Nisan ayı geldiğinde, gökyüzünde beliren gri bulutlar ve yağan yağmur, aslında sadece mevsim değişikliğinin işareti değil, aynı zamanda doğanın bize sunmuş olduğu bir armağandır. Nisan yağmurlarıyla beraber gelen çöl tozları, sağlığımız üzerinde şaşırtıcı ve faydalı etkilere sahiptir.
Mart ayında cemrelerin düşmesi yani hava, su ve
toprağın ısınmasıyla birlikte Hıdırellez ile bahar kendini hissettirir. Zemzem
suyu gibi şifalı ve besleyici özellikte olan Nisan yağmurları başlar. Çünkü
Nisan ayında yağan yağmur suyu saf su olmayıp, yapısında bol miktarda azot,
demir, magnezyum ve potasyum gibi çeşitli besin elementleri bulunur.
Bilim adamlarının araştırmaları, çoğumuzun Türkiye'deki rüzgâr erozyonu sebebiyle olduğunu düşündüğü tozların aslında Sahra Çölü'nden geldiğini ortaya koymaktadır. Atmosferde taşınan bu tozlar, üzerimize yağarak çeşitli alanlarda fayda sağlar. Özellikle, çöl tozlarının içeriğinde bulunan demir, dikkate değer bir özelliktir.
Çöl tozları, içinde %5 oranında demir barındırır. Ancak bu demir, canlılar tarafından direkt olarak kullanılamaz. Doğadaki demir genellikle +3 değerliklidir ve metabolizmada kullanılan demir +2 değerlikli olmalıdır. İşte burada çöl tozlarının önemi devreye girer. Nisan yağmurlarıyla gelen çöl tozlarının içindeki demir, +2 değerlikli bir formda bulunur. Bu durumda, demir eksikliği anemisine bağlı kansızlık sorunu olan hastalar için oldukça faydalı olabilir.Bilindiği gibi, kansızlık sorununda kullanılan demir preparatlarının çoğu +3 değerlikli demir içerir. Ancak, vücutta kullanılabilmesi için bu demirin +2 değerlikli hale gelmesi gerekmektedir. İşte burada Nisan yağmurları ve çöl tozlarının getirdiği +2 değerlikli demir devreye girer. Bu demir formu, kansızlığın daha hızlı bir şekilde tedavi edilmesine yardımcı olabilir.
Prof. Dr. Sürücü,
tozların, bitkilerin üzerini aşırı derecede kaplarsa solunumunu engelleyeceğini
ve olumsuz etki yapabileceğini söylüyor. "Bitki
temiz kalırsa hiçbir zararı kalmaz. Besin element noksanlığı gösteren bütün
bitkilere yararı olur. Toprakta mesela bitkiler için gerekli olan mutlak
gerekli besin elementleri var. Bunlardan mikro elementler, bitki için çok
gerekli olan bitki besin elementleri. Demir, bakır, çinko, mangan bunlar gibi
mikro element toprakta azsa o bölgede yetişen bütün bitkiler besin element
bakımınca az kalır. Mesela çinko ve demir beslenme açısından çok önemlidir. O
bölgede toprakta noksanlık varsa bitkide de noksanlık olur. Bitkide noksanlık
varsa o bölgede beslenen hayvanlarda da noksanlık olur. İnsanlar da neyle
besleniyor? Bitkiler ve hayvanlarla besleniyorlar. Dolayısıyla insanlarda da
çinko ve demir noksanlığı meydana gelir. Fakat o gübrenin, mikro elementin orada
tamamlaması beslenme zincirini tamamlamış olur. Çok daha güzel bir sonuca
varılmış olur (URL-1).
Konya’da bulunan Mevlana Dergâhı’nda Mevlevîler,
“nisan tası” adı verilen kaplara topladıkları nisan yağmurlarını, dergâhı
ziyarete gelen misafirlere ikram ediyorlar, bu suyun bazı dertlere şifa
olacağına inanıyorlardı. Eskiler “Nisan yağmurları, Mayıs çiçeklerini
getirir.” demişlerdir.
Her nefes alışınızda binlerce zerre vücudunuza giriyor ve yaşamımızın her anında varlığını sürdürüyorlar. Yazar Hannah Holmes'un kaleminden çıkan TÜBİTAK Yayınları'nın yeni eseri "Tozun Gizli Hayatı", bu mikroskobik dünyanın sırlarını gözler önüne seriyor. Yazar astronomiden arkeolojiye, insan sağlığından endüstriye pek çok alanda tozun ve toz hakkında bildiklerimizin önemini anlamamızı sağlayan bilgiler sunuyor.
Atmosferde
taşınan tozlar, üzerimize yağarak çeşitli alanlarda fayda sağlar. Özellikle,
çöl tozları barındıran ve Nisan Yağmurları diye nitelendirilen yağmurlar demir,
dikkate değer bir özelliktir. Çünkü Rumi takvime göre Nisan ayında yağan
yağmur suyu saf su olmayıp, yapısında bol miktarda azot, demir, magnezyum ve
potasyum gibi çeşitli besin elementleri bulunur. Bilim adamlarının
araştırmaları, çoğumuzun Türkiye'deki rüzgâr erozyonu sebebiyle olduğunu
düşündüğü tozların aslında Sahra Çölü'nden geldiğini ortaya koymaktadır. Çöl tozları, içinde %5 oranında demir barındırır. Ancak bu demir, canlılar tarafından direkt olarak kullanılamaz. Doğadaki demir genellikle +3 değerliklidir ve metabolizmada kullanılan demir +2 değerlikli olmalıdır. İşte burada çöl tozlarının önemi devreye girer. Nisan yağmurlarıyla gelen çöl tozlarının içindeki demir, +2 değerlikli bir formda bulunur. Bu durumda, demir eksikliği anemisine bağlı kansızlık sorunu olan hastalar için oldukça faydalı olabilir.
Tozla ilgilli diğer konulara değinebiliriz. Arazilerin bitki örtüsü zayıflığı sebebiyle özellikle patates hasat edildiği ekim kasım aylarındaki toz taşınımından kaynaklanan sorunlar ‘toz taşınımı çalıştay ve sempozyumları’ ile meteoroJi ile irdelenmektedir. Bu soruna ilişkin Genel Müdürlüğümüz rüzgar perdeleri tesis edilmesini teşvik etmektedir. Tozla Mücadele Yönetmeliği, Asbesli inşaat tozları dâhil çalışanların yaptıkları işlerden dolayı toz maruziyetinin olabileceği işyerlerinde uygulanır. Toz metalürjisi, imalat tekniğinin kullanımı gün geçtikçe mühendislik malzemelerinin üretiminde artmaktadır. Yazar Hannah Holmes’un kaleminden çıkan TÜBİTAK Yayınlarının eseri "Tozun Gizli Hayatı", toz hakkında çok detaylı bilgiler veriyor.
- Ezzati, R. (2009). “Atmosferik Taşınıma Giren Değişik Kaynaklı Toprakların Bitki Gelişimlerine Etkilerinin Araştırılması”, (Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi), Hacettepe Üniversitesi, Ankara, s.137.
- Holmes, H. (2011). Tozun gizli hayatı: Evrenden mutfak tezgâhına küçük şeylerin büyük sonuçları. (E. Kılıç, Çev.). TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları.
- Saydam, A.C. ( 2002). “İklim Kontrolü”, Bilim-Teknik Dergisi, s.39-48
- Şengün, M. T., & Kıranşan, K. (2012). Çöl tozlarının Türkiye’de doğal ve beşeri ortam üzerine etkisi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 22(2), 1-15. Makale: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/715556
- URL-1: https://www.trthaber.com/haber/yasam/col-tozu-bitkilere-yararli-mi-567098.html
- Yılmaz, G. (2006). “Değişik Toprak Kökenli Doğal Besin Ortamlarının Spırulına Üretimine Etkilerinin Kesikli Reaktörler Kullanılarak İncelenmesi”, (Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), Hacettepe Üniversitesi, Ankara, s.93.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder