün ekonomik ve ekolojik krizlerine yanıt verebilir mi? Yorumlarınızı bekliyoruz. 🌱
📌 Takipte kalın, sosyal dayanışma ve adil ekonomi üzerine yeni içerikler çok yakında!


.............................................................
Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

Şifanız daim olsun. 

Yörüklerin Henk Eğlencesi: Geleneksel Bir Şölen

Yörük kültürü, tarih boyunca doğayla iç içe bir yaşam tarzını benimseyerek zengin bir geleneksel miras oluşturmuştur. Bu mirasın en eğlenceli yansımalarından biri olan henk eğlencesi, Yörüklerin yaz aylarında düzenlediği özel bir etkinliktir. Henk, sadece bir eğlence değil, aynı zamanda toplumsal bağların güçlendiği, geleneklerin yaşatıldığı ve kültürel değerlerin aktarıldığı bir şölen olarak öne çıkar.

Henk Eğlencesinin Hazırlıkları

Henk, genellikle akşamları düzenlenir ve duyurusu diğer obalara önceden yapılır. Bu eğlenceye, hasta olanlar ve ileri yaşlılar dışında herkes katılır. Etkinlik alanı, çadırın önünde yakılan büyük bir meydan ateşiyle aydınlatılır. Ateşin sıcaklığı, hem çadırın içini hem de dışarısını ısıtırken, ortamı aydınlatır ve samimi bir atmosfer yaratır.

Kadınlar çadırın içinde, erkekler ise dışarıda eğlenir. Herkesin bir araya geldiği bu etkinlikte, hem eğlence hem de kültürel paylaşım ön plandadır.

Kadınlar Köşesi

Kadınlar, çadır içerisinde tef ve çeç (tirki çalma) eşliğinde maniler söyleyip oynarlar. Özellikle yaşlı kadınlar, boğaz çalarak bu manilere eşlik eder. Boğaz çalma, hem bir gelenek hem de kültürel bir zenginliktir. Kadınların söyledikleri maniler, genellikle yaşamın güzelliklerini, öğütleri ve duyguları yansıtan sözlerden oluşur.

Erkeklerin Eğlencesi

Erkekler, çadırın dışında meydan ateşinin etrafında çeşitli oyunlar oynar. Ateşten atlama yarışı, türkü söyleme, kızgın taş oyunu ve dilsiz oyunu gibi aktiviteler, eğlencenin enerjisini yükseltir. Bu sırada kaval eşliğinde maniler söylenir ve ikramlar yapılır.

Kostümler ve Tiyatro Gösterileri

Henk eğlencesinin ilerleyen saatlerinde, özel kostümlerle sahneye çıkan erkekler, deve, çoban, kurt ve başadam rollerini canlandırır. Başadam, izleyicilerle eğlenceli diyaloglar kurar, espriler yapar ve ortama neşe katar. Bu tiyatral gösteriler, kaçırma, kavga ve gösteri gibi temalarla zenginleşir. Gösteriler, hem güldürür hem de öğütler verir.

Orta Oyunu ve Final

Henk eğlencesinin son kısmında, geleneksel orta oyunları sergilenir. Bu oyunlar, Yörüklerin yaşamından kesitler sunarak hem eğlendirir hem de kültürel değerleri aktarır. Eğlence, öğütlerle dolu bir gösteriyle son bulur ve katılımcılar, hem keyifli hem de anlamlı bir akşam geçirmenin mutluluğuyla ayrılır.

Sonuç: Geleneklerin Yaşatıldığı Bir Şölen

Henk, Yörüklerin kültürel zenginliğini ve toplumsal dayanışmasını yansıtan eşsiz bir etkinliktir. Bu geleneksel eğlence, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda Yörüklerin geçmişten bugüne taşıdığı değerlerin bir yansımasıdır. Eğer bir gün Yörüklerin misafiri olursanız, bu benzersiz deneyimi yaşamak için henk eğlencesine katılmayı mutlaka isteyeceksiniz!

.............................................................
Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

Şifanız daim olsun. 


Hatalı Bir Eko-Sistemde Geleceğimiz Nasıl Olacak?

Doğal dengenin bozulduğu, ekosistemin sürdürülemez bir noktaya geldiği bir dünyada geleceğimiz nasıl şekillenecek? Alman yazar Dirk C. Fleck'in "GO! Eko-Diktatörlük" adlı distopyası, iklim krizinin giderek ağırlaştığı bir gelecek kurgusu sunuyor. "Önce Yeryüzü, Sonra İnsan" alt başlığıyla yayımlanan bu roman, doğaya karşı işlenen suçların sonuçlarını ve bu yıkıcı sistemin olası sonuçlarını gözler önüne seriyor.

Ekosisteme Zarar Veren Sistemler ve Ekolojik Uyanış

Büyüme ideolojisi, ormansızlaşma, kimyasal tarım ve nükleer enerji gibi insan faaliyetleri, iklim krizini hızlandırarak gezegenimizi geri dönülmez bir yıkıma sürüklüyor. Besler Şifa-Doğal Bitkisel Kozmetik olarak bizler, Fleck'in distopyasında olduğu gibi ekolojik dengemizi bozmanın bedelini gelecekte daha ağır ödeyeceğimizin farkındayız. Üstelik Fleck, biyopolitik kontrollerin ve manipülasyonların uygulanacağı bir dünyayı gözler önüne sererek bizleri uyarmaktadır. Bilgi kaynaklarının devlet kontrolünde olduğu, insanların doğaya yabancılaştığı bir dünyada, bireyler ekosistemle bağlarını kaybedebilir.

Ekolojik Bilinç ve Doğal Yaşamla Barışık Bir Gelecek

Bu tür uyarıcı kurgular, sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsememiz gerektiğini hatırlatıyor. Besler Şifa olarak biz, doğayla barışık bir gelecek inşa etmek için bitkisel kozmetik ürünlerimizi, ekolojik dengeyi göz önünde bulundurarak tasarlıyor ve üretiyoruz. Yaratıcı eko-kurmacalar bize, doğaya verdiğimiz zararın kendi yaşamlarımıza nasıl yansıdığını ve bireysel farkındalıklarımızın bir fark yaratabileceğini gösteriyor.

Dirk C. Fleck’in "GO! Eko-Diktatörlük" eseri, doğanın korunmasının, sadece çevreyi değil aynı zamanda insan onurunu ve özgürlüğünü de korumak anlamına geldiğini hatırlatıyor. Doğal yaşamın bir parçası olan her bitki, her ekosistem parçası, bizden sonra gelecek nesillere sağlıklı bir dünya bırakmak için önemli. Biz de Besler Şifa olarak doğadan aldığımız ilhamla doğayla uyumlu ürünler sunarak, sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamayı hedefliyoruz.

Bu yazı 10 Kasım 2024 Oksijen Gazetesinden alıntı yapılarak hazırlanmıştır.

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.



Beslenme Zamanının Sağlığımız Üzerindeki Etkisi: Kronobiyoloji ve Sirkadiyen Ritim

Onlarca yıl boyunca sağlığımızı etkileyen en önemli faktörler arasında “Ne kadar yediğimiz” ve “Ne yediğimiz” öne çıktı. Ancak günümüzde, beslenme alışkanlıklarımızda önemli bir diğer faktör daha dikkat çekiyor: “Ne zaman yiyoruz?”

Kronobiyoloji: Biyolojik Saatimizle İlgili Yeni Bir Bilim Dalı
Kronobiyoloji, biyolojik süreçlerimizin zamanla nasıl etkileşime girdiğini inceleyen bir bilim dalıdır. Bu alan, beslenme saatleri, uyku düzeni, mevsimsel değişiklikler gibi etkenlerin insan sağlığı üzerindeki etkisini araştırır. Kronobiyoloji, aynı zamanda sirkadiyen ritimle (günlük biyolojik döngü) de doğrudan ilişkilidir. Sirkadiyen ritim, memelilerde yeme düzenini ve besin emilimini/metabolizmasını düzenleyen önemli bir biyolojik mekanizmadır.

Sirkadiyen Ritim ve Organ Sistemlerimiz
Sirkadiyen ritim, sadece yeme alışkanlıklarımızı değil, aynı zamanda organ sistemlerimizin önemli süreçlerini de düzenler. Vücudumuzdaki her organ, sirkadiyen saat tarafından kontrol edilen bir döngüye sahiptir. Bu döngü, vücudumuzun verimli çalışabilmesi için kritik bir rol oynar. Örneğin, uyku düzeni, hormon salınımı ve sindirim gibi süreçler, bu biyolojik saatle uyumlu bir şekilde işler.

Beslenme Zamanı ve Sirkadiyen Ritmimiz
Beslenme saatlerimiz, sirkadiyen ritmi etkileyebilir. Yapılan araştırmalar, beslenme zamanlamasının metabolizma üzerinde önemli bir etkisi olduğunu göstermektedir. Saatler üzerinden yapılan beslenme düzenlemeleri ve ketojenik diyetler, sirkadiyen ritmi iyileştirmeye yardımcı olabilir. Bu tür düzenlemeler, enerji seviyelerimizi artırabilir, uyku kalitemizi iyileştirebilir ve genel sağlığımızı destekleyebilir.

Modern Yaşam ve Biyolojik Saatimiz
Ancak modern yaşamın getirdiği zorluklar, biyolojik saatlerimizi bozabiliyor. Teknoloji, düzensiz uyku düzenleri ve ışık maruziyeti, sirkadiyen ritmimizin sarkmasına yol açabilir. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, düzensiz uyku ve ışık maruziyeti örüntülerinin, sirkadiyen ritmin bozulması ve daha düşük akademik başarı ile bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur. Bu da gösteriyor ki, biyolojik saatimizle uyumlu bir yaşam tarzı, sadece fiziksel sağlığımızı değil, zihinsel performansımızı da doğrudan etkiler.

Beslenme Zamanı ve Sağlık
Amerikan Beslenme ve Diyetetik Akademisi’nin yayımladığı Journal of the Academy of Nutrition and Dietetics (JAND) dergisinde yer alan bir incelemede, farklı oruç rejimlerinin beslenme zamanının sirkadiyen ritim ve metabolizma üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Bu çalışma, ne zaman yiyip içtiğimizin genel sağlığımızı ve refahımızı etkileyebileceğine dikkat çekiyor. Beslenme zamanlaması, sadece kilo kontrolü değil, aynı zamanda kalp sağlığı, sindirim sistemi ve bağışıklık fonksiyonları üzerinde de önemli bir rol oynar.

Yemek Saatlerini İyileştirin

Bir araştırma, akşam saat 5'ten sonra günlük kalori alımının %45'inden fazlasının tüketilmesinin, glukoz seviyelerini artırarak sağlık üzerinde ciddi olumsuz etkiler yarattığını ortaya koymuştur. Columbia Üniversitesi ve Universitat Oberta de Catalunya tarafından yapılan bu çalışma, geç saatlerde yemek yemenin glukoz metabolizmasını bozduğunu ve bunun uzun vadede tip 2 diyabet riski, kardiyovasküler hastalıklar ve kronik iltihaplanma gibi sağlık sorunlarına yol açabileceğini göstermektedir. Gece geç saatlerde yemek yemenin, yalnızca daha fazla kilo alımına değil, aynı zamanda vücudun insülin duyarlılığını ve glukoz metabolizmasını olumsuz etkilediği anlaşılmaktadır.

Araştırma, özellikle gece geç saatlerde yemek yiyenlerin, gün boyunca aynı miktarda kalori tüketseler de, daha kötü glukoz toleransına sahip olduklarını ortaya koymuştur. Ayrıca, biyolojik saatin etkisiyle gece insülin salgısının düştüğü ve hücrelerin bu hormona duyarlılığının azaldığı belirtilmiştir. Bu bulgular, beslenme zamanının, ne yediğimiz ve ne kadar yediğimiz kadar önemli bir faktör olduğunu vurgulamaktadır. Uzmanlar, kalorilerin çoğunun kahvaltı ve öğle yemeğinde alınmasını, akşam yemeği ve gece atıştırmalıklarından kaçınılmasını önermektedir.

Sonuç olarak, beslenme alışkanlıklarımızı gözden geçirirken sadece ne yediğimize değil, aynı zamanda ne zaman yediğimize de dikkat etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Kronobiyoloji ve sirkadiyen ritmin gücünü anlamak, sağlıklı bir yaşam için önemli bir adım olabilir.

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.




Susuz Tarımla Yetişen 15 Mucizevi Bitki

Günümüz dünyasında küresel ısınma ve iklim değişiklikleri, tarımı büyük ölçüde etkilemektedir. Artan sıcaklıklar, değişen yağış rejimleri ve kuraklık, geleneksel tarım yöntemlerini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, çiftçiler ve üreticiler alternatif tarım tekniklerine yönelmektedir. İşte, su kullanımını en aza indiren ve kuraklığa dayanıklı "susuz tarım" yöntemiyle yetiştirilebilen 15 bitki!

Susuz Tarım Nedir?

Susuz tarım, minimal su kullanımıyla bitki yetiştirme yöntemlerini içeren bir tarım modelidir. Bu yöntem, az su ile verimli tarım yapmayı hedefleyerek, doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılmasını sağlamaktadır. Özellikle su kıtlığı çeken bölgelerde büyük bir avantaj sunmaktadır.

Susuz Tarımla Yetişebilen Bitkiler

Bu özel bitkiler, doğaları gereği kuraklığa dayanıklıdır ve minimum su ile gelişimlerini sürdürebilirler. İşte, Türkiye’de susuz tarımla yetiştirilebilen 15 bitki:

  1. Opuntia (Dikenli İncir): Su tutma kapasitesi yüksek olan bu kaktüs türü, kurak iklimlerde bile gelişim gösterebilir. Meyveleri, vitamin ve mineral açısından oldukça zengindir.

  2. Aloe Vera: Suyu yapraklarında tutabilen bu bitki, susuz tarım için ideal bir seçenektir. Cilt bakımı ve sağlık açısından oldukça faydalıdır.

  3. Nohut: Az su tüketimiyle gelişebilen nohut, protein açısından oldukça zengin bir baklagildir.

  4. Mercimek: Kurak alanlarda yetişebilen mercimek, hem besleyici hem de ekonomik bir üründür.

  5. Buğday: Kıraç topraklarda bile yetişebilen buğday, dünya genelinde en çok tüketilen tahıllardan biridir.

  6. Arpa: Susuz tarım için en uygun tahıllardan biri olan arpa, hayvan yemi ve gıda sanayisinde önemli bir yere sahiptir.

  7. Ayçiçeği: Kökleri derine inerek su arayabilen ayçiçeği, kuraklığa karşı oldukça dayanıklıdır.

  8. Aspir: Yağ üretimi için kullanılan aspir bitkisi, düşük su ihtiyacıyla dikkat çeker.

  9. Zeytin: Yüzlerce yıl yaşayabilen zeytin ağacı, Akdeniz iklimine özgü ve suyu verimli kullanan bir türdür.

  10. Badem: Derin kök yapısı sayesinde suya ulaşabilen badem ağacı, kurak koşullarda bile iyi verim sağlayabilir.

  11. Lavanta: Hem kokusuyla hem de susuz yetişebilme özelliğiyle lavanta, doğal bakım ve kozmetik sektörünün gözdesidir.

  12. Safran: Dünyanın en pahalı baharatlarından biri olan safran, az suya ihtiyaç duyduğu için kıraç topraklarda bile yetişebilir.

  13. Biberiye: Tıbbi ve aromatik bitkiler arasında yer alan biberiye, su istemeyen bitkilerden biridir ve doğal sağlık sektöründe yaygın olarak kullanılır.

  14. Ölmez Çiçeği: Güzelliği ve tıbbi faydalarıyla bilinen bu bitki, kurak koşullara dayanıklı yapısıyla dikkat çeker.

  15. Keten Tohumu: Sağlık açısından oldukça değerli olan keten tohumu, az su isteyen bir diğer bitkidir.

Susuz Tarımın Önemi

Besler Şifa olarak, doğal kaynakları koruma ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik etme misyonumuz doğrultusunda, susuz tarımı destekliyoruz. Tarımda suyun verimli kullanılması hem çevremizi korumamıza hem de tarımsal üretimi sürdürülebilir kılmamıza yardımcı olacaktır.

Susuz tarımla yetişen bu değerli bitkiler, hem doğaya hem de insan sağlığına katkı sağlamakta ve gelecekte tarımın sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Eğer siz de doğal yaşamı destekleyen ürünler hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, Besler Şifa’nın web sitesini ziyaret edebilir veya sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz!


.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.

Her ot kantaron değildir

Uçucu yağlar, bitkilerin çeşitli kısımlarından ekstrakte edilen ve geniş kullanım alanları olan doğal sekonder metabolitlerdir. Aromaterapi, kozmetik, parfümeri, kişisel bakım ürünleri, gıda ve ilaç endüstrisi gibi birçok alanda yaygın olarak tercih edilmektedirler.

Sandık otu ve kantaron farkı...

SANDIK OTU VE KANTARON FARKI

Sandık otu (Hypericum orientale)

1. Çiçekleri ezildiğinde renk değişimi görülmez.

2. Sandık otunun yaprakları tüylüdür ve tırtıklı bir kenara sahiptir.

3. Yaprak yüzeyi daha yapışkandır.

4. Sandık otunda ise hiperisin bulunmadığı için siyah noktalar bulunmaz.

Kantaron (Hypericum perforatum)

1. Çiçekleri elle ezildiğinde kızıl renk verir.

2. Yeşil yaprakları düz kenarlıdır ve nokta nokta çok deliklidir. Bu nedenle "binbir delik otu" olarak da adlandırılır.

3. Yaprak yüzeyi daha parlaktır.

4. Kantaron yapraklarında hiperisin adlı bir bileşik bulunur ve bu nedenle çiçeklerinde siyah noktalar görülür.

Birbirine çok benzeyen kantaron ve sandık otu aynı yerlerde görülebilmektedir.

Bir çalışmanın sonuçlarına göre, H. perforatum’un uçucu bileşenlerinin yükseltiye bağlı olarak değiştiği gözlemlenmektedir. Bu durum, bitkinin yetiştiği çevresel koşulların ve yükselti farklılığının uçucu yağ bileşimini etkilediğini göstermektedir. Örneğin, daha üst yükselti seviyelerinde belirli bileşenlerin baskın olduğu gözlemlenirken, diğer yükselti seviyelerinde farklı bileşenlerin ön plana çıktığı belirlenmiştir. Özellikle farklı yükseltilerdeki iklim özelliklerine bağlı bitkinin fenolojik dönemlerinin uçucu yağ bileşenlerindeki varyasyon üzerinde önemli bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Diğer bir ifade ile bitkinin farklı fenolojik evrelerinde (çiçeklenme öncesi, çiçeklenme dönemi ve meyve oluşumu dönemi), uçucu yağ bileşenlerinin değişiklik göstermesi, bitkinin yaşam döngüsünün farklı aşamalarında, metabolik aktivitesinin ve dolayısıyla bileşiminin de değiştiğini göstermektedir.

Bitkileri tanımak ve doğadaki çeşitliliği keşfetmek için çeşitli mobil uygulamalardan yararlanabilirsiniz. Google lens, PlantNet, iNaturalist, PictureThis ve Seek by iNaturalist gibi uygulamalar, bitkilerin fotoğraflarını çekerek tür tespiti yapmanıza yardımcı olur. Bu uygulamalar hem görsel tanıma teknolojisi hem de geniş kullanıcı veritabanları sayesinde doğru ve hızlı sonuçlar sunar. Ayrıca uygulamalar, bitkilerin bilimsel isimleri, yayılış alanları ve ekolojik özellikleri gibi detaylı bilgiler de sağlar, böylece hem doğayı daha bilinçli keşfetme hem de öğrenme sürecini eğlenceli hale getirme imkânı sunar.


............................................................
Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

Şifanız daim olsun. 




Beş Yaşındaki Çocuklarda Bile Karaciğer Yağlanması Var

Dr. Mark Hyman, çocuklarda ve gençlerde hızla artan karaciğer yağlanması oranlarına dikkat çekiyor. Dr. Hyman’ın katıldığı bir obezite konferansında bir pediatrik gastroenterolog arkadaşıyla arasında geçen diyalog, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Dr. Hyman, arkadaşıyla yaşadığı bu çarpıcı anı şöyle anlatıyor:

"Konferansta pediatrik gastroenterolog olan bir doktor arkadaşımla karşılaştım. Ona ‘Burada ne işin var, sen çocuk doktoru değil misin?’ diye sordum. ‘Beş yaşındaki çocuklarda bile artık karaciğer yağlanması görüyoruz. Çocukların karaciğerleri, diyabetli yaşlılar gibi’ yanıtını verdi. Duyduklarıma inanamadım."

Bu bulgular, çocuklarda karaciğer sağlığı açısından alarm verici bir durum yaratıyor. Dr. Hyman, genç yaştaki bireylerde bile görülen karaciğer yağlanmasının nedenlerini araştırırken, bu konuda yapılması gerekenleri de vurguluyor.

Sağlığınız İçin Açlık İnsülin Seviyenizi Kontrol Edin

Dr. Hyman, bu sorunla mücadelede açlık insülin seviyesinin büyük öneme sahip olduğuna dikkat çekiyor. Doktorunuzdan açlık insülininize bakmasını istemenizin önemini şu sözlerle açıklıyor:

"Açlık insülin seviyesi en önemli göstergelerden biridir, çünkü insülin seviyeniz kan şekerinizden çok daha önce yükselmeye başlar. Basit bir kan testiyle kolayca tespit edilebilen bu değerin 5’in üzerinde olması sıkıntılıdır. Eğer 10’un üzerindeyse, başınız büyük bir belada demektir. Bu durum yalnızca fiziksel sağlığınızı değil, zihinsel sağlığınızı da doğrudan etkiler."

Normal Kilo Yanıltıcı Olabilir

Dr. Sethi-Dalai, normal kiloda olan bireylerin bile insülin direnciyle karşılaşabileceğini belirtiyor. Toplumda “Zayıfım, çok şeker yiyorum ama bu beni etkilemiyor” düşüncesine sahip birçok insan olduğuna dikkat çekiyor. Ancak metabolik olarak sağlıklı görünmenin, sağlıklı olmak anlamına gelmediğine vurgu yapıyor.

Dr. Hyman, konuyla ilgili şöyle devam ediyor:

"Aslında, zayıf görünen insanların yaklaşık %20 ila %40’ı metabolik olarak sağlıksızdır. Bu bireyler dışarıdan zayıf görünseler de içten içe sağlıksızlar. Özellikle insülin direncini harekete geçiren göbek yağı gibi faktörler bu bireylerde tehlikeli sağlık sorunlarına yol açabilir."

Dr. Hyman, beslenme psikiyatrisi ve metabolik psikiyatrinin önemini vurgulayarak bu alanın psikiyatristlerin hastaları tedavi ederken ilk göz önünde bulundurmaları gereken konulardan biri olması gerektiğini belirtiyor. Bu sayede ruh sağlığı sorunları ve fiziksel sağlık sorunları arasındaki bağlantının daha iyi anlaşılabileceğini savunuyor.

Sonuç

Erken yaşlarda görülen karaciğer yağlanması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının ve şeker tüketiminin gençler üzerindeki etkilerinin ciddiyetini ortaya koyuyor. Dr. Mark Hyman’ın açıklamaları, yalnızca çocuklarda değil, normal kiloda olup sağlıklı olduğunu düşünen bireyler arasında da bu sorunun yaygın olduğunu gösteriyor. Sağlığınız için açlık insülin seviyenizi kontrol ettirmeyi ve sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmayı göz önünde bulundurmalısınız.


Yazar: Dr. Mark Hyman

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.



Probiyotik ve Prebiyotiklerle Gelen Sağlık: Bağırsak Florasının Önemi

Modern yaşamın getirdiği “Batı tipi” beslenme alışkanlıkları, rafine gıdalar, şekerler ve karbonhidratların ağırlıkta olduğu bir diyetle şekilleniyor. Ancak bu beslenme modeli, yalnızca kilo artışı gibi sorunlara yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda bağırsak florasında ciddi değişikliklere neden olarak çeşitli hastalıklara davetiye çıkarıyor.

Probiyotikler, prebiyotikler ve bu ikisinin birleşimi olan sinbiyotikler, sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotası için hayati önem taşıyor. İşlevsel besinler olarak kabul edilen bu bileşenler, insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri sayesinde gün geçtikçe daha fazla ilgi çekiyor.

Probiyotikler: Bağırsak Sağlığının Dostu

Probiyotikler, bağırsaklarımızdaki faydalı bakterilerin sayısını artırarak mikrobiyota dengesini destekleyen canlı mikroorganizmalardır. Araştırmalar, belirli probiyotik suşlarının:

  • İnsülin duyarlılığını artırarak kan şekeri seviyelerini düzenleyebildiğini,
  • Depresyon ve anksiyete riskini azaltabileceğini,
  • Bağırsak iltihabını azaltmaya yardımcı olduğunu göstermektedir.

Sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotası, yalnızca sindirim sistemi için değil, ruh sağlığı ve bağışıklık sistemi için de kritik bir rol oynar.

Prebiyotikler: Probiyotiklerin Yakıtı

Prebiyotikler, bağırsaktaki faydalı bakterilerin büyümesini destekleyen sindirilemeyen liflerdir. Bu besinler, mikrobiyotanın çeşitliliğini artırarak:

  • Yararlı bakterilerin çoğalmasını teşvik eder,
  • Zararlı türlerin çoğalmasını engeller,
  • Bağırsak sağlığını uzun vadede korur.

Prebiyotikler, probiyotiklerle birlikte alındığında, bağırsak mikrobiyotasının daha etkin bir şekilde dengelenmesini sağlar.

Sinbiyotikler: Güçlü Kombinasyon

Sinbiyotikler, probiyotik ve prebiyotiklerin kombinasyonudur. Bu birleşim, bağırsak mikrobiyotasını desteklemek için en etkili yöntemlerden biridir. Sinbiyotikler, faydalı bakterilerin bağırsakta daha iyi hayatta kalmasını ve çoğalmasını sağlar.

Bağırsak Sağlığı ve Genel Sağlık İlişkisi

Bağırsak mikrobiyotası, yalnızca sindirimi değil, aynı zamanda bağışıklık sistemi, metabolizma ve hatta ruh sağlığını etkiler. Sağlıklı bir mikrobiyota, iltihabı azaltarak kronik hastalıkların önlenmesine yardımcı olur ve ruh hali bozuklukları riskini düşürür.

Nasıl Daha Sağlıklı Bir Mikrobiyota Elde Edebiliriz?

  • Probiyotik zengini gıdalar tüketin: Yoğurt, kefir, fermente sebzeler gibi gıdalar probiyotik açısından zengindir.
  • Prebiyotik kaynaklarına yönelin: Sarımsak, soğan, muz, kuşkonmaz gibi gıdalar prebiyotik lifler içerir.
  • Dengeli beslenme alışkanlığı geliştirin: Şeker ve rafine gıdaları azaltarak bitki bazlı, lif açısından zengin bir diyet benimseyin.

Sonuç

Bağırsak sağlığı, genel sağlık için bir temel oluşturur. Probiyotik ve prebiyotiklerin düzenli tüketimi, mikrobiyotayı dengede tutarak hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı destekler. Bu doğal destekleyicilerle, hem bedeninizi hem de zihninizi daha sağlıklı bir geleceğe taşıyabilirsiniz.

Unutmayın, sağlıklı bir yaşamın anahtarı, bağırsaklarınızdan geçer! 🌱

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.



Edremit ve Ayvalık Körfezi: Şifalı Bir Gezi Rehberi

Kazdağları'nın doğal güzellikleri ve Ege'nin eşsiz manzaralarıyla dolu bir tatil planı yapmaya hazır mısınız? Edremit ve Ayvalık körfezinde keşfedeceğiniz birçok yer var. İşte bu güzellikleri keşfederken yapabileceğiniz öneriler:

Kazdağları ve Akçay Gezisi

  1. Altınkum Sahili: Kazdağları’nın huzur veren doğasıyla birleşen Altınkum Sahili, denize girmek için mükemmel bir nokta. Uzak yerlerinde kumsalda serinleyebilirsiniz.

  2. Zeytinli Köyü: Zeytinli Köyü'nde bir mola vermek için kahvehaneyi ziyaret edin. Burada yerel lezzetlerin tadını çıkarabilir ve yöre halkıyla keyifli sohbetler edebilirsiniz.

  3. Hasan Boğuldu Şelalesi: Doğanın harikalarından biri olan bu şelale, sadece 20 TL'ye giriş yapabileceğiniz, serin sularında dinlenebileceğiniz bir yer. Doğanın sesi eşliğinde kısa bir yürüyüş yapmak için ideal.

  4. Kazdağı Milli Parkı: Eşsiz flora ve faunası ile Kazdağı Milli Parkı’nda yürüyüş yaparak doğanın tadını çıkarın. Bu park, zengin bitki örtüsü ve temiz havasıyla size tazelenme imkanı sunar.

  5. Güre Tahtakuşlar Etnoğrafya Galerisi: Bu galeri, bölgenin kültürel mirasını tanımak için harika bir yer. Ziyaret ederek bölgenin tarihini öğrenebilirsiniz.

  6. Akçay Sahil Turu: Akçay'ın sahilinde yürüyüş yaparak güneşin tadını çıkarın. Dalgaların sesi ve denizin huzuru ile stresten uzaklaşacaksınız.

  7. Kitap Fuarı: Eğer geziniz Kitap Fuarı dönemine denk gelirse, Akçay Altınkum’daki Edremit Belediyesi tesislerinde yer alan bu fuara katılın. Kitaplarla dolu bir dünya sizi bekliyor!

Edremit Şehir Gezisi (Çarşamba Günü)

  1. Edremit Faruk Serpil Parkı: Çay molası verip, güzel manzarada dinlenebilirsiniz. Ardından, Sıdıka Erke Etnografya Müzesi’ni gezerek bölgenin kültürünü keşfedin.

