Ad

Ağız ve Diş Sağlığı İçin Aromaterapi: Doğal Yöntemlerle Sağlıklı Gülüşler

Ağız ve diş sağlığı, genel sağlığımızın en önemli parçalarından biridir. Diş çürükleri, diş eti hastalıkları ve ağız kokusu gibi sorunlar, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Ancak, ağız bakımını doğal ve bitkisel yöntemlerle desteklemek, sağlıklı bir gülüşe kavuşmanıza yardımcı olabilir. Aromaterapi, doğal yağlar kullanarak hem ağız sağlığını iyileştirebilir hem de diş problemlerine karşı koruma sağlayabilir. İşte, ağız ve diş sağlığınızı iyileştirmek için kullanabileceğiniz bazı doğal aromaterapi yağları ve uygulama önerileri:

1. Karanfil Yağı: Doğal Bir Ağrı Kesici

Karanfil yağı, diş ağrısı ve diş eti iltihaplarıyla mücadelede güçlü bir doğal çözümdür. İçeriğindeki eugenol bileşiği, ağrı kesici özelliklere sahip olup diş eti enfeksiyonlarını yatıştırabilir. Ayrıca, bakterilerle savaşarak ağız içi enfeksiyonları engellemeye yardımcı olur.

Uygulama: Karanfil yağını, bir pamuk parçasına damlatarak ağrılı bölgeye nazikçe uygulayın. 10-15 dakika boyunca bu bölgede tutarak doğal ağrı kesici etkisinden faydalanabilirsiniz. Ancak, karanfil yağı güçlü bir içerik olduğundan, çok fazla kullanmamaya özen gösterin.

2. Nane Yağı: Ferahlatıcı ve Antiseptik Özellikler

Nane yağı, ağız sağlığı için oldukça faydalıdır. Antiseptik özellikleri sayesinde ağız içindeki bakterileri temizler ve nefesi taze tutar. Diş eti sağlığını destekleyerek, iltihaplanma ve enfeksiyonların önüne geçebilir. Ayrıca, nane yağı ağız kokusunu gidermede etkili bir çözümdür.

Uygulama: Nane yağını bir pamuk yardımıyla doğrudan diş etlerinize uygulayabilirsiniz. Uygulama sonrasında ağızda ferah bir etki hissedeceksiniz. Nane yağı, aynı zamanda doğal bir ağız gargarası olarak da kullanılabilir.

3. Hindistan Cevizi Yağı: Doğal Bir Ağız Temizleyici

Hindistan cevizi yağı, ağız bakımında çok yönlü faydalar sunan bir diğer doğal yağdır. Antibakteriyel özelliklere sahip olan hindistan cevizi yağı, dişleri temizler, diş eti iltihaplarını azaltır ve ağızda oluşabilecek kötü kokuları engeller. Ayrıca, "oil pulling" (yağ çekme) tekniğiyle ağız sağlığını iyileştirebilirsiniz.

Uygulama: Hindistan cevizi yağını ağızda 10-15 dakika boyunca çiğneyin. Bu işlem, dişlerdeki kirleri ve bakterileri yok ederken, diş etlerinizi de güçlendirebilir. Ayrıca, ağızda ferah bir tat bırakır ve ağız hijyenini artırır.

Sonuç: Doğal ve Etkili Ağız Bakımı

Aromaterapi, ağız ve diş sağlığını desteklemek için doğal ve etkili bir yol sunar. Karanfil, nane ve hindistan cevizi yağı gibi doğal yağlar, düzenli kullanımda ağrıları hafifletir, diş etlerini güçlendirir ve ağız kokusunu giderir. Ancak, bu yöntemlerin sadece destekleyici tedavi olduğunu unutmamak önemlidir. Diş hekimi kontrollerinizi aksatmadan, bu doğal yöntemleri günlük ağız bakım rutininize dahil edebilirsiniz.

Sağlıklı bir gülüş için doğanın gücünden faydalanın!

.............................................................
Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

Şifanız daim olsun. 

Google kozmetik için de geçerli yeni yapay zeka aracını tanıttı.

Dijitalleşen dünyada alışveriş alışkanlıkları da hızla değişiyor. Moda ve güzellik alanında yaşanan bu dönüşümün en yeni adımlarından biri, Google Shopping’in tanıttığı yapay zekâ destekli alışveriş araçları oldu. Artık kullanıcılar, yalnızca bir ürünü aramakla kalmayıp, istedikleri kıyafeti tarif ederek yapay zekâ tarafından oluşturulan görseller aracılığıyla benzer ürünleri keşfedebilecekler.

Kişiselleştirilmiş Alışveriş Deneyimi

Google Shopping’in sunduğu yeniliklerden biri, sanal deneme özelliği. Bu özellik sayesinde kullanıcılar, pantolon ve etekleri farklı bedenlerdeki modeller üzerinde görebilecek, böylece kendilerine en uygun ürünü seçme şansı yakalayacaklar. Bu, özellikle online alışveriş yapan kullanıcılar için büyük bir avantaj. Artık, "Acaba bu kıyafet üzerimde nasıl durur?" sorusuna daha net bir yanıt almak mümkün olacak.

