Ad

Toprak Örtücü Bitkiler Konusuna Giriş

 Peyzaj mimarlığında bitki örtüsünün doğru kullanımı, yalnızca estetik açıdan değil, aynı zamanda ekolojik denge ve toprak koruma açısından da büyük önem taşır. Yer örtücü bitkiler, özellikle toprak erozyonunun önlenmesi, alanın mikroklima özelliklerinin düzenlenmesi ve bakım maliyetlerinin azaltılması gibi işlevsel faydalar sağlar. Bu bağlamda, çim alanlarının tesisi ve bakımı da peyzajın önemli bileşenlerinden biridir. Peyzaj mimarlarının çim türlerini tanıması, iklim koşullarına uygun karışımlar oluşturabilmesi, tohumla çim tesisi, biçim teknikleri, hastalık yönetimi, sulama ve gübreleme gibi konularda teknik bilgiye sahip olması gerekir. Ayrıca çim dışı otsu ve odunsu yer örtücü bitkiler, özellikle yol şevleri, çatı ve teras bahçeleri gibi özel alanlarda alternatif çözümler sunar.

Bu kapsamda peyzaj eğitimi, öğrencilere doğal bitki örtüsünü tanıma, işlevsel bitki seçimi yapma ve farklı ölçeklerde çim alanları kurup bu alanların bakımını gerçekleştirme becerisi kazandırır. Öğretim süreci hem teorik düz anlatımı hem de arazi uygulamalarını içererek öğrencilerin uygulama becerilerini geliştirir. Bu ders, peyzaj mimarlarının yer örtücü bitkilerin seçimi ve kullanımı konusundaki bilgi düzeyini artırarak, doğayla uyumlu ve sürdürülebilir peyzajlar tasarlamasına olanak tanır.

  1. Şengönül, K. (t.y.). Yer örtücü bitkiler I. Cilt (Çim ve çim alanları yapımı) [Basılmış ders notları].
  2. Uluocak, N. (1999). Yer örtücü bitkiler (Yayın No. 428). İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları.
  3. McKinley, M. (2005). All about lawns. ORTHO Books.
  4. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi. (1991). Yer örtücüler (Ders Kitabı No. 108).

Toprağı Örten Bitkilerde Tercih Kriterleri ve Floristik Göstergeler

Uluocak, N., (1980). Toprak koruyucu doğal bitki örtüsü ve indikatör olaylar. Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, 30(1), İstanbul. URL: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/175622 

Toprak örtücü bitkilerin seçiminde; bitkinin çok yıllık olup olmaması, sağlıklı bir gelişim göstermesi, toprak yüzeyini kaplama yeteneği, morfolojik özellikleri (cins ve tür ayrımı), kök sistemi tipi (saçak veya kazık kök), büyüme formu (dik veya yatık), formları (yumak, stolonlu veya rizomlu) gibi birçok özellik dikkate alınmalıdır. Özellikle bir yıllık ve kısa yaşam döngüsüne sahip bitkiler, buğdaygil (Poaceae) ve baklagil (Fabaceae) familyalarına ait olsalar dahi, genellikle zayıf toprak koruma yeteneğine sahiptir.

Floristik kompozisyonda bu türlerin baskın olması, vejetatif örtünün sürekliliğini sağlayamaması açısından olumsuz bir göstergedir. Örneğin, bir yıllık buğdaygillerden Bromus tectorum başta olmak üzere diğer bir yıllık Bromus türleri; Hordeum murinum, H. jubatum; Elymus caput-medusae; Vulpia ciliata; Aegilops ovata ve diğer Aegilops türleri; Lagurus ovatus gibi türler; yine bir yıllık baklagillerden Trifolium arvense, T. campestre, diğer bir yıllık Trifolium, Lotus, Trigonella ve hatta Medicago türleri; toprak örtüsü açısından yetersiz floristik yapıların göstergesi olarak değerlendirilir.

Buna ek olarak, yarı kurak bölgelerde kısa süreli çiçeklenme periyotlarıyla belirli aralıklarla ortaya çıkan ve hızla kaybolan jeofit türler de kalıcı bir toprak örtüsü oluşturamaz. Anadolu bozkırlarında yaygın olarak gözlenen ve kısa ömürlü olan Achillea, Alyssum, Anthemis, Atriplex, Carduus, Centaurea, Chenopodium, Cichorium, Cirsium, Convolvulus, Crepis, Erodium, Eryngium, Galium, Geranium, Glaucium, Globularia, Malva, Phlomis, Plantago, Polygonum, Potentilla, Rumex, Salvia, Scabiosa, Silene, Teucrium, Veronica, Xeranthemum gibi cinslerin birçok türü, toprak koruma kapasitesi düşük bitkiler arasında yer alır. Bununla birlikte, bazı türlerin rozet yaprakları ile lokal düzeyde sınırlı bir örtü sağlayabildikleri de gözlemlenmektedir. Ayrıca, sürünücü gövdeye sahip bazı bir yıllık bitkiler, ince ve dik gövdeli türlere kıyasla daha iyi bir toprak örtüsü oluşturabilir.

Toprak koruma açısından üstün özelliklere sahip türler genellikle çok yıllık, stolonlu veya rizomlu formlardır. Buğdaygillerden Cynodon dactylon (Kaz ayağı), Agrostis alba (Aktavus), Agropyron türleri (Ayrık), Bromus inermis (Kılçıksız brom), B. erectus (Dik brom), Dactylis glomerata (Domuz ayrığı), Phleum pratense (Köpek kuyruğu), Poa pratensis (Çayır salkımotu), Festuca ovina (Koyun yumağı), Koeleria cristata (Sorguçlu gümüşotu), Lolium perenne (Çok yıllık çim), Chrysopogon gryllus (Buzağılık), Andropogon ve Stipa cinsleri meralarda ve erozyona karşı mücadelede etkin toprak örtücü türler olarak önem taşır.

Baklagiller familyasından toprak koruyucu değeri yüksek olan türler ise; Medicago sativa (Yonca), Hedysarum coronarium (İspanyol korungası), Trifolium pratense (Çayır üçgülü), T. repens (Ak üçgül), T. subterraneum (Yeraltı üçgülü) ile iki yıllık olmasına rağmen Onobrychis sativa, O. viciifolia, O. alba; Lotus corniculatus (Gazal boynuzu), Coronilla varia ve bazı Astragalus türleri (A. eriocarpus, A. atropurpureus vb.) şeklinde sıralanabilir.

Toprak koruyucu bitkilerin etkinliği, yalnızca tür bazında değil, aynı zamanda bu türlerin oluşturduğu sürekli ve kapalı vejetatif örtü ile değerlendirilmelidir. Bu türlerin gelişmiş kök sistemine sahip olmaları, güçlü gövde yapısı ve yapraklanma yoğunluğu gibi morfolojik özellikleri, toprak yüzeyinde etkili koruma sağlamaları açısından önemli niteliklerdir. Bu tür kriterler, deneyimli gözlemciler tarafından sahada kolaylıkla tespit edilebilir ve böylece indikatör bitkiler aracılığıyla bitki örtüsünün kalitesi hakkında güvenilir değerlendirmeler yapılabilir.

