Ad

besin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
besin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Daha İyi ve Sağlıklı Bir Cilt İçin Ne Yemeliyiz?

Cildi daha sağlıklı kılacak mucize ilaçlar beklerken, hepimizin bu önemli organa özen göstermemizi kolaylaştıracak bazı besin kaynakları bulunmaktadır.

Cildimiz sürekli saldırı altında. Egzoz dumanı, sigara dumanı, partikül kirliliği, ağır metaller ve ozon, DNA'ya zarar veren, hücre zarlarını parçalayan ve yaşamın temel proteinlerini çözen reaktif oksijen türleri (ROS) üretebilir. Bunlar arasında en zararlısı, hem doğrudan DNA'yı bozabilen hem de ROS üreten UV ışınlarıdır. İnsan vücudu ROS'u temizleyebilir ve etkisiz hale getirebilir, ancak bunun için meyve, sebze ve yeşil yapraklı bitkelerde bulunan bazı moleküllere ihtiyaç duyar.

Karotenoidler, bu moleküller arasında en kapsamlı şekilde incelenenlerdendir. Bal kabaklarına parlak renklerini veren bu pigmentler, cilt sağlığı için oldukça faydalıdır. Almanya'daki Leibniz Çevresel Tıp Araştırma Enstitüsü'nden Jean Krutmann, yakın zamanda karotenoid takviyelerini içeren insan klinik deneylerinden elde edilen 50 yıllık verileri analiz etti. Krutmann, "Karotenoidler çok iyi antioksidanlardır ve özellikle singlet oksijeni (bir tür ROS) nötralize etmede etkilidir. Bu moleküller zararı oluşmadan önce yakalar ve etkisiz hale getirir," diyor.

Havuç ve Domates

Cildi koruyan önemli besin kaynakları arasında havuç ve domates yer alır. Ancak Krutmann, özellikle cildinizdeki antioksidanları tüketen alkol kullanıyorsanız, karotenoidleri besin takviyesi olarak almayı öneriyor.

Karotenoidlerin yanı sıra, sağlıklı bir cilt için turunçgiller gibi gıdalarda bulunan C vitamini de gereklidir. C vitamini, cilde yapısını ve sıkılığını veren kolajen proteinini üretmeye yardımcı olur. Ayrıca, ciltteki doğal yağları (lipitler) ROS'un zararlı etkilerinden korumak için E vitamini ile birlikte çalışır. Fındık ve tohumlar E vitamini açısından iyi bir kaynaktır. Kuzey Carolina Eyalet Üniversitesi'nde rejeneratif tıp araştırmaları yapan Giuseppe Valacchi, "E vitamini kendini feda eder; lipitlerin yerine oksitlenir. Daha sonra C vitamini, E vitaminini indirgenmiş formuna geri dönüştürerek lipitleri tekrar korumaya hazır hale getirir," diyor.

Üzüm, Elma ve Brokoli

NRF2 adı verilen ve adını merkezindeki proteinden alan bir sistem, cilt saldırı altındayken devreye girerek diğer antioksidanların üretimini hızlandırabilir. Üzüm ve elmada bulunan resveratrol gibi polifenoller ile brokoli ve karnabaharda bulunan sülforafan bu sistemi aktive edebilir.

Selenyum, manganez, bakır ve çinko gibi mineraller de NRF2 yolunun etkinliğini artırarak sistemin daha hızlı ve verimli çalışmasını sağlar. Bu mineraller; fındık, baklagiller, tahıllar ve çeşitli meyve-sebzelerde bulunabilir.

Valacchi, "Yeşilliklerle beslenmek kulağa eski bir tavsiye gibi gelebilir, ancak çevremizdeki kirliliğin artması, cilt sağlığına her zamankinden daha fazla önem vermemiz gerektiği anlamına geliyor," diyor. "Cildimiz, çevresel etkilerden ilk etkilenen organımızdır. Bu nedenle ona daha fazla özen göstermeliyiz."

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.


Tabağınızda Sadece Yemek Yok: Kimliğiniz Var!

