Ad

Isparta'da Ormancılıkta Sosyo-Ekonomik Sorunlar Kongresi ve Besler Şifa

 V. Ormancılıkta Sosyo-Ekonomik Sorunlar Kongresi, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi ev sahipliğinde 30 Ekim-01 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleşti.

Orman kaynakları, ekolojik-çevresel, sosyal-kültürel ve ekonomik-finansal alanlarda etkileri olan; biyolojik çeşitliliği koruma, iklim düzenleme, küresel ısınma ve olası olumsuz etkileri önleme, su üretme, toprak ve su koruma, doğal besin sağlama, kent yaşamını destekleme, kırsal kalkınma, rekreasyon olanağı yaratma, av ve yaban hayatını geliştirme, görsel değerleri koruma, toplumsal kararlığı güçlendirme, toplum sağlığını destekleme, kültürel değerleri koruma, odun ve odun dışı orman ürünleri üretme, gelir yaratma, ihracat olanağı sağlama ve istihdam yaratma gibi pek çok işlevi olan varlıklar olarak ele alındı. Ancak bu işlevlerin gerçekleştirilmesinde bazı darboğazlar bulunmaktaydı ve bu darboğazların kaynaklarının büyük bir kısmı iktisadi, sosyal ve kültürel içerikliydi.

Ormancılığın iktisadi, sosyal ve kültürel boyutunun küresel ve ulusal ölçekte araştırılması, tartışılması ve değerlendirilmesi amacıyla, 13 Eylül 2001 tarihinde “Ormancılık İktisadi Sosyal Çalışma Grubu (ORMİS)” kurulmuştu. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nde geniş katılımlı ilk toplantıda grubun niteliği ve üyelik kriterleri belirlenmişti. Besler Şifa olarak, güller ve göller diyarı Isparta’da tedarikçilerimizi ve öğretim üyesi hocalarımızı ziyaret etme fırsatını değerlendirmiştik. Yeni proje ve ürünlerimiz için çok verimli görüşmeler yaptığımızın müjdesini verebiliriz.

İlk kongre 2006 yılında Ankara Üniversitesi, ikinci kongre 2009 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi, üçüncü kongre 2012 yılında İstanbul Üniversitesi, dördüncü kongre ise 2015 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilmişti. Beşinci Kongre, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından gönüllü olarak üstlenilerek 30 Ekim-01 Kasım 2024 tarihleri arasında düzenlendi.

Kongreye 12 Orman Fakültesinden ve konuyla ilgili diğer fakülte, kurum-kuruluş ve kişilerden toplam 55 bildiri ulaşmıştır. Bu bildiriler anma oturumu hariç, 1 genel oturum ve 2 paralel oturum olarak yapılan 10 oturum olmak üzere toplam 11 oturumda sunulmuştur.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 






Tıbbi Kokulu Bitkilerin İlaç Sanayisinde Kullanımı

Ülkemizde tıbbi ve aromatik bitki denince akla ‘aktarlar’ ve ‘kocakarı’ ilaçları gelmektedir.  Yani yıllardır halkın kullanımındayken tıp biliminde çeşitli sebeplerden dolayı uzak kalınmış ve halende ilgilenilmemektedir. 

“1950’li yıllarda Tıp Fakültelerinin eğitim programlarından bitkilerle tedaviyi de içine alan Materia Medica dersinin çıkarılması sonucu, hekimlerimiz tıbbi ve aromatik bitkiler konusunda eğitim almadan mezun olmaktadırlar. Avrupa ve Amerika’da, hiç olmazsa, alternatif ve tamamlayıcı tıp adı altında bu eğitim verilmekte iken ülkemizde henüz yeni girişimler gözükmemektedir.

Hekimlerimizin, kökenini bilerek veya bilmeyerek reçetelerine yazdığı morfin, kodein, papaverin, kinin, kinidin, atropin, hiyosin, digitoksin, digoksin, sennozit, taksol, rezerpin, rutin, vinkristin, vinblastin, mentol, timol, ökaliptol, ginkgo ekstresi, ginseng ekstresi, vb. gibi yüzlerce ilaç hammaddesi bitkilerden elde edilmektedir. 

Bir iki istisna dışında bütün antibiyotikler ve mantar öldürücü ilaçlar mikroorganizmalar tarafından üretilmektedir.  Bilhassa, Almanya’da bitkisel ilaç endüstrisinin gelişmiş olması ve piyasada çok sayıda bitkisel ilaç bulunması, 1980’lerin başında, halkın hekimleri reçetelerine bitkisel ilaç yazmaya zorlamaları sonucunu doğurmuş ve bu talep artışı, Tıp öğrencilerinin baskısıyla Tıp Fakültelerini ders programlarına bitkilerle tedavi dersleri koymaya itmiştir. Ülkemizde ne yazık ki ilaç sanayimiz çok az sayıda bitkisel müstahzar üretmektedir ve bu yüzden Türkiye ithal bitkisel ilaç ve çayların kontrolsüz pazarı haline gelmiştir. Pek çok bitkisel formül “gıda takviyesi” sınıfına dâhil edilip Tarım Bakanlığının izniyle yurda girmekte ve Sağlık Bakanlığı’nın konuya gereken hassasiyeti göstermemesi yüzünden farklı standartlarda çok sayıda yerli ve yabancı bitkisel ürün kontrolsüz bir şekilde kullanıma sunulmaktadır.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.



Saç Bakım Serumu: Doğal İçeriklerle Güçlü ve Parlak Saçlar

Besler Şifa'nın %100 doğal içeriklerle formüle edilen Saç Bakım Serumu, saçınıza ihtiyaç duyduğu bakımı sunarken sağlığını ve görünümünü destekler. 100 ml’lik şişelerde sunulan bu özel formül, saçınızın kökten uca beslenmesine, daha güçlü ve dolgun görünmesine yardımcı olur. Üstelik, hafif yapısı sayesinde yağlı bir his bırakmaz ve saçlarınızın doğal parlaklığını artırır.

Saç Bakım Serumunun Faydaları

  • Saçlarınızı kökten uca besleyerek dökülmelerin önlenmesine yardımcı olur.
  • Kırık saç uçlarını yatıştırır ve onarır.
  • Yağlı bir his bırakmadan, saç derisini çevresel faktörlere karşı korur ve saçların doğal esnekliğini artırır.
  • Doğal içerikli formülü sayesinde saç köklerini güçlendirir, saçınıza dolgunluk ve parlaklık kazandırır.
  • Saçlarınızın daha sağlıklı ve dayanıklı uzamasına destek olur.

Kullanım Talimatları

  1. Nemli Saç: Ürünü nemli saç derisine uygulayın.
  2. Bölgesel Uygulama: Saç derisini bölüm bölüm ayırarak nazikçe masaj yapın.
  3. Durulama: Durulama gerektirmez.
  4. Uygulama Sıklığı: Haftada 3 defa uygulayabilirsiniz.

Üretim ve Kalite Bilgileri

Besler Şifa’nın tüm ürünlerinde olduğu gibi, Saç Bakım Serumu da iyi üretim uygulamaları (GMP) ve Helal üretim standartları (OIC/SMIIC4 ve ISO22716) gözetilerek üretilmiştir. Doğal hammaddelerle formüle edilen ürünümüz, GDO, alkol türevleri, nanomaddeler, mikrobik ve kimyasal maddeler içermez. Bu ürün, Sağlık Bakanlığı Ürün Takip Sistemi (ÜTS) kapsamında barkod numarası ile kayıtlıdır ve onaylıdır.

  • Paraben, sülfat, SLES, SLS, sentetik koku ve sentetik boya içermez.
  • %100 doğal hammaddeler ve saf uçucu yağlarla formüle edilmiştir.
  • Doğa dostudur, hayvanlar üzerinde test edilmemiştir ve helal sertifikalıdır.

Saklanma Koşulları ve Dikkat Edilecekler

  • Haricen kullanım içindir.
  • Göz ile temasından kaçının.
  • Oda sıcaklığında, direkt güneş ışığından uzakta, ağzı sıkıca kapalı olarak saklayınız.
  • Çocukların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza ediniz.

Besler Şifa’nın %100 doğal içeriklerle geliştirdiği Saç Bakım Serumu, saçlarınıza hak ettiği özeni ve sağlığı sunarken doğallığın gücünü her damlada hissettirir.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.



Doğal Yaşamın İyileştirici Gücü: Atölyemizde Ürettiğimiz Yenilikçi Ürünler

Günümüz dünyasında doğaya olan özlem ve doğal yaşam tarzına olan ilgi giderek artıyor. Besler Şifa-Doğal Bitkisel Kozmetik olarak, bu doğal yaşam tutkusu ve iyileştirici gücünü, ürünlerimize yansıtmayı kendimize misyon edindik. Atölyemizde ürettiğimiz yenilikçi ve tamamen doğal ürünlerle, doğanın şifalı gücünü evlerinize getiriyoruz. İşte doğal yaşamın iyileştirici gücünü hissetmenizi sağlayacak bazı özel ürünlerimiz:

1. Bitkisel Özlü Cilt Bakım Serisi

Cildimiz, çevresel faktörlere karşı en savunmasız organlarımızdan biridir. Atölyemizde geliştirdiğimiz bitkisel özlü cilt bakım serisi, tamamen doğal içeriklerle formüle edilmiştir. Aloe vera, lavanta, gül yağı ve papatya gibi şifalı bitkilerden elde edilen özlerle zenginleştirilmiş bu ürünler, cildinize ihtiyaç duyduğu bakımı sağlar. Cildinizi derinlemesine beslerken aynı zamanda nemlendirir ve canlandırır. Düzenli kullanımda, daha sağlıklı ve ışıl ışıl bir cilt elde etmenize yardımcı olur.

2. Doğal Aromaterapi Yağları

Aromaterapi, zihninizi ve bedeninizi dengeleyerek stresten arınmanıza yardımcı olan güçlü bir doğa terapisidir. Atölyemizde ürettiğimiz doğal aromaterapi yağları, lavanta, nane, portakal çiçeği ve okaliptüs gibi bitkisel yağlarla hazırlanır. Bu yağlar, ruh halinizi iyileştirir, uyku kalitenizi artırır ve genel olarak daha huzurlu bir yaşam sürmenize destek olur. Ayrıca, bu yağları masaj yağı olarak da kullanarak kaslarınızı rahatlatabilir ve günlük stresin etkilerini hafifletebilirsiniz.

3. Doğal Sabunlar ve Şampuanlar

Geleneksel sabun ve şampuanların aksine, atölyemizde üretilen doğal sabunlar ve şampuanlar, kimyasal maddelerden tamamen arındırılmıştır. Doğal yağlar, bitki özleri ve kil gibi bileşenlerle zenginleştirilen bu ürünler, cildinize ve saçınıza zarar vermeden nazikçe temizler. Saç derisini yatıştırır, kepeği önler ve saçlarınızı besler. Aynı zamanda, cildinizi kurutmadan temizleyen sabunlarımız, doğal ve sağlıklı bir temizlik sağlar.

4. Bitkisel İyileştirici Kremler

Yaralar, yanıklar veya ciltteki tahrişler için doğal çözümler arıyorsanız, bitkisel iyileştirici kremlerimiz tam size göre. Atölyemizde ürettiğimiz bu kremler, arnika, kantaron, propolis ve adaçayı gibi iyileştirici özellikleri bilinen bitkilerle hazırlanır. Cilt üzerinde oluşan küçük yaralanmaların ve tahrişlerin hızla iyileşmesine yardımcı olur. Ayrıca, doğal bileşenleri sayesinde cildi yatıştırır ve yeniler.

5. Doğal Güneş Koruyucular

Doğanın koruyucu gücünü güneşin zararlı etkilerine karşı kullanmak için atölyemizde geliştirdiğimiz doğal güneş koruyucular, çinko oksit gibi fiziksel filtrelerle formüle edilmiştir. Kimyasal içeriklere yer vermeden cildinizi güvenle korur, nemlendirir ve yatıştırır. Güneşe karşı yüksek koruma sağlayan bu ürünler, aynı zamanda cildinizin doğal yapısını bozmaz ve ciltteki lekelenmeleri önler.


Besler Şifa-Doğal Bitkisel Kozmetik olarak, doğanın şifalı ve iyileştirici gücünü ürünlerimize yansıtmak için büyük bir özenle çalışıyoruz. Atölyemizde ürettiğimiz yenilikçi ürünlerle, hem doğayla uyumlu bir yaşam tarzını benimsemenize hem de sağlıklı ve dengeli bir hayat sürmenize katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Doğal yaşamın gücünü keşfetmek ve bu gücü günlük yaşamınıza dahil etmek için sizleri de bu doğal dönüşümün bir parçası olmaya davet ediyoruz.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 

 


Doğal Kozmetik ve Zehirsiz Yaşam

Günümüzde, doğal yaşamın ve sağlıklı beslenmenin önemi giderek daha fazla vurgulanıyor. Ancak, sadece sofralarımızda değil, cildimize sürdüğümüz ürünlerde de sağlıklı ve zararsız içeriklerin kullanılması büyük önem taşıyor. Besler Şifa olarak, doğal bitkisel kozmetik ürünlerimizle zehirsiz bir yaşamı destekliyoruz. Bu yazıda, zehirsiz kozmetik ürünlerin önemi ve bu alandaki en iyi uygulamaları sizlerle paylaşacağız.

Zehirsiz Kozmetik Ürünler: Neden Önemli?

Pestisitler ve diğer kimyasal maddeler, yalnızca tarımda değil, kozmetik ürünlerde de yaygın olarak kullanılan bileşenlerdir. Bu maddeler, cilt sağlığını olumsuz etkileyebilir ve uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Besler Şifa olarak, ürünlerimizde pestisit ve zararlı kimyasalları minimumda tutarak, cilt sağlığınızı koruma altına alıyoruz. Zehirsiz kozmetik ürünler, sadece cildinize iyi gelmekle kalmaz, aynı zamanda çevreye de duyarlıdır. Bu nedenle, ürünlerimizde kullandığımız hammaddeler, çevreye zarar vermeyen yöntemlerle elde edilir.

Alternatif Yöntemlerle Doğal Güzellik

Besler Şifa’nın ürünlerinde, pestisit kullanımını en aza indiren ve doğal kaynakları koruyan alternatif yöntemler uygulanmaktadır. İşte bu yöntemlerden bazıları:

Biyoteknik Mücadele: Bitkisel hammaddelerimizin yetiştirilmesinde, zararlılarla mücadelede biyoteknik yöntemler kullanıyoruz. Bu sayede, zararlı kimyasallar yerine, bitkilerin doğal savunma mekanizmaları devreye giriyor.

Biyolojik Müdahaleler: Zararlıları kontrol altına almak için doğanın kendi dengesini kullanmak, bizim için önemlidir. Bu nedenle, zararlılarla mücadelede biyolojik müdahaleler uyguluyoruz. Doğal düşmanları kullanarak bitkilerimizin sağlığını koruyoruz.

Kültürel Önlemler: Bitkilerin sağlıklı büyümesi ve zararlılardan korunması için, doğru ekim tekniklerini ve uygun toprak işlemlerini tercih ediyoruz. Bu kültürel önlemler, bitkilerin direncini artırırken, pestisit kullanımını da en aza indiriyor.

Permakültür Teknikleri: Sürdürülebilir tarım ve kozmetik üretiminde permakültür teknikleri büyük bir yer tutuyor. Besler Şifa olarak, ürünlerimizde kullanılan bitkiler için permakültür yöntemlerini benimsiyoruz. Bu yöntemler, ekosisteme zarar vermeden, doğal döngüleri koruyarak üretim yapmamızı sağlıyor.

İyi Uygulamalar ve Zehirsiz Kozmetik Ürünler

Zehirsiz bir yaşam için iyi uygulamaları takip etmek ve bu konuda sürekli olarak kendimizi geliştirmek, Besler Şifa olarak en büyük önceliğimizdir. Ürünlerimizin üretim sürecinde, hem insan sağlığına hem de çevreye duyarlı yöntemler kullanıyor, bu alandaki en iyi uygulamaları yakından takip ediyoruz. Zehirsiz kozmetik ürünlerle, cildinizi doğal yollarla beslerken, doğanın dengesini de korumuş oluyorsunuz.

Sonuç: Besler Şifa ile Zehirsiz Güzellik

Besler Şifa olarak, doğal güzellik ve sağlıklı yaşamı destekleyen, zehirsiz kozmetik ürünler sunuyoruz. Zehirsiz sofralar kadar zehirsiz kozmetik ürünler de hayat kalitemizi artırır ve sağlığımızı korur. Bizimle, sadece cildinize değil, doğaya da iyi bakmış olursunuz.

Zehirsiz bir yaşamı benimsemek ve bu konuda daha fazla bilgi almak için siz de Besler Şifa’yı tercih edin. Doğal ve zararsız ürünlerimizle, hem kendinizi hem de sevdiklerinizi koruyun.

Hepsi ve daha fazlası; https://zehirsizsofralar.org/alternatif-teknikler/

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 



Orta Yaş Kozası: Kriz Değil, Dönüşüm Zamanı

Orta yaş, çoğunlukla bir kriz dönemi olarak görülür ve olumsuz anlamlarla yüklenir. Oysa bu yıllar, içsel dönüşüm için eşsiz bir fırsat sunar. Ünlü konaklama sektörü lideri ve Modern Yaşlılar Akademisi kurucusu Chip Conley, "orta yaş kozası" olarak tanımladığı bu dönemin, insanların yeni bir benlik yaratmalarına olanak sağladığını savunuyor. Ona göre orta yaş; mizah, merak ve anlam arayışıyla yeniden şekillenen, uzun ve dolu bir yaşam için başlangıç olabilir. Bu yazıda Conley, orta yaşın farklı aşamalarını keşfetmek için yeni bir bakış açısı sunuyor.

Orta yaş denince akla genellikle "kriz" sözcüğü geliyor. Hayatımızda bu kadar kötü bir şekilde damgalanmış başka bir dönem yok. Hollywood "orta yaş krizi"ni meşhur etmiş olabilir ama gerçekte çoğu insan böyle bir kriz yaşamıyor. Sadece kendilerini bir yere sıkışmış hissediyorlar. Sanki tercihlerinizi yapmışsınız ve bundan sonra hareket edemezmişsiniz gibi geliyor. Bu yüzden orta yaş krizi yerine orta yaş kozası demek daha yerinde olabilir.

Genel olarak yirmili yaşların başından veya ortasından itibaren hayattan duyduğumuz memnuniyet azalmaya başlıyor ve 45-50 yaş arasında dibe vuruyor. 50 yaşından sonra ise yıllar geçtikçe mutluluğunuz artıyor. Koza dememin bir sebebi de bu. Başkalaşım ve dönüşüm geçirmek için ideal bir zaman.

Ben de 47 yaşlarımda mutluluk eğrisinin dip noktasındaydım. Aslında bu yaşlarda tıpkı ergenlikteki gibi duygusal, hormonal, fiziksel ve kimlik dönüşümlerinden geçiyorsunuz ama bu kez aksi yönde bir değişim oluyor. Ancak bu aralıklar da değişken. Mesela elli yıl önce 40-60 yaş arasını orta yaş olarak görüyorduk. Sonra 40-65, devamında 45-65 yaş arasına orta yaş demeye başladık. Bugünse birçok sosyolog 35-75 yaş arasını orta yaş olarak görüyor. Erken yetişkinlik ile geç yetişkinlik arasındaki köprü gibi düşünülebilir. Bugün 100 yaşına kadar yaşayabildiğimiz için geç yetişkinlik dönemi 20-25 yıl sürebiliyor.

Orta yaşın üç aşaması var: 35-50 yaş arası erken orta yaş, 50-60 arası merkez orta yaş, 60-75 arası ise geç orta yaş. Peki sis kendinizi hangi aralığa konumlandırıyorsunuz? 

Öneriler

Orta yaş kozasında takınmanız gereken 3 yaklaşım var;

İlk olarak, dünyaya mizahi bir bakışla yaklaşmak çok işe yarıyor. Mizah, uzun ve sağlıklı yaşamla, gelişime yönelik bir kafa yapısıyla yakından ilişkili. Sabit fikirli olduğumuzda ise sürekli kim olduğumuza takılıp kalıyoruz. Annemizin veya babamızın sesi kafamızın içinde dönüp duruyor; bize sürekli yeterince başarılı olmadığımızı söylüyor. Bu mükemmeliyetçilik, gelişmemizi ve yeni şeyler denememizi önlüyor.

İkinci olarak, ömür boyu öğrenmeye devam etmek çok kritik çünkü merak bir bakıma gençlik iksiri işlevi görüyor. Uzun olduğu kadar anlamlı ve derinlikli bir yaşam yaratmanın yolu buradan geçiyor. Unutmayalım ki yaşamın derinliği de uzunluğu kadar önemli.

Tam da bu yüzden üçüncü ana fikir, insanların yaşlanma konusunda kendini gerçekten daha iyi hissetmesini sağlamak. Uzun yaşam çalışmalarını takip ediyorum ama bunlar genellikle hayatın sadece fiziksel boyutuna odaklanıp ölümü atlatmaya çalışıyorlar. Elbette bunu yapmakta zarar yok. Ama bu uzmanların bazılarının yaşamını görünce üzülüyorum. Hayatları disiplinden ibaret. Planlı yapmaya çalışınca yaşama alanları kalmadığını düşünüyorum.





















Kaynak: Oksijen Gazetesi, 1-7 Kasım 2024

Yazar: Chip Conley
Konaklama sektörünün önde gelen isimlerinden olan Chip Conley, ABD'nin ikinci büyük butik otel zinciri Joie de Vivre'i kurduktan sonra Airbnb'de yöneticilik yaptı. 2018 yılında hizmete açtığı Modern Yaşlılar Akademisi (Modern Elder Academy) ile yaşlanmaya dair algıyı değiştirmeye çalışıyor. "Duygusal Denklemler" adlı kitabı Türkçede de yayımlandı.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 

Tabağınızda Sadece Yemek Yok: Kimliğiniz Var!

Hiç yorum yok 0

Yediklerimiz Bizi Biz Yapar: Hipokrat ve İbn Haldun’dan Günümüze Bir Uyarı

Günlük yaşamda beslenmenin sadece beden sağlığına etkilerini düşünüyoruz; oysa tükettiğimiz her lokma, sadece bedenimizi değil, ruh halimizi, düşünce yapımızı ve sosyal ilişkilerimizi de derinden etkiliyor. Eski çağlardan bu yana beslenme ve insan karakteri arasında bir bağ olduğu düşünülmüş ve bu konuda farklı medeniyetlerden birçok bilge kişi önemli görüşler dile getirmiştir. Milattan önce beşinci yüzyılda yaşamış olan ünlü hekim Hipokrat, “Ne yersen o’sun” sözüyle beslenmenin fiziksel sağlığın ötesine geçerek ruhsal durumu da şekillendirdiğine dikkat çeker. Yani yediklerimizin yalnızca kilomuzu değil, aynı zamanda ruh halimizi, bakış açımızı ve sosyal ilişkilerimizi de etkilediğini vurgulamış olur.

Hipokrat gibi, on dördüncü yüzyıl İslam dünyasında ise İbn Haldun beslenmenin insan mizacı, ahlakı ve dini yaşantısı üzerinde büyük bir etkisi olduğuna inanmıştır. Ünlü eseri Mukaddime’de İbn Haldun, insanların yaşadıkları coğrafya ve yedikleri gıdaların onların kişiliğini ve davranışlarını şekillendirdiğini savunur. Ona göre, sade ve doğal bir beslenme tarzı kişiyi daha sağlıklı ve ruhen daha dingin hale getirir. Lüks ve aşırılıktan uzak bir yaşam sürdürenlerin, manevi değerlere ve ahlaki ilkelere daha bağlı kaldığını ifade eder. Bu görüşe göre, aşırı beslenme ve lüks içinde yaşayan kişiler daha tembel, kaygılı ve ruhsal olarak kırılgan hale gelirken; sade bir beslenme ve doğal yiyeceklerle beslenen bireyler fiziksel olarak daha güçlü, ruhen ise daha dingin olur. İbn Haldun’un bu görüşleri, bize yediğimiz gıdaların bedensel sağlığımız kadar ruhsal sağlığımız ve karakter yapımız üzerinde de bir etkisi olduğunu gösterir.

Bu kadim bilgelerin uyarılarını bir kenara bırakıp, modern çağda beslenmenin yalnızca lezzet ve hızlı doyum arayışına odaklanan insanlık, zaman zaman bu tercihlerinin bedelini ağır ödüyor. Geçtiğimiz aylarda, Tarım Bakanlığı tarafından yayınlanan bir liste, tüketici güvenliği açısından ciddi bir uyarı niteliği taşıyordu. Bu listede, et ürünlerinde tağşiş yapıldığı, yani etlerin içerisine domuz, at ve eşek eti karıştırıldığının tespit edildiği belirtildi. Hem insan sağlığı hem de etik açıdan ciddi sorun teşkil eden bu durum, birçok tanınmış markayı da içine aldı ve oldukça ses getirdi. Ünlü köfteci markalarından biri olan Köfteci Yusuf’un da listede yer alması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve konu sosyal medyada geniş bir tartışmaya yol açtı.

Bakanlık tarafından yayınlanan bu liste toplumda farklı tepkilere neden oldu; bazı insanlar, markaların verdiği güvencelere dayanarak bu tür bir ihlalin mümkün olmadığına inanmak istemedi. Ancak, devletin resmi incelemeleri sonucunda hazırlanan ve yayınlanan bir listede bu bilgilerin yer alması, olayın ciddiyetini göz ardı etmeyi zorlaştırıyor. Bu tür skandallar, tüketicilere dikkatle seçilmiş ve güvenilir kaynaklardan beslenmenin önemini hatırlatıyor. Ne yazık ki, marketlerde kolayca bulunabilen her ürün, sağlıklı ve güvenli bir seçenek olmayabiliyor. Bu olay, her yerde her şeyin yenmeyeceği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Toplum olarak sağlığımızı korumak ve geleceğe daha sağlıklı bir nesil yetiştirmek istiyorsak, tükettiğimiz gıdaların içeriğine dikkat etmek zorundayız. Hem Hipokrat’ın hem de İbn Haldun’un yüzyıllar önce dile getirdiği gibi, beslenme yalnızca fiziksel bir gereksinim değil; aynı zamanda ahlakımızı, düşünce yapımızı, hatta dini yaşantımızı etkileyen köklü bir olgu. Bu yüzden tükettiğimiz gıdaları yalnızca karın doyurma aracı olarak değil, bizi şekillendiren temel yapı taşları olarak değerlendirmeliyiz. Sağlığımızı korumak adına dengeli, doğal ve güvenilir kaynaklardan beslenmeyi bir öncelik haline getirmek, uzun vadede hem bedenimize hem de ruhumuza yatırım yapmak demektir.

Süleyman Çetin 11.11.24


Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 

Biberiye Uçucu Yağı: %100 Saf ve Doğal Enerji

Besler Şifa’nın %100 saf ve doğal ürünlerinden biri olan Biberiye Uçucu Yağı, botanik adı Rosmarinus Officinalis L. olan biberiye bitkisinden elde edilmiştir. Bu değerli yağ, hem saç hem de cilt bakımında sunduğu çok yönlü faydalar ile öne çıkar ve günlük bakım rutinlerinizde tazeleyici bir enerji kaynağı olur.

Biberiye Yağının Faydaları

Biberiye Uçucu Yağı, cildinizin ve saçınızın daha canlı, sağlıklı görünmesine yardımcı olur. Saç bakımında önemli bir yere sahip olan bu yağ, saçların güçlenmesini sağlar, dökülmeyi önler ve saça parlaklık kazandırır. Aynı zamanda saç bitleri ile mücadelede de etkilidir. Cilt bakımında ise sivilcelere karşı etkili bir çözüm sunar, dezenfekte edici ve rahatlatıcı özellikleri ile cildinize taze bir görünüm kazandırır.

Biberiye Uçucu Yağı, sadece cilt ve saç bakımında değil, zihinsel netlik kazandırma ve enerji verme konusunda da oldukça etkilidir. Canlandırıcı ve enerji verici etkileri sayesinde zihninizi açar ve odaklanmanızı artırır.

Kullanım Önerileri

  • Cilt ve Saç Bakımı: Vücudunuza masaj yaparak uygulayabilir, saçınıza parlaklık kazandırmak ve güçlendirmek için kullanabilirsiniz.
  • Ortam Tazeleme: Yaşam alanınızdaki havayı yenilemek için difüzörünüze, buhurdanlık veya koku taşlarınıza birkaç damla biberiye yağı ekleyebilirsiniz.
  • İçilebilir Kullanım: Bir çay bardağı suya 3 damla biberiye yağı damlatarak içebilirsiniz.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Haricen kullanım içindir.
  • Topikal kullanımlarda seyreltilerek uygulanmalıdır.
  • Göz ile temasından kaçınınız ve güneş ışığına maruz bırakmayınız.
  • Çocukların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza ediniz.
  • Hamileler, bebekler ve solunum rahatsızlığı olan kişilerin kullanmadan önce ilgili uzmana danışması önerilir.

Üretim Bilgileri

Biberiye Uçucu Yağı, biberiye bitkisinin yapraklarından su buharı distilasyonu yöntemi ile elde edilmektedir. İçeriğinde doğal sineol, kanfen, borneol ve bornilesetat gibi etken maddeler bulunur. Bu yağ, Sağlık Bakanlığı Ürün Takip Sistemi (ÜTS) bünyesinde kayıtlı ve onaylıdır.

Besler Şifa olarak ürünlerimizi kaliteli hammaddelerden, %100 saf uçucu yağlar kullanarak formüle ederiz. Ürünlerimizde paraben, sülfat, SLES, SLS, sentetik koku ve boya bulunmaz. Doğa dostu ürünlerimiz, hayvanlar üzerinde test edilmemiştir. Atölyemizde amber renkli şişelere dolum yapılarak, ürünlerin tazeliği ve kalitesi korunmaktadır.

Saklama Koşulları

Biberiye Uçucu Yağı’nızı oda sıcaklığında, doğrudan güneş ışığından uzak bir yerde, ağzı sıkıca kapalı olarak muhafaza edin.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 



BRICS'in Yükselişi: Küresel Diplomasinin Yeni Dinamikleri

Çin, uzun yıllar içinde bulunduğu Maocu ideolojik sınırları aşarak küresel ekonomiye adım attı ve 2001’de Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) katılarak bu süreci hızlandırdı. Çin’in dünyaya açılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte yepyeni bir dünya düzeni şekillendi. Bu tarihi değişim, günümüzde Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkelerinin yükselişiyle somutlaşıyor.

BRICS’e baktığımızda, Çin’in dominant pozisyonunun dikkat çektiğini görüyoruz. Ekonomik olarak diğer BRICS ülkelerinin çok üzerinde bir güce sahip olan Çin, bu işbirliği üzerinden küresel etkisini daha da derinleştirme potansiyeline sahip. Çin’in, özellikle bu işbirliğiyle stratejik bölgelerdeki varlığını ve ticaret yollarını güvence altına almayı hedeflediği de bazı analizlerde öne sürülüyor. Henüz Şangay İşbirliği Örgüyü gibi ismi kapsayıcı değil. BRICS gerçekten bağımsız, kapsayıcı ve eşitlikçi bir işbirliği mi, yoksa Çin’in baskın gücüyle empoze ettiği yeni bir tür “Bir Kuşak, Bir Yol” stratejisinin genişletilmiş bir versiyonu mu?

Ancak BRICS’in yükselişi, dünya için henüz yeni bir vizyon veya ideoloji sunmuş değil. Bu işbirliği, belirli bir kıta veya bölgeyi temsil etmekten çok, ekonomik çıkarlar etrafında toplanmış, sınırlı bir işbirliği modeli olarak kalıyor. Türkiye’nin Afrika kıtasıyla geliştirdiği anlamlı ilişkiler göz önüne alındığında, BRICS’in küresel açılımlarında bu denli bir derinlik henüz yok.

Batı ülkelerinin, bu ülkelerin meşru çıkarlarına yönelik savunmacı tavrını bırakması gerektiği artık çokça dile getiriliyor. Yükselen güçlerin, artan ekonomik etkilerinin kendilerine daha fazla sorumluluk yüklediğini anlamaları ve bu sorumlulukların gerekliliklerini yerine getirmeleri bekleniyor.

Nükleer silah ve yapay zekanın hızla geliştiği günümüzde, uluslararası savaşlar her zamankinden büyük tehditler oluşturuyor. Hem G-7 hem de genişlemekte olan BRICS+ ittifakı, bu yeni çağın küresel riskleriyle yüzleşmek zorunda. BRICS’in, Çin ve Rusya gibi iki güçlü otoriter liderin önderliğinde olması, bu ittifakın diplomatik sorumluluklarını daha da kritik hale getiriyor. Uluslararası kamuoyunun, BRICS’in hangi kurallara uyacağını ve küresel ölçekte nasıl bir sorumluluk alacağını öğrenmeye hakkı var.

BRICS'in geleceği açısından Japonya, Malezya gibi Doğu Asya ülkelerinin Hint Okyanusu sahil ülkeleriyle birlikte bu işbirliğine katılması stratejik bir adım olabilir. Benzer şekilde, Güney Amerika’nın da dünya için yeni bir vizyon geliştirmesi, küresel ilişkilerin dengelenmesine katkı sağlayabilir. Bu süreçte Türkiye de savrulmalar yerine kendine yeni bir vizyon çizmeli ve bu dönüşümde etkin bir rol oynamalıdır.

Dünya, BRICS’ten ve tüm yükselen güçlerden net bir vizyon, sorumlu bir yaklaşım ve şeffaf bir politika bekliyor. Yeni bir dünya kurulur, Türkiye'de yerini alır.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 



Udi Hindi’nin Şifalı Gücü: Eski Tıptan Modern Yaşama Doğal Bir Mucize

Udi Hindi, doğal tedavi yöntemlerinde köklü bir geçmişe sahip, zengin şifalı özellikleriyle öne çıkan bir bitkidir. Özellikle Hindistan’da yetişen bu bitkinin sağlık açısından faydaları, geçmişte hem İslam kaynaklarında hem de geleneksel tıp kaynaklarında detaylıca anlatılmıştır. Ünlü hadislerden birinde Udi Hindi’nin yedi türlü şifa kaynağı olduğu belirtilmiş ve özellikle solunum yolu hastalıklarına iyi geldiği vurgulanmıştır. "Şu Udihindi'yi kullanmaya devam ediniz. Çünkü bu 'Hind bitkisi'nde  yedi türlü şifa vardır. Zatu'l-Cenb (akciğer zarında balgamlı, iltihaplı bir hastalık olan plörezi) hastalığının ilacı ondadır. O, uzre denilen boğaz hastalığı için buruna çekilir. Zatu'l-Cenb hastalığı için de, (su ile) hastaya ağızdan verilip içirilir." (Müslim, C:7, H.no:2214).

Bu blog yazımızda, Udi Hindi’nin içerdiği faydalı bileşenleri ve farklı rahatsızlıklara iyi gelen kullanımlarını inceleyeceğiz.

İçeriğinde Neler Var?

Udi Hindi, birçok aktif bileşen içermektedir. Bu bileşenlerin bazıları şunlardır:

  • İnülin: Sindirim sistemini destekler.
  • Rezin: Ağrı kesici özellik gösterir.
  • Cichorin ve Glikozid: Bağışıklık sistemini destekler.
  • Mishil: Kan pıhtılaşmasını önleyici bir etkiye sahiptir.

Udi Hindi’nin Faydaları ve Kullanım Alanları

1. Mide Ülseri: Udi Hindi tozu, zeytinyağı ile karıştırılarak sabahları aç karnına 1 fincan tüketildiğinde mide ülseri için şifa sağlayabilir.

2. Baş Ağrısı: Baş ağrılarına karşı, Udi Hindi tozu bal şerbetiyle karıştırılarak içilebilir. Bu karışım doğal bir ağrı kesici olarak işlev görür.

3. Bademcik İltihabı: Bademcik iltihabında, Udi Hindi unu zeytinyağı ile karıştırılarak buruna çekilebilir. Bu yöntem özellikle boğaz iltihapları için etkili bir çözümdür.

4. Kulak Ağrısı: Kulak ağrısı için, Udi Hindi tozu zeytinyağı ile birlikte su buharında kaynatılıp, kalan yağ damla halinde kulağa damlatılabilir.

5. Nezle ve Soğuk Algınlığı: Nezleye karşı, Udi Hindi tütsüsü yapılabilir. Bu tütsü sinüs yollarını açarak rahatlama sağlar.

6. Böbrek Kumları: Udi Hindi kaynatılarak balla tatlandırılıp içildiğinde böbreklerdeki kumları dökmeye yardımcı olabilir.

7. Sıtma: Udi Hindi unu, soğuk bal şerbetiyle karıştırılarak sıtma gibi ateşli hastalıklara karşı kullanılabilir.

8. Karaciğer ve Mide Ağrıları: Udi Hindi kaynatılıp balla tatlandırılarak içildiğinde, karaciğer ve mide ağrılarının hafiflemesine yardımcı olur.

9. Romatizma ve Eklem Ağrıları: Romatizmal ağrılar için, Udi Hindi tozu zeytinyağı ile kaynatılıp kalan yağ ile masaj yapılabilir.

10. Tıkanıklık Giderici: Solunum yollarını açmak için Udi Hindi kaynatılıp balla tatlandırılarak içilebilir. Özellikle astım ve bronşit hastalarına fayda sağlar.

Udi Hindi ile Doğal Bir Sağlık Ritüeli: Güçlü Bir İçecek Tarifi

Bu bitkiden tam anlamıyla faydalanmak isteyenler için pratik bir tarif:

  • 1 çay kaşığı Udi Hindi tozunu, 1 bardak kaynamış suyla karıştırın.
  • Karışım içilecek duruma gelince, 1 çay kaşığı bal ekleyin.
  • Sabah ve akşam yemeklerden yarım saat önce tüketin.

Bu karışımı düzenli kullanmak, iltihabi hastalıklardan korunmada ve bağışıklık sistemini güçlendirmede yardımcı olur. Bir aylık düzenli kullanım sonrasında kanı sulandırarak dolaşımı iyileştirir, tansiyonu dengeler ve beyin sağlığını destekler.

Diğer Faydaları

  • Kanı sulandırır, damarları temizler ve kan-damar sistemi için şifalıdır.
  • Safra söktürücü özelliği sayesinde sindirim sistemini destekler.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirerek alerji semptomlarını hafifletir.
  • Kronik bronşit ve astım hastaları için destekleyici bir bitkidir.

Udi Hindi, geleneksel tıp dünyasında kendine önemli bir yer bulmuş, şifa gücü yüksek bir bitkidir. Siz de doğal bir sağlık destekleyici arıyorsanız, Udi Hindi’nin bu özel faydalarından yararlanmayı düşünebilirsiniz. Ancak herhangi bir bitkisel ürünü düzenli kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışmanız önerilir.

Sağlıkla kalın!

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 



© beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.