Artırılmış Gerçeklik ile Makyaj Deneyimi

Google’ın getirdiği bir diğer yenilik, artırılmış gerçeklik (AR) makyaj deneme özelliği. Kullanıcılar, ünlülerin ve influencerların makyaj görünümlerini kendi yüzlerinde test ederek, kendilerine en uygun kozmetik ürünlerini anında satın alabilecekler. Bu özellik, özellikle renkli kozmetik ürünleri kullanmayı sevenler için devrim niteliğinde. Ürünü satın almadan önce kendi yüzlerinde nasıl duracağını görmek, tüketicilere daha bilinçli ve güvenli alışveriş yapma imkânı sunuyor.

Besler Şifa – Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam ile Teknolojiye Entegre Alışveriş

Teknoloji ile Bütünleşen Alışveriş: Google Shopping'in Yeni Yapay Zekâ Araçları ve Bitkisel Kozmetik

Bitkisel kozmetik alanında doğallığa verdiğimiz önem kadar, teknolojiyi de yakından takip ediyoruz. Google Shopping’in sunduğu bu yapay zekâ destekli alışveriş deneyimi, bizler için de ilham verici. Kullanıcılarımıza daha iyi bir deneyim sunabilmek adına web sitemizi sürekli güncelliyor, blog sayfamızda en yeni trendleri ve gelişmeleri paylaşıyoruz.

Bitkisel ve doğal güzellik ürünlerimizi, teknolojik gelişmelerle harmanlayarak, müşterilerimizin bilinçli seçimler yapmasına destek olmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki süreçte artırılmış gerçeklik ve yapay zekâ destekli araçların bitkisel kozmetik sektöründe nasıl kullanılabileceğine dair yenilikleri takip etmeye devam edeceğiz.

Siz de doğal ve bilinçli güzellik anlayışını benimseyen bir marka olarak bizimle bu dönüşüme tanık olmak isterseniz, Besler Şifa blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz!

.............................................................
Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

Şifanız daim olsun. 

Isparta'nın Doğasından Gelen Saflık: Gül Mayası ve Lavanta Ürünlerimiz

Doğanın en özel hediyelerinden biri olan gül ve lavanta, geleneksel yöntemlerle işlenerek eşsiz ürünlere dönüşüyor. Isparta’daki üretim tesisimizde, geleneksel buhar distilasyonu yöntemiyle gül suyu (Gül Mayası) ve lavanta suyu elde ediyoruz. Saf, katkısız ve doğal yöntemlerle ürettiğimiz bu ürünler, hem yurtiçinde hem de yurtdışında büyük ilgi görüyor.

Besler Şifa- Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünleri olarak üretime devam ediyoruz.

Gül Mayası: Buhar Distilasyonuyla Saflık ve Doğallık

Üretim sürecimizde, geleneksel yöntemlere sadık kalarak buhar distilasyonu kullanıyoruz. Bu yöntem sayesinde:

  • Güller büyük bakır kazanlarda işlenir.
  • Buhar yöntemiyle, yağından ayrışmamış saf gül suyu elde edilir.
  • Kazan temizliği ve hijyen standartlarına titizlikle uyulur, ürünlerimiz tamamen doğal ve katkısız kalır.

Gül Mayası, içerdiği doğal bileşenler sayesinde cildi besler, ferahlatır ve güzelleştirir. Gül ürünlerimizde yüksek kaliteli Rosa damascena kullanarak en saf esansları sunuyoruz.

Lavanta Ürünlerimiz: Saf Lavandula Angustifolia Özleri

Sadece gülde değil, lavanta üretiminde de en yüksek kaliteyi hedefliyoruz. Özellikle Lavandula angustifolia türünden elde ettiğimiz:

  • Lavanta suyu: Cilt bakımında rahatlatıcı ve dengeleyici etkilere sahiptir.
  • Lavanta yağı: Aromaterapi, cilt ve saç bakımı için ideal bir esansiyel yağdır.

Lavanta ve gül ürünlerimiz, doğal güzelliğin ve aromaterapinin en saf halini sunarak, hem toptan hem de perakende satışa uygundur. Türkiye’den dünyaya doğallığı ve kaliteyi ulaştırmaya devam ediyoruz. 



Ekoturizm ve Türkiye'nin en iyi ekoturizm rotaları

Savaş için ordunun sefer yapması yada savaş için bilgi toplamak, dini amaçlı hac programının yapılması ve keşifle ekonomik arayışlar için yapılan seyahatler kendini keyif için yada yaşamın bir ihtiyacı olarak addedilmesinden bugüne seyahat etmenin önemi gittikçe arttırıyor. 