Hiç yorum yok 0

Yediklerimiz Bizi Biz Yapar: Hipokrat ve İbn Haldun’dan Günümüze Bir Uyarı

Günlük yaşamda beslenmenin sadece beden sağlığına etkilerini düşünüyoruz; oysa tükettiğimiz her lokma, sadece bedenimizi değil, ruh halimizi, düşünce yapımızı ve sosyal ilişkilerimizi de derinden etkiliyor. Eski çağlardan bu yana beslenme ve insan karakteri arasında bir bağ olduğu düşünülmüş ve bu konuda farklı medeniyetlerden birçok bilge kişi önemli görüşler dile getirmiştir. Milattan önce beşinci yüzyılda yaşamış olan ünlü hekim Hipokrat, “Ne yersen o’sun” sözüyle beslenmenin fiziksel sağlığın ötesine geçerek ruhsal durumu da şekillendirdiğine dikkat çeker. Yani yediklerimizin yalnızca kilomuzu değil, aynı zamanda ruh halimizi, bakış açımızı ve sosyal ilişkilerimizi de etkilediğini vurgulamış olur.

Hipokrat gibi, on dördüncü yüzyıl İslam dünyasında ise İbn Haldun beslenmenin insan mizacı, ahlakı ve dini yaşantısı üzerinde büyük bir etkisi olduğuna inanmıştır. Ünlü eseri Mukaddime’de İbn Haldun, insanların yaşadıkları coğrafya ve yedikleri gıdaların onların kişiliğini ve davranışlarını şekillendirdiğini savunur. Ona göre, sade ve doğal bir beslenme tarzı kişiyi daha sağlıklı ve ruhen daha dingin hale getirir. Lüks ve aşırılıktan uzak bir yaşam sürdürenlerin, manevi değerlere ve ahlaki ilkelere daha bağlı kaldığını ifade eder. Bu görüşe göre, aşırı beslenme ve lüks içinde yaşayan kişiler daha tembel, kaygılı ve ruhsal olarak kırılgan hale gelirken; sade bir beslenme ve doğal yiyeceklerle beslenen bireyler fiziksel olarak daha güçlü, ruhen ise daha dingin olur. İbn Haldun’un bu görüşleri, bize yediğimiz gıdaların bedensel sağlığımız kadar ruhsal sağlığımız ve karakter yapımız üzerinde de bir etkisi olduğunu gösterir.

Bu kadim bilgelerin uyarılarını bir kenara bırakıp, modern çağda beslenmenin yalnızca lezzet ve hızlı doyum arayışına odaklanan insanlık, zaman zaman bu tercihlerinin bedelini ağır ödüyor. Geçtiğimiz aylarda, Tarım Bakanlığı tarafından yayınlanan bir liste, tüketici güvenliği açısından ciddi bir uyarı niteliği taşıyordu. Bu listede, et ürünlerinde tağşiş yapıldığı, yani etlerin içerisine domuz, at ve eşek eti karıştırıldığının tespit edildiği belirtildi. Hem insan sağlığı hem de etik açıdan ciddi sorun teşkil eden bu durum, birçok tanınmış markayı da içine aldı ve oldukça ses getirdi. Ünlü köfteci markalarından biri olan Köfteci Yusuf’un da listede yer alması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve konu sosyal medyada geniş bir tartışmaya yol açtı.

Bakanlık tarafından yayınlanan bu liste toplumda farklı tepkilere neden oldu; bazı insanlar, markaların verdiği güvencelere dayanarak bu tür bir ihlalin mümkün olmadığına inanmak istemedi. Ancak, devletin resmi incelemeleri sonucunda hazırlanan ve yayınlanan bir listede bu bilgilerin yer alması, olayın ciddiyetini göz ardı etmeyi zorlaştırıyor. Bu tür skandallar, tüketicilere dikkatle seçilmiş ve güvenilir kaynaklardan beslenmenin önemini hatırlatıyor. Ne yazık ki, marketlerde kolayca bulunabilen her ürün, sağlıklı ve güvenli bir seçenek olmayabiliyor. Bu olay, her yerde her şeyin yenmeyeceği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Toplum olarak sağlığımızı korumak ve geleceğe daha sağlıklı bir nesil yetiştirmek istiyorsak, tükettiğimiz gıdaların içeriğine dikkat etmek zorundayız. Hem Hipokrat’ın hem de İbn Haldun’un yüzyıllar önce dile getirdiği gibi, beslenme yalnızca fiziksel bir gereksinim değil; aynı zamanda ahlakımızı, düşünce yapımızı, hatta dini yaşantımızı etkileyen köklü bir olgu. Bu yüzden tükettiğimiz gıdaları yalnızca karın doyurma aracı olarak değil, bizi şekillendiren temel yapı taşları olarak değerlendirmeliyiz. Sağlığımızı korumak adına dengeli, doğal ve güvenilir kaynaklardan beslenmeyi bir öncelik haline getirmek, uzun vadede hem bedenimize hem de ruhumuza yatırım yapmak demektir.

Süleyman Çetin 11.11.24


Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;

Şifanız daim olsun. 

© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.