Ad

Çankırı Gezi Rehberi: Tarih, Kültür ve Doğanın Kalbine Yolculuk

🚂 Turistik Tuz Ekspresi Yolculuğu

Ankara’dan Çankırı’ya günübirlik bir tren macerasına hazır mısınız? Bu seyahat, Çankırı’nın tarihi ve kültürel hazinelerini keşfetmek için mükemmel bir fırsat sunuyor. Doğal güzellikler, mistik yapılar ve yöresel lezzetler bu yolculukta sizi bekliyor.

🗓️ Tur Tarihleri:
• 19 Ekim, 2 Kasım, 16 Kasım
• Ankara kalkış saati: 07:50
• Çankırı’dan dönüş: 18:50
• Bilet fiyatı: 1.290 TL
Detaylı bilgi için @turistiktuzekspresi’ni ziyaret edebilirsiniz.

🌄 Yeraltı Tuz Şehri Ziyareti
Binlerce yıllık geçmişiyle Çankırı’nın eşsiz Tuz Mağarası’nı keşfedin. Yeraltında saklı bu doğal oluşumlar, serin atmosferiyle ziyaretçilerine sağlık açısından faydalı bir deneyim sunuyor.

🗺️ Çankırı’da Keşfedilecek Diğer Duraklar:

  1. Buğdaypazarı Medresesi ve Çivitçioğlu Medresesi: Tarihi eğitim kurumlarını ziyaret ederek Çankırı’nın kültürel mirasını keşfedin.
  2. Taş Mescit: 13. yüzyıldan kalma, Selçuklu mimarisini gözler önüne seren bu yapı, Çankırı’nın en önemli tarihi duraklarından biri.
  3. Çamaşırhane Müzesi: Geleneksel çamaşırhane kültürünü nostaljik bir atmosferde yaşayın.
  4. Çankırı Müzesi: Arkeolojik ve etnografik eserlerle dolu bu müzede, Çankırı’nın zengin tarihine yolculuk yapın.
  5. Nostaljik Gazozcular: Çankırı’nın meşhur yerel gazozlarını deneyin ve farklı tatlarla tanışın.
  6. Yöresel Mutfak Evi ve Kültür Evi: Yöresel lezzetleri tatma ve Çankırı kültürünü daha yakından tanıma fırsatı sunan bu mekanlar, sizi adeta geçmişe götürecek.
  7. Radyo ve İletişim Müzesi: Eski radyo ve iletişim araçlarının sergilendiği bu müze, nostaljik bir yolculuğa çıkmak isteyenler için birebir.
  8. Ulu Camii ve Sultan Süleyman Camii: Osmanlı döneminden kalma bu camiler, tarihi ve manevi dokusuyla büyüleyici bir ziyaret imkanı sunuyor.

🍴 Yöresel Lezzetler:
Çankırı’nın yöresel yemeklerini keşfetmek için Yöresel Mutfak Evi’ni ziyaret edin. Bölgeye özgü lezzetleri deneyimleyerek unutulmaz bir gastronomi turuna çıkın. (Detaylı videolar için Yöresel Yemekler serimize göz atabilirsiniz!)

🚉 Kolay Ulaşım ve Unutulmaz Bir Deneyim:
Ankara’dan hareket eden tren, hafta sonu için mükemmel bir kaçış rotası sunuyor. Tarih, doğa ve kültürü bir araya getiren bu günübirlik maceraya katılmak için hazır olun!

Türkiye’nin gizli kalmış hazinelerini keşfetmek için hemen yola çıkın!



Daha fazlası için kaynak: https://yerler.com.tr/cankiri-gezilecek-yerler/

Bünyeniz İçin doğal yaşam tüyoları

Kışa girerken sağlığınızı korumak için ekranlardan uzak durmak ve gözlerinizi dinlendirmek gerçekten önemli. İşte Besler Şifa’dan kış aylarında sağlıklı kalmanız için birkaç doğal yaşam tüyosu:

1. Bağışıklık Sistemini Güçlendirin: Bol miktarda C vitamini içeren meyve ve sebzeler tüketin. Turunçgiller, kivi, brokoli ve ıspanak gibi besinler bağışıklık sisteminizi destekler. Propolis tüketmek gerekebilir.

2. Düzenli ve Kaliteli Uyku: Her gece aynı saatte yatmaya özen gösterin ve yeterli uyku alın. Bu, vücudunuzun dinlenmesine ve yenilenmesine yardımcı olur. Uyku kalitesini arttırmak için lavanta yağı temin etmelisiniz.

3. Bol Su İçin: Kış aylarında da su tüketimini ihmal etmeyin. Günde en az 8 bardak su içmek, vücudunuzun nem dengesini korur ve toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Alkali su için Besler Şifa dan çıra- kaya tuzu seti alabilirsiniz.

4. Sağlıklı Beslenme: Protein, lif ve sağlıklı yağlar açısından zengin bir diyet uygulayın. Özellikle ev yapımı yoğurt, turşu ve kefir gibi probiyotik gıdalar tüketmek bağışıklık sisteminizi güçlendirir. elma sirkesi hala yoksa muhakkak Besler Şifa dan temin etmelisiniz.

5. Egzersiz Yapın: Soğuk havalarda bile düzenli egzersiz yapmaya çalışın. Evde yapabileceğiniz basit egzersizler bile metabolizmanızı hızlandırır ve enerjinizi artırır. Egzersizler sonra Masaj Kerimimizden faydalanın.

6. Sebze ve Salata Tüketin: Sofranızda mutlaka sebze ve salata bulundurun. Bu, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almanızı sağlar.

7. Kahvaltıyı Atlamayın: Sabah kahvaltısını mutlaka yapın ve gün içinde sabah çok, öğle orta ve akşam az miktarda yemek tüketin.

8. Gece Meyve Tüketiminden Kaçının: Meyveyi gün içinde tüketin, ancak saat 21’den sonra meyve yememeye özen gösterin. 

Bu tüyolarla kış aylarını daha sağlıklı ve enerjik geçirebilirsiniz! Başka bir konuda yardıma ihtiyacınız olursa, buradayız. 😊

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.



Kök Hücrelerin Gücü: Gençleşmenin ve Şifa Bulmanın Anahtarı mı?

Günümüzde bilim dünyasında büyük bir yankı uyandıran kök hücre tedavileri, gençleşme ve hastalıkların tedavisinde devrim niteliğinde gelişmelere kapı aralıyor. Ancak burada bahsedilen kök hücreler, geleneksel anlamda bildiğimiz kök hücreler değil; indüklenmiş kök hücreler. Bu hücreler, aslında normal doku hücreleridir fakat yaşları geriye çevrilmiş, yani adeta "gençleştirilmiş" hücrelerdir.

Peki bu tam olarak ne anlama geliyor? Eğer 50 yaşındaysak, vücudumuzdaki hücreler de aşağı yukarı aynı yaşta olur. Ancak bu hücreleri indükleyerek yani bir şekilde “dürterek”, gençlik dönemlerine döndürmek mümkündür. Bu teknoloji, yakın gelecekte gençleşme ve hastalıkların tedavisinde devrim yaratacak yöntemlerden biri olmaya aday.

Tip 1 Diyabet ve İndüklenmiş Kök Hücreler

Son dönemde indüklenmiş kök hücrelerle ilgili belki de en heyecan verici gelişmelerden biri, Tip 1 diyabetli hastalarda yaşanıyor. İnsüline bağımlı olarak yaşayan bu hastaların, indüklenmiş kök hücre tedavisi ile tekrar insülin üretebilen hücrelere sahip olması ve insülin enjeksiyonlarına ihtiyaç duymaması, bilim dünyasında büyük bir umut ışığı olarak kabul ediliyor. Bu, kök hücrelerin gençleştirici ve onarıcı gücünün ne kadar büyük olduğuna dair en somut örneklerden biri.

Yaşlanma ve Hücrelerimizi Gençleştirme

Hepimiz biyolojik olarak farklı hızlarda yaşlanıyoruz. Kimi zaman kronolojik yaşımıza göre daha yaşlı ya da genç olabiliriz. Ancak her durumda yaşlanma sürecimiz yavaş ya da hızlı bir şekilde ilerlemeye devam eder. Yaşlanmayı durdurmak ya da yavaşlatmak adına kök hücre tedavileri büyük bir potansiyele sahip. Fakat geleneksel kök hücreler, bazı sorunlara neden olabiliyor.

İşte bu noktada, Nobel ödüllü bir çalışma devreye giriyor: Yamanaka Faktörleri. Bu dört madde, vücudumuzdaki normal yaşlanmış hücrelerle bir araya geldiğinde, hücrelerin yaşını unutmasına ve adeta sıfır yaşına dönmesine neden oluyor. Yani, bu faktörlerle hücrelerimizi gençleştirmek, onları yeniden canlandırmak mümkün hale geliyor.

Besler Şifa Ekoköy Evi'nde Doğanın Şifasıyla Gençleşmek

Bilimin bu büyük keşifleri, doğadan aldığımız ilhamla birleştiğinde, sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralayabiliriz. Besler Şifa Ekoköy Evi’nde, doğanın bize sunduğu iyileştirici güçlerden ilham alarak, bedenlerimizi genç tutmak ve hastalıklarla mücadele etmek mümkün. Doğru beslenme, aralıklı oruç ve bitkisel tedavilerle birlikte, hücrelerimizi doğal yollarla gençleştirmek ve sağlığımızı korumak için gerekli adımları atabiliriz.

Kök hücrelerin gelecekte neler yapabileceğini göreceğimiz günler çok yakın!

Bu yazı Oksijen gazetesinden değiştirilerek ve kısaltarak alınmıştır.

Dr. Ayşegül Çoruhlu;  aysegulcoruhlu@hotmail.com



SATILIK TOPRAK 

Herkes zannediyor ki savaş falan çıkacak vatan için silahımızı, kılıcımızı alıp cepheden cepheye koşup vatanımızı, toprağımızı kurtaracağız eskisi gibi ...

Hayır öyle olmayacak artık..!

Sizler çocuğum rezil olmasın şehirde büyüsün, şehirden ev, araba alayım, köyden büyük şehirlere kaçayım derken, kim olduğunu dahi bilmediğinız insanlar gelecek dedenizin babanızın size miras bıraktığı tarlaları, evleri, köyleri tek tek satın alacak, söz sahibi olacaklar. Siz kurak 5 para etmez dediğiniz toprağınızı 3 kuruş fazlaya sattım kar yaptım diye kasılacaksınız. 

1 tane boş arazi bırakmadan işleyecekler, üretecekler, senin benim yapamadığımı yapacaklar. Bizim değerini bilmediğimiz yarım dönüm toprak dahi onların en büyük hayali. 

Biliyorlar ki Türkiye topraklarına adamı ters diksen düz biter. 

Vatanın, topraklarımızın en büyük bekçisi, koruyucusu topraktan üreten köylülerdir. 

Tarım arazileri yabancıların eline geçerse, 

Türk köylüsü biterse Atalarımızın bize kanıyla, canıyla, aç, susuz kalarak aldığı bu toprakları 

hiç savaşmadan kağıt parçası uğruna satarsak, o zaman savaşı kaybetmiş olacağız. 

Yatırım yapmak istiyorsanız gidin tarla alın, 

49 yıllığına dağlardan arazimi kiralanıyor;

bunu onlara bırakmayın siz kiralayın. Topraktan kalkanla evi, arabayı her zaman alırsınız. 

Miras başında kavga edip satılığa çıkarmayın. Paraya ihtiyacınız varsa toprağı işleyen kardeşinize satın. 

Miras başında kavga edip bölüşülemeyen, mahkemelik olan tarla satışlarına gidin bakın; adliye önünde farklı bölgelerden haber alıp koşup gelen nereye çalıştığı, kime hizmet ettiği belli olmayan, yüzünü ilk ve son defa göreceğiniz insanlarla dolu. 

Savaş çıkacak diye beklemeyin. Savaşın ortasındayız.

Toprak için kan veren atalarımızın, para için toprak satan torunları olduk...

Toprağınızı satmayın...

Iktibas

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.



Okula Hazırlık: Bağışıklık ve Kişisel Bakım Ürünleri

Okula dönüş dönemi, hem çocuklar hem de ebeveynler için heyecan verici bir süreçtir. Ancak, yoğun okul temposuna ve soğuk mevsimlere hazırlanırken çocukların sağlığını ve hijyenini korumak önemlidir. Besler Şifa-Doğal Bitkisel Kozmetik olarak, çocuklarınızın okul dönemi boyunca sağlıklı ve bakımlı kalmalarını sağlayacak bağışıklık güçlendirici ve kişisel bakım ürünlerini sizin için derledik.

1. Bağışıklık Güçlendirici Doğal Takviyeler

Okul döneminin başlamasıyla birlikte çocukların bağışıklık sistemini desteklemek, onları hastalıklardan korumanın en etkili yoludur. Doğal bitki özleri, vitaminler ve minerallerle zenginleştirilmiş takviyeler, çocuklarınızın bağışıklık sistemini güçlendirir. Özellikle C vitamini, çinko ve propolis gibi doğal içerikler, soğuk algınlığı ve grip gibi yaygın hastalıklara karşı koruyucu bir etki sağlar.

2. Doğal El Yıkama Sabunları

Hijyen, okul döneminde hastalıkların önlenmesinde kilit rol oynar. Çocuklarınızın ellerini sık sık yıkamalarını teşvik etmek için doğal içerikli el yıkama sabunları kullanabilirsiniz. Kimyasal maddelerden arındırılmış, bitkisel özlerle zenginleştirilmiş sabunlar, cildi tahriş etmeden temizler ve çocuklarınızın hassas cildini korur. Lavanta, çay ağacı ve nane gibi doğal yağlarla formüle edilmiş sabunlar, mikroplara karşı etkili bir koruma sağlar.