Örtü Bitkilerinin Seçimi ve Sınıflandırılması: Kışlık, Yazlık ve Çok Yıllık Türler

Özeker, E., & Ulutürk, M. (2006). Organik tarımda örtü bitkilerinin kullanımı. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi43(2), 153–164. URL: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/59229

Örtü bitkileri, tarım sistemlerinde toprak koruma, organik madde artışı ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliği açısından önemli rol oynamaktadır. Bu bitkiler, özellikle doğal koşullarda toprak verimliliğini korumak, erozyonla mücadele etmek ve toprak biyotasını desteklemek amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Örtü bitkileri mevsimsel gelişim özelliklerine göre kışlık, yazlık ve çok yıllık türler olmak üzere sınıflandırılabilir.

1. Kışlık Örtü Bitkileri

Kışlık örtü bitkileri, genellikle sonbahar başında ekilerek ilkbahar ortasına kadar gelişimlerini sürdürürler. Bu dönemde gelişen bitkiler, ilkbaharda toprak işleme ile parçalanarak yüzeyde malç tabakası oluşturarak toprağın fiziksel özelliklerini iyileştirir (Anonymous, 2004). Kışlık örtü bitkileri baklagil ve baklagil dışı türler olarak iki grupta değerlendirilebilir:

  • Baklagil türleri:

    • Vicia villosa (Tüylü fiğ)

    • Trifolium incarnatum (Kırmızı üçgül)

    • Trifolium subterraneum (Yer altı üçgülü)

    • Pisum sativum arvense (Tarla bezelyesi)

    • Vicia sativa (Adi fiğ)

  • Baklagil dışı türler:

    • Secale cereale (Çavdar)

    • Lolium multiflorum (İtalyan çimi)

    • Triticum aestivum (Buğday)

    • Hordeum vulgare (Arpa)

    • Avena sativa (Yulaf)

2. Yazlık Örtü Bitkileri

Yazlık örtü bitkileri, ilkbahar sebzelerinin hasadı ile sonbahar sebzelerinin dikimi arasındaki dönemde kullanılarak, hem toprağın örtülü kalmasını sağlar hem de toprak besin dengesini destekler. Bu bitkiler azot bağlama, yüzey akışını ve erozyonu azaltma, organik madde miktarını artırma ve nematod gibi zararlı organizmalarla biyolojik mücadeleye katkı sağlama gibi ekosistem hizmetleri sunar (Anonymous, 2004).

  • Baklagil türleri:

    • Vigna unguiculata (Yem börülcesi)

    • Glycine max (Soya fasulyesi)

    • Mucuna deeringiana (Kadife fasulyesi)

    • Crotalaria juncea (Güneş keneviri)

  • Baklagil dışı türler:

    • Fagopyrum esculentum (Kara buğday)

    • Sorghum bicolor × Sorghum sudanense (Sorghum sudan otu)

    • Setaria italica (Cin darı)

    • Pennisetum glaucum (İnci darısı)

    • Echinochloa frumentacea (Japon darısı)

3. Suptropik Koşullarda Kullanılan Çok Yıllık Örtü Bitkileri

Çok yıllık örtü bitkileri, özellikle subtropikal iklim kuşağında yer alan meyve bahçelerinde toprağın yıl boyunca örtülü kalmasını sağlayarak verimliliği artırır. Boyları 30 cm’yi geçmeyen bu türler, rekabeti azaltarak meyve ağaçlarının gelişimini olumsuz etkilemeden toprak yüzeyini korur. Örneğin, Dactyloctenium australe (Smothergrass), gölge ve güneşli ortamlarda iyi gelişme gösterirken, Arachis pintoi (Amarillo yer fıstığı) en etkili baklagil örtü bitkisi olarak öne çıkar (Anonymous, 2003). Ancak, rekabet kontrolü yapılmadığında bazı örtü bitkileri muz bahçelerinde istenmeyen sonuçlara yol açabilir.

  • Örnek türler:

    • Arachis pintoi (Amarillo yer fıstığı)

    • Dactyloctenium australe (Smothergrass)

    • Paspalum notatum cv. Competidor (Bahia otu)

    • Trifolium repens (Ak üçgül)

........................................................

Özlü Sözler Çim

1.      "Ekmek elden su gölden, çimelim goca çimelim… ama doğa bu israfa artık izin vermez."

2.      "Bir çimlik yeşil için tonlarca suyu kurban ediyorsak, yeşile değil görüntüye âşık olmuşuz demektir."

3.      "Toprağı yoran, suyu israf eden çim değil, çılgınca süren alışkanlıktır."

4.      "Çim biçmek modernlik değil; doğaya karşı işlenmiş yeşil bir israftır."

5.      "Çim susar, doğa bağırır. Duymuyorsan; su biter, çöl kalır."

6.      "İklim değişti, biz de değişmeliyiz. Sulanan çim değil, fikrimiz olsun."

7.      "Yeşil istiyorsan çim ekme, doğayı dinle."

8.      "Doğa boşluk sevmez, ama bilinçsiz müdahaleye hiç gelmez."

9.      "Çalışıyor görünmek için çim biçmeyin, doğayı koruyarak hizmet edin."

10.  "Bilinçli şehircilik de çime değil, çalıya ve ağaca yer vardır."

11.  "1,8 Dünya tüketiyoruz ama sadece 1 Dünya’mız var."

12.  ""Çim değil; lavanta, kapari, hatmi, hayıt dik, doğaya nefes ver."

13.  "Her ağaçta bir gölge, her boşlukta bir ağaç olmalı."

14.  "Boz yapraklıyı dik, bakım ve su istemez."

15.  "Kapari, doğanın cevabı; susuzluğa meydan okuyan yeşil."

16.  "Çim görüntüdür; lavanta, zakkum ve sumak yaşamdır."

17.  "Belediyeler çimden vazgeçerse, doğa alkış tutar."

18.  "Bakımlı şehir imajı, çimle değil bilinçle olur."

19.  "Çim biçmekle değil, toprağı muhafaza etmekle medeni olunur."

.......................................

Genç Lokman Hekimler whatsapp grubuna dahil olarak Besler Şifa için daha güncel kalabilirsiniz. Buyrun gruba Tıklayınız
Ankara 'da Besler Şifa olarak 50 den fazla Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerimiz ile hizmet ediyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında aromaterapi, fitoterapi ve doğal yaşam konularında ücretsiz eğitimler ve atalık tohum takas etkinlikleri yapıyoruz. Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Üretici ve tüketici dostu mağaza: https://good4trust.org/beslersifa
aZall.com mağazamız: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle...

Şifanız daim olsun. 



Tatil Dnüşünde Jetlag Yaşamayın

 Zaman, yalnızca takvimlerde akmaz. Onun bir de iç ritmi vardır: zihnin temposu, kalbin atışı, bedenin dinginliği… Tatiller, işte o ritmi yavaşlatmak, hayatın hızla akan çarkının dışında nefes alabilmek için verilmiş kısa izinlerdir. İnsana yavaşlamayı, susmayı, kendini dinlemeyi hatırlatır. Ve bir sabah, alarm çalar. Ekran ışığı yanar. Bildirimler yağmaya başlar. Günün temposu, tatilin sessizliğini hızla gölgeler. Beden ofiste, zihin hâlâ bir sahilde… İşte o kopukluk, o görünmez gecikme: Zihinsel jetlag.

 Bu durum, bir “isteksizlik” ya da “hazırlıksızlık” değil; biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan gerçek bir geçiş hâlidir.

Çalışanlar için bu bir yeniden başlama değil, yeniden senkronize olma sürecidir. Kurumsal hayat ise çoğu zaman bu hassas geçişi görmez, işler kaldığı yerden sürdürülür.

 Oysa her iyi tatil, insanı az da olsa dönüştürür. Ve dönüşmüş bir insanı, dönüşmemiş bir düzenin içine yerleştirmek yalnızca verimi değil, bağlılığı da zedeler.

Tatil dönüşleri, aslında kurumların kültürel zekâsını test eden aynalardır. Bu aynaya bakanlar, yalnızca işleyen sistemler değil, insana alan açan bir kurum kültürü inşa ederler.

Tatil Dönüşlerinde Neden “Jetlag” Yaşarız?

Nörobilimsel açıdan bakıldığında, tatil boyunca yükselen serotonin ve dopamin seviyeleri, iş hayatının temposuna dönüldüğünde kendini hızla kortizol üretimine bırakır. Bu biyokimyasal dalgalanma; dikkat dağınıklığı, karar alma zorlukları, motivasyon kaybı ve sosyal geri çekilme olarak kendini gösterir.

Frontiers in Psychology (2020) araştırmaları, tatil dönüşü ilk üç iş gününde çalışanların odaklanma sürelerinde yüzde 45’e varan bir düşüş yaşadığını ortaya koyuyor. Bu yalnızca bireysel bir sorun değil; ekip içi senkronizasyonu, karar zincirlerini ve inovasyon süreçleri de etkileyen bir organizasyonel mesele.

İşte tam da bu nedenle, zihinsel jetlag’i yönetmek bir lüks değil; insan kaynakları ve liderlik için stratejik bir zorunluluktur. Bunu başaran kurumlar, yalnızca çalışanlarının değil, kendi kültürlerinin de enerjisini korur.

Ne Yapabiliriz? (Ve Neden Yapmalı?)

1. Dönüş Takvimini Ritme Uydurmak

Tatil dönüşlerinin otomatik olarak pazartesiye planlanması, hız ve alışkanlık odaklı bir refleksin ürünüdür. Oysa adaptasyon, tek gecede tamamlanan bir süreç değildir; zihnin ve bedenin yeni tempoya kademeli olarak uyum sağlaması gerekir.

Harvard Business Review araştırmaları, dönüş gününü haftanın ortasına (çarşamba-perşembe) alan şirketlerde çalışanların dönüş haftasında yüzde 19 daha düşük stres, yüzde 17 daha yüksek motivasyon bildirdiğini ortaya koyuyor. Neden? Çünkü haftanın ortasında işbaşı yapmak, zihne “koşu değil, ısınma turu” mesajı verir. Bu yaklaşım, yılın geri kalanında tükenmişlik riskini de azaltır.

Bu ısınma turunda kendi kahvenizi, kendi çayınızı yada yeni öğrenilen yerel bir lezzeti ikram edebilirsiniz. Şifa dediğimiz şey aslında bu güzellikleri paylaşmaktır bazen. Odanıza yada toplantı masasına bir koku, bir çiçek yada süs eşyası yerleştirebilirsiniz.

2. Sosyal Bağları Yeniden Kurmak

Tatil, yalnızca görevlerden değil, sosyal ağlardan da kısa bir kopuştur. Dönüşte adaptasyonun anahtarı, önce insanlara; sonra işlere dönmektir. Gallup (2023) verilerine göre, tatil dönüşünde ilk gün ekip arkadaşlarıyla sosyal etkileşim yaşayan çalışanlar, yılsonunda yüzde 28 daha yüksek performans ve yüzde 23 daha yüksek bağlılık gösteriyor.

Bu bulgu bize şunu söylüyor: Bir kahve sohbeti ya da kısa bir “tatilde seni en çok ne mutlu etti?” sorusu, çoğu zaman bir toplantıdan daha stratejiktir. Sosyal temas, organizasyonel hafızayı yeniden aktive eder ve zihnin uyum süresini hızlandırır.

3. Liderlikte Empatiyi Stratejik Bir Beceriye Dönüştürmek

Tatil dönüşü, liderliğin diliyle şekillenir. İlk gün “raporlar hazır mı?” demek mi, yoksa “nasılsın, hazır mısın?” diye sormak mı? Bu fark, yalnızca çalışanların motivasyonunu değil, kurumla kurdukları duygusal bağı da belirler. McKinsey & Company (2022) verilerine göre, tatil dönüşlerinde empatik liderlik yaklaşımıyla karşılaşan çalışanlar, yıl boyu yüzde 30 daha yüksek bağlılık ve yüzde 22 daha yüksek yenilikçilik sergiliyor.

Empati, yalnızca “yumuşak bir değer” değil; doğrudan performansı, bağlılığı ve İnovasyon etkileyen bir liderlik aracıdır.

Sonuç: Zihinsel Jetlag Bir Eksiklik Değil, Kurumların Geleceği İçin Bir Test

Tatil dönüşleri, organizasyonların kültürel zekâsını ve liderlik anlayışını en net şekilde görünür kılan anlardır. Bu süreç doğru yönetildiğinde bir verim kaybı değil; bağlılığı, enerjiyi ve kurum kültürünü tazeleyen bir fırsata dönüşür. Görmezden gelindiğinde ise kısa vadeli performans uğruna uzun vadeli güven ve sadakat kaybına yol açar.

Unutulmamalıdır ki: Ofise dönen kişi, tatile çıkan kişiyle aynı değildir. Tatil, yalnızca bir ara değil; bir dönüşümdür. Bu dönüşümü fark eden, anlamlandıran ve ona alan tanıyan kurumlar; günü değil, geleceği kazanır.



 

Doğal Kozmetik Ürünleriyle Sınırları Aşan Güzellik

Güzellik, artık yalnızca aynaya bakmakla sınırlı değil. Kadınlar artık güzellik anlayışlarını doğayla uyumlu, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir yaklaşımla yeniden tanımlıyor. Bitkisel kozmetik ürünleri gün geçtikçe daha çok tercih edilirken, Türkiye’de bu alanda faaliyet gösteren üreticiler de global pazarda önemli bir konum elde ediyor. Besler Şifa olarak biz de bu dönüşümün öncülerinden biri olmanın gururunu yaşıyoruz.

Türkiye’nin Kozmetik Gücünü Dünyaya Taşımak

Türkiye, kozmetik sektörü açısından sadece iç piyasada değil, ihracat alanında da büyük bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin hayata geçirilmesi için İhracatçı Birlikleri önemli bir rol üstlenmektedir. İhracatçı Birlikleri, Dış Ticaret Müsteşarlığı’na bağlı olarak çalışan meslek kuruluşlarıdır ve ihracatçının haklarını korurken, ihracatı artırmak amacıyla çeşitli hizmetler sunar.

Besler Şifa olarak biz de, Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği aracılığıyla bitkisel kozmetik ürünlerimizi yurt dışı pazarlara ulaştırmak için gereken adımları atmış bulunuyoruz. Çünkü biz, doğal kozmetik ürünlerinin sınır tanımadan kadınlara ulaşması gerektiğine inanıyoruz.

Neden İhracat? Neden Besler Şifa?

İhracat yalnızca ürünlerin başka ülkelere satılması anlamına gelmez; aynı zamanda bir markanın kalite, güven ve sürdürülebilirlik vizyonunu dünyaya tanıtma fırsatıdır. Besler Şifa, ihracat yoluyla hem Türkiye ekonomisine katkı sunmayı hem de dünyanın dört bir yanındaki kadınlara doğal içerikli kozmetik ürünleri ulaştırmayı hedeflemektedir.

  • Organik bitkilerden elde edilen özler,

  • Aromaterapi temelli formüller,

  • Cilde zarar vermeyen doğal aktif bileşenler,

  • Doğa dostu ambalajlar ve

  • Helal, vegan, hayvanlar üzerinde test edilmemiş sertifikalarımız,

ürünlerimizin uluslararası standartlara uygunluğunu ortaya koymaktadır.

18-45 Yaş Arası Kadınlar İçin Güvenli ve Etkili Kozmetik

Modern kadının yaşamı oldukça yoğun. İş hayatı, şehir yaşamı, stres, hava kirliliği gibi dış etkenler nedeniyle cilt her geçen gün daha fazla korunmaya ihtiyaç duymaktadır. 18-45 yaş arası kadınlar, bu tempolu yaşamda hem pratik hem etkili hem de doğal kozmetik ürünlerine yönelmektedir.

Besler Şifa’nın ihracata açılan ürünleri arasında yer alan:

  • Bitkisel nemlendiriciler,

  • Doğal anti-aging kremler,

  • Yüz serumu ve tonikleri,

  • Aromaterapi roll-on ve cilt maskeleri
    özellikle bu yaş grubunun ihtiyaçlarına özel olarak formüle edilmiştir.

İhracat Sürecinde Tüketici Ne Kazanır?

Siz bir kozmetik tüketicisi olarak, ürünün menşei ve üretim süreci hakkında bilgi sahibi olmayı hak ediyorsunuz. Ürünlerin İhracatçı Birlikleri tarafından denetlenmesi, belirli bir kalite standardına sahip olduğunu da garanti altına alır. Yani siz Besler Şifa ürünlerini tercih ettiğinizde, sadece doğal güzelliğe değil, aynı zamanda güvenli ve belgeli kozmetik ürünlerine de sahip olursunuz.

İhracatçı Birlikleri Hakkında Bilgi Almak İster misiniz?

Türkiye’de toplamda 58 adet İhracatçı Birliği bulunmaktadır ve her biri farklı sektörlerde faaliyet göstermektedir. Kozmetik sektörü açısından en önemli birliklerden biri olan Akdeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği, üreticilerin dünya pazarlarında görünür olmasını sağlar. İhracatçı Birlikleri’ne üyelik şartları ve diğer bilgilere www.dtm.gov.tr üzerinden ulaşabilirsiniz.

Sonuç: Güzelliğinizin Güvencesi

Besler Şifa olarak hedefimiz, sadece Türkiye’deki kadınlara doğal kozmetik sunmak değil, aynı zamanda bu değeri dünya kadınlarına da ulaştırmaktır. Çünkü biz, her kadının doğadan gelen bir güce layık olduğunu biliyoruz.

Doğal içerikli kozmetik ürünleri,
İhracat kalitesinde üretim,
Kadına değer veren yaklaşım,
Doğal yaşamı destekleyen formüller...

Tüm bunları tek bir çatı altında bulabileceğiniz yer: Besler Şifa - Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünleri.

👉 Ürünlerimizi keşfetmek için: www.beslersifa.com

........................................................

Genç Lokman Hekimler whatsapp grubuna dahil olarak Besler Şifa için daha güncel kalabilirsiniz. Buyrun gruba Tıklayınız
Ankara 'da Besler Şifa olarak 50 den fazla Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerimiz ile hizmet ediyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında aromaterapi, fitoterapi ve doğal yaşam konularında ücretsiz eğitimler ve atalık tohum takas etkinlikleri yapıyoruz. Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Üretici ve tüketici dostu mağaza: https://good4trust.org/beslersifa
aZall.com mağazamız: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle...

Şifanız daim olsun. 


Salerno Okulunda Tractatus de herbis (Bitkiler Üzerine İnceleme) Eseri

Farma botanik, tıp, eczacılık ve kozmetik alanlarında kullanılan bitkilerin tanınması, sınıflandırılması, morfolojik ve anatomik özelliklerinin incelenmesi, etken maddelerinin belirlenmesi ve bu maddelerin tedaviye yönelik kullanımı üzerine odaklanan bir bilim dalıdır. Bu alan, özellikle İtalya’daki Salerno Tıp Okulu’nda yapılan çalışmalarla tarihsel bir ivme kazanmış, söz konusu okul belirli dönemlerde bir gelenek haline gelerek Orta Çağ’da Avrupa’da tıp eğitiminin merkezi olmuş, İslam, Yunan, Latin tıbbı geleneklerini harmanlamış ve tıp bilgisinin Batı’ya yayılmasında büyük rol oynamıştır. Bu çok kültürlü bilgi birikimi, farma botaniğin gelişiminde hem teorik hem de uygulamalı yaklaşımların zenginleşmesini sağlamıştır. 

 "Tractatus de herbis" (Bitkiler Üzerine İnceleme) metni, Orta Çağ'da şifalı bitkiler ve farmakoloji üzerine yazılmış önemli bir eser hakkında oldukça detaylı bilgiler içermektedir. Bu metin, eserin tarihçesini, farklı versiyonlarını, el yazmalarını, çevirilerini ve içeriğini kapsamlı bir şekilde açıklamaktadır.   İtalya'da ortaya çıkan bu eserler, Avrupa genelinde dağıtılmış ve Salerno Tıp Fakültesi'nin farmakopesinin yayılmasına ve popülerliğine katkıda bulunmuştur .

  • Adlandırma: "Tractatus de herbis" veya "Secreta Salernitana" olarak bilinir.

  • İçerik: Tedavi edici özelliklere sahip bitkisel, mineral ve hayvansal maddeleri sunar. 500 ila 900'den fazla maddeyi alfabetik sıraya göre gruplandırır.

  • Köken ve Yayılma: İtalya'da, özellikle Salerno Tıp Fakültesi çevresinde ortaya çıkmış ve Avrupa geneline yayılmıştır.

  • İllüstrasyonlar: Resimlerinin betimleyici değeri nedeniyle sanat tarihçilerinin dikkatini çekmiştir. Antik Çağ'dan beri doğaya dayalı ilk bitki resimlerini içerir.

  • Yazar ve Kaynaklar: Orijinal Latince metin 12. yüzyılın ikinci yarısına aittir ve Matthaeus Platearius'a atfedilen "Circa instans"tan türemiştir. Pseudo-Apuleius, Afrikalı Konstantin, Dioscorides, Isaac Israeli ve sözlü gelenek gibi çeşitli kaynaklardan alıntılarla zenginleştirilmiştir. Ünlü bir mütercim olan Afrikalı Konstantin’in (1010- 1087) Salerno’ya gelmesi burada Hipokrat ve Galen ruhunun oluşturulmasında önemli rol oynamış ve okulun uluslararası bir ün kazanmasına yol açmıştır. Kartaca doğumlu olduğu için Afrikalı lakabı ile anılan ve Salerno’da tıbbın önemli temsilcilerinden biri olan Konstantin bir doktor değildir ve hiç bir zaman da hasta muayene etmemiştir. İskenderiye ve Bağdat’a yolculuklar yapmış Arapça, Süryanice, İbranice ve Yunancayı çok iyi derecede öğrenmiş ve böylece İslam dünyasının kültür ve tıbbını inceleyip bu dillere ait eserlerin tercümelerini yapacak düzeye erişmişti (9). 

  • Isaac Israeli (9.-10. yy), Fatımi halifesinin hekimiydi ve Arapça yazdığı bu Kitap dört bölümlük bir tıp ansiklopedisiydi; ilk üç bölüm gıda maddelerini ve bazı ilaçları tanımlıyordu. Tractatus’ta yer alan bitki, hayvan ve minerallerin tanımları genelde İsraeli’nin bu eseri üzerinden alınmıştır.

  • El Yazmaları ve Versiyonlar:

    • En eski iki versiyon Londra'daki British Library'deki Egerton Elyazması 747 ve Paris'teki Bibliothèque nationale de France'daki Latince Elyazması 6823'tür.

    • Bu el yazmalarından türetilen birçok kopya ve çeviri bulunmaktadır (örneğin "Livre des simples médecines" adıyla Fransızca çevirisi).

    • Farklı coğrafi gruplandırmalar (Kuzey İtalyan Grubu, Fransız El Yazmaları, Kampaniyen köken vb.) üzerine tartışmalar mevcuttur.

  • Basılı Eserler: Fransızca ilk basılı herbaryum olan "Le Grant Herbier en françoys" (Arbolayre olarak da bilinir) bu geleneğe dayanır ve daha sonra İngilizceye "Grete Herball" olarak çevrilmiştir.

  • Metnin İçeriği: Her bölüm, ürünün nitelikleri (sıcak, soğuk, kuru, ıslak), eşanlamlıları, etimolojisi ve terapötik özelliklerini (genellikle vücut bölümlerine göre gruplandırılmış) listeler.

  • Yazar Tartışmaları: Matthaeus Platearius, Dioscorides, Plato gibi isimler eserin veya kaynaklarının yazarları arasında anılmaktadır.

Bu metin, Orta Çağ tıp tarihi, botanik, sanat tarihi ve el yazması geleneği üzerine çalışan araştırmacılar için paha biçilmez bir kaynak niteliğindedir. Metinde belirtilen el yazmaları ve basılı eserler, dönemin bilimsel ve kültürel alışverişini anlamak için önemli kanıtlar sunmaktadır. Özellikle bitki resimlerinin "Antik Çağ'dan beri doğaya dayalı ilk çalışmalar" olarak yorumlanması, sanat ve bilim tarihindeki önemini vurgulamaktadır.

Bu kitaba alternatif olarak Salernita metinlerinden alıntı yapılarak 1160 ve 1170 yılları arasında yazılan ve 6 adet yazarı bulunan günümüzün çok yazarlı ansiklopedilerinin öncülerinden kabul edilen Compendium Salernitanum isimli kitaptır.

Ortaçağ’da doğunun en ünlü hekimlerinden Rhazes olarak bilinen Ebû Bekr Muhammed bin Zekeriyya er-Razi (865-925), Avicenna olarak bilinen Ebu’l-Ali el-Hüseyin b. Abdullah İbn-i Sina (980-1037),Averroes olarak bilinen filozof, doktor, astronomi bilgini ve matematikçi İbn-i Rüşt (1126-1198) ve modern cerrahinin kurucusu Ebu El Kasım El Zehravi (936-1013) Avrupa tıbbının gelişiminde önemli katkıları olan hekimler olarak ortaya çıkmışlar ve döneminin Avrupa tıbbını önemli ölçüde etkilemişlerdi. Bu arada Salerno Tıp Okulu 8. yüzyılın sonlarında kurulduğu kabul edilmekte olup gelenekçi yapısını devam ettirmesi nedeniyle gerilemeye başlamış, bunun sonucunda 12. yüzyıldan sonra okulun popülaritesi giderek kaybolmuş ve 1811 yılında Napolyon döneminde kapatılmıştır.

Salerno döneminde öne çıkan eğitim metotları, “makale”. “konferans” ve “diyalog” idi. Salerno, “Sokratik diyalog” olarak tanımlanan öğrenci ve öğretmen arasında soru cevap yöntemi o dönemde bu kitabın gelişmesinde önemli bir yöntemdir.

Salerno Okulu’nun en ünlü eseri, Flos Medicinae Salerni olarak da bilinen sağlık ve mutluluğu elde etmek için akılcı yaklaşım, diyet ve hijyen önerilerinden oluşan, en az iki yüz yıllık tıbbi bilgilerin toplandığı Latince bir şiir olan Regimen Sanitatis Salernitanum (Salerno Okulunun Sağlık Kodları) idi. Bu kitabın yüzyıllar boyu devam eden başarısı Hipokrat’ın Aforizmalar’ı kadar ünlü bir eser olduğu düşüncesini oluşturmaktadır. Regimen’in ilk bölümünde hijyen ve diyet, ikinci bölümünde tıbbi bitkilerin faydaları, Üçüncü bölümde insan vücudunun anatomisi, dördüncü bölümde fizyoloji ve son bölümde ise hastalıkların tedavi edilmesi ile ilgili bilgiler yer almaktadır. İlk bölümde diyete oldukça geniş bir biçimde yer verilmiştir,

Cerrrahnamelerin gelişmesinde rol almıştır. Cerrahname, Osmanlı döneminde yazılmış ve cerrahlık (ameliyat) ile ilgili bilgi veren, tıp alanındaki önemli eserlerden biridir. Özellikle İbn-i Kemal (Kemalpaşazade) tarafından 15. yüzyılda yazılan “Cerrahname” adlı eser, Osmanlı tıbbının ve cerrahların kullandığı temel başvuru kaynaklarından biridir. Cerrahname, Osmanlı’da cerrahlık sanatını sistematik şekilde ele alan ve hem teorik hem pratik bilgiler sunan önemli tıbbi bir kitap olarak kabul edilir.





Tam Tahıllar, Tam Güzellik: Cildinize İçten Bakımın Sırrı

 Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: Rafine tahıllar yerine tam tahılları tercih edin. Çünkü tam tahıllar, yalnızca sindirim sistemi sağlığını değil, aynı zamanda cilt sağlığınızı, bağışıklığınızı ve genel yaşam kalitenizi olumlu yönde etkiler. Besler Şifa olarak biz, doğal kozmetik ürünleri geliştirirken içerideki bu bütünsel dengeyi göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü cilt bakımı, sadece dıştan değil, içten de başlar.

Tam Tahıl Nedir ve Neden Önemlidir?

Tam tahıllar, rafinasyon sürecine uğramamış, yani işlenirken besin değerlerini kaybetmemiş tahıl taneleridir. Kepek, tohum ve endosperm olmak üzere üç temel bölümden oluşurlar. Her bir katman, vücudun ve cildin doğal yenilenme süreci için gerekli olan zengin bileşenleri barındırır:

  • Kepek: Lif, B vitaminleri, demir, çinko, magnezyum ve antioksidanlar içerir. Bu maddeler özellikle ciltteki hücre yenilenmesini, sivilceye karşı korumayı ve detoks etkisini destekler.

  • Tohum: Sağlıklı yağlar ve E vitamini ile doludur. E vitamini, anti-aging (yaşlanma karşıtı) bakımda cildin nem dengesini sağlamada etkilidir.

  • Endosperm: Karbonhidrat, protein ve bir miktar B vitamini içerir. Bu bölüm, enerji metabolizmasına katkı sağlar.

Lifli Beslenme, Ciltte Arınma

Özellikle 15-45 yaş arası kadınlar, hormonal dalgalanmaların da etkisiyle zaman zaman sivilce, mat cilt görünümü ya da hassasiyet gibi sorunlarla karşılaşabilir. İşte burada lifli beslenme devreye girer. Tam tahıllarda bolca bulunan diyet lifi, bağırsak hareketlerini düzenleyerek toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Bu da cildin içten arınmasını sağlar.

Ayrıca kepek ve lif, nişastanın glikoza dönüşümünü yavaşlatarak kan şekerinin ani dalgalanmalarını önler. Düşük glisemik indeksli beslenme, akne oluşumunu azaltan ve hormonal dengeyi destekleyen bir etkendir.

Cilt İçin Hayati Mineraller: Magnezyum, Selenyum ve Bakır

Çeşitli araştırmalar, tam tahıllarda bulunan magnezyum, selenyum ve bakır gibi temel minerallerin, yalnızca bazı kanser türlerine karşı koruyucu olmakla kalmayıp, aynı zamanda cilt sağlığını da desteklediğini göstermektedir. Bu mineraller:

  • Kolajen üretimini destekler, bu da cildin daha sıkı ve genç görünmesini sağlar.

  • Cilt iltihaplanmalarını azaltır, özellikle egzamaya yatkın ciltlerde rahatlama sağlar.

  • Serbest radikallere karşı savaşır, böylece erken yaşlanma belirtilerini geciktirir.

Beslenme ile Kozmetiği Birleştirmek

Besler Şifa olarak, ürün formülasyonlarımızda yalnızca bitkisel içerikler değil, aynı zamanda bu içeriklerin besinsel değerlerini de dikkate alıyoruz. Çünkü biliyoruz ki; içten gelen sağlık, dış güzellikte fark yaratır. Tam tahıllarla desteklenen bir diyet, yalnızca enerjinizi değil, aynı zamanda cilt dokunuzu, göz altı parlaklığınızı, ten renginizi ve genel duruşunuzu da olumlu etkiler.

Harvard ve Iowa Kadın Sağlığı Çalışmalarından Veriler

Harvard Üniversitesi ve Iowa Kadın Sağlığı Çalışması gibi prestijli araştırmalar, tam tahıl tüketiminin, sadece kalp ve kanser gibi ölümcül hastalıkları değil, aynı zamanda enflamasyon kaynaklı cilt problemlerini de azalttığını ortaya koymuştur. Bu bulgular, tam tahılların hem sağlık hem güzellik açısından vazgeçilmez olduğunu bilimsel olarak da ispatlamaktadır.


Sonuç: Güzelliğinize Tahıl Tanelerinden Gelen Doğal Bir Dokunuş

Sürdürülebilir güzellik anlayışı, yalnızca doğal ürünler kullanmakla değil, aynı zamanda doğayı destekleyen bir yaşam tarzı benimsemekle mümkündür. Tam tahıllar, bu yaşam tarzının hem sağlık hem estetik açısından temel yapı taşlarından biridir.

Besler Şifa Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünleri olarak, içeriğinde doğadan gelen bileşenlerin yer aldığı ürünlerimizle sizleri destekliyoruz. Ancak güzelliğin asıl sırrı, doğal beslenme ile doğal bakımın bir araya gelmesindedir.

Bugünden itibaren ekmeğinizde, çorbanızda, salatanızda ve tariflerinizde tam tahıllara yer verin. Çünkü cilt güzelliği, sadece sürülen kremlerle değil, içten gelen bir sağlıkla bütünleştiğinde gerçek anlamına kavuşur.

........................................................

Genç Lokman Hekimler whatsapp grubuna dahil olarak Besler Şifa için daha güncel kalabilirsiniz. Buyrun gruba Tıklayınız
Ankara 'da Besler Şifa olarak 50 den fazla Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerimiz ile hizmet ediyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında aromaterapi, fitoterapi ve doğal yaşam konularında ücretsiz eğitimler ve atalık tohum takas etkinlikleri yapıyoruz. Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Üretici ve tüketici dostu mağaza: https://good4trust.org/beslersifa
aZall.com mağazamız: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle...

Şifanız daim olsun. 


Kişisel Bakım ve Kozmetik Ürünlerine İlgi Artıyor

Kişisel bakım, medikal kozmetik ve profesyonel güzellik ürünleri, son yıllarda önemli bir pazar payı oluşturmaya başladı. Özellikle parfüm, kolonya, şampuan, güneş kremi gibi temel ürünlerden, sıkıştırılmış cilt bakım maskeleri ve saç şekillendirici makineler gibi profesyonel ekipmanlara kadar geniş bir yelpazede hizmet sunan işletmeler  öne çıkıyor.

Kişisel Bakım ve Kozmetik Ürün Grupları Nelerdir?

Medikal ve kozmetik ürünler, yalnızca güzellik amaçlı değil, cilt sağlığını koruma ve onarma noktasında da önemli bir yer tutar. İşte Mardin’de tüketiciler tarafından sıklıkla tercih edilen bazı temel ürün grupları:

  • Parfüm ve Kolonya: Ferahlık ve kalıcılığı bir arada sunan, yerli üretim ve butik parfümler öne çıkıyor.

  • Şampuanlar ve Saç Bakım Kremleri: Bitkisel içerikli ve saç tipine özel bakım ürünleri ilgi görüyor.

  • Perma ve Saç Düzleştirme Makineleri: Güzellik salonları kadar ev kullanıcıları için de tercih edilen ürünler.

  • Güneş Koruyucu Kremler: Özellikle yaz aylarında, yüksek SPF’li ve doğal içerikli ürünlere olan talep artmakta.

  • Sıkıştırılmış Cilt Bakım Maskeleri: Pratik kullanımı sayesinde hem genç kullanıcılar hem de profesyonel cilt bakım merkezleri tarafından sıkça kullanılıyor.

Mardin’de Kozmetik Sektörü Neden Yükselişte?

Mardin, tarihsel dokusu ve kültürel çeşitliliğinin yanı sıra, girişimcilik ruhunun da aktif olduğu bir şehir. Özellikle kadın girişimcilerin yer aldığı kişisel bakım ve kozmetik ürün sektöründe, niş ürünlere olan ilgi dikkat çekiyor. Mardin'deki bazı işletmeler; yalnızca bir ürün grubuna odaklanarak, örneğin sadece doğal sabunlar, bitkisel şampuanlar ya da cilt maskeleri üreterek uzmanlaşmayı tercih ediyor.

Dijital Satış Kanallarının Etkisi

Kozmetik sektöründe dijitalleşmenin etkisi Mardin’de de hissediliyor. Yerel işletmeler, ürünlerini e-ticaret platformları, sosyal medya mağazaları ve web siteleri aracılığıyla Türkiye'nin dört bir yanına ulaştırabiliyor. Bu durum, Mardin'deki kozmetik ve kişisel bakım ürünlerine olan ilgiyi artırmakla kalmayıp, il ekonomisine de katkı sağlıyor.

Sonuç: Güzellik Sektörü Büyüyor

Kişisel bakım ve kozmetik sektörü, sadece kullanıcılar açısından değil, üretici ve satıcılar açısından da yükselen bir değer haline gelmiştir. Bitkisel içerikli, doğal, profesyonel kullanıma uygun ürünlere olan ilginin artmasıyla birlikte, hem yerel üreticiler hem de tüketiciler için yeni fırsatlar doğmaktadır. Bu alandaki gelişmeleri takip etmek ve sektörel trendlere uyum sağlamak, Mardin’de faaliyet gösteren işletmeler için sürdürülebilir bir başarıya giden yolun anahtarıdır.

Rapor: https://ticaret.gov.tr/data/681a16de13b8762dd8da6b66/T%C4%B0CARET%20BAKANLI%C4%9EI%20T%C3%9CRK%C4%B0YE'DE%20E%20-%20T%C4%B0CARET%C4%B0N%20G%C3%96R%C3%9CN%C3%9CM%C3%9C%20RAPORU.pdf

........................................................

Genç Lokman Hekimler whatsapp grubuna dahil olarak Besler Şifa için daha güncel kalabilirsiniz. Buyrun gruba Tıklayınız
Ankara 'da Besler Şifa olarak 50 den fazla Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerimiz ile hizmet ediyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında aromaterapi, fitoterapi ve doğal yaşam konularında ücretsiz eğitimler ve atalık tohum takas etkinlikleri yapıyoruz. Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Üretici ve tüketici dostu mağaza: https://good4trust.org/beslersifa
aZall.com mağazamız: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle...

Şifanız daim olsun. 


HDL DÜŞÜKLÜĞÜ nasıl yükseltilir ?

Trigliserit yüksekliği, kanın adeta krema kıvamında dolaşmasına neden olabilir. Bu durum özellikle HDL (iyi kolesterol) seviyesinin düşük olduğu kişilerde daha sık görülür. Tok karnına aşırı meyve tüketimi —hurma hariç—, doymuş yağ ağırlıklı beslenme, paketli gıdalar ve fast food tüketimi damar yapısını olumsuz etkiler. Tüm bu etkenler birlikte değerlendirildiğinde, damarlarda yoğun ve sağlıksız bir kan akışı ortaya çıkar; bu da kalp-damar sağlığı açısından ciddi riskler doğurur.

🟥MEKANİZMA

💧Yediğimiz besinlerin yağlı kısımları var. (Trigliserit =TAG) İste et,süt, pirinç pilavı yaoarken koyduğumuz tereyağı, bazı sebze ve meyveler vs..

💧Bunlar nerede sindirilir ; ınce bagirsakta. Oraya kadar geldi ve kana almamiz lazim..bunları ŞİLOMİKRON denilen molekullerle içeriye alacaz. 

💧İnce bagirsakta MTTP geni tarafindan APO B-48 proteini ile besinle betaber aldığımız TAG (Trigliserit) birlesir. Bu birleşmiş yapının adı ➖️ŞİLOMİKRON➖️

💧Ama henüz olgunlaşmamış, ERGEN bir ŞİLOMİKRON...Üstünde Trigliseritlerle kanda dolaşıyor.

🩸Kanda öyle serseri gibi gezerken mübarek,nur yüzlü biri ile karşılaşıyor...➖️HDL➖️

⭐️HDL bir Lipoproteindir...Uzerinde az miktarda yağ, yoğun sekilde protein olan bir molekül...ÜZERİNDE

🔸️APO A-1, A2,  APO D-1 ,API C-1 2,3 ne kadar APO varsa üstünde taşır.

🩸Kanda ergen ergen dolaşan ŞİLOMİKRON diyor ki ; HDL abi sen yetkili mübarek bir abimize benziyorsun, bana şu APO 'lardan biraz verir misin?

🩸Mübarek HDL tutup APO C-1, C-2, C-3 ve APO E proteinlerini ergen ŞİLOMİKRON'a veriyor...Bizim ergen olgunlaştı..Ama uzerinde yiyeceklerden aldığı TAG'lar (Trigliserit) var. Bunlardan kurtulması lazım 

🩸Damar endotelindeki LPL (Lipoprotein Lipaz) enzimine HDL 'den aldığı APO C-2 ile dokunuyor.

⭐️Adı üstünde LİPAZ...yani parçalayan bir sey bu LPL..

⭐️Ve dikkat edersenuz damar endotelinde bulunur.. Endotel hasara ve tamirine çok onem vermenin bir nedenide bu...hasar varsa LPL az.

🩸APO C-2 dokununca LPL gidip ŞİLOMİKRON daki TAG'ları parçalıyor.

🩸Parçalanınca Trigliseritlerin (TAG'lar) parçalanmış hali kanda dolaşıyor...

⭐️Trigliserit = 3 yağ asiti + 1 gliserol

🩸Bu 3 tane yağ asiti albümüne baglanir. Kalbe gider, kaslara gider, yağ dokulara gider, karacigere gider.

📢SORU : Yağ asiti fazla olur ve albümin;  kalbe, ya da kaslara fazla yağ asiti taşırsa ne olur ?

➖️Kalpte yağlanir,kaslarda. .Fazla Trigliserit zararlidir.

🩸ŞİLOMİKRON üzerindeki yağ asitleri parçalanınca HDL' ye diyor ki ; Sayın abim çok teşekkür ederim her şey için,  Benim bu APO C ' lerle işim kalmadı, onları sana geriye versem ana APO E kalsa olur mu? 

➖️Iyilik timsali HDL : Olur kardeş diyor ve APO C 'leri geri alıyor.

🩸 ŞİLOMİKRON  "APO E" 'yi niye vermedi...Çünkü o onun karacigere giriş bileti...Kandaki molekülleri köyü karaciger...eninde sonunda oraya giderler.

🩸Küçülen ŞİLOMİKRON gidip APO E ile karacigerin kapısını çalıyor ve kapı açılıp içeriye giriyor...Orda metabolize oluyor.

1️⃣➖️  Eğer kanda HDL seviyeniz düşükse ŞİLOMİKRON' a gereken APO C ve APO  E verme kapasiteniz düşer...ŞİLOMİKRON üzerinde TAG'lar ile kanda kalir

2️⃣➖️ Eğer damar endotelleri hasarlı ise LPL sayınız düşer ve ŞİLOMİKRON yine kanda kalir (Serbest radikaller, oksidasyon, alkol, sigara, bazıilaçlar/ aşılar vs endotel hasar yapar), 

3️⃣➖️  Doymuş yağlar, aşırı yağlı beslenme,  Fast food türü beslenme, paketli gıdalar ŞİLOMİKRON'la taşınan yağ miktarını artırır ve kanda yağ asiti enflasyonu oluşur 

4️⃣➖️ Mekanizması farkli olmakla beraber (bunu daha once yazdim) Fazla meyve tüketimi,  hele ki tok karna meyve tuketimj TRİGLİSERİT miktarını yukseltir

5️⃣➖️ Aşırı gecirgen bagirsak sendromu varsa hem ŞİLOMİKRON, hem yağ geçişi, hem toksin, LPS ,Ağır metal gibi istenmeyen maddelerle ilgili problem yaşanır..

👆Buraya kadarı yiyeceklerle alinan ve karaciğere gidene kadar olan kisim. Bunun adı  TİP-1 HİPERLİPİDEMİ..

Bundan sonrası TİP-2 HİPERLİPİDEMİ ve apayrı mevzu onu tekrar yazacam

🟢 YAPİLACAKLAR :

1️⃣➖️ Aşırı yağlı beslenmeyi (özellikle 

1️⃣➖️ Aşırı yağlı beslenmeyi (özellikle

🔸️Ayçiçek, mısır ,pamuk,palm yağı yerine

➖️Fındık yağı, zeytinyağı tercih edilmeli

🔸️Margarinden net uzak olunmalı.  Hayvansal yağlar müthiş faydalıdır ama faydali diye abartilirsa Trigliserit yükselir 

2️⃣➖️ Antioksidan beslenme,  gerekirse disardan takviye alma ( Glutatyon, Resveratrol, R-Lipoik asit) ile serbest radikaller onlenmeli. Endotel hasarları onarmak için Hesperidin kullaniminida daha once yazmistim. Bu Ayrica LPL aktivasyonunu artırır.

3️⃣➖️ Alıç sirkesi, kusburnu çekirdeği tozu gibi hormon duyarli lipazi aktive eden bitkisel yontemler kullsnilmali

4️⃣➖️Omega-3 HDL miktarını artirmada onemlidir. EPA/DHA formu olmak kaydiyla Omega-3 kullanilmali. (Soran olur sikdiden yazayim bitkilerde (ceviz,keten tohumu vs) EPA/DHA formu bulunmaz. Onkar ALA formu Omega-3...

5️⃣➖️Tok karna meyve yemek, aç olsakta fazla meyve tuketimi fruktoz sebebi ile TRİGLİSERİT yukseltir ve bu da HDL sayısını düşürür.  Meyve sagliktir diyerek abanmamali...

6️⃣➖️Bagirsaklariniz sizin her şeyiniz...orada ki en ufak hasar, fazla fecirgenlik, toksin ve ağır metal geçişi otoimmün hastalıklar dahil bir çok soruna neden olur. 

🔸️Bunun için bentonit kil, antioksidanlar, diyet, GEREKTİĞİ zaman probiyotik kullanımı (probiyotik her zaman kullanılmaz) ile ilgili uzun flood yazmistim zaten

🔸️Bağırsaklarinizi mutlaka sağlıkli tutmalisiniz 

✅️HURMA..

⭐️ Çok Mükemmel bir meyve...

Randomize çalışma yapılmış (en alta çalışmayı atarim)

🩸%70 oranında şeker içeren bir meyve AMA; "kan glikoz ve HbA1c seviyesini yükseltmiyor" ( Günde 60 gram = 3 büyük hurma)

🩸 LDL düşürüp, iyi kolesterol olan HDL 'yi artırıyor.

Zihinsel reaksiyonlar, hafıza pozitif yönde artıyor.

(Günlük 60 gram = 3 büyük hurma)

🟣  39 erkek 61 kadın olmak üzere 100 tip-2 diyabetli hasta üzerinde çalışma yapılıyor.

🔶️Denekler 2 gruba ayrılıyor ve bir gruba 16 hafta (4 ay) boyunca günlük 3 hurma veriliyor

🔶️Anlamlı şekilde LDL kolesterol düşüyor, HDL kolesterol artıyor 

🔶️HbA1c düzeyi artmıyor....kan glikoz seviyesi yukselmiyor...

👆 Bunlarin nedeni hurmada bulunan polifenoller ve ALLULOZ isimli molekül...

⭐️Alluloz Tip-2 diyabet ilanlarında da kullanılan bir molekul...

⭐️Günde 3 ya da 5 hurma yemek bu etkileri elde etkek için yeterli... yararlı diye oturup 1 kilo hurma yememeli...

▶️▶️ Eğer bir şey ilaç gibi etki ediyorsa mutlaka dozu olmaki. Bu kimyasal ilacta olsa, bitkisel kürde olsa boyledir. İlacı zehirden ayiran dozudur..Abartmamak gerek...

🔴 SONUÇ:

Hayvansal yağların tamamen kötülenmesi de, aşırı övülmesi de ezberciliktir. Hayat dengeler üzerine kurulu olduğu gibi, beslenme de denge gerektirir.

🔸️Hayvansal yağlar faydalıdır ancak ölçülü tüketilmelidir. Fazla tüketildiğinde trigliserit seviyelerini yükseltebilir.

🔸️Bu durum meyveler için de geçerlidir.

🔹️Tükettiğimiz sebzeler, meyveler, tavuk ve hatta balık artık eskisi gibi besleyici değil. Vitamin ve mineral içeriği azaldığı gibi, pestisitler nedeniyle toksik maddeler içerebiliyor.

⭐️"Meyvelerin vitamini kabuğundadır" dönemi artık kapandı. Özellikle pestisit kalıntıları nedeniyle meyvelerin kabuğu soyularak tüketilmelidir.

⭐️Dip balıkları tüketilmemelidir. Sanayileşmenin artmasıyla birlikte bu balıklar ağır metallerle daha fazla kirlenmektedir.

🔸️Egzersiz, HDL seviyesini doğrudan artırmaz. Ancak vücuda alınan yağlar yakıldığı için serbest HDL miktarı yükselir.

🔸️HDL seviyesini artırmak için:
✅ Düzenli ve dengeli beslenme
✅ Antioksidan ağırlıklı beslenme
✅ Omega-3 tüketimi
✅ Stresten uzak durma
✅ Endotel hasarlarını önleme
✅ Gece tok yatmama
✅ İnsülin direncini engelleme gibi faktörlere dikkat edilmelidir.


........................................................

Genç Lokman Hekimler whatsapp grubuna dahil olarak Besler Şifa için daha güncel kalabilirsiniz. Buyrun gruba Tıklayınız
Ankara 'da Besler Şifa olarak 50 den fazla Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerimiz ile hizmet ediyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında aromaterapi, fitoterapi ve doğal yaşam konularında ücretsiz eğitimler ve atalık tohum takas etkinlikleri yapıyoruz. Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz.

Besler Şifa, Bitkisel Kozmetik ve Doğal Yaşam Ürünlerini;
Üretici ve tüketici dostu mağaza: https://good4trust.org/beslersifa
aZall.com mağazamız: https://www.azall.com/besler-sifa/

Ürün, hizmet ve projelerimizle...

Şifanız daim olsun. 
© beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.