Ad

Şehir İnsanlarıyla Anadolu Mayası

Tarihte bazı şehirler vardır ki, isimleri o şehrin manevi rehberleriyle anılır, ruhlarıyla şekillenir ve onların izlerini günümüze kadar taşır. Bu şahsiyetler, yaşadıkları şehirlerle bütünleşmiş, o toprakların kültürüne, ahlakına ve inancına derin bir miras bırakmışlardır. Onların adıyla anılan şehirler, tarih boyunca insanlara birer ilham kaynağı olmuş; şehirle özdeşleşmiş bu büyük zatlar, adeta birer kutup yıldızı gibi, karanlıkta kalanlara yol göstermiştir.

Konya ve Hz. Mevlana: Konya, Hz. Mevlana ile gönüllerde yer etmiştir. Mevlana’nın "Gel, ne olursan ol yine gel" çağrısı, yüzyıllar boyunca Konya’nın manevi bir merkez olmasını sağlamış, her dinden ve kültürden insanları aynı çatı altında buluşturmuştur. Mevlana’nın hoşgörüsü, Konya’nın ruhuna işlemiş ve bu şehirde hala yankılanmaya devam etmektedir.

Urfa ve Hz. İbrahim: Urfa, peygamberler şehri olarak anılır, ama özellikle Hz. İbrahim’in izlerini taşır. Onun cesareti, inancı ve adanmışlığı, bu kadim şehirde derin bir iz bırakmıştır. Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı rivayet edilen Balıklıgöl, Urfa’da manevi bir merkez haline gelmiş, Hz. İbrahim’in davası, inancın sembolü olarak burada yaşatılmaktadır.

Kastamonu ve Şaban-ı Veli: Kastamonu, Şaban-ı Veli ile anılan bir şehirdir. Anadolu’nun önemli mutasavvıflarından olan Şaban-ı Veli, halkı irşat etmek, onlara manevi rehberlik yapmak için ömrünü bu şehirde geçirmiştir. Onun öğretileri ve manevi mirası, Kastamonu’nun sakinlerine yüzyıllardır yol göstermiştir.

Ankara ve Hacı Bayram Veli: Başkent Ankara’nın manevi dokusunda, Hacı Bayram Veli’nin izleri vardır. O, Anadolu’nun dört bir yanına yayılan Bayramiyye tarikatının kurucusu ve Osmanlı döneminde büyük bir kanaat önderiydi. İnsanlara sevgi, hoşgörü ve adalet yolunda rehberlik eden Hacı Bayram Veli’nin dergahı, Ankara’da hala binlerce ziyaretçinin uğrak noktasıdır.

Kırşehir ve Hacı Bektaş-ı Veli: Anadolu’nun gönül erenlerinden Hacı Bektaş-ı Veli, Kırşehir’de fikirleri ve öğretileriyle bir miras bırakmıştır. Onun “İncinsen de incitme” felsefesi, Kırşehir’in ruhuna işlemiş, insanlara barış, sevgi ve anlayış aşılamıştır. Bektaşi geleneğinin bu şehirde temelleri atılmış ve Kırşehir bu öğretilerin merkezi haline gelmiştir.

Hatay ve Habib-i Neccar Hazretleri: Hatay, Habib-i Neccar’ın adını taşıyan kadim bir şehirdir. İnançları uğruna şehit olan Habib-i Neccar, Antakya halkının gönlünde taht kurmuştur. Onun adına yapılan cami, Hatay’ın sembol yapılarından biri olarak bu şehrin köklü maneviyatını yansıtır.

Bu büyük şahsiyetler ve şehirleri, tarihin derinliklerinden günümüze uzanan manevi bir mirası temsil eder. Her biri, şehirleriyle özdeşleşmiş, o toprakların insanlarına yüzyıllardır manevi bir rehber olmuştur. Bu şehirler, yalnızca fiziki yapılarıyla değil, onların izleriyle taşıdıkları ruh ile yaşamaya devam etmektedir.

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.



Saç Dökülmesi: Kök Nedenler ve Doğal Çözümler

Saç dökülmesi, çoğu insanın hayatının bir döneminde karşılaştığı bir problemdir. Ancak bu konuda yalnız olmadığınızı bilmek önemlidir. Saç dökülmesi genetik yatkınlıkla bağlantılı olsa da, mesele bundan çok daha karmaşık. Hormonal dengesizlikler, insülin direnci, enflamasyon, besin eksiklikleri ve gıda hassasiyetleri gibi pek çok faktör bu sorunda rol oynayabilir. Kronik stres, yetersiz beslenme ve yaşlanma da saç kaybını hızlandırabilir. Bu nedenle, problemin kök nedenlerine odaklanmak ve doğru müdahalelerde bulunmak oldukça önemlidir.

Saç Dökülmesinin Kök Nedenleri

1. Hormonal Dengesizlikler ve Genetik Faktörler

Saç dökülmesinin en yaygın sebeplerinden biri erkek tipi kelliktir (androjenik alopesi). Bu durum genellikle erkeklik hormonlarıyla, özellikle DHT (dihidrotestosteron) hassasiyetiyle tetiklenir. Kadınlarda ise erkeklik hormonu seviyelerinin artışı, insülin direnci, prediyabet ve polikistik over sendromu (PCOS) gibi problemlerle birlikte saç dökülmesine yol açabilir.

2. Besin Eksiklikleri

Demir eksikliği, saç dökülmesinin yaygın sebeplerinden biridir. Anemi gelişmiş olmasa bile, vücuttaki demir eksikliği saç köklerini olumsuz etkileyebilir. Benzer şekilde, protein eksikliği de saç dökülmesine neden olabilir. Saçların ana yapı maddesi keratin proteini olduğu için yeterli miktarda protein almak çok önemlidir. Vegan beslenen bireylerde özellikle çinko, D vitamini ve B12 eksiklikleri daha sık görülmektedir. Bu vitamin ve minerallerin eksikliği, saç tökülmesini hızlandırabilir.

3. Yaşlanma ve Hormonal Değişiklikler

Yaşlanma, hormon seviyelerinde değişikliklere yol açarak saç dökülmesine neden olabilir. Kadınlarda menopoz döneminde östrojen seviyelerindeki düşüş, saçların incelmesine ve dökülmesine sebep olabilir. Erkeklerde de ilerleyen yaş, hormon seviyelerinde değişikliklere neden olarak saç kaybına katkıda bulunur.

4. Otoimmün Hastalıklar

Otoimmün hastalıklar da saç dökülmesinde etkili olabilir. Bunlardan biri, kelebek hastalığı olarak bilinen lupus hastalığıdır. Bu tür hastalıklar, vücudun kendi dokularına saldırmasıyla saç kaybına neden olabilir.

Doğal Çözümler ve Destekler

Saç dökülmesini azaltmak ve saç sağlığını desteklemek için doğal yöntemler ve beslenme alışkanlıklarında yapılacak değişiklikler oldukça etkili olabilir:

  1. Beslenme Düzeni:

    • Yeterli miktarda protein, çinko, demir, D vitamini, B12 vitamini ve biotin alın.

    • Omega-3 yağ asitleri içeren gıdalar tüketin (balık, ceviz, keten tohumu).

    • Antioksidan açısından zengin sebze ve meyveleri diyetinize ekleyin.

  2. Stres Yönetimi:

    • Meditasyon, yoga veya nefes egzersizleri gibi stres azaltıcı teknikler uygulayın.

    • Uyku düzenine dikkat edin ve yeterli uyku aldığınızdan emin olun.

  3. Bitkisel Destekler:

    • Saç derisini beslemek ve kan dolaşımını artırmak için hindistancevizi yağı, biberiye yağı ve argan yağı gibi doğal yağları kullanabilirsiniz.

    • Aloe vera jeli, saç derisini yatıştırır ve saç köklerini destekler.

  4. Takviyeler:

    • Kolajen, keratin, biotin ve D vitamini gibi takviyeler kullanın.

    • Vegan bireyler için B12 vitamini özellikle önemlidir.

  5. Saç Bakımı:

    • Saçlarınızı nazikçe tarayın ve çok sıkı toplamayın.

    • Kimyasal içerikli şampuanlar yerine doğal içerikli şampuanlar tercih edin.

Son Söz

Saç dökülmesi karmaşık bir sorun gibi görünse de, problemin kök nedenlerini anlamak ve doğru adımlar atmak çözüm yolunda çok önemlidir. Besler Şifa-Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam olarak, doğal çözümler sunuyoruz.

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.



Bütüncül Doğal Yaşam Kitabı

Dünyayla Bağlantınızı Güçlendirin: Tarih, Çevre ve İnsanlık Üzerine Derin Bir Yolculuk

Bu kitap, yalnızca bir tarih kitabı değil; aynı zamanda çevresel ve toplumsal sorunların kalbine yapılan cesur bir yolculuk. Yazar, Ohio’da bir tarih profesörü olmanın ötesinde, Tanzanya’nın köylerinden Gana’nın pazarlarına, Kenya’nın çay tarlalarından Orta Amerika’nın yürüyüş patikalarına kadar uzanan bir yaşam hikayesine sahip.

Akademik kürsüsünden çıkıp sahaya inen, topluluk destekli tarım projelerinde yer alan ve çevre bilincini pedal çevirerek dünyaya duyuran bir bilim insanı… Bu kitapta, sadece tarihsel olayların değil, bugünün ve geleceğin dünyasını şekillendiren küresel çevresel sorunların da izini sürüyor.

Yazar, tarihin derin bilgisiyle geleceği öngörme yeteneğini harmanlıyor ve çözüm yolları sunuyor. Bu süreçte, küresel eşitsizliklerin, dini ve siyasi çatışmaların, kentsel ve kırsal ayrımların yarattığı karmaşık tabloyu ustalıkla ele alıyor.

"Dünyayla bağlantımızı güçlendirmek" sloganıyla özetlenebilecek bu eser, okurlara sadece bilgi değil, aynı zamanda ilham da sunuyor. Dünyayla olan derin bağlarımızı yeniden hatırlatıyor ve hepimizin birer parçası olduğu bu büyük hikayede nasıl bir rol oynayabileceğimizi sorgulatıyor. Eğer tarihe, çevreye ve insanlığa dair derin bir bakış açısı kazanmak istiyorsanız, bu kitap tam size göre.

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.


Ağız ve Diş Sağlığında Bitkisel Ürünler

Şifalı bitkiler, binlerce yıldır dünyanın birçok yerinde hastalıkların tedavisinde geleneksel yöntemler olarak kullanılmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde nüfusun yaklaşık %80’i sağlık hizmetleri için şifalı bitkilere güvenmektedir (Moghadam vd., 2020). Bu bitkiler, kırsal kesimlerde birincil ilaç kaynağı olmaya devam etmektedir (Palombo, 2011).

Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarında, ağız patojenlerinin büyümesini engelleyen, diş plağı gelişimini azaltan, bakterilerin yüzeylere yapışmasını önleyen ve ağız hastalıklarının semptomlarını hafifleten tıbbi bitki özleri veya fitokimyasallar yer almaktadır (Palombo, 2011; Kumar vd., 2021).

Bitkisel Ürünlerin Popülerliği ve Kullanım Nedenleri

Son yıllarda halk arasında bitkisel ürünlerin kullanımında artış görülmektedir. Bu ilginin temel nedenleri şunlardır:

  • Doğal ve güvenli olduklarına dair inanç
  • Daha doğal bir yaşam tarzı arzusu
  • Konvansiyonel ilaçların yan etkilerine ilişkin endişeler
  • Kronik hastalıkların tedavisinde konvansiyonel ilaçlara duyulan hayal kırıklığı

Bitkisel ürünler, düşük maliyetleri ve daha az yan etkileri nedeniyle farmasötik yöntemlere mantıklı bir tamamlayıcı olarak da değerlendirilmektedir (Moghadam vd., 2020).

