Ad

Slider

BRICS'in Yükselişi: Küresel Diplomasinin Yeni Dinamikleri

Çin, uzun yıllar içinde bulunduğu Maocu ideolojik sınırları aşarak küresel ekonomiye adım attı ve 2001’de Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) katılarak bu süreci hızlandırdı. Çin’in dünyaya açılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte yepyeni bir dünya düzeni şekillendi. Bu tarihi değişim, günümüzde Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkelerinin yükselişiyle somutlaşıyor.

BRICS’e baktığımızda, Çin’in dominant pozisyonunun dikkat çektiğini görüyoruz. Ekonomik olarak diğer BRICS ülkelerinin çok üzerinde bir güce sahip olan Çin, bu işbirliği üzerinden küresel etkisini daha da derinleştirme potansiyeline sahip. Çin’in, özellikle bu işbirliğiyle stratejik bölgelerdeki varlığını ve ticaret yollarını güvence altına almayı hedeflediği de bazı analizlerde öne sürülüyor. Henüz Şangay İşbirliği Örgüyü gibi ismi kapsayıcı değil. BRICS gerçekten bağımsız, kapsayıcı ve eşitlikçi bir işbirliği mi, yoksa Çin’in baskın gücüyle empoze ettiği yeni bir tür “Bir Kuşak, Bir Yol” stratejisinin genişletilmiş bir versiyonu mu?

Ancak BRICS’in yükselişi, dünya için henüz yeni bir vizyon veya ideoloji sunmuş değil. Bu işbirliği, belirli bir kıta veya bölgeyi temsil etmekten çok, ekonomik çıkarlar etrafında toplanmış, sınırlı bir işbirliği modeli olarak kalıyor. Türkiye’nin Afrika kıtasıyla geliştirdiği anlamlı ilişkiler göz önüne alındığında, BRICS’in küresel açılımlarında bu denli bir derinlik henüz yok.

Batı ülkelerinin, bu ülkelerin meşru çıkarlarına yönelik savunmacı tavrını bırakması gerektiği artık çokça dile getiriliyor. Yükselen güçlerin, artan ekonomik etkilerinin kendilerine daha fazla sorumluluk yüklediğini anlamaları ve bu sorumlulukların gerekliliklerini yerine getirmeleri bekleniyor.

Nükleer silah ve yapay zekanın hızla geliştiği günümüzde, uluslararası savaşlar her zamankinden büyük tehditler oluşturuyor. Hem G-7 hem de genişlemekte olan BRICS+ ittifakı, bu yeni çağın küresel riskleriyle yüzleşmek zorunda. BRICS’in, Çin ve Rusya gibi iki güçlü otoriter liderin önderliğinde olması, bu ittifakın diplomatik sorumluluklarını daha da kritik hale getiriyor. Uluslararası kamuoyunun, BRICS’in hangi kurallara uyacağını ve küresel ölçekte nasıl bir sorumluluk alacağını öğrenmeye hakkı var.

BRICS'in geleceği açısından Japonya, Malezya gibi Doğu Asya ülkelerinin Hint Okyanusu sahil ülkeleriyle birlikte bu işbirliğine katılması stratejik bir adım olabilir. Benzer şekilde, Güney Amerika’nın da dünya için yeni bir vizyon geliştirmesi, küresel ilişkilerin dengelenmesine katkı sağlayabilir. Bu süreçte Türkiye de savrulmalar yerine kendine yeni bir vizyon çizmeli ve bu dönüşümde etkin bir rol oynamalıdır.

Dünya, BRICS’ten ve tüm yükselen güçlerden net bir vizyon, sorumlu bir yaklaşım ve şeffaf bir politika bekliyor. Yeni bir dünya kurulur, Türkiye'de yerini alır.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 



0

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Mega Menu

blogger
© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.