3. Doğal Vücut Losyonu ve Nemlendiriciler

Soğuk havalarla birlikte çocukların ciltlerinde kuruma ve çatlama gibi problemler görülebilir. Bu dönemde ciltlerini korumak ve nemlendirmek için doğal vücut losyonları ve nemlendiriciler kullanmak önemlidir. Aloe vera, shea yağı ve badem yağı gibi doğal içeriklerle formüle edilmiş ürünler, cildi derinlemesine nemlendirir ve besler. Özellikle banyo sonrası cilt bakımı, cildin sağlıklı kalmasını sağlar.

4. Doğal Dudak Nemlendiricisi

Soğuk hava ve rüzgar, çocukların dudaklarının kurumasına ve çatlamasına neden olabilir. Doğal dudak nemlendiricileri, dudakları korurken aynı zamanda yumuşak ve pürüzsüz kalmalarını sağlar. Bal, hindistancevizi yağı ve shea yağı gibi doğal içeriklerle zenginleştirilmiş dudak balmları, çocuklarınızın hassas cildi için güvenli bir seçenek sunar.

5. Nazik ve Doğal Şampuan

Çocuklarınızın saçları ve saç derisi, yetişkinlere göre daha hassastır. Bu nedenle, doğal ve nazik bir formüle sahip şampuanlar tercih edilmelidir. Paraben, sülfat ve sentetik koku içermeyen, bitkisel özlü şampuanlar, çocukların saçlarını yumuşak ve sağlıklı tutar. Aloe vera ve papatya gibi doğal içerikler, saçların nem dengesini korur ve kolay taranmasını sağlar.


Besler Şifa-Doğal Bitkisel Kozmetik olarak, çocuklarınızın sağlığını ve bakımını en iyi şekilde desteklemek için doğal ve güvenilir ürünler sunuyoruz. Okula dönüş sürecinde, bu ürünlerle çocuklarınızın hem bağışıklığını güçlendirebilir hem de günlük kişisel bakım rutinlerini doğallıkla sürdürebilirsiniz. Sağlıklı ve mutlu bir okul yılı için doğadan gelen çözümler her zaman en iyi seçimdir!

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.

Günde 1 Elma” Önerisi Ne Kadar Doğru?

“Günde bir elma yemek, doktoru uzak tutar” sözü kulağımıza tanıdık gelebilir. Ancak bu popüler öneri ne kadar doğru? Elma gerçekten bu kadar mucizevi mi? Dünyanın en sevilen meyvelerinden biri olan elma, sağlığımız üzerinde birçok olumlu etkiye sahip. Hem lif hem de prebiyotik ve probiyotik özellikleri ile vücudumuza birçok fayda sağlar.

Elmanın Lif İçeriği: Bağırsak Sağlığının Destekçisi

Elma, vücudumuzun sindiremediği kompleks karbonhidratlardan biri olan diyet lifi açısından oldukça zengin bir meyvedir. Bu lifler, bağırsaklarımızdaki faydalı bakteriler için bir besin kaynağı oluşturur. Bağırsaklarımızdaki bu faydalı bakteriler, kilo kontrolünden bağışıklık sistemine kadar birçok alanda sağlığımızı destekler. Araştırmalar, bu bakterilerin kanser riskini azaltabileceğini, ruh halimizi dengeleyebileceğini ve genel vücut sağlığımıza katkı sağladığını gösteriyor.

Elma: Hem Prebiyotik Hem de Probiyotik

Elma sadece lif açısından zengin değil; aynı zamanda faydalı bakteriler içerir. Bu bakteriler, bağırsak mikrobiyomumuzun bir parçası haline gelebilir ve vücudumuza birçok açıdan fayda sağlar. Uzmanlar, elmanın hem prebiyotik (bağırsaktaki faydalı bakterileri besleyen) hem de probiyotik (faydalı bakteriler sağlayan) özellikler gösterdiğini belirtiyor.

Kolesterol ve Kalp Sağlığı İçin Elmanın Gücü

Elmanın içerdiği pektin, sağlıklı kolesterol seviyelerinin korunmasına yardımcı olan bir tür diyet lifi olarak bilinir. Ayrıca, elma polifenoller açısından zengindir. Polifenoller, bitkilerin kendilerini zararlı dış etkenlerden korumak için ürettikleri moleküllerdir ve insan sağlığına birçok fayda sağlar. Elmadaki polifenoller, kan damarlarımızın genişlemesini teşvik eden nitrik oksit üretimini artırarak tansiyonu düşürmeye yardımcı olabilir.

Elmanın Kabuğu: Doğal Bir Koruyucu

Elmanın en besleyici kısmı kabuğudur. Polifenoller ve lif açısından zengin olan elma kabuğu, iltihaplanmayı azaltarak çeşitli hastalıkların riskini düşürebilir. Araştırmalar, düzenli elma tüketiminin kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi solunum rahatsızlıklarının riskini %30 oranında azaltabileceğini göstermektedir. Özellikle kabuğu soyulmamış şekilde tüketilen elmalar, daha fazla besleyici içerik sağlar.

Farklı Elma Çeşitleri Tüketmek Önemli

Uzmanlar, elmaların pestisit maruziyetine karşı iyice yıkanması gerektiği konusunda hemfikir. Ayrıca, daha koyu renkli elmaların polifenol çeşitliliği açısından daha zengin olduğu belirtiliyor. Ancak, yalnızca koyu kırmızı elmalar yerine, farklı elma çeşitlerini tüketmek, vücudumuza daha fazla farklı polifenol alımı sağlar ve sağlığımızı daha geniş bir yelpazede destekler.

Sonuç olarak, elma tüketmek sağlığımız üzerinde birçok olumlu etkiye sahiptir. Ancak bu faydaları en üst düzeye çıkarmak için elmayı kabuğuyla birlikte tüketmek ve farklı elma çeşitlerini tercih etmek önemlidir. Sağlıklı bir yaşam için elmanın gücünden faydalanmayı ihmal etmeyin.

Elma sirkesinin mucizevi bir ürün olduğunu unutmayın.

Kaynak: Oksijen Gazetesi, 10 Ekim 2024 – New York Times, 2024



Şeker Hastalığına Yaklaşım: Gerçekler ve Doğru Beslenme Tavsiyeleri

Son zamanlarda piyasada “şeker hastalığını bitiriyoruz” iddiasıyla birçok ürün ve ilaç satılmaya başlandı. Ancak bu tür iddialara dikkatle yaklaşmak gerekiyor. İşin aslı, “şeker hastalığını bitiriyoruz” dedikleri durum genellikle sonradan oluşan Tip 2 diyabettir. Tip 2 diyabet, genellikle yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve kilo gibi faktörlere bağlı olarak gelişir ve bu nedenle bazı tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilir.

Ancak çalışmayan bir pankreası ya da genetik olarak insülin üretiminde sorun yaşayan kişilerin (Tip 1 diyabet hastalarının) bu tür ilaçlarla tamamen iyileşmesi mümkün değildir. Pankreasın insülin üretmemesi veya insülinin genetik faktörlerle ilgili sorunları, sadece sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve doğru beslenme ile tamamen çözülemez. Bu tür durumlarda insülin iğneleri gibi tıbbi tedaviler gereklidir.

Her şeyin temelinde sağlıklı ve dengeli beslenme yatmaktadır. Şeker hastalığını yönetmede veya önlemede doğru beslenme oldukça önemlidir. İlk adım olarak bağırsak ve karaciğerin detoks yapılması, vücudun toksinlerden arındırılması önem taşır. Bunun yanı sıra gluten ve karbonhidrat perhizi, kan şekerini dengelemede yardımcı olabilir.

Bu süreçte, aralıklı oruç uygulaması da oldukça faydalıdır. Aralıklı oruç, aslında Peygamber Efendimiz’in sünnetinde yer alan bir beslenme şeklidir. Doğru aralıklarda yemek yeme ve oruç tutma, vücudu dinlendirir ve sindirim sistemine büyük destek sağlar. Özellikle şeker hastalığının kontrol altına alınmasında etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir.

Besler Şifa Ekoköy Evi olarak bizler de doğal ve doğru beslenmenin önemini vurguluyor, vücudu destekleyen yöntemlerle şifalanmayı savunuyoruz. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanarak, hem hastalıkların önüne geçebilir hem de mevcut sağlık sorunlarınızı yönetebilirsiniz. Unutmayın, doğa bize şifa sunuyor, yeter ki onu doğru bir şekilde kullanmayı bilelim.



Kırsal Kalkınmaya Model olarak Sakinşehir Güdül Şifa Yolu Projesi'nin Yayınları

"Şifa Yolu" projesi, insanların sağlıklı ve doğal yöntemlerle yaşamlarını sürdürdüğü, şifalı bitkilerin ve doğal kaynakların kullanıldığı yaşam alanlarını içeren bir kavramdır. Bu projenin ortaya çıkışı, doğanın sunduğu şifalı kaynakların değerinin farkına varılmasıyla Güdül'de olmuştur.

"Şifa Yolu" projesinin önemli bir bileşeni de bilgi paylaşımı ve eğitimdir. Bu projenin bir parçası olarak, insanlara doğal şifa kaynakları hakkında bilgi verilir, şifalı bitkilerin yetiştirilmesi ve kullanımı konusunda eğitimler düzenlenir ve sağlıklı yaşam biçimleri konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapıldı. Proje kapsamında Doğal Yaşam Atölyesi, Doğa yürüyüşleri ve güdül destinasyonlarının tanıtımından sonra eğitim ve seminerler yapılmıştır.

1.     Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Eğitimi: 20 köylü, tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği konusunda eğitim almıştır. Bu eğitimler Ekolojik bahçe tasarımı semineri ile tamamlandı. Bu eğitim kaydı: https://www.youtube.com/live/Kj0crBvw3D4?si=NNcSQsfcTmYY7yAA

2.     Güdül İçin Şifalı Bitkiler Rehberi adında bir çalışma da yayınlanmıştır. Bu rehberde özellikle Güdül civarında yetiştirilebilecek 25 bitkinin literatüre dayalı toprak ve iklim talepleri; arazi hazırlığı ve ekim- dikim; sulama, gübreleme ve bakım; kullanım alanları; hasat ve kurutma özellikleri verilmiştir. Yetiştiricilik için önemli ve kısa bilgiler yanında her bitkinin fotoğrafı verilmiştir. Bu yayın proje köylerinden talep edenlere, köy muhtarlıklarına, belediyeye, kaymakamlığa, ilçe tarım müdürlüğüne, çevredeki üreticilere 100 adet dağıtılmıştır ve yayın 5 farklı dijital mecrada yayınlanmıştır. Eğitimin devamı olarak bitki ve tohum paylaşımları yapılmıştır. Rehber: https://blog.beslersifa.com/2023/03/gudul-icin-sifal-bitkiler-rehberi.html

3.     Orman Okulu Liderliği Eğitimi: Güdül'de doğa temelli eğitimlerin gerçekleştirilebileceğine dair öğretmenlere yönelik 30 saat çevrimiçi ve 30 saat yüzyüze eğitim düzenlenmiştir. Eğitime 10 farklı ilden 30 kişi katılmıştır. Bu konuda orman okulu yayınlarına buradan ulaşabilirsiniz; https://www.yesilormanokulu.com/p/kutuphane.html

4.     Güdül Ekoturizm Çalıştayı: 63 farklı kurumdan 100 kişi, Güdül için düzenlenen ekoturizm çalıştayına katılmıştır. Çalıştay sürecinde, uzmanlar tarafından belirlenen yöntem, konular ve elde edilen sonuçlar, Türkiye genelinde uygulanabilir bir model teşkil etmektedir. Çalıştayda 9 farklı sunuma ve 9 serbest görüşe yer verilmiştir. Kayıt izleyebilirsiniz; https://www.youtube.com/watch?v=hynxpLQqLEs

5.     Sonuç kitabında 19 uzun vadeli ve 14 kısa vadeli olmak üzere toplam 33 karar alınmıştır. Bu etkinlik, Güdül'ün turistik potansiyelini ve sürdürülebilir turizm modellerini geliştirmeye yönelik bir adım olmuştur. Bu çalıştay; konu çeşitliliği, yapılan sunumları ve alınan kararları, Güdül'ün turizm açısından değerini artırmak ve bu alanda öncü bir rol oynamak adına önemli bir katkı sağlamıştır. Çalıştay kırsal kalkınma ve ekoturizmle kalkınma konusunda model olarak alınabilir. Sakin Şehir Güdül Şifa Yolu Projesi'nin ikinci ulusal yayınıdır. https://blog.beslersifa.com/2023/11/gudul-ekoturizm-ve-agroturizm-calstay.html

6.     Ekoköy Evi Kuruldu; Ekoköy Evi proje kapsamında şark köşesi ve diğer müştemilatıyla kuruldu. 1- Doğal Yaşam bilgileri ve tecrübeleri edinmek, 2- Şifa Yolu’nda keşifler yapmak, 3- Şifalı Duraklar keşfetmek, 4- Doğal Yaşam Üreticilerini desteklemek, 5- Atalık Tohum takası ve fide temin etmek, 6- Ücretsiz eğitimler ve fırsatlara katılmak, 7- Sürdürülebilir ekoturizm kültürü için, 8- Ankara ekoloji gündemini takip etmek için kurulmuştur. Böylece projenin sürdürülebilirliği sağlanması ve projenin etkin yönetimi sağlanması hedeflenmiştir. Ekoköy Evi olarak Osmanlı Tıbbında Gıdalarla Tedavi konusunu kıymetli hocamız Dr. Gülay Çoksarı eğitim verdiler. Eğitim kaydı: https://www.youtube.com/live/PUjzRb76nvA?si=lvwhgTBjyTGpZYDo