Aromaterapi ve Diş Sağlığı

Aromaterapi, kişinin zihnini, bedenini ve ruhunu iyileştiren doğal bir terapi yöntemidir. Uçucu yağların antibakteriyel, antiviral ve antimikrobiyal özellikleri, ağız ve diş sağlığı dahil birçok alanda kullanılmasını mümkün kılmaktadır. Örneğin:

  • Lavanta yağı: Kaygıyı azaltır, analjezik (ağrıyı dindirme) etkisi gösterir
  • Nane yağı: Antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahiptir
  • Karanfil yağı: Antioksidan ve antibakteriyel etkileri ile bilinir

Çeşitli çalışmalar, aromaterapinin diş kaygısını ve korkusunu azalttığını, kan basıncını düşürdüğünü ve stres yönetiminde etkili olduğunu göstermektedir.

Sonuç

Literatürde aromaterapinin ağız ve diş sağlığındaki olumlu etkilerine dair çalışmalar bulunmaktadır. Ancak bu ürünlerin kullanımına ilişkin daha geniş kapsamlı araştırmalar yapılması gerekmektedir. 

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/4121347



İş Stresi ve Aromaterapi ile şifa

Stres, Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre zor bir durumun neden olduğu endişe veya zihinsel gerilim hali olarak tanımlanır. Stres, hayatın zorlukları ve tehditlerine karşı doğal bir insan tepkisidir. Herkes bir düzeyde stres yaşasa da, strese verdiğimiz tepki, genel iyilik halimiz üzerinde büyük bir fark yaratır. İnsanlar zamanlarının çoğunu iş yerinde geçirdiğinden, iş stresi yönetimi, yaşam kaliteleri açısından büyük önem taşır. Stres yönetimi için sentetik ilaçlar, aromaterapi ve masaj uygulamaları gibi birçok yöntem bulunmaktadır. Aromaterapinin kolay uygulanabilirliği ve güvenilirliği nedeniyle, iş stresi yönetiminde aromaterapi uygulamalarının etkinliği değerlendirilmiştir.

1. Giriş
Uçucu (esansiyel) yağlar, yüzyıllardır en etkili şifa malzemelerinden biri olmuştur. Hoş kokularıyla dikkat çekmeleri, onların bitkinin özü olduğu fikrini de yaratmıştır. Aromaterapi, esansiyel yağların terapötik amaçlarla kullanılmasıyla ortaya çıkan bir alandır. Bu yağlar, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel durumları da etkileyen şifalı güçleri sayesinde çeşitli nedenlerle kullanılabilir. Aromaterapi, esansiyel yağların solunması, sabit yağlarla topikal olarak uygulanması veya ağızdan alınması yoluyla uygulanabilir.
Aromaterapi; anksiyete, cilt ve saç problemleri, sindirim sorunları, ağrı yönetimi, yara bakımı, solunum ve uyku zorlukları gibi birçok durumu tedavi etmek için kullanılır. İş stresi, aromaterapinin sıkça kullanıldığı zihinsel rahatsızlıklardan biridir. Çalışanların stres seviyeleri; rol çatışmaları, iş yükü ve çalışma ortamı gibi çeşitli nedenlerle artar. Daha yüksek stres seviyeleri, iş verimliliğini doğrudan etkiler.
Stresin, bir kişinin sağlığını hem doğrudan hem de dolaylı olarak olumsuz etkilediği açıktır. Adrenalin ve noradrenalin gibi nörotransmiterlerin salınımı, fizyolojik bir stres tepkisidir. Bu durum, hızlanmış kalp atışı ve solunum gibi fizyolojik değişikliklere yol açar. Ayrıca stres, kortizol adı verilen bir steroid hormonunun üretimini tetikler. Kortizol, karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasını düzenler; kan basıncını ve kan şekerini kontrol eder. Ancak normalin üzerindeki kortizol seviyeleri, bilişsel fonksiyonları olumsuz etkiler.
Kronik stres, diyabet, obezite, anormal kolesterol seviyeleri ve kardiyovasküler hastalıklar gibi birçok hastalığa neden olabilir. Bu nedenle, insanların zamanlarının büyük bir kısmını geçirdiği çalışma ortamlarında stres seviyelerinin en aza indirilmesi önemlidir.


2. Aromaterapinin İş Stresine Etkisi
Stresle başa çıkmak için bireyler çeşitli yöntemler kullanmıştır. Aromaterapi de bu çözümlerden biridir. Citrus sinensis (L.) Osbeck, Lavandula angustifolia Mill., Matricaria recutita L., ve Rosa damascena Mill. gibi esansiyel yağlar, stres ve anksiyete durumlarında sıkça kullanılmaktadır.
Örneğin, bir çalışmada diş tedavisi gören çocuklar, tatlı portakal yağı soluyarak tedavi edilmiş ve bu grupta kortizol seviyelerinin, esansiyel yağ kullanılmayan gruba göre daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Başka bir çalışmada ise 150 çocuk üzerinde yapılan araştırmada, diş tedavisi ile ilgili anksiyete seviyeleri hem kız hem de erkek gruplarında azalmış, ancak kız çocuklarındaki azalma istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Kortizol seviyelerindeki bu azalma, tatlı portakal yağının stres üzerindeki etkisini göstermektedir.
Stres üzerine birçok klinik çalışma yapılmış olmasına rağmen, iş stresi temelli klinik çalışmaların sayısı sınırlıdır. Bu bağlamda, iş stresi için literatürde yer alan aromaterapi uygulamaları Tablo 1'de gösterilmiştir. Kullanılan esansiyel yağların etkili bileşiklerinin kimyasal yapıları ise Şekil 1'de verilmiştir.

3. İş Stresinde Kullanılan Uçucu Yağlar
Birçok çalışma, uçucu yağların kaygı giderici (anksiyolitik) veya antidepresan etkilerini incelemiştir. İş stresi gibi özel stres türleri üzerine yapılan klinik çalışmalarda, belirli meslek grupları incelenmiştir. Bu çalışmalarda sıklıkla şu bitkilerin uçucu yağları kullanılmıştır:
  • Citrus türleri (Turunçgiller)
  • Lavandula angustifolia (Lavanta)
  • Rosa damascena (Isparta Gülü)
  • Salvia sclarea (Misk Adaçayı)
Citrus bergamia (Bergamot)
Rutaceae (Sedefotugiller) familyasına ait olan bergamot bitkisinin uçucu yağı, meyve kabuklarının mekanik olarak sıkılmasıyla elde edilir. Bu yağın ana bileşenleri şunlardır:
  • Limonen
  • Linalool
  • β-Pinen
  • Linalil asetat
  • γ-Terpinene
Limonen, GABAerjik sistem üzerindeki etkileri sayesinde kaygı giderici özelliklere sahiptir. Yapılan bir çalışmada, limonenin solunmasının açık kol testi modeliyle kaygı üzerindeki etkisi incelenmiş ve 30 dakikalık soluma sonrası açık kolda kalma süresinin arttığı gözlemlenmiştir.

Citrus limon (Limon)
Limon bitkisi de Rutaceae familyasına aittir ve uçucu yağı kabuklarından soğuk pres yöntemiyle elde edilir. Ana bileşenleri şunlardır:
  • Limonen
  • β-Pinen
  • γ-Terpinene
Limon uçucu yağının antidepresan etkisinin, GABAerjik sistem aracılığıyla benzodiazepin benzeri bir mekanizmaya sahip olduğu gösterilmiştir.

Citrus sinensis (Tatlı Portakal)
Tatlı portakal da Rutaceae familyasına aittir ve uçucu yağı meyve kabuklarından mekanik olarak elde edilir. Ana bileşenleri şunlardır:
  • Limonen
  • Mirsen
  • γ-Terpinene
  • α-Farnesen
Tatlı portakal yağı, limonen bileşiği sayesinde kaygı giderici etkiye sahiptir. Bir çalışmada, mirsen bileşiğinin açık kol testindeki etkisi incelenmiş ve 50 mg/kg dozda bile kaygı giderici etkiler gözlemlenmiştir.
Bir ön çalışmada, tatlı portakal yağı 20 kadın katılımcıya günde iki kez (öğleden önce ve sonra) kişisel bir difüzör ile dört hafta boyunca uygulanmıştır. Çalışmanın sonunda, stres puanlarında anlamlı bir azalma gözlenmiştir (p < 0.01).

Lavandula angustifolia (Lavanta)
Lamiaceae (Ballıbabagiller) familyasına ait olan lavanta bitkisinin uçucu yağı, çiçeklerinden buhar distilasyonu ile elde edilir. Ana bileşenleri şunlardır:
  • Linalool
  • Kafur
  • Linalil asetat
  • 1,8-Sineol
  • Borneol
Bir çalışmada, linalool bileşiğinin farelere soluma yoluyla verilmesiyle kaygı giderici etkiler gözlemlenmiştir.
Rosa damascena (Isparta Gülü)
Rosaceae (Gülgiller) familyasına ait olan Isparta gülünün uçucu yağı, taç yapraklarından buhar distilasyonu ile elde edilir. Ana bileşenleri şunlardır:
  • β-Sitronellol
  • Geraniol
  • β-Fenil etil benzoat
  • Fenil etil alkol
  • Nonadekan
Geraniol bileşiğinin kaygı giderici etkisi olduğu düşünülmektedir.

Salvia sclarea (Misk Adaçayı)
Lamiaceae familyasına ait olan misk adaçayının uçucu yağı, yapraklarından buhar distilasyonu ile elde edilir. Ana bileşenleri şunlardır:
  • Linalil asetat
  • Linalool
  • (E)-Karyofilen
  • p-Simen
  • α-Terpineol
Linalil asetat ve linalool bileşiklerinin kaygı giderici etkileri olduğu bilinmektedir.

4. Esansiyel Yağların Anksiyetede Etki Mekanizmaları
GABAerjik Mekanizma
GABA, merkezi sinir sisteminde inhibitör bir etkisi olan bir nörotransmiterdir. GABA, nöronlar arasındaki bağlantıyı yavaşlatarak sinir sisteminin genel aktivitesini azaltır. GABA, GABA-A reseptörlerine bağlandığında, klorid (Cl⁻) kanalları açılır ve klorid iyonları hücreye girerek nöronun hiperpolarizasyonuna neden olur. GABA, GABA-B reseptörlerine bağlandığında ise potasyum (K⁺) kanalları açılır ve kalsiyum (Ca²⁺) kanalları kapanır, bu da nöronun hiperpolarizasyonuna yol açar. Her iki durumda da sinaptik iletim baskılanır. Düşük GABA seviyeleri, artan depresyon ve anksiyete ile ilişkilidir.
Bir çalışmada, bergamot esansiyel yağının anksiyolitik etkisinin mekanizması, sıçanlar üzerinde araştırılmıştır. Sonuçlar, bergamot esansiyel yağının etkisinin GABA reseptörleri ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Bergamot esansiyel yağı, temel olarak limonen ve ß-pinen bileşenlerinden oluşur.

Serotonin Geri Alım İnhibisyonu
Serotonin, ruh hali, bilişsel aktivite ve otonom fonksiyonlar dahil olmak üzere birçok süreci kontrol edebilen bir nörotransmiterdir. Tirozin amino asidinden türeyen serotonin, sinaptik boşluktaki miktarını artırarak antidepresan bir etki gösterir. Bu nedenle, serotonin geri alımını inhibe eden bileşikler (SRI), antidepresan aktiviteye sahiptir. Serotonin reseptörlerinin yedi ana alt türü vardır (5-HT1, 5-HT2, 5-HT3, 5-HT4, 5-HT5, 5-HT6, 5-HT7). Antidepresan etkiden sorumlu olan reseptör 5-HT1'dir. Antidepresan bir etki elde etmek için seçici serotonin geri alımının inhibe edilmesi önemlidir, çünkü farklı serotonin reseptörleri farklı etkiler göstermektedir.
Bir çalışmada, Cananga odorata bitkisinden elde edilen ylang-ylang esansiyel yağının mekanizması incelenmiştir. Bu yağın antidepresan etkisinin, serotonin reseptörlerinin inhibisyonu ile ilişkili olduğu gözlemlenmiştir. Ylang-ylang esansiyel yağı, büyük oranda linalool, linalool asetat ve α-pinen bileşenlerini içermektedir.

5. Sonuç
Klinik çalışmalar, esansiyel yağların stres seviyelerine olumlu katkısını bilimsel olarak kanıtlamıştır. İş stresinin de bu bağlamda değerlendirildiği göz önüne alındığında, aromaterapi uygulamalarının iş stresini azaltıcı bir etkisi olduğu görülmektedir. İn vivo çalışmalar, bu etkinin esansiyel yağların bileşiminde bulunan kimyasal maddelerden kaynaklandığını göstermektedir. Bu bağlamda, aromaterapi uygulamalarının iş yerlerinde yaygınlaştırılmasının iş verimliliği ve insan sağlığı üzerinde olumlu bir etkisi olabileceği sonucuna varılabilir.

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.



Bu yayın çeviri olarak şu yayından alınmıştır, sadece okunması için çevrilerek yayımlanmıştır.
Detaylar için makalenin kendisine müracaat ediniz; https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/4027312

Doğal Limon Kabuğu Yağı (%100 Saf)

Botanik Adı: Citrus Limon Peel Oil

Doğanın en ferahlatıcı ve canlandırıcı özlerinden biri olan Doğal Limon Kabuğu Yağı, hem cilt hem de ruh sağlığınıza birçok fayda sunar. %100 saf içeriği ve doğal formülüyle, günlük yaşamınıza enerji ve tazelik katmak için ideal bir seçenektir.

Faydaları

  • Aromaterapi: Limon uçucu yağı, stresi azaltmak, sakinleştirmek, mutluluk hissi vermek ve enerji vermek için kullanılır. Aromaterapi uygulamalarında sıkça tercih edilir.
  • Temizlik: Doğal bir temizlik ürünü olarak işlev görür. Yüzeylerdeki kir, lekeler ve virüsleri öldürme kapasitesine sahiptir.
  • Cilt Bakımı: İçeriğindeki C vitamini sayesinde cildin nem dengesini sağlarken, cilt problemlerine ve koyu lekelerin görünümüne karşı etkilidir.
  • Saç Bakımı: Saç bakım ürünlerinde de kullanılabilir. Saç derisini besler, saçların daha parlak görünmesini sağlar.

Kullanımı

  • Cilt Uygulaması: Vücudunuza sabit yağ ile masaj yaparak uygulayın. Önerilen taşıyıcı yağlar arasında Tatlı Badem Yağı, Hindistan Cevizi Yağı, Jojoba Yağı, Kuşburnu Çekirdeği Yağı, Avokado Yağı, Üzüm Çekirdeği Yağı ve İncir Çekirdeği Yağı bulunmaktadır.
  • Solunum Yolu Rahatsızlıkları: Üst solunum yolları rahatsızlıklarında etkili olabilir. 1 damla Limon Kabuğu yağı, küp şekere veya 1 bardak suya damlatılarak günde 2 kez tüketilebilir.
  • Aromaterapi Uygulamaları: Banyo preparatlarında, saç ve saç derisi için hazırlanan ürünlerde ve masaj yağlarında kullanılabilir.
  • Difüzör Kullanımı: Buhurdanlığınıza, difüzörünüze veya koku taşlarınıza 3-5 damla ekleyerek kullanabilirsiniz.

Üretim Bilgileri

  • Doğal Elde Ediliş: Limon Kabuğu yağı, kuvvetli kokulu çok yıllık bir bitkidir ve buhar distilasyonu yoluyla elde edilir.
  • Sağlık Bakanlığı Onayı: Ürünümüz, Sağlık Bakanlığı Ürün Takip Sistemi (ÜTS) bünyesinde barkod numarası ile kayıtlı ve onaylıdır.
  • Doğa Dostu Üretim: Uçucu yağ, kaliteli üreticilerden tedarik edilen hammaddelerle atölyemizde dolum işlemleri tamamlanarak üretilmektedir. Ürünler %100 doğal hammaddelerle ve %100 saf uçucu yağlar ile formüle edilmiştir.
Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini İnstagram vitrininden yada Trendyol mağazamızdan temin edebilirsiniz.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Harici Kullanım: Sadece haricen kullanım içindir.
  • Seyreltilerek Kullanım: Topikal uygulamalarda seyreltilerek kullanılmalıdır.
  • Göz Teması: Gözle ve güneşle temasından sakınınız.
  • Özel Durumlar: Hamile, bebek ve solunum rahatsızlığı olan kişilerin, kullanmadan önce bir uzmana danışmaları önerilir.

Saklanma Koşulları

Çocukların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza ediniz. Oda sıcaklığında, direkt güneş ışığından uzakta ve ağzı sıkıca kapalı olarak saklayınız.

Onarıcı Tarım ve Karbon Kredileri: Ekosistem Sağlığını Destekleyen Bir Model

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın (TSKB) hazırladığı “Karbondan Krediye: Onarıcı Tarım ve Karbon Kredileri” başlıklı rapor, toprak sağlığını koruma ve geliştirme amacı taşıyan onarıcı tarım uygulamalarını, bu uygulamalardan elde edilebilecek karbon kredileriyle ilişkilendirmektedir. Çalışma, onarıcı tarımın ekosistem sağlığına katkılarının yanı sıra ekonomik ve sosyal faydalarına odaklanmakta; aynı zamanda Türkiye'deki uygulama potansiyelini değerlendirmektedir.

Onarıcı Tarım ve Ekosistem Hizmetleri

Rapor, tarım topraklarının geleneksel ve yaygın tarım uygulamalarından kaynaklanan tahribata maruz kaldığını belirtmektedir. Toprağın sağlığının korunması, ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahiptir. 2017 yılında yayımlanan bir çalışmaya göre, toprağın sağladığı ekosistem hizmetlerinin ekonomik değeri yaklaşık 11,38 trilyon dolar olarak hesaplanmıştır. Bu miktar, aynı dönem için dünya gayri safi yurt içi hasılasının (GSYH) %14’üne karşılık gelmektedir ve toprağın ekonomik değerini açıkça ortaya koymaktadır.

Onarıcı tarım uygulamaları, sadece toprak sağlığını iyileştirmekle kalmayıp karbon depolama kapasitesini artırarak iklim değişikliğiyle mücadeleye de katkı sağlamaktadır. Raporda bu uygulamaların, tarımsal üretimde sürdürülebilirlik sağlayarak karbon kredisi oluşturma potansiyeli taşıdığı ve bu kredilerin çiftçiler için ek gelir kaynağı yaratabileceği ifade edilmektedir.

Türkiye İçin Uygulama Modeli

Raporda, Türkiye'de onarıcı tarım uygulamalarını desteklemek ve karbon kredisi piyasasını geliştirmek amacıyla bir yapı önerisi sunulmaktadır. Öneriye göre, karbon kredilerinin alıcıları, tarımsal üreticilerle iş birliği içinde çalışan sanayi kuruluşları, çok taraflı kalkınma bankaları (ÇTKB) veya aracı firmalar olabilir.

Deprem bölgesi, Türkiye’de bu uygulamaların önceliklendirilmesi gereken alanlardan biri olarak vurgulanmaktadır. Bu yaklaşım, bölgenin yeniden inşa ve iyileştirme süreçlerine ekolojik, ekonomik ve sosyal destek sağlayabilir.

Karbon Kredileri ve Tarımın Rolü

Rapor, tarımsal projelerin karbon kredisi piyasasında olumlu bir ayrışma gösterdiğini ve bu alandaki büyümenin umut verici olduğunu ortaya koymaktadır. Yenilenebilir enerji projelerinin karbon kredilerindeki payı 2020-2023 yılları arasında %41,5’ten %25,8’e gerilerken, tarımsal projeler aynı dönemde yıllık ortalama %118,5’lik bir artış göstermiştir.

Karbon tarımıyla üretilebilecek karbon kredilerinin büyüklüğünün 2050 yılına kadar 13,7 milyar dolar seviyesine ulaşabileceği tahmin edilmektedir. Bu durum, tarım sektörünün iklim değişikliğiyle mücadelede stratejik bir öneme sahip olduğunu göstermektedir.

Türkiye’nin Toprak Kaybı ve Çölleşme Sorunu

Türkiye'deki tarım arazilerinin %59'u, meraların %64'ü ve ormanların %54'ü erozyona maruz kalmaktadır. Toprağın organik madde kaybı, verimliliğin azalmasına ve çölleşmeye karşı hassasiyetin artmasına neden olmaktadır. Günümüzde Türkiye topraklarının %18’i çölleşmeye karşı zayıf, %50,9’u orta ve %22,5’i ise yüksek hassasiyet grubunda değerlendirilmektedir.

Sonuç

TSKB’nin raporu, onarıcı tarımın ekolojik ve ekonomik faydalarını vurgularken, karbon kredilerinin tarım sektörü için taşıdığı potansiyele dikkat çekmektedir. Türkiye’nin toprak sağlığını koruma stratejilerinde onarıcı tarım uygulamalarına öncelik verilmesi, yalnızca ekosistem sağlığını desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda sosyal ve ekonomik kalkınmaya da katkı sağlayacaktır.

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.



Çay Poşetlerindeki Mikroplastiklerin İnsana Etkisi Kanıtlandı

“Mutagenesis Group” tarafından yürütülen çalışmada polimer tabanlı çay poşetlerinin demlenme sırasında salgıladığı milyarlarca nano ve mikro plastiğin sindirim sırasında bağırsaklardan kana karıştığı belirlendi.

Sağlığımızı Tehdit Eden Gizli Tehlike

Günümüzde çevre kirliliği ve insan sağlığı üzerindeki etkileri her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Özellikle plastik atıkların yol açtığı mikro ve nanoplastik (MNPL) kirliliği, sadece çevresel bir sorun değil, aynı zamanda insan sağlığını da tehdit eden ciddi bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, günlük hayatımızda sıkça kullandığımız çay poşetlerinin bu konuda önemli bir risk taşıdığını ortaya koydu.

Çay Poşetlerinden Mikroplastik Salınımı
Barselona Özerk Üniversitesi’nde (UAB) yapılan bir araştırmaya göre, polimer bazlı ticari çay poşetleri sıcak suya bırakıldığında milyonlarca mikro ve nanoplastik parçacık salınıyor. Bu parçacıklar, insan bağırsak hücreleri tarafından emilebiliyor ve kan dolaşımına geçerek vücudun diğer bölgelerine yayılabiliyor.

Araştırmada, farklı türdeki çay poşetleri incelendi ve şu sonuçlar elde edildi:

  • Polipropilen (PP): Bir mililitrede yaklaşık 1,2 milyar parçacık (ortalama boyut: 136.7 nanometre) salınıyor.
  • Selüloz: Bir mililitrede yaklaşık 135 milyon parçacık (ortalama boyut: 244 nanometre) salınıyor.
  • Naylon-6: Bir mililitrede yaklaşık 8,18 milyon parçacık (ortalama boyut: 138.4 nanometre) salınıyor.

Bu parçacıkların detaylı analizi için taramalı elektron mikroskobu (SEM), transmisyon elektron mikroskobu (TEM) ve dinamik ışık saçılımı (DLS) gibi ileri düzey teknikler kullanıldı.


Bağırsak Hücreleri Üzerindeki Etkiler

Araştırma kapsamında, mikro ve nanoplastiklerin insan bağırsak hücreleriyle etkileşimi de incelendi. Özellikle mukus üreten bağırsak hücrelerinin bu parçacıkları daha fazla emdiği ve hatta parçacıkların hücre çekirdeğine kadar ulaştığı gözlemlendi. Bu durum, mikroplastiklerin genetik materyalle doğrudan etkileşime geçebileceğini ve potansiyel sağlık riskleri taşıyabileceğini gösteriyor.

Ne Yapılmalı?
Araştırmacılar, bu bulguların ışığında şu önerilerde bulunuyor:

  1. Standart Test Yöntemleri Geliştirilmeli: Plastik gıda ambalajlarından salınan mikroplastiklerin tespiti için standart test yöntemleri oluşturulmalı.
  2. Daha Sıkı Düzenlemeler Getirilmeli: Plastik malzemelerin gıda temasında kullanımını düzenleyen politikalar geliştirilerek mikroplastik kirliliği azaltılmalı.
  3. Alternatif Malzemeler Kullanılmalı: Plastik bazlı çay poşetleri yerine, doğada çözünebilen veya geri dönüştürülebilir alternatifler tercih edilmeli.

Sonuç
Plastik kirliliği, sadece çevremizi değil, sağlığımızı da tehdit eden büyük bir sorun. Çay poşetlerinden salınan mikroplastiklerin insan vücudunda birikmesi, uzun vadeli sağlık etkileri hakkında daha fazla araştırma yapılmasını gerektiriyor. Günlük alışkanlıklarımızı gözden geçirerek daha çevre dostu ve sağlıklı alternatiflere yönelmek, bu sorunun çözümüne katkı sağlayabilir.

Unutmayalım, küçük değişiklikler büyük farklar oluşturabilir! 🌿

Bu makale: Gooya Banaei et al, Teabag-derived micro/nanoplastics (true-to-life MNPLs) as a surrogate for real-life exposure scenarios, Chemosphere (2024). DOI: 10.1016/j.chemosphere.2024.143736

.......................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.

Meşe Külü ve Geleneksel Gıda Üretimindeki Rolü

 Bir Etnobotanik İnceleme

Giriş Etnobotanik, bitkilerin insanlar tarafından kullanılma şekillerini inceleyen çok disiplinli bir alan olarak, geleneksel gıda üretiminde bitkisel materyallerin önemini anlamamıza yardımcı olur. Meşe külü, geleneksel mutfak uygulamalarında yaygın bir biçimde kullanılan önemli bir doğal malzeme olarak dikkat çekmektedir. Tarih boyunca hem gıda dayanıklılığını artırmak hem de gıda üretiminde özgün tat ve dokular elde etmek için kullanılmıştır. Bu makalede, meşe külünün gıda üretimindeki geleneksel rolü ve güncel uygulamaları üzerinde durulacaktır.

Meşe Külü ve Hamur Üretiminde Kullanımı Meşe külü, geleneksel ekmek ve hamur işleri üretiminde doğal bir alkali madde olarak kullanılmıştır. Hamur mayalamada meşe külü, pH dengesini sağlayarak kabarma sürecini destekler. Bazı yöresel tariflerde, kül suyu (meşe külünün suyla karıştırılmasıyla elde edilen alkali çözelti) kullanılarak hamurun daha homojen bir yapı kazanması ve uzun süre dayanıklı olması sağlanmıştır. Bu yöntem, mayanın bulunmadığı veya kullanılmadığı dönemlerde alternatif bir çözüm olarak geliştirilmiştir.

Diğer Gıda Üretiminde Meşe Külü Kullanımı Meşe külü, ekmek dışında çeşitli gıdaların üretiminde de kullanılmıştır. Geleneksel olarak:

  1. Salamura Üretiminde: Zeytin, turşu ve asma yaprağı gibi salamura gıdaların dayanıklılığını artırmak ve parlaklık kazandırmak için kullanılmıştır.

  2. Kuru Meyve Üretiminde: Kuru üzüm üretiminde, meşe külü sıkça tercih edilmiştir. Günümüzde bu amaçla kostik (sodyum hidroksit) kullanılırken, geleneksel yöntemlerde meşe külü suyu kullanılmış ve bu yöntem daha doğal bir alternatif olarak kabul edilmiştir.

  3. Çerez Hazırlığında: Mardin bölgesinde, iri karpuz çekirdekleri meşe külü ve tuzla kaynatılıp durulanarak çerez olarak tüketilmektedir. Bu işlem, çekirdeklerin dayanıklılığını artırır ve kendine has bir lezzet kazandırır.

Meşe Külünün Gıda Dayanıklılığına Katkısı Meşe külü, gıdalara kazandırdığı dayanıklılık ile öne çıkar. Külün içerdiği potasyum ve diğer mineral bileşenler, gıdaları bakteriyel bozulmaya karşı korur. Özellikle salamura ve kuru üretiminde, meşe külü suyu gıdaları parlak, sert ve tüketim için uygun bir yapıda tutar.

Güvenlik ve Hijyen Önlemleri Meşe külünün gıda üretiminde kullanımı, dikkatli hijyen önlemleri gerektirir. Kullanılan külün:

  • Kimyasal madde içermeyen doğal odunlardan elde edilmiş olması,

  • Yiyeceklerle temasa uygun şekilde hazırlanmış olması gerekir.

Ekmek gibi temel bir gıdada kullanılacaksa, bu önlemler daha da kritik hale gelir.

Sonuç Meşe külü, geleneksel gıda üretiminde yüzlerce yıldır kullanılan çok yönlü bir doğal malzemedir. Hem gıda dayanıklılığını artırma hem de benzersiz tat ve dokular kazandırma konusundaki rolü, günümüz modern gıda üretiminde de önemli bir ilham kaynağıdır. Ancak, hijyen ve güvenlik standartlarına uyulması önemlidir. Geleneksel bilgilerin bilimsel yöntemlerle desteklenmesi, bu tür uygulamaların gelecekte de sürdürebilirliğini sağlayacaktır.


BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.

Avrupa'da Tarımsal Endişeler ve Türkiye için Çıkarılacak Dersler

 Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in açıkladığı AB-MERCOSUR serbest ticaret anlaşması, 20 yılı aşkın müzakerelerin ardından 6 Aralık 2024 tarihinde imzalanarak önemli bir dönüm noktası oldu. 780 milyon kişiyi kapsayan dünyanın en büyük serbest ticaret alanlarından birini yaratacak olan bu anlaşma, Avrupa Birliği içinde tarım sektörü ve çevresel etkiler konusunda ciddi tartışmalara yol açtı. Fransa'nın direnci ve tarımsal endişeler, Türkiye gibi tarımsal potansiyele sahip ülkeler için önemli dersler içeriyor. Besler Şifa olarak bu süreci değerlendirerek tarımsal üretim, çevresel sürdürülebilirlik ve yerel üreticiyi destekleme konularına odaklanıyoruz.


Fransa Neden Direniyor?

Fransa'nın AB-MERCOSUR anlaşmasına karşı çıkışının temel nedeni, MERCOSUR ülkelerinin tarımsal ihracat gücünün AB'nin tarım sektörüne tehdit oluşturacağı endişesidir. Özellikle Brezilya ve Arjantin gibi ülkelerin düşük maliyetli ve geniş çaplı tarımsal üretimi, Fransa’nın kaliteli ancak maliyetli tarım ürünleriyle rekabetini zorlaştırıyor.

Fransız çiftçilerin endişesi sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve sağlık standartlarına dayanıyor. AB'nin sıkı düzenlemelerine karşılık, MERCOSUR ülkelerinden gelen ürünlerin daha esnek düzenlemelere tabi olması, bu ürünlerin AB pazarına girişini kolaylaştırırken yerel üreticiyi zorluyor. Ayrıca Brezilya’nın Amazon Ormanları’ndaki çevresel politikaları, AB’nin Yeşil Mutabakat hedefleriyle çelişiyor ve Fransa’nın direncini artırıyor.


AB Tarım Ülkeleri İçin Riskler

AB-MERCOSUR anlaşması, tarımsal üretime dayalı ekonomilere sahip ülkeler için ciddi riskler taşıyor. Fransa, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde küçük çaplı tarım yapan çiftçiler, MERCOSUR’dan gelen düşük maliyetli ürünlerle rekabet etmekte zorlanabilir. Bu durum, tarımsal istihdamın azalması ve kırsal ekonomilerin zayıflaması gibi sorunları beraberinde getirebilir.

Çevresel ve sağlık standartları açısından da riskler mevcut. MERCOSUR’dan gelen ürünlerin, AB’nin katı standartlarına uymaması tüketici güvenini zedeleyebilir. Örneğin, Brezilya’dan ithal edilen et ve soya ürünlerinin, ormansızlaşma ve tarım ilacı kullanımı gibi çevresel sorunlarla gündeme gelmesi AB kamuoyunda tepki yaratıyor.


Türkiye İçin Çıkarılacak Dersler

Besler Şifa olarak, Türkiye’nin bu süreçten çıkarabileceği dersleri değerlendiriyoruz:

  1. Tarımsal Üretimde Verimlilik ve Teknoloji:
    Türkiye, tarımda verimliliği artıracak teknolojilere yatırım yapmalı ve çiftçilerin üretim maliyetlerini düşürecek destek mekanizmaları geliştirmelidir.

  2. Yerel Üreticiyi Koruma:
    Türkiye, serbest ticaret anlaşmaları yaparken tarım ve hayvancılık gibi hassas sektörlerini koruyacak politikalar oluşturmalıdır. Çevresel ve sağlık standartlarının korunması, hem tüketici güveni hem de yerli üreticinin rekabet gücü açısından kritik öneme sahiptir.

  3. Çevresel Sürdürülebilirlik:
    Dünya pazarlarında yer bulmak için çevre dostu üretim standartlarını benimsemek gereklidir. AB’nin talep ettiği çevre dostu standartlara uygun üretim, Türkiye’nin rekabet avantajını artırabilir.

  4. Yerli Üretimin Teşviki:
    Yerel üreticiyi destekleyen politikalarla iç piyasada yerli ürünlere olan talep artırılabilir. Aynı zamanda ihracat kapasitesinin geliştirilmesi, Türkiye’nin küresel pazardaki yerini güçlendirecektir.

  5. Tüketici Bilinci ve Eğitim:
    Tüketici bilincini artırarak, yerel ve kaliteli tarım ürünlerine yönelimi teşvik etmek, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından önemlidir.


Sonuç

AB-MERCOSUR anlaşması, küresel ticaretin dinamiklerini değiştirirken, Türkiye gibi ülkeler için de tarımsal sürdürülebilirlik ve rekabetçi politikalar geliştirmenin önemini ortaya koyuyor. Besler Şifa olarak, yerli üreticiyi destekleyen ve çevresel sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyen bir yaklaşımı savunuyoruz. Tarımsal üretimin korunması, ekonomik bağımsızlık ve gıda güvenliğinin temel taşıdır.

Bu anlaşmadan çıkarılacak derslerle, Türkiye’nin tarım sektöründe daha güçlü ve sürdürülebilir bir geleceğe adım atabileceğine inanıyoruz.



© beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.