Ad

toprak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
toprak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Toprak Örtücü Bitkiler Konusuna Giriş

 Peyzaj mimarlığında bitki örtüsünün doğru kullanımı, yalnızca estetik açıdan değil, aynı zamanda ekolojik denge ve toprak koruma açısından da büyük önem taşır. Yer örtücü bitkiler, özellikle toprak erozyonunun önlenmesi, alanın mikroklima özelliklerinin düzenlenmesi ve bakım maliyetlerinin azaltılması gibi işlevsel faydalar sağlar. Bu bağlamda, çim alanlarının tesisi ve bakımı da peyzajın önemli bileşenlerinden biridir. Peyzaj mimarlarının çim türlerini tanıması, iklim koşullarına uygun karışımlar oluşturabilmesi, tohumla çim tesisi, biçim teknikleri, hastalık yönetimi, sulama ve gübreleme gibi konularda teknik bilgiye sahip olması gerekir. Ayrıca çim dışı otsu ve odunsu yer örtücü bitkiler, özellikle yol şevleri, çatı ve teras bahçeleri gibi özel alanlarda alternatif çözümler sunar.

Bu kapsamda peyzaj eğitimi, öğrencilere doğal bitki örtüsünü tanıma, işlevsel bitki seçimi yapma ve farklı ölçeklerde çim alanları kurup bu alanların bakımını gerçekleştirme becerisi kazandırır. Öğretim süreci hem teorik düz anlatımı hem de arazi uygulamalarını içererek öğrencilerin uygulama becerilerini geliştirir. Bu ders, peyzaj mimarlarının yer örtücü bitkilerin seçimi ve kullanımı konusundaki bilgi düzeyini artırarak, doğayla uyumlu ve sürdürülebilir peyzajlar tasarlamasına olanak tanır.

  1. Şengönül, K. (t.y.). Yer örtücü bitkiler I. Cilt (Çim ve çim alanları yapımı) [Basılmış ders notları].
  2. Uluocak, N. (1999). Yer örtücü bitkiler (Yayın No. 428). İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları.
  3. McKinley, M. (2005). All about lawns. ORTHO Books.
  4. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi. (1991). Yer örtücüler (Ders Kitabı No. 108).

Toprağı Örten Bitkilerde Tercih Kriterleri ve Floristik Göstergeler

Uluocak, N., (1980). Toprak koruyucu doğal bitki örtüsü ve indikatör olaylar. Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, 30(1), İstanbul. URL: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/175622 

Toprak örtücü bitkilerin seçiminde; bitkinin çok yıllık olup olmaması, sağlıklı bir gelişim göstermesi, toprak yüzeyini kaplama yeteneği, morfolojik özellikleri (cins ve tür ayrımı), kök sistemi tipi (saçak veya kazık kök), büyüme formu (dik veya yatık), formları (yumak, stolonlu veya rizomlu) gibi birçok özellik dikkate alınmalıdır. Özellikle bir yıllık ve kısa yaşam döngüsüne sahip bitkiler, buğdaygil (Poaceae) ve baklagil (Fabaceae) familyalarına ait olsalar dahi, genellikle zayıf toprak koruma yeteneğine sahiptir.

Floristik kompozisyonda bu türlerin baskın olması, vejetatif örtünün sürekliliğini sağlayamaması açısından olumsuz bir göstergedir. Örneğin, bir yıllık buğdaygillerden Bromus tectorum başta olmak üzere diğer bir yıllık Bromus türleri; Hordeum murinum, H. jubatum; Elymus caput-medusae; Vulpia ciliata; Aegilops ovata ve diğer Aegilops türleri; Lagurus ovatus gibi türler; yine bir yıllık baklagillerden Trifolium arvense, T. campestre, diğer bir yıllık Trifolium, Lotus, Trigonella ve hatta Medicago türleri; toprak örtüsü açısından yetersiz floristik yapıların göstergesi olarak değerlendirilir.