Dünyada aşırı kalabalıklardan ve rahatsızlık veren ortamlardan kaçma isteği, ulaşımda nispeten ödenebilir fiyatların oluşması ve hava yolları rotalarının artmasıyla birlikte çok sayıda doğasever, huzur ve bozulmamış güzellikler aramaya başlamış ve bunun sonucunda 1970’li yılların sonları ve 1980’li yılların ortalarında ekoturizm olarak bilinen yeni bir alan şekillenmiştir. 2001 yılında Avusturya’nın Salzburg kentinde gerçekleşen Dağlık Bölgelerde Ekoturizm Konferansı ekolojik turizm açısından önemlidir. Ekoturizme çoğu kez yanlış perspektiflerle bakılması bu konferansın sonuç bildirgesinde yapılan önemli tespitlerden birisidir.

Turizm dünya ekonomisini besliyor

BM raporuna turizm sektörü, dünyadaki tüm gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 10'una, küresel ticaretin yüzde 7'sine ve her 10 istihdamdan birine tekabül ediyor. Dünya turizm sektörü, dünyadaki tüm gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 10'una tekabül ederek, küresel ekonomiye katkı sağlıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Turizm Örgütünün (UNWTO) 1979 yılında İspanya'nın Torremolinos şehrinde düzenlediği toplantıda aldığı kararla 1980 yılından bu yana her yıl 27 Eylül "Dünya Turizm Günü" olarak kutlanıyor.

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) 2002 yılını “ekolojik turizm yılı” ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) da aynı yılı “dağlar yılı” olarak ilan etmiştir. Ekoturizmin geliştirilmesine yönelik olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı çalışmalar yürütmektedir. Bunun yanı sıra, ekolojik turizmin gelişimine yönelik olarak İstanbul’da kurulan Ekoturizm Derneği faaliyet göstermektedir. Atak Projesi, Mavi Bayrak Projesi, Yayla Turizmi Projesi, Dağ-Doğa Yürüyüşü Projesi, Akarsu Turizmi Projesi, Bisiklet Tur Güzergahlarının Geliştirilmesi Projesi, Atlı-Doğa Yürüyüşü Projesi, Mağara Turizmi Projesi, sportif olta balıkçılığı, kuş gözlemciliği, botanik turizmi ve av turizmi Türkiye’de gerçekleştirilen başlıca ekolojik turizme yönelik girişimlerdir.


OGM Ekoturizm Destinasyonlar
ı

Orman Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen ekoturizm rotaları, Türkiye'nin doğal güzelliklerinin korunması ve sürdürülebilir turizmin teşvik edilmesi amacıyla belirlenen rotalardır. Bu rotalar, ülkemizin farklı bölgelerinde yer alan milli parklar, doğal sit alanları ve benzeri korunan alanları kapsar.

Ekoturizm rotaları, doğayı keşfetmek, doğal yaşamı gözlemlemek, yerel kültürleri tanımak ve çevrenin korunması konularında farkındalık oluşturmak için tasarlanmıştır. Aynı zamanda, bu rotalar yerli ve yabancı turistlerin doğa turizmi faaliyetlerini gerçekleştirebilecekleri güvenli ve özel bölgeler olarak hizmet vermektedir.

Orman Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen ekoturizm rotaları, ülkemizin farklı bölgelerinde yer alan 42 adet milli park, 15 adet tabiat parkı ve 8 adet doğal sit alanını kapsamaktadır. Bu rotalar, çeşitli doğa aktiviteleri yapmak isteyen ziyaretçiler için yürüyüş rotaları, bisiklet parkurları, kano rotaları, dağcılık rotaları gibi farklı seçenekler sunmaktadır.

Bu ekoturizm rotaları, doğal kaynaklarımızın korunmasına katkı sağlamakla birlikte, çevre dostu turizmin teşvik edilmesine de yardımcı olmaktadır. Ayrıca, ziyaretçilerin yerel ekonomiye katkı sağlamaları ve bölgenin sosyo-ekonomik gelişimine destek olmaları da hedeflenmektedir.

Ekoturizm dünyada Brezilya, Ekvador ve Madagaskar gibi ülkelerde, özellikle insan yerleşiminin şehirlere göre daha az olduğu yerel bölgelerde uygulanıyor. Amerika’da bulunan Ithaca Ekoköyü, İskoçya’daki Findhorn Ekoköyü ve Almanya’daki Oekodorf Sieben Linden Ekoköyü bulunduğu ve diğer yandan Kuyucak Lavantaköyü, Birgi, Nazarköy, Cumalıkızık, GüneşköyDemirci- Karaoklar gibi yerlerin ülkemizde bilindiğini hatırlatalım.

Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü ekoturizmle ilgili çalışmalara 2017’de başladı. Hazırlanan Ekoturizm Eylem Planı’yla Türkiye’nin dört bir yanında ekoturizm alanları belirlendi. Şu ana kadar planlanan 70 ekoturizm rotasından 37’si ziyarete açıldı. Diğer rotalar için çalışmalar devam ettiği bilinmektedir. Ormanlar hakkında bilinçlendirmeyi, doğa ve orman sevgisini artırmayı ve orman köylüsüne katkı sağlamayı amaçlayan ekoturizm alanları buna uygun olarak hazırlanıyor. Dinlenme alanları, seyir terasları, yönlendirme ve bilgilendirme tabelaları, ahşap basit köprüler gibi kalıcı olmayan yapı ve tesisler yapılarak alanların çevresi ile beraber cazibe merkezi haline getirilmesi sağlanıyor. Ekoturizm rotalarında ziyaretçiler için bisiklet yolu, koşu parkı, sosyal tesisler, çocuk oyun alanları, manzara seyir terasları hatta çadırlı kamp alanları gibi pek çok olanak var. Bu alanlar, doğa turizminin yanı sıra fotoğrafçılık, kampçılık, bilimsel tur ve doğa sporları gibi aktiviteler yapılabiliyor[1].

1.     Eskişehir Şehir Ormanı Ekoturizm Alanı

2.     İstanbul Büyük Ada Ekoturizm Alanı

3.     Şehzadeler Yolu Ekoturizm Alanı,

4.     Eski Köyceğiz ve Kavakarası Sığla Ekoturizm Alanı,

5.     Termal Yatakkaya Şelalesi Ekoturizm Alanı,

6.     Bursa Oylat Şelalesi Ekoturizm Alanı,

7.     Muğla Çandır Ekoturizm Alanı,

8.     Yenice Gökçetepe Yaylası Ekoturizm Alanı,

9.     Kahramanmaraş Başkonuş Yaylası Ekoturizm Alanı,

10.  Kütahya Domaniç Göç Yolu Ekoturizm Alanı,

11.  Zonguldak Ulukaya Ekoturizm Alanı,

12.  Adana - Aladağ Ekoturizm Alanı,

 

Türkiye'nin en iyi ekoturizm rotaları;[2]

1.     Ataol Tatil Çiftliği- Bozcaada Çanakkale,

2.     Belentepe Permakültür Çiftliği- Uludağ Bursa,

3.     Hızır Kamp Kazaları- Edremit Balıkesir,

4.     Jade Çiftliği- Maksudiye Sakarya,

5.     Kapor Organik Çiftlik Evi- Avanos Nevşehir,

6.     Narköy Ekolojik Oteli- Kocaeli,

7.     Pastoral Vadi Ekolojik Yaşam Çiftliği- Fethiye Muğla,

8.     Yenice Vadi Doğal Yaşam Köyü- Ula Muğla,

9.     Öğe İğne Ada Ekolojik Yaşam Çiftliği - Demirköy Kırklareli,

10.  Vadi Alaçatı- Çeşme İzmir,

11.  Babakamp- Fethiye Muğla,

12.  Tatuta Ekoloji Çiftlikleri.



[2] Ekolojik rotalar; https://www.uplifers.com/turkiyenin-en-iyi-ekoturizm-rotalari-dogaya-ve-ekolojik-dengeye-saygili-bir-tatil-mumkun/

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.

Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayı

Ankara Kalkınma Ajansı tarafından 27 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayı, bu alandaki üretimin artırılması ve sanayide kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla gerçekleştirildi. Çalıştayda, tıbbi ve aromatik bitkilerin ulusal ve uluslararası standartlara uygun şekilde yetiştirilmesi, ilaç ve kozmetik sanayileri için yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülmesi ve sürdürülebilir üretim modelleri üzerine kapsamlı değerlendirmeler yapıldı. Akademisyenler, kamu kurumlarından uzmanlar ve özel sektör temsilcilerinin katıldığı çalıştay, sektörün farklı aktörlerini ortak hedeflerde buluşturdu.

Çalıştay kapsamında düzenlenen panellerde, tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği, ıslah çalışmaları, sürdürülebilir tarım uygulamaları, pazarlama stratejileri ve ruhsatlandırma süreçleri ele alındı. Ayrıca eczacılık alanında bu bitkilerin doğru kullanımı, Ar-Ge süreçleri, genç girişimcilerin eğitimi ve sektörel iş birlikleri gibi pek çok konu uzmanlar tarafından değerlendirildi. Çalıştay, Ankara ve çevresinde tıbbi bitki ekosistemini güçlendirmek ve üretici kapasitesini artırmak adına önemli çıktılar sundu.

Etkinliğin sonunda yapılan değerlendirme oturumunda ise sektörün gelişimi için öneriler paylaşılırken, kurumsal iş birliklerinin artırılması, üretici desteklerinin güçlendirilmesi ve uluslararası pazarlara açılım konuları ön plana çıktı. Ankara Kalkınma Ajansı, bu çalıştay ile tıbbi ve aromatik bitkiler alanında bölgesel kalkınmayı desteklemeye ve sürdürülebilir üretim modelleri geliştirmeye yönelik önemli bir adım atmış oldu.

Özellikle kimyagerler, kozmetik alanında uzman akademisyenlerKozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği, Estetik ve Kozmetik Dermatoloji Derneği, Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayicileri Derneği gibi sivil toplum kuruluşları ve Ankara’daki kozmetik girişimcilerinin davet edilmemesi, sektörün bütüncül bir yaklaşımla ele alınamadığını gösterdi. Oysa ki, son yıllarda Ankara’da düzenlenen kozmetik fuarları ve artan bitkisel kozmetik girişimleri dikkate alındığında, bu alandaki paydaşların da sürece dahil edilmesi büyük katkı sağlayabilirdi.

lavanta üreticileri ve aromaterapi uzmanları gibi uygulayıcı deneyime sahip aktörlerin de çalıştaya dahil edilmesiyle, yerelden gelen bilgi ve tecrübe aktarımı daha güçlü sağlanabilirdi. Diğer yandan, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu tıbbi ve aromatik bitki bahçeleri girişimcileri davet edilebilirdi. Çalıştayın yöntemi açısından da bazı iyileştirmeler yapılabilir. Etkinlik formatı daha çok bir "panel" havasında geçmesine rağmen “çalıştay” adıyla düzenlenmesi beklentiyi farklılaştırdı. Oysa ki, gerçek bir çalıştay kurgusunda katılımcıların aktif olduğu, grup çalışmalarında yeni proje paketleri veya eylem planları geliştirdiği bir yapı tercih edilmeliydi. Böylelikle, somut çıktılar ve uygulanabilir önerilerle süreç daha verimli hale getirilebilirdi.

Tüm bu değerlendirmelere rağmen, Ankara Kalkınma Ajansı tarafından gerçekleştirilen bu çalıştay, tıbbi ve aromatik bitkiler alanında bölgesel kalkınmayı desteklemeye yönelik önemli bir başlangıç olmuştur. Çalıştayda paylaşılan bilgiler, sektörün gelişimine dair önemli bir zemin oluştururken, bundan sonraki süreçte daha kapsayıcı, disiplinler arası ve uygulamacıların da sürece dahil edildiği yeni çalıştayların düzenlenmesi beklentisi öne çıkmaktadır. Bu doğrultuda, sektörün tüm aktörlerini buluşturan, ortak akıl üreten ve eyleme dökülebilecek projeler geliştiren toplantıların artarak devam etmesi temennimizdir.

Besler Şifa- Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam ürünleri olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Hem sektörü takip edeceğiz ve hem de bu konuda bilimsel araştırmalara devam edeceğiz.





Amazonlar yani Kadın Savaşçılar Efsanesi

 Yüzyıllar boyunca halkların çeşitli inançlarının ortaya çıkması ve ozanların yeni uydurmalarıyla, Amazonlar öyküsüne katkıda bulunması, ilkçağın ileri döneminde, hayli değişik Amazonlar inancı ortaya çıkmıştır. Örneğin Herodotos, Amazonların Yunan'larca yenilgiye uğratılarak tutsak edildiklerini, ama gemiye doldurulup denize açıldıklarında Yunan erkeklerinin üstüne atılıp onları öldürdüklerini, Kırım'da karaya çıkıp İskitlerle dost olduklarını anlatmasına karşın, daha sonraki yazarlar ise, Amazonları çok daha uzaklara götürürler. 

M.S. 1. yüzyılda yaşamış bir tarihçi olan Sicilyalı Diodoros; Amazonlar kadınlarca yönetilen bir ulustur. Bu ulusta, askerlik yükümlülüğü genç kızlara düşer. Askerlik görevini bitiren genç kız, çocuk sahibi olmak için erkekle ilişki kurabilir; erkekler diğer toplumlarda kadınların bulunduğu durumdadırlar. Bu ulusun öz yurdu Libya'dır. Ancak Kraliçe Myrina Döneminde, onun önderliğindeki Amazon orduları büyük bir savaş yolculuğuna çıkmışlar, Atlantis ülkesi yakınında Gorgo ulusu ile savaşmış ve onları yenmişlerdir. Sonra doğuya dönüp, Mısır'a yönelmişler; Tanrı Osiris'in Tanrıça îsis'ten doğma oğlu Tanrı Horus'la barış antlaşması yaparak savaş yolculuğunu sürdürmüşlerdir. Arabistan (Sina Yarımadası, Filistin) ve Suriye'den geçip Torosları aşarak Anadolu'nun batı kıyılarına, Ege Denizine ulaşmışlar, o kıyılarda birçok kent kurup bunlara en yiğit önderlerinin adlarını vermişlerdir. Sonra Lesbos, Samothrake adalarını alarak bunlar üzerinden Trakya'ya geçmişler ve tüm dünyaya boyun eğdirmeyi başarınca öz yurtları Libya'ya dönmüşlerdir. HEm Afrika hem Anadolu coğrafytasında konuşulagelen bu efsaneyle ilgili dahası var...

Amazonlara dair ilk izlere, kadim Yunan destanları ve efsanelerinde rastlıyoruz. Homeros, Herodotos, Plutarkhos ve Diodoros gibi birçok antik yazar, erkeklerle eşit görülen bu savaşçı kadınlardan söz eder. Özellikle Homeros’un İlyada (MÖ 8. yüzyıl) ve Herodotos’un Tarihler (yaklaşık MÖ 5. yüzyıl) adlı eserlerinde, Amazonların Karadeniz kıyılarında ya da Orta Asya bozkırlarında yaşadıkları, at binme ve okçulukta üstün yeteneklere sahip oldukları aktarılır. Bugün Samsun'da açılan Amazon Müzesi de bu anlatıların izinden gitmektedir. Amazonların savaş ve avcılıkta uzmanlaşan kadın figürü, dönemin yaygın "kadının ev içindeki rolü" algısına tamamen ters düşer.

Amazonların yalnızca mitolojik bir efsane olmadıkları düşünülüyor. Orta Asya bozkırlarında yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan DNA analizleri, silahlarıyla birlikte gömülmüş bireylerin yaklaşık üçte birinin kadın olduğunu gösteriyor. Bu bulgular, uzun süre masal olarak görülen kadın savaşçıların tarihsel bir gerçekliğe dayanabileceğini kanıtlar nitelikte.

Amazonların Türk kökenli olduğuna dair bazı iddialar var, özellikle Orta Asya bozkırlarında yaşayan ve erken dönemlerde göçebe kültürler içinde yer alan kadın savaşçıların varlığıyla ilişkilendiriliyor. Orta Asya’daki İskitler (Sakalar) ve Sarmatlar gibi toplumlar içinde atlı ve silahlı kadınların varlığı arkeolojik bulgularla da destekleniyor. Bugün bu topluluklar, tarihsel olarak Türklerle ilişkilendirilen halklar arasında sayılıyor. Amazon efsanesinin kökeninde Tomris Hatun gibi güçlü kadınların varlığı düşünülür. Belki de Tomris’in ünü ve hikâyesi, Amazon söylencelerine kaynaklık eden anlatılar arasında yer aldı. "Amazonların ilhamı gerçekse, o gerçeklerden biri de Tomris’tir" diyebiliriz.

Bazı Türk araştırmacılar, Amazon efsanelerinin çıkış noktasının Orta Asya olduğuna ve Karadeniz’in kuzeyinden Anadolu’ya yayıldığına dikkat çekerek, Amazonları Proto-Türk kavimlerinden biriyle ilişkilendiriyor. Hatta "Alperen kadınlar" veya "Alp kızlar" gibi kavramların da bu kültürden geldiği düşünülüyor.



Doğadan Gelen Bereket: Tohum Çeşitlerimizle Tanışın!

Ekoköy hayatının vazgeçilmez unsurlarından biri olan yerel tohumlar, doğallığı, lezzeti ve besleyiciliğiyle sofralarımıza şifa katıyor. Besler Şifa - Ekoköy Evi olarak, tohumlarımızı sizlerle buluştururken, doğanın bize sunduğu bu değerli çeşitleri yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak misyonundayız. Tohumdan tabağınıza uzanan bu lezzet yolculuğunu gelin birlikte keşfedelim!

Biberden Domatese: Sofralarınızı Renklendiren Sebzeler

Biber Çeşitleri

  • Kıl tatlı sivri, kamber biber, dolma biber ince kabuk, mangal sivri, kapya etli biber, köy biberi üçburun, cin acı, balık az acı, kıl acı, çarliston, minik sarı acı turşuluk, sarı kıl sivri: Sofralarınızı renklendiren, salatalara ve yemeklere lezzet katan bu biber çeşitleri ile doğanın enerjisini mutfağınıza taşıyabilirsiniz.

Domates Çeşitleri

  • Şeker pembe domates, çılgın çeri domates, sarı mini çeri domates, Beykoz dilimli domates, göçmen pembe, yarım sırık kırmızı domates, oturak domates: Domates, bahçemizin kırmızı cevheridir. Taze ve farklı lezzet profilleriyle domates çeşitlerimiz sofralarınıza yazın tazeliğini getirir.

Tazelikten İlham Alan Sebzeler ve Baklagiller

  • Börülce, yeşil barbunya, boncuk Ayşe, şeker fasulye, dolmalık kabak, tatlı kabak, lif kabağı, karpuz, kavun, roka, tere, mini turp, maydanoz, kıvırcık: Taze fasulyeden aromatik yeşilliklere, vitamin açısından zengin sebzelerimizle sofralarınızı daha sağlıklı kılmak mümkün.