7.     Projenin her faaliyeti görünürlük çalışmaları yaklaşık 1000 kişilik whatsapp gruplarında ve yaklaşık 2500 kişinin takip ettiği www.instagram.com/beslersifa.ekokoyevi sayfasında yapılmıştır. Proje faaliyetleri detaylıca www.beslersifa.com web sayfasında yayımlanmıştır. Ekoköy Evi whatsapp grubu için tıklayınız: https://chat.whatsapp.com/LJJ0Ur5ggAOByiIa8C2o3u

Sonuç olarak; Doğal yaşam için gerekli gıda tedarik zincirlerine ve becerilerinin önemine vurgu yapılmış ve bununla ilgili Güdül'deki destinasyonlarda (şifa yolu) kapasite geliştirme çalışmaları yapılmıştır. Tıbbi ve aromatik bitkilerle çevremizi ve yaşamımızı güzelleştirebileceğimize vurgu yapılmıştır. Güdül'de ekoturizm ve agro turizmle sürdürülebilir ve insani kalkınma hakkına vurgu yapılmıştır ve bu konuda yapılan çalıştay rol model olmuştur. Proje sonuçları: https://blog.beslersifa.com/2024/05/sakinsehir-gudul-sifa-yolu-projesi.html

Projeye destek veren kurumlar ve bireyler, doğal yaşam alanlarının korunması ve insanların sağlıklı yaşamlarını sürdürebilmeleri için önemli bir rol oynamaktadır. Şifa Yolu, doğal kaynaklardan faydalanarak insanların sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerine katkı sağlayacak önemli bir girişim olan Ekoköy Evi olarak faaliyetlerine devam edecektir.

Besler Şifa, Bitkise Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.



 

 

 

 

 

 

 

Verilere göre dışardan yiyen nerdeyse herkes bir miktar domuz eti yedi

Son yıllarda Türkiye’de domuz eti tüketimine dair veriler giderek daha fazla gündeme gelmeye başladı. GİMDES’in en güncel araştırmalarına göre, 2024 yılı itibariyle Türkiye’de 80’in üzerinde domuz çiftliği faaliyet göstermektedir. Bu rakam, geçmiş yıllara kıyasla artış göstermiştir ve ülkemizdeki domuz eti üretiminin giderek arttığına işaret etmektedir. Ancak, üretim sadece yerel kaynaklarla sınırlı kalmayıp, domuz etinin büyük bir kısmı da ithal edilmektedir. GİMDES verilerine göre, Türkiye’de yıllık yaklaşık 3 milyon kilogram domuz eti tüketildiği tahmin edilmektedir.

Bu rakamlar dikkate alındığında, Türkiye’nin domuz eti tüketiminde önemli bir artış olduğu görülmektedir. 1998 yılında OECD ve FAO’nun veri tabanında Türkiye’deki domuz eti tüketimi sıfır olarak gösterilirken, 2018 yılında bu rakam kişi başına yıllık 0.1 kg olarak kaydedilmiştir. Bu durum, geleneksel olarak domuz eti tüketimi olmayan bir toplumda, bu etin nasıl yaygınlaştığını ve tüketim alışkanlıklarının değiştiğini gözler önüne sermektedir.

Domuz etinin tüketilmesi, özellikle İslami kurallar çerçevesinde bir tabu olarak görülür. Türk İslam medeniyetinin temel taşlarından biri olan fıtratın korunması ilkesi, domuz etinin tüketimini büyük bir tehlike olarak görmektedir. İslam’a göre, iki şey insanın fıtratını değiştirebilir: Domuz eti ve diğer bazı haram yiyecekler. Bu yüzden, domuz etinin tüketilmesi hem manevi hem de sağlık açısından toplumda ciddi endişelere yol açmaktadır.

Peki, domuz eti Türkiye’de nasıl bu kadar yaygınlaştı? Kim yediriyor? Nereden geliyor? Bu soruların cevabı tam olarak bilinmemekle birlikte, domuz üretimi dünya genelinde et üretiminde büyük bir yer tutmaktadır. Çünkü domuzlar çok hızlı ürerler ve beslenme konusunda çok az maliyet gerektirirler. Bu da, domuz etinin et piyasasında ucuz ve bol bulunur hale gelmesine neden olur. Ne yazık ki, bu durum Türkiye gibi domuz eti tüketimi yasak olan bir toplumda bile bu etin piyasaya sürülmesine neden olmuştur.

Domuz etinin ülkemize nasıl sokulduğu ve kimler tarafından satıldığı konusundaki belirsizlikler devam etmektedir. GİMDES’in de belirttiği gibi, domuz eti üretimi ve tüketimi konusunda yeterli istatistiklerin yayımlanmasından kaçınılmaktadır. Bu da, domuz etinin özellikle işlenmiş ürünlerde, marketlerde satılan bazı ürünlerde gizli bir şekilde kullanıldığına dair şüpheleri artırmaktadır.

Toplum olarak bu konuda daha dikkatli ve bilinçli olmak zorundayız. Gıdalarımızın helalliğini sorgulamalı ve aldığımız ürünlerin içeriğine dikkat etmeliyiz. Ayrıca, domuz eti üretimi ve tüketimi konusunda daha şeffaf ve güvenilir bilgilere ulaşmak için yetkililerden daha fazla denetim ve açıklama talep etmeliyiz.

Sonuç olarak, domuz eti tüketimi Türk İslam medeniyeti açısından büyük bir sorun teşkil etmektedir. Domuz eti, hem sağlık hem de dini değerler açısından büyük bir tehlike olarak görülmektedir. Bu konuda bilinçlenmek ve toplumumuzu bu konuda bilgilendirmek, bu tehlikeyi en aza indirgemek için atılması gereken önemli adımlardan biridir.

Verilere göre nerdeyse herkes bir miktar domuz eti yiyor.



Doğanın Kendi Döngüsü Yapraklar

Ağaçların sonbaharda döktüğü yaprakları toplamayın, çünkü ağaçlar bu yaprakları geri alıyor! Kış yaklaşırken ağaçlar, su rezervlerini koruyabilmek için yapraklarını bırakır. Kurudukça toprağa karışan bu yapraklar, yeniden canlanarak ağacın yaşam döngüsüne katkı sağlar.

Ağaçlar sadece suyu korumakla kalmaz, fazla kalsiyum gibi mineralleri de yaprakları aracılığıyla toprağa geri bırakır. Bu yapraklar ilkbaharda çürüdüğünde, toprağa kalsiyum ve diğer önemli mineraller karışır. Ağaç, bu değerli mineralleri kökleri aracılığıyla yeniden alır ve yaşam fonksiyonlarını sürdürmek için kullanır. Ayrıca, yapraklar toprağı ve kökleri kışın donmaya karşı koruyarak, toprakta devamlı bir nemlilik sağlar.

En iyi gübre, ağacın kendi yapraklarıdır! Ormanlardaki doğal döngüde olduğu gibi, yapraklar ve ince dallar toprağa yayılır ve bu doğal örtü, bir manto gibi toprağı dış etkenlerden korur. Don, rüzgar, güneşin aşırı sıcağı ve yağmur aşındırmasına karşı, bu yaprak tabakası toprağı ve kökleri muhafaza eder. Ayrıca, yapraklar altında yaşayan mikroorganizmalar, solucanlar ve diğer küçük canlılar, toprağın verimliliğine katkı sağlayarak humus oluşumuna destek olur.

Humuslu toprak, hayat dolu bir topraktır; içerisinde bu canlılar olmayan bir toprak ise ölüdür ve bitkiler için verimli değildir. Kışın ormanın içi, dışarıdan 4-5 derece daha sıcak olur. Bu sıcaklık farkı, yaprakların çürüyüp toprağa karışması ve toprağı ısıtan mikroorganizmaların faaliyetlerinden kaynaklanır. Bu çürüme süreci, yanmış gübreye benzer ve toprağa besin sağlayarak kokmaz.

Toprağı verimli hale getirmenin bir diğer yolu ise kompost yapmaktır. İsviçre’de bahçelerde uygulanan kompost yönteminde, tüm bitkisel atıklar (yağ, et, limon ve süt hariç) bir kuyuda biriktirilip toprakla örtülerek çürümeleri hızlandırılır. Böylece toprağa geri kazandırılır. Avrupalılar, topraktan aldıklarını fazlasıyla geri verirken, bizler mutfak atıklarını çöpe atıyor, tarlalarda anız yakıyor ve toprağı kimyasal gübrelerle dolduruyoruz. Halbuki doğanın sunduğu bu döngüyü doğru kullanarak, toprağı besleyebiliriz.

Toprağın bereketi doğanın bize verdiği armağanlarda saklı, bu döngüyü koruyalım ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir çevre bırakalım.

Kaynak: Özkan Cebe



© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.