  2. Çarşamba Pazarı: Yerel pazarı ziyaret ederek, taze ürünler ve el yapımı hediyelik eşyalar alabilirsiniz. Bu pazar, Ege'nin taze ürünlerini keşfetmek için harika bir fırsat.

  3. Kurşunlu Camii: Tarihi Selçuklu eseri olan Kurşunlu Camii’ni ziyaret ederek bölgenin tarihi dokusunu inceleyin. Mimari yapısı ve atmosferi ile etkileyici bir deneyim sunar.

  4. Öğrenci Yurtları: Bademli, Zeytinli veya Kadıköy Öğrenci Yurdu’nu ziyaret ederek yerel yaşam hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Burhaniye Gezisi

  1. Hotel Club Nina: Burhaniye'deki İğdeburnu Mevkii’nde denize girebileceğiniz ücretli bir piknik alanı bulunuyor. Rahat bir gün geçirmek için harika bir seçim.

  2. Çarşı Gezisi: Burhaniye’nin çarşısında dolaşarak yerel ürünleri keşfedin. Ayrıca Muhittin Rumi Türbesi ve Koca Cami’yi ziyaret etmeyi unutmayın.

  3. Ören Sahil Turu: Bu güzel sahil, dinlenmek ve güneşlenmek için ideal bir mekan.

  4. Bizim Köy Etnografya Müzesi: Yöre halkının yaşamını ve kültürünü tanımak için burayı ziyaret edebilirsiniz.

  5. Ayaklı Mesire Yeri: Piknik yapmak için harika bir alan olan Ayaklı Mesire Yeri, masa ve kömürlü mangal kiralama imkanı sunuyor (25 TL).

  6. Koca Seyit Onbaşı Kabri: Vakit bulursanız, Çanakkale kahramanı Koca Seyit Onbaşı’nın kabri ziyaretiyle tarihi bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Cuma günü Havran Pazarı’nda yerel ürünleri deneyimleme fırsatını kaçırmayın!

Ayvalık Ziyareti

  1. Sarımsaklı Badavut Sahili: Bu sahil, deniz keyfi yapmak için mükemmel bir yer. Sıcak güneşin tadını çıkarabilirsiniz.

  2. Şeytan Sofrası: Gün batımında muhteşem manzarasıyla ünlü bu noktada, doğanın sunduğu eşsiz güzelliklerin tadını çıkarın.

  3. Kolçak Bistro: Akşam yemeği için bu bistroyu tercih edebilirsiniz. Toros ürünleriyle hazırlanan lezzetli yemeklerin tadına bakın.

  4. Cunda Adası: Cunda Adası’nı ziyaret ederek, Ege’nin sıcak atmosferinde keyifli bir gün geçirin. Yerel restoranlarda lezzetli deniz ürünlerinin tadını çıkarabilirsiniz.

Bu önerilerle dolu bir gezi planı, Edremit ve Ayvalık’ta unutulmaz anılar biriktirmenize yardımcı olacaktır. Doğanın ve kültürün iç içe geçtiği bu bölgede, sağlıklı ve huzurlu bir tatil geçirmenizi dilerim!

Kaz Dağları

Kazdağları’ndaki ormanlar; kuzey ve güney bakılar olarak belirgin şekilde iki gruba ayrılır: Güney yamaçlarda deniz seviyesinden 800 m. yüksekliğe kadar çıkan bölgede kızılçam ormanları, beraberinde maki elemanları ve palamut meşesi, tüylü meşe, Türk meşesi gibi türler bulunur. Oradan da zirve olan 1774 m.’ye kadar karaçam ormanları ve beraberinde Türk meşesi, kestane, ardıç gibi ağaçlardan oluşan ormanlar vardır. Bu orman yapısı nispeten daha kurakçıldır.

Kazdağları’nın kuzeyindeki ormanı, 500 m.’ye kadar sapsız meşe, Türk meşesi, kızılçam, Macar meşesi, ova akçaağacı, doğu kayını gibi ağaçlar oluşturur. 500 -1200 m. yükseltiler arasında doğu kayını, karaçam, Macar meşesi, Türk meşesi ve nemli çalılar yoğun bir biçimde bulunur. Bu orman yapısı ise daha nemcildir.

1200 metreden sonra da endemik olan Kazdağı göknarı ile karaçam ve nemcil çalılar orman kurarlar. En üst bölgede de, otsu bitkilerden oluşan alpin kuşağı yer alır.

.............................................................
Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

Şifanız daim olsun. 


© beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.