Şifa Deposu Yeşillikler

  • Pazı (yeşil ve kırmızı köy), karalahana, beyaz lahana, brokoli, karnabahar, kırmızı lahana, semizotu, kekik, reyhan, iri yaprak fesleğen, dereotu, kişniş: Yeşilliklerimiz, sağlıklı beslenmeyi sevenlere doğal bir vitamin ve mineral kaynağı sunar.

Zengin ve Farklı Tatlar İçin

Ekoköy Evi olarak, mutfağınıza doğanın çeşitliliğini katmak için çalışıyoruz. Tohum çeşitlerimizle, bahçenizde organik ve yerel bir ekim yapabilir, bu özel lezzetleri sofralarınıza taşıyabilirsiniz.

Tohumlar hakkında detaylı bilgi ve sipariş için Instagram sayfamızı ziyaret edin.



Küçük Adımlar, Büyük Dönüşümler

Bugün sizinle, bizleri derinden etkileyen bir konuyu paylaşmak istiyoruz. Hep söylüyoruz ya; doğanın şifasıyla iyileşmek mümkün ama doğayı korumadan, ona sahip çıkmadan bu şifanın sürdürülebilir olması ne yazık ki mümkün değil.

Üzerinde yaşadığımız bu bereketli topraklar; üç tarafı denizlerle çevrili, dağlarından ovalarına, ormanlarından bozkırlarına kadar bin bir çeşit yaşam barındıran bir cennet. Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır sadece bize değil, binlerce canlıya ev olmuş, hâlâ da olmaya devam ediyor. Ancak son yıllarda iklim değişikliği, aşırı tarım, orman tahribatı ve plastik kirliliği gibi tehditlerle karşı karşıyayız. Belki birçoğunu günlük hayatımızda hissetmesek de aslında soframıza gelen her lokma, içtiğimiz su ve aldığımız her nefes bu döngünün bir parçası.

Tam da bu yüzden, biz Besler Şifa olarak doğadan aldığımız ilhamla, toprağın, suyun, bitkilerin ve emeğin hakkını gözeterek üretmeye gayret ediyoruz. Fakat biliyoruz ki bizim gibi doğayı koruma gayreti gösteren daha niceleri var. İşte onlardan biri de tam 32 yıldır Türkiye’nin dört bir yanında örnek projelere destek veren GEF Küçük Destek Programı (SGP).

Belki duymuşsunuzdur; bu program sayesinde Anadolu parsından inci kefaline, toy kuşundan mercanlara kadar onlarca nadir türün yaşam alanları korunuyor. Binlerce hektar orman alanı yeniden can buluyor, sürdürülebilir balıkçılık yöntemleriyle denizlerimiz nefes alıyor ve özellikle kadınlar doğanın korunması için liderlik ediyor. Düşünsenize, sadece birkaç gönüllünün, bir avuç insanın emeğiyle binlerce fidan toprakla buluşuyor, kaybolmaya yüz tutmuş yerel üretim teknikleri günümüze taşınıyor, Anadolu’nun binlerce yıllık bilgeliği geleceğe aktarılıyor.

Biz de diyoruz ki; doğanın iyiliği için atılan her küçük adım, şifa gibi yayılan bir etkiye sahip. Bugün balkonunuza bir ıhlamur fidesi dikseniz, arılar için minik bir su kabı bıraksanız, plastik tüketiminizi azaltsanız veya sadece çevrenizdeki bir üreticiye destek olsanız bile bu zincirin halkası olursunuz.

Besler Şifa ailesi olarak biliyoruz ki, şifanın özü paylaşmaktan geçiyor. Paylaşmanın, çoğalmanın ve doğaya dönmenin zamanı tam da şimdi. Anadolu’nun binlerce yıllık bitkisel bilgisini yaşatırken, bizler de bu büyük hareketin küçük ama kararlı bir parçası olmayı sürdüreceğiz.

Bugün sizleri, GEF Küçük Destek Programı'nın ilham verici hikâyelerini okumaya ve kendi doğal öykünüzü yazmaya davet ediyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, bu topraklarda iyileşmenin ve iyileştirmenin sonu yok.

Sevgi ve şifa ile,
Besler Şifa – Doğal Bitkisel Kozmetik ve Yaşam Atölyesi



Karaçalı’ya Hünnap Aşılaması Yapıldı.

Karaçalı (Paliurus spina-christi), Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde yetişen, çalı formunda bir bitkidir. Halk arasında "çaltı, karadiken, çeşmezen, avanaktamisi, sincan dikeni, isadikeni" gibi isimlerle de bilinir. Karaçalı, idrar söktürücü, taş düşürücü, yara ve çıban iyileştirici, süt verimi arttırıcı, arıcılıkta önemli ve dere yataklarının ıslahında kullanılan bir bitkidir. Karaçalı, ayrıca dere yataklarının ıslahında kullanılır. Kökleri dere yataklarını stabilize ederek erozyonu önler.

Karaçalının cins adı olan "Paliurus", Latince "idrar söktürücü" anlamına gelir. Bu nedenle karaçalı, eski çağlardan beri idrar artıcı ve taş düşürücü olarak kullanılmaktadır. Taze yapraklarıyla yapılan lapa, yara ve çıbanları iyileştirici özellik gösterir. Karaçalı, mera alanlarında keçilerin en fazla istifade ettiği bitkidir. Bitkinin Nisan döneminde taze sürgünlerini, haziran döneminde çiçeklerini, temmuz döneminde ise tohum taslağını yemesi süt verimi artışına yüzde yüz etki etmektedir. Karaçalı, arıcılık sektöründe de önemli bir bitkidir. Bal skalasında 4-4 olarak değerlendirilmekte, yani yüzde yüz ballı bitkiler sınıfındadır.

Karaçalı, ülkemizde doğal olarak yetişen ve kültür olarak da yetiştirilen hünnap (Zizyphus jujuba) ile akrabadır. Lif içeriği yüksek olan hünnap sindirimi düzenler, kabızlığa karşı iyi gelir. Lifli beslenmek kolorektal kanser riskini de düşürür. Lifli beslenme ile kalp hastalıkları riskini artıran kolesterole karşı da koruma sağlar. Yapılan araştırmalar sonucunda diyabet, sarılık, yara ve ülser tedavisinde kullanılması önerilir.

Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesi kapsamında Karaçalı (Paliurus spina-christi)'ya Hünnap (Zizyphus jujuba) aşılaması yapıldı. Deneme amaçlı 5 öbekte yapılan aşılamanın sonuçları bekleniyor. Aşılama konusunda Ankara'nın en iyi aşıcısı ile çalışma yapılmıştır.

Aşılamanın başarılı olması halinde, karaçalının verimi ve kalitesi artacak, ayrıca hünnap ile karaçalının faydalı özellikleri bir araya gelerek daha etkili bir bitki elde edilecektir. Aşılama çalışmaları ile hünnapın verimi ve kalitesinin artırılması ve daha etkili bir bitki elde edilmesi hedeflenmektedir.

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.



Tohumlar: Tarımın Özünde Yatan Çeşitlilik

Günümüz tarımı, tohumların çeşitliliği üzerine inşa edilmiştir. Ancak bu çeşitlilik, giderek azalan geleneksel tohumlarla birlikte biyoteknolojik girişimlerle şekillenmektedir. Tarım dünyasında dönüşen tohum anlayışını anlamak için bir göz atalım.

Geleneksel ve konvansiyonel islah ile elde edilen tohumlar arasında ata tohumu önemli bir yer tutar. Kuşaktan kuşağa aktarılan ve yerel koşullara uyum sağlamış çeşitler, köylüler ve çiftçiler için değerli bir mirastır. Bu tohumlar, geçmişin bilgeliği ve deneyimiyle işlenir, gelecek nesillere aktarılır.

Standart tohumlar ise geleneksel çeşitlerin seçilerek elde edilen, biyoteknolojik müdahale içermeyen sertifikalı ticari tohumlardır. Bu tohumlar, doğal seleksiyon ve ıslahın ürünüdür, doğal döngüyü korur.

Ancak modern tarımda hibrit tohumlar da önemli bir yer edinmiştir. Aynı türden bitkilerin çaprazlanmasıyla elde edilen melez tohumlar, yüksek verim ve kalite sağlar. Bu tohumlar, tarımsal üretimi artırmak ve ticari olarak tercih edilen özelliklere sahip bitkiler üretmek amacıyla kullanılır.

Biyoteknolojik gen müdahaleleriyle islah edilen tohumlar arasında ise genetiği değiştirilmiş (GDO) tohumlar ve mutant tohumlar yer alır. Laboratuvar ortamında genlerin aktarılmasıyla üretilen GDO tohumlar, bitkilerin dayanıklılığını artırmak veya zararlılara karşı direnç sağlamak gibi özellikler kazandırır. Mutant tohumlar ise radyoaktif ışınlarla uzun yıllar süren müdahaleler sonucunda çeşide yeni özellikler ekler.

Yerel ve atalık tohum önemi

Ancak bu ilerlemelerin yanı sıra, tohum çeşitliliğinin korunması ve geleneksel çeşitlerin öneminin vurgulanması da gereklidir. Yerel ve atalık tohumlar, biyoçeşitliliğin korunması ve tarımsal sürdürülebilirliğin sağlanması açısından kritik bir rol oynar. Bu nedenle, tohumların çeşitliliği ve korunması, tarımsal geleceğimiz için önemli bir konudur.

Unutmayalım ki, tohumlar tarımın temelidir ve onların çeşitliliği, insanlığın geleceği için kritik bir rol oynar. Bu nedenle, tohumların korunması ve çeşitliliğinin teşvik edilmesi, tarımın sürdürülebilirliği ve gıda güvenliği açısından hayati öneme sahiptir.



.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.

© beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.