Buna ek olarak, yarı kurak bölgelerde kısa süreli çiçeklenme periyotlarıyla belirli aralıklarla ortaya çıkan ve hızla kaybolan jeofit türler de kalıcı bir toprak örtüsü oluşturamaz. Anadolu bozkırlarında yaygın olarak gözlenen ve kısa ömürlü olan Achillea, Alyssum, Anthemis, Atriplex, Carduus, Centaurea, Chenopodium, Cichorium, Cirsium, Convolvulus, Crepis, Erodium, Eryngium, Galium, Geranium, Glaucium, Globularia, Malva, Phlomis, Plantago, Polygonum, Potentilla, Rumex, Salvia, Scabiosa, Silene, Teucrium, Veronica, Xeranthemum gibi cinslerin birçok türü, toprak koruma kapasitesi düşük bitkiler arasında yer alır. Bununla birlikte, bazı türlerin rozet yaprakları ile lokal düzeyde sınırlı bir örtü sağlayabildikleri de gözlemlenmektedir. Ayrıca, sürünücü gövdeye sahip bazı bir yıllık bitkiler, ince ve dik gövdeli türlere kıyasla daha iyi bir toprak örtüsü oluşturabilir.

Toprak koruma açısından üstün özelliklere sahip türler genellikle çok yıllık, stolonlu veya rizomlu formlardır. Buğdaygillerden Cynodon dactylon (Kaz ayağı), Agrostis alba (Aktavus), Agropyron türleri (Ayrık), Bromus inermis (Kılçıksız brom), B. erectus (Dik brom), Dactylis glomerata (Domuz ayrığı), Phleum pratense (Köpek kuyruğu), Poa pratensis (Çayır salkımotu), Festuca ovina (Koyun yumağı), Koeleria cristata (Sorguçlu gümüşotu), Lolium perenne (Çok yıllık çim), Chrysopogon gryllus (Buzağılık), Andropogon ve Stipa cinsleri meralarda ve erozyona karşı mücadelede etkin toprak örtücü türler olarak önem taşır.

Baklagiller familyasından toprak koruyucu değeri yüksek olan türler ise; Medicago sativa (Yonca), Hedysarum coronarium (İspanyol korungası), Trifolium pratense (Çayır üçgülü), T. repens (Ak üçgül), T. subterraneum (Yeraltı üçgülü) ile iki yıllık olmasına rağmen Onobrychis sativa, O. viciifolia, O. alba; Lotus corniculatus (Gazal boynuzu), Coronilla varia ve bazı Astragalus türleri (A. eriocarpus, A. atropurpureus vb.) şeklinde sıralanabilir.

Toprak koruyucu bitkilerin etkinliği, yalnızca tür bazında değil, aynı zamanda bu türlerin oluşturduğu sürekli ve kapalı vejetatif örtü ile değerlendirilmelidir. Bu türlerin gelişmiş kök sistemine sahip olmaları, güçlü gövde yapısı ve yapraklanma yoğunluğu gibi morfolojik özellikleri, toprak yüzeyinde etkili koruma sağlamaları açısından önemli niteliklerdir. Bu tür kriterler, deneyimli gözlemciler tarafından sahada kolaylıkla tespit edilebilir ve böylece indikatör bitkiler aracılığıyla bitki örtüsünün kalitesi hakkında güvenilir değerlendirmeler yapılabilir.

Örtü Bitkilerinin Seçimi ve Sınıflandırılması: Kışlık, Yazlık ve Çok Yıllık Türler

Özeker, E., & Ulutürk, M. (2006). Organik tarımda örtü bitkilerinin kullanımı. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi43(2), 153–164. URL: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/59229

Örtü bitkileri, tarım sistemlerinde toprak koruma, organik madde artışı ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliği açısından önemli rol oynamaktadır. Bu bitkiler, özellikle doğal koşullarda toprak verimliliğini korumak, erozyonla mücadele etmek ve toprak biyotasını desteklemek amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Örtü bitkileri mevsimsel gelişim özelliklerine göre kışlık, yazlık ve çok yıllık türler olmak üzere sınıflandırılabilir.

1. Kışlık Örtü Bitkileri

Kışlık örtü bitkileri, genellikle sonbahar başında ekilerek ilkbahar ortasına kadar gelişimlerini sürdürürler. Bu dönemde gelişen bitkiler, ilkbaharda toprak işleme ile parçalanarak yüzeyde malç tabakası oluşturarak toprağın fiziksel özelliklerini iyileştirir (Anonymous, 2004). Kışlık örtü bitkileri baklagil ve baklagil dışı türler olarak iki grupta değerlendirilebilir:

  • Baklagil türleri:

    • Vicia villosa (Tüylü fiğ)

    • Trifolium incarnatum (Kırmızı üçgül)

    • Trifolium subterraneum (Yer altı üçgülü)

    • Pisum sativum arvense (Tarla bezelyesi)

    • Vicia sativa (Adi fiğ)

  • Baklagil dışı türler:

    • Secale cereale (Çavdar)

    • Lolium multiflorum (İtalyan çimi)

    • Triticum aestivum (Buğday)

    • Hordeum vulgare (Arpa)

    • Avena sativa (Yulaf)

2. Yazlık Örtü Bitkileri

Yazlık örtü bitkileri, ilkbahar sebzelerinin hasadı ile sonbahar sebzelerinin dikimi arasındaki dönemde kullanılarak, hem toprağın örtülü kalmasını sağlar hem de toprak besin dengesini destekler. Bu bitkiler azot bağlama, yüzey akışını ve erozyonu azaltma, organik madde miktarını artırma ve nematod gibi zararlı organizmalarla biyolojik mücadeleye katkı sağlama gibi ekosistem hizmetleri sunar (Anonymous, 2004).

  • Baklagil türleri:

    • Vigna unguiculata (Yem börülcesi)

    • Glycine max (Soya fasulyesi)

    • Mucuna deeringiana (Kadife fasulyesi)

    • Crotalaria juncea (Güneş keneviri)

  • Baklagil dışı türler:

    • Fagopyrum esculentum (Kara buğday)

    • Sorghum bicolor × Sorghum sudanense (Sorghum sudan otu)

    • Setaria italica (Cin darı)

    • Pennisetum glaucum (İnci darısı)

    • Echinochloa frumentacea (Japon darısı)

3. Suptropik Koşullarda Kullanılan Çok Yıllık Örtü Bitkileri

Çok yıllık örtü bitkileri, özellikle subtropikal iklim kuşağında yer alan meyve bahçelerinde toprağın yıl boyunca örtülü kalmasını sağlayarak verimliliği artırır. Boyları 30 cm’yi geçmeyen bu türler, rekabeti azaltarak meyve ağaçlarının gelişimini olumsuz etkilemeden toprak yüzeyini korur. Örneğin, Dactyloctenium australe (Smothergrass), gölge ve güneşli ortamlarda iyi gelişme gösterirken, Arachis pintoi (Amarillo yer fıstığı) en etkili baklagil örtü bitkisi olarak öne çıkar (Anonymous, 2003). Ancak, rekabet kontrolü yapılmadığında bazı örtü bitkileri muz bahçelerinde istenmeyen sonuçlara yol açabilir.

  • Örnek türler:

    • Arachis pintoi (Amarillo yer fıstığı)

    • Dactyloctenium australe (Smothergrass)

    • Paspalum notatum cv. Competidor (Bahia otu)

    • Trifolium repens (Ak üçgül)

........................................................

Genç Lokman Hekimler whatsapp grubuna dahil olarak Besler Şifa için daha güncel kalabilirsiniz. Buyrun gruba Tıklayınız
Ankara 'da Besler Şifa olarak 50 den fazla Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerimiz ile hizmet ediyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında aromaterapi, fitoterapi ve doğal yaşam konularında ücretsiz eğitimler ve atalık tohum takas etkinlikleri yapıyoruz. Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Üretici ve tüketici dostu mağaza: https://good4trust.org/beslersifa
aZall.com mağazamız: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle...

Şifanız daim olsun. 



Toprak Kirliliği ve Fitoremediasyon: Doğa ile Temizliğin Uyumu

Günümüzde insan sağlığını tehdit eden en önemli çevresel sorunlardan biri toprak kirliliğidir. Hızla artan sanayileşme, kentleşme ve atık yönetimindeki eksiklikler, toprağın fiziksel ve kimyasal yapısını bozarak ekosistem üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır. Özellikle ağır metallerin toprakta birikmesi, ekolojik dengeyi bozarak hem bitkilerin hem de hayvanların sağlığını tehdit etmektedir. Ancak son yıllarda geliştirilen çevre dostu yöntemlerden biri olan fitoremediasyon (bitkisel ıslah), bu sorunun çözümü için umut vadetmektedir.

Fitoremediasyon Nedir?

Fitoremediasyon, bitkilerin kirleticileri topraktan emerek veya onları etkisiz hale getirerek çevreyi temizleme yeteneğini kullanarak uygulanan bir çevresel iyileştirme yöntemidir. Geleneksel toprak arıtma yöntemlerine kıyasla daha düşük maliyetli, estetik açıdan daha hoş ve çevre dostu olmasıyla öne çıkmaktadır. Bu yöntem, özellikle ağır metallerle kirlenmiş toprakların temizlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Hiperakümülatör Bitkiler ve Ağır Metal Giderimi

Fitoremediasyon sürecinde, hiperakümülatör olarak adlandırılan özel bitkiler kullanılmaktadır. Bu bitkiler, çevrelerinde bulunan ağır metalleri yüksek oranlarda bünyelerinde biriktirme kapasitesine sahiptirler. Örneğin:

  • Hardal (Brassica juncea)

  • Kırmızı Yumak (Festuca rubra)

  • Karahindiba (Taraxacum officinale)

  • Thlapsi caerulescens

  • Chenopodium ve Polygonum türleri

Bu bitkiler, bakır (Cu), çinko (Zn), demir (Fe), manganez (Mn), nikel (Ni), kobalt (Co) gibi metallerin toprakta aşırı birikmesini önlerken, kadmiyum (Cd), arsenik (As), kurşun (Pb) ve cıva (Hg) gibi toksik metallerin de doğadan uzaklaştırılmasını sağlarlar.

Fitoremediasyonun Avantajları ve Dezavantajları

Avantajları

  • Düşük Maliyetli: Geleneksel mühendislik tekniklerine kıyasla daha az maliyetlidir.

  • Çevre Dostu: Toprağın doğal yapısını bozmadan arıtma sağlar.

  • Estetik: Yeşil alanların korunmasına ve güzelleştirilmesine katkıda bulunur.

  • Sürdürülebilir: Uzun vadede doğaya zarar vermeden uygulanabilir.

Dezavantajları

  • Zaman Alıcı: Kirleticileri temizleme süreci uzun sürebilir.

  • Bitki Seçimi: Belirli ağır metalleri emme kapasitesi yüksek olan bitkiler gereklidir.

  • İklim Şartları: Uygulama alanında uygun bitki yetiştirme koşullarının sağlanması gerekir.

Türkiye'de Fitoremediasyonun Uygulanabilirliği

Ülkemiz, sahip olduğu biyolojik çeşitlilik ile fitoremediasyon için büyük bir potansiyele sahiptir. Özellikle endüstriyel kirliliğin yoğun olduğu bölgelerde bu yöntem uygulanarak, toprak kalitesi artırılabilir ve çevre sağlığı korunabilir. Devlet kurumları, üniversiteler ve özel sektör iş birliği ile fitoremediasyon projelerinin geliştirilmesi, çevre politikalarına entegre edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Sonuç

Fitoremediasyon, doğanın kendi kendini temizleme yeteneğini kullanarak, çevresel kirleticilerin etkisini azaltan yenilikçi bir yaklaşımdır. Geleneksel arıtma yöntemlerine çevreci bir alternatif sunan bu teknik, sürdürülebilir çevre yönetimi için önemli bir fırsattır. Doğaya zarar vermeden, toprak kirliliğini azaltmak ve ekosistemleri iyileştirmek için fitoremediasyon yöntemlerini yaygınlaştırmak, geleceğimiz için atılacak en önemli adımlardan biri olacaktır.

.............................................................
Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

Şifanız daim olsun. 

Toprak organik karbon (SOC) stoklarının artırılması

 Avrupa tarım alanlarında toprak organik karbon (SOC) stoklarının artırılması, sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamalarını gerektirmektedir. Tarımsal ekosistemlerde toplam net birincil üretimin (NPP) yükseltilmesine yönelik çeşitli yaklaşımlar önerilmiştir (Chenu ve ark., 2019; Soussana ve ark., 2019). Bu bağlamda, sürekli örtü bitkisi ekimi, daha yüksek karbon (C) girdileri sağlaması nedeniyle SOC stoklarında artışa katkıda bulunabileceği gösterilen etkili bir yöntemdir (Poeplau ve Don, 2015). Benzer şekilde, tarımsal ormancılık sistemleri ve çit uygulamaları da SOC stoklarının artırılmasına yönelik olumlu etkiler sergilemektedir (Cardinael ve ark., 2018). Bu uygulamaların, yeraltında nispeten daha istikrarlı SOC havuzlarına katkıda bulunan daha yüksek C girdileriyle ilişkili olduğu belirtilmektedir (Kätterer ve ark., 2011).

Ürün rotasyonlarının çeşitlendirilmesi de SOC depolamasını artırabilecek stratejilerden biri olarak tanımlanmıştır (Chenu ve ark., 2019). Çeşitlendirilmiş ürün döngüleri, daha yüksek kalite ve miktarda C girdileri ile bu girdilerin kimyasal çeşitliliğini sağlayarak toprak mikrobiyal topluluklarının hem büyümesini hem de çeşitlenmesini destekler. Bu süreç, SOC oluşumu ve depolanmasını olumlu yönde etkileyebilir (Zhang ve ark., 2021). Ayrıca, verim boşluklarının azaltılması, belirli bölgelerde daha yüksek C girdilerine olanak tanıyarak SOC artışına katkıda bulunabilir (Soussana ve ark., 2019).

Bu bağlamda, sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi ve stratejik planlamalar, Avrupa'nın tarımsal ekosistemlerinde SOC stoklarının artırılması ve ekosistem işlevselliğinin iyileştirilmesi açısından büyük bir potansiyel sunmaktadır.



Referans

  1. Cardinael, R., Guenet, B., Chevallier, T., Dupraz, C., Cozzi, T., & Chenu, C. (2018). High organic inputs explain shallow and deep SOC storage in a long-term agroforestry system—Combining experimental and modeling approaches. Biogeosciences, 15(1), 297–317. https://doi.org/10.5194/bg-15-297-2018
  2. Chenu, C., Angers, D. A., Barré, P., Derrien, D., Arrouays, D., & Balesdent, J. (2019). Increasing organic stocks in agricultural soils: Knowledge gaps and potential innovations. Soil and Tillage Research, 188, 41–52. https://doi.org/10.1016/j.still.2018.04.011
  3. Kätterer, T., Bolinder, M. A., Andrén, O., Kirchmann, H., & Menichetti, L. (2011). Roots contribute more to refractory soil organic matter than above-ground crop residues, as revealed by a long-term field experiment. Agriculture, Ecosystems & Environment, 141(1–2), 184–192. https://doi.org/10.1016/j.agee.2011.02.029
  4. Poeplau, C., & Don, A. (2015). Carbon sequestration in agricultural soils via cultivation of cover crops—A meta-analysis. Agriculture, Ecosystems & Environment, 200, 33–41. https://doi.org/10.1016/j.agee.2014.10.024
  5. Zhang, K., Maltais-Landry, G., & Liao, H.-L. (2021). How soil biota regulate C cycling and soil C pools in diversified crop rotations. Soil Biology and Biochemistry, 156, Article 108219. https://doi.org/10.1016/j.soilbio.2021.108219
  6. Soussana, J.-F., Lutfalla, S., Ehrhardt, F., Rosenstock, T., Lamanna, C., Havlík, P., Richards, M., Wollenberg, E. (L.), Chotte, J.-L., Torquebiau, E., Ciais, P., Smith, P., & Lal, R. (2019). Matching policy and science: Rationale for the '4 per 1000 - soils for food security and climate' initiative. Soil and Tillage Research, 188, 3–15. https://doi.org/10.1016/j.still.2017.12.002

Doğanın Kendi Döngüsü Yapraklar

Ağaçların sonbaharda döktüğü yaprakları toplamayın, çünkü ağaçlar bu yaprakları geri alıyor! Kış yaklaşırken ağaçlar, su rezervlerini koruyabilmek için yapraklarını bırakır. Kurudukça toprağa karışan bu yapraklar, yeniden canlanarak ağacın yaşam döngüsüne katkı sağlar.

Ağaçlar sadece suyu korumakla kalmaz, fazla kalsiyum gibi mineralleri de yaprakları aracılığıyla toprağa geri bırakır. Bu yapraklar ilkbaharda çürüdüğünde, toprağa kalsiyum ve diğer önemli mineraller karışır. Ağaç, bu değerli mineralleri kökleri aracılığıyla yeniden alır ve yaşam fonksiyonlarını sürdürmek için kullanır. Ayrıca, yapraklar toprağı ve kökleri kışın donmaya karşı koruyarak, toprakta devamlı bir nemlilik sağlar.

En iyi gübre, ağacın kendi yapraklarıdır! Ormanlardaki doğal döngüde olduğu gibi, yapraklar ve ince dallar toprağa yayılır ve bu doğal örtü, bir manto gibi toprağı dış etkenlerden korur. Don, rüzgar, güneşin aşırı sıcağı ve yağmur aşındırmasına karşı, bu yaprak tabakası toprağı ve kökleri muhafaza eder. Ayrıca, yapraklar altında yaşayan mikroorganizmalar, solucanlar ve diğer küçük canlılar, toprağın verimliliğine katkı sağlayarak humus oluşumuna destek olur.

Humuslu toprak, hayat dolu bir topraktır; içerisinde bu canlılar olmayan bir toprak ise ölüdür ve bitkiler için verimli değildir. Kışın ormanın içi, dışarıdan 4-5 derece daha sıcak olur. Bu sıcaklık farkı, yaprakların çürüyüp toprağa karışması ve toprağı ısıtan mikroorganizmaların faaliyetlerinden kaynaklanır. Bu çürüme süreci, yanmış gübreye benzer ve toprağa besin sağlayarak kokmaz.

Toprağı verimli hale getirmenin bir diğer yolu ise kompost yapmaktır. İsviçre’de bahçelerde uygulanan kompost yönteminde, tüm bitkisel atıklar (yağ, et, limon ve süt hariç) bir kuyuda biriktirilip toprakla örtülerek çürümeleri hızlandırılır. Böylece toprağa geri kazandırılır. Avrupalılar, topraktan aldıklarını fazlasıyla geri verirken, bizler mutfak atıklarını çöpe atıyor, tarlalarda anız yakıyor ve toprağı kimyasal gübrelerle dolduruyoruz. Halbuki doğanın sunduğu bu döngüyü doğru kullanarak, toprağı besleyebiliriz.

Toprağın bereketi doğanın bize verdiği armağanlarda saklı, bu döngüyü koruyalım ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir çevre bırakalım.

Kaynak: Özkan Cebe